| Konu: | Avukatlık Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 111 |
| Tarih: | 10.07.2020 |
KEMAL BÜLBÜL (Antalya) - Sayın Başkan, değerli üyeler, değerli Divan; görüşülmekte olan yasa teklifi, âdeta lime lime edilmiş, hallaç pamuğu gibi savrulmuş, her türlü zafiyeti, açığı, içerdiği yanlış ve neredeyse suç sayılabilecek şeyleri ortaya dökmüştür. Bunun dışında aslında çok söylenecek bir şey de kalmamıştır ama ben bir ekleme yapmak istiyorum: Bu yasa teklifiyle cübbeli avukat hoca yaratılmak isteniyor. Avukatın cübbesi ile cübbesini din tüccarlığı için kullananların cübbesini birbirine karıştırıyorlar. Mademki çokluluk istiyorsunuz, gelin, çoklu hükûmet kuralım; gelin, çoklu Diyanet yapalım; gelin, çoklu İçişleri Bakanlığı yapalım; gelin, çoklu kaymakamlık, çoklu valilik yapalım. Belki teklerden bir tanesinin yaptığı yanlışı çoklulardan bir tanesi düzeltir.
Ben, özellikle, 9 Temmuz 1937'de, satın alınan caniler tarafından katledilen, Hakk'ın ve hakikatin mürşitlerinden Alişir ve Zarife Ana'yı burada saygıyla ve sevgiyle anıyorum.
Ve Ali İsmail Korkmaz... Yâr Ali, yaradan Ali; can Ali, canan Ali; cismi canım, ruhu revanım Ali. Seni katledenler kahrolsun Ali, seni katledenler insan değildi Ali. Ali'ye kastettiler, hakikate kastettiler Ali. Bakınız, Ali İsmail Korkmaz, polis şiddetinden kaçarken sokakta kıstırıldı, dövülerek katledildi. Ali İsmail Korkmaz, yaralı olduğu hâlde, polisten çekindiği için karakola gidemedi. Ali İsmail Korkmaz, dövüldükten sonra hastaneye gittiği hâlde, yaralı olduğu hâlde "Bir şeyin yok." denilerek eve gönderildi. Çekilen tomografisine rağmen, can tehlikesi olmasına rağmen bunlar böyle yapıldı, dava süreci savsaklandı. Bu dava kesinlikle yeniden açılmalı tıpkı Berkin Elvan davası gibi.
Bakın, dünden bu yana ne olmuş: Sakarya'da patlama, 3 can kaybı; Kütahya'da okul duvarı çökmüş, 2 işçi altında kalmış; Pülümür'de tır lokantaya girmiş; tarım emekçilerini taşıyan bir araç devrilmiş; Dersim'de bergüzarlar ve kuşlar için katliam kararı verilmiş; Van Gölü'nde batan gemide mülteci cesetleri bulunmuş; bugün yayınlanan istatistikle, beş yıldan bu yana mezarlara 47 kere saldırı olduğu gösterilmiş; Mersin'de bir okulda yapılan çalışmada meydana gelen patlama sonucu yaralanan öğretmen arkadaşımız Hakk'a yürümüş ve bugün sayısı belirsiz gözaltı yapılmış, gözaltılar yapılırken eve polis köpeğiyle girilmiş; kadınlara işkence yapılmış, bir kere daha suç işlenmiştir.
Ve dağ keçileri olayına gelmek istiyorum. Arkadaşlar "dağ keçisi" dediğimiz şeye, biz buna bergüzar diyoruz, bergüzar. Hakk'ın ve hakikatin emaneti, kutsal emanet bu. Bu dağ keçisi deyip geçilecek bir şey değil arkadaşlar. "Haberin duyarsın peyikler ile. / Yaramı sarsınlar seyikler ile / Kırk yıl dağda gezdim geyikler ile / Dost senin derdinden ben yana yana." diyen Pîr Sultan Abdal'dan Abdal Musa'ya. Geyikli Baba'yı biliyor musunuz arkadaşlar, Geyikli Baba'yı? Osmanlı'nın kuruluşunda Orhan Gazi'ye nefes veren Geyikli Baba'yı biliyor musunuz? Bütün, bizim bu erenlerimiz, evliyalarımız... Hacı Bektaş'ın kucağında geyik vardır, geyik. Geyik zarafettir, geyik letafettir, geyik inceliktir. İrem bağında, cennet bağında geyik vardır, ceylan vardır, kutsaldır. Bu kutsalları katletmek için ihale açanlar kutsal inançlara, Alevi kutsal inancına, tüm kutsal inançlara karşı katliam planı yapıyorlar. Bu da yetmiyor, üveyikler için -üveyiğin nesli tükenmek üzere- günde 3 tane üveyik vurma serbestisi getiriyorlar.
Şimdi, ben tekrar izninizle Ali İsmail Korkmaz'a dönmek istiyorum. Ali İsmail Korkmaz'a yapılan katliam dünya insanlığına, Türkiye gençliğine, Alevi toplumuna, demokrasi, insan hakları ve özgürlük isteyen herkese, Gezi'de meşru direniş sergileyen herkese karşı işlenmiş bir suçtur. Bu dava görülmemiştir, bu dava tüm yönleriyle ihlal edilmiştir. Davanın yürütülmesi sırasında da suç işlenmiştir, savcılar, hâkimler suç işlemiştir. Bugün, bunu savunma amacıyla mahkemelere giden avukatlara karşı da suç işlenmektedir. Dolayısıyla sevgili arkadaşlar, değerli vekiller; toplamda bir suç organizasyonu...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun sayın milletvekili.
KEMAL BÜLBÜL (Devamla) - Teşekkür ediyorum.
Biraz önce saydığım vakalar sadece bir gün içerisinde basına yansıyanlar, yansımayanlar da var. Bir felaketler, bir altüst oluş, bir çürüme, bir dejenerasyonla karşı karşıyayız. Bu dejenerasyonun ulaştığı son nokta savunmadır, son nokta hukuktur ve hukukun dejenerasyonu, katliamı ve hukukun ortadan kaldırılması süreci başlatılmıştır. Buna verilecek her oy Türkiye'de insan haklarının, hukukun, adaletin katledilmesine verilecek oydur diyor sizleri sevgi ve saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)