GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2013 YILI MERKEZÎ YÖNETİM BÜTÇESİ VE 2011 YILI MERKEZÎ YÖNETİM KESİN HESAP KANUNU TASARISI
Yasama Yılı:3
Birleşim:44
Tarih:18.12.2012

CHP GRUBU ADINA DOĞAN ŞAFAK (Niğde) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, ekran başında bizi izleyen saygıdeğer vatandaşlarımız; buradan hepinizi selamlıyorum. 2013 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı'nın 8'inci maddesinin "Mali kontrole ilişkin hükümler" bölümünde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım.

Sayın milletvekilleri, bütçe, kamu maliyesinde temel bir belge ve süreç olup devletin kurumsal ve hukuksal görevlerinin gerçekleştirilmesine olanak tanıyan bir araç niteliğindedir. Bütçeler hazırlanması, görüşülmesi, onaylanması, uygulanması ve denetlenmesi açısından yürütme, yasama ve yargı organları arasındaki ilişkilerin ortaya konması yönünden önemli bir rol oynamaktadır. Bütün gelişmiş ekonomilerde bütçe hazırlık çalışmalarına şubat, mart ayında başlanırken Hükûmet 5018 sayılı Kanun'da düzenleme yaparak 26 Eylül 2011 tarihli kanun hükmünde kararnameyle bütçe çağrı süreçlerini mayıs ayından eylül ayına ertelemiştir. Bütçenin hazırlanması bu kadar geç olunca bütçelerin görüşülmesi için de süre kalmamaktadır. 17 Ekimde Meclise bütçe tasarısı gelmektedir. Devletin bir yıllık bütçesi enine boyuna tartışılmadan Mecliste görüşülüp kanunlaşmaktadır. Esas komisyon olan Plan ve Bütçe Komisyonunda bir günde dört tane kurumun bütçesi görüşülmeye mecbur bırakılmaktadır. Hükûmetimiz sadece şekil şartını tamamlayarak Genel Kurula metni onaya getirmektedir. Yani ortada görüşülüp tartışılan bir şey yoktur. Meclisin en temel görevi olan bütçeyi komisyondan alelacele Genel Kurula getirmenizin sebebi ise Genel Kurulun harcama artırıcı veya gelir azaltıcı yetkisi olmadığındandır. Burada milletvekillerinin harcama azaltma ve gider artırma yetkisi yoksa, bunlara müdahale edemiyorsa neyi onaylıyor, onu anlamış değilim. Ben bu bütçeyi Meclisin denetlediğine ve Meclisin anladığına da inanmıyorum.

Değerli milletvekilleri, Hükûmet 2010 yılında 6085 sayılı Kanun'la yeniden Sayıştay Kanunu'nu düzenledi, bu kanunla "mali anayasa" dediğimiz 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu'na uyum sağladı. Ama baktınız ki bu kanun denetçilere Hükûmetinizin açıklarının yazılması yetkisini veriyor, bu yetkiyi ortadan kaldırmak için hemen harekete geçip, Meclis tatile girmeden önce, 4 Temmuz 2012 yılında, 6353 sayılı Kanun'la Sayıştayı denetim yapamaz hâle getirdiniz. Bu kanunla, denetimi yapacak arkadaşlara öyle bir şey söylediniz ki, "Yanlışı görüp tespit edeceksiniz, ancak yanlışı yapan kabul etmediği sürece yanlış olduğunu Türkiye Büyük Millet Meclisine raporlamayacaksınız." dediniz. Böylece, Sayıştay denetimleri üzerinden Türkiye Büyük Millet Meclisinin bütçe hakkını gasbettiniz.

Sayın milletvekilleri, mali araçların ortaya çıkışını, biçimini, içeriğini, uygulanışını, denetimini düzenleyen hukuk dalına mali hukuk denir. Bu nedenle, mali hukuk içinde devlet gelirlerine ve giderlerine dayanak oluşturan tüm yasalar, bütçenin yapılmasına, uygulanmasına, denetlenmesine ilişkin yasalar, devlet muhasebesini kuran yasalar, Sayıştay Yasası, kesin hesap kanunları, mali yargı, vergileme yasaları, dış ülkelerle yapılan anlaşmalar yer almaktadır.

Diğer taraftan, yargı organı olarak nitelendirilen, yüksek hesap mahkemesi olan Sayıştay da hukuksal denetimin baş aktörüdür. Bütçenin yasama organınca denetimi teknik bir faaliyet gerektirdiği için tek başına Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından yerine getirilemez. Bu nedenle, Anayasa'nın 160'ıncı maddesinde Sayıştay, merkezî yönetim içerisindeki dairelerin tüm gelir ve giderleri ile mallarını Türkiye Büyük Millet Meclisi adına denetlemek, sorumluların hesap ve işlemlerini kesin hükme bağlamak ve kanunla verilen denetleme ve hükme bağlama işlemini yapmakla görevlendirilmiştir. Sayıştayın teknik ve hukuki açıdan yaptığı bu denetim, ayrıca, performans denetimi, siyasal nitelik taşıyan parlamento denetiminin de temelini oluşturur. Tüm dünya sayıştayları performans denetimi yapmaktadır. Bizim Sayıştayımız da 1996 yılından bu yana performans denetimi yaparken siz 2010 yılı sonunda Sayıştayın performans denetimi yapma yetkisini elinden aldınız, "Biz kamu kaynaklarını savurganca harcarız ama Sayıştaya bunu denetletmeyiz." dediniz. Engellemelere rağmen Sayıştayın hazırlayacağı raporlar sırasıyla genel uygunluk bildirimi 43'üncü madde, dış denetim genel değerlendirme raporu 68'inci madde, faaliyet genel değerlendirme raporu 41'inci madde, mali istatistikleri değerlendirme raporu 54'üncü madde. KİT raporları ve diğer raporlardır.

Kamu harcamalarının saydamlığını gerçekleştirmek için Sayıştay yukarıdaki belirttiğim raporları ve istatistikleri Türkiye Büyük Millet Meclisine veya ilgili kamu idarelerine verildiği tarihten itibaren kamuoyuna sunar. Bu çerçevede, yukarıda saymış olduğum raporlar Sayıştay raporu olarak ilgili yerlere, Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulmadığı için böyle bir bütçe görüşülemez, denetlenemez, mali kontrolü yapılamaz. Sayıştay denetimi eksik olan bütçe naylon ve korsan bir bütçedir. Bu bütçenin geçici bir bütçe olarak Parlamentoya gelmesi ve daha sonra Sayıştay raporları alındıktan sonra yapılması gerekmektedir.

Tam üye olmaya çalıştığımız Avrupa Birliği bütçelerinin dış denetimini de Birliğin organı olan sayıştay yapmaktadır. Birliğin mali denetim organı olup bir hesap mahkemesi şeklinde görev yapmaktadır, AB bütçesinin mali yönetiminin düzgünlüğünü ve yasallığını denetleme yetkisine sahip bulunmaktadır. AB sayıştayı oy çokluğuyla kabul ettiği bu raporu komisyona sunmakla yükümlüdür. Bilinen tarihsel bir gerçeği yinelemekte yarar bulunmaktadır. Parlamentolar savurgan ve keyfî harcamalarda bulunan yürütme makamlarına karşı vergi mükelleflerinin temsilcileri olarak doğmuş ve bu işlevlerini kabul ettirerek var olabilmişlerdir. Günümüzün temsilî demokrasilerinin temelinde, halkın temsilcilerinin kamu gelir ve giderlerinin saptanmasında söz ve karar sahibi olabilmek ve hesap verebilir bir kamu yönetimi oluşturabilmek için, yürütme makamlarına karşı bütçe hakkı bağlamında sürdürdükleri mücadele yatmaktadır. Bütçe hakkı, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde, hiçbir zaman bu kadar suistimal ve gasbedilmemiştir.

Buradan AKP'li milletvekili arkadaşlara sesleniyorum: Gece yastığa başınızı koyduğunuzda, Sayıştay denetiminden geçmemiş harcamayı onayladığınız için vicdanınız rahat uyuyabiliyor musunuz?

ALTAN TAN (Diyarbakır) - Evet, uyuyabiliyorlar.

DOĞAN ŞAFAK (Devamla) - Sayın milletvekilleri, 2012 yılı bütçe açık hedefi 21,1 milyardı, şu anda 33,5 milyar olacak, 12,1 milyar sapma var. Personel giderleri 5,5 milyar sapmış, mal ve hizmet alım kalemi 4,5 milyar sapmış, sermaye giderleri ise 5,8 milyar sapmış.

Sayın milletvekilleri, her türlü kamu kaynağının elde edilmesi ve kullanılmasında görevli ve yetkili olanlar, kaynakların etkili, ekonomik, verimli ve hukuka uygun olarak elde edilmesinden, kullanılmasından, muhasebeleştirilmesinden, raporlanmasından ve kötüye kullanılmaması için gerekli önlemlerin alınmasından sorumludur. 6085 sayılı Yasa'nın 7'nci maddesinin ikinci fıkrasında "Bu sorumluluğun yerine getirilip getirilmediği Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulacak Sayıştay raporlarında belirtilir." denilmektedir. Bu bütçe döneminde "harcama öncesi mali kontrol, harcama öncesi iç denetim, bütçenin Sayıştay yargı denetimi, Sayıştayın rapor verme görevi" gibi kurallar yerine getirilmemiştir.

Değerli arkadaşlarım, Sayıştay raporlarının olmadığı bir bütçeyi kabul etmek, 2011 yılı Merkezî Yönetim Kesin Hesap Kanunu Tasarısı'nı onaylamak, bizlerin yasalara aykırı işlem yapacağımız anlamına gelecektir. Bu bütçede, bahsedilen 4/C'li çalışanların sorununa çözüm yok, atanamayan öğretmenler yok, memurlar yok, esnaf yok, Anadolu'da yalın ayak dolaşan çiftçi zaten yok, ikinci öğretimde harçları kaldırılmayan üniversite öğrencileri yok, denetim hiç yok.

Onun için, siyasetin doyumsuzluk ilkesine göre hazırlanmış bu bütçeyi Sayıştay raporları gelene kadar geçici bütçe olarak kabul etmemiz gerektiğini sizlere belirtir, yüce Meclisi saygıyla selamlarım. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.