| Konu: | Avukatlık Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 110 |
| Tarih: | 09.07.2020 |
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın HDP Eş Genel Başkanı hocamız da burada, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, özellikle AK PARTİ'li milletvekili arkadaşlarıma seslenmek istiyorum: AK PARTİ'de bir ruh hâli var "Barolar bize karşı, o nedenle bu yasayı değiştiriyoruz." gibi bir durum içerisindeler. Değerli arkadaşlar, barolar size karşı değil; barolar kurum olarak insan hakları ihlallerine karşı, adaletsizliğe karşı hukuk devleti ilkelerini savunuyorlar; tarihlerinin her döneminde bunu yapmaya çalışmışlar -eksik veya fazla- ama şimdi çok daha fazla öne çıkıyorlar. Neden? Çünkü insan hakları ihlalleri siciliniz çok ağır ve bu nedenle de bütün barolar sizin yarattığınız bu uygulamaya karşılar, insan hakları ihlallerine karşılar ve bunları gündeme getiriyorlar. Yani karşı oldukları insan hakları ihlalleri. Hangi iktidar ya da hükûmet olsa bugün ona karşı çıkacaklar. Dolayısıyla, yapmanız gereken barolara karşı olmak değil, barolarla ilgili düzenleme yapmak değil, yapmanız gereken tek iş var; insan hakları ihlalleri sicilinizi düzeltmeniz, adaletsizliğe son vermeniz. Bunu yapmalısınız. (CHP sıralarından alkışlar)
Bakın -Sayın Hocamız da burada, şimdi aklıma geldi- 1984 yılında Diyarbakır'da sıkıyönetim var, Türkiye'nin birçok yerinde olduğu gibi. Diyarbakır'da tek stajyerim, baro başkanının yanında staj yapıyorum. Sayın Hocamız da Ankara Hukuk Fakültesini birincilikle bitirmiş ve Diyarbakır'a staj yapmak için gelmiş. Ben baro başkanının yanında staj yapıyorum ve baro yönetim kurulunun toplantılarına da katılıyorum, o ortam içerisinde tek stajyerim. Diyarbakır Sıkıyönetim Komutanlığı -7'nci Kolordu Komutanlığı- savunmadan dolayı 4 avukat hakkında Diyarbakır Barosu Başkanlığına yazı yazmıştı. Avukatlar savunmalarında şunu söylemişlerdi: "Sıkıyönetim uygulamaları işkenceye yeşil ışık yakıyor." Sıkıyönetim Komutanlığından Diyarbakır Barosuna gelen yazı şuydu: "Bu avukatlarla ilgili soruşturma açın ve barodan atın." Diyarbakır Barosu Yönetim Kurulunda, o gelen yazıyı yırttılar ve bir yönetim kurulu kararıyla da 7'nci Kolordu Komutanlığına cevap yazdılar. Bakın, baro budur değerli arkadaşlar.
Bugün siz ne yapıyorsunuz? Bakın, aynı darbe uygulaması, aynı darbe ve darbecilerin uygulaması. Ne yapıyorsunuz? Van'da bir çocuğun kafası klozete sokuluyor, işkence ve Van Barosu bununla ilgili tutanak tutuyor, rapor yazıyor ve sizin Hükûmetiniz Van Barosuyla ilgili olarak soruşturma açıyor. Bunun ne farkı var 12 Eylül faşist darbecilerinin uygulamasından?
Başka bir örnek: Urfa Barosu. Urfa Barosu, Halfeti'de işkence uygulamasını tespit ediyor, anında ama anında tutanak tutuyorsunuz, Emniyet Genel Müdürlüğü ve Bakanlık soruşturma açıyor.
Başka bir örnek: Ankara Barosu. Ankara Barosuna neden karşısınız? Dışişleri Bakanlığı mensuplarına işkenceyi belgelediği için, zorla kayıplar vakasında tutum aldığı ve rapor yayınladığı için ve insan hakları ihlallerine karşı çıktığı için. Şimdi onunla ilgili olarak da suç duyurusunda bulunuyorsunuz. Bakın, geldiğiniz nokta darbecilerle aynı noktadır, aynı noktadır. Aynı derin devletin, aynı derin devlet iktidarının Hükûmeti noktasına geldiniz.
Bir şey söyleyeceğim, bakın, hatırlayın, burada hafıza yok, hafızası olmayan baro başkanlarını buraya çıkartıyorsunuz. Biz Barolar Birliği Genel Kurulunda konuşurken bu arkadaşlarınız masanın altına saklanıyordu. "Hadi, şunu da söyle, şunu da söyle." diyorlardı biliyor musunuz? Tek bir kelime etmiyorlardı, tek bir kelime.
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) - Çok ağır laflar, çok ağır laflar.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Bakın, size söyleyeceğim: Sizin başörtünüzle ilgili olarak bizim yazdığımız gerekçeleri sizlere biz dağıttık 28 Şubatta. 27 Nisanda 10 tane, 15 tane baronuz vardı sizin, size yakın baro vardı; 27 Nisan sabahında hangi baro Büyükanıt'la ilgili olarak suç duyurusunda bulundu? Sizlere soruyorum: Var mı bir tane baronuz? (CHP sıralarından alkışlar) Biz sabah saat dokuzda Diyarbakır Adliyesi önündeydik MAZLUMDER'le, İHD'yle birlikte. Çıkartın bir tane baroyu, çıkartın, 2007 yılında iktidardınız. Barolarınız yok muydu? Yok muydu barolarınız? Bakın...
ÖZLEM ZENGİN (Tokat) - Ya mevcut sistemle baroyu kazanmak ne mümkün yani? Herkes kazanmasın diye çıkarılmış, herkes kazanmasın diye çalışıyor. Hepsi sizin zaten.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Bakın, aynen bunu yapıyorsunuz, şimdi bir gücün arkasına sığınıyorsunuz.
Bir şey daha söyleyeceğim, bakın, aynı derin devlet uygulamasını yapıyorsunuz. 2001 yılında Barolar Yasası değiştirildi, çok önemli değişikler yapıldı ama derin bir operasyon vardı Anadolu barolarına karşı. Ankara'ya karşı örgütlenmiştik, Türkiye Barolar Birliğinin yönetimini değiştiriyorduk. Ne yapıldı biliyor musunuz? Hatırlayın. Hiçbiriniz hatırlamazsınız. Delege olmayan baro başkanları delege yapıldı, 30'a yakın baro başkanı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, toparlayın.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Çok rahatlıkla geçici bir hüküm konulurdu, yirmi gün sonra yapılacak seçimde de denilirdi ki: "Şu anda yasayla delege olmuş olanlar bunda oy kullanamaz." Ama oy kullandırdılar. Oy kullandırdılar ve 138'e 132 Anadolu baroları kaybetti. Orada bakın, bir derin devlet operasyonu vardı, şimdi aynı derin devlet operasyonunu size yaptırıyor. Kime karşı? Kim için? Bu derin devletin en temiz çocukları için, onları yeniden başkan yapmak için. Ve siz, aynı derin devletin hükûmeti hâline geldiniz; farkında değilsiniz, farkında olun. Hükûmet olun, iktidar olun, derin devletin oyuncağı olmayın, diyeceğim budur sizlere.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP ve HDP sıralarından alkışlar)