GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Avukatlık Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:110
Tarih:09.07.2020

ERDAL AYDEMİR (Bingöl) - Sayın Başkan, yasama Meclisinin saygıdeğer üyeleri; biliyorsunuz, son bir hafta içerisinde, Sakarya'daki patlamalardan kaynaklı, yaklaşık 10 vatandaşımız yaşamlarını yitirdi. Yaşamlarını yitirenlere Allah'tan rahmet, geride kalanlara başsağlığı dilerken bu patlamalarda yaralı olarak kurtulanlara da acil şifalar diliyorum.

Arkadaşlar, Avukatlık Yasası şu an gündemimizde görüşülmek üzere. Özellikle, yargının bir parçası olan savunmaya Hükûmet tarafından biçilmesi düşünülen bir rol söz konusu. Başta AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere ve onun iktidarı AKP, avukatlara yönelik diyor ki: "Cübbenize ilik açacağız." Avukatlar ve barolar buna şiddetle karşı çıkıyor. Yine diyorlar ki: "Cübbelerinize düğme dikeceğiz." Tüm baro başkanları ve barolar olmak üzere tüm avukatlar bunlara şiddetle karşı çıkmakta ve kabul etmemekte.

Arkadaşlar, konumuz yargı olunca, bundan dört yüz sekiz yıl önce dünya hukuk tarihine, dünya adalet tarihine geçen ve İngiltere'de yaşanan bir vaka söz konusu. Bu vakanın temel belirlemesi de üstünlerin hukuku değil, hukukun üstünlüğünü ilke edinen ve tüm dünya adalet tarihine, tüm yüksek mahkemelerin kapılarına âdeta işlenerek yazılan bu özdeyiş söz konusu. Bu özdeyiş nasıl çıktı?

Arkadaşlar, 1612 yılında İngiltere'de üst mahkeme başyargıcı Sör Edward Coke ve o zaman kilise mahkemelerinin başında bulunan Başpiskopos Richard Bancroft arasında bir vaka yaşanır. Başpiskopos, bir kişiyi işlediği suçtan dolayı kilise mahkemelerinin yetkisini gerekçe göstererek yargılayıp cezalandırmak ister. Ancak, buna karşı Sör Edward Coke, başyargıç buna şiddetle karşı çıkar ve der ki: "Söz konusu yargılama üst mahkemelerin yetkisine girer." Bunun üzerine dönemin kralı I. James olaya el koyar ve üst mahkeme genel kurulunu toplantıya çağırır. Başpiskopos ile Kral I. James'in daha önceden kendi aralarında yaşanan görüşmelerden sonra Başpiskopos der ki: "Kralım, zaten yargılama tüm yetkisini sizden almakta, kaynağını sizden almaktadır. Dolayısıyla siz, yargıçların yerine geçip bu yargılamayı yapabilirsiniz." Tüm genel kurul huzurunda Kral I. James der ki: "Zaten mahkemeler, yargıçlar bu yetkilerini benden almaktadır. Dolayısıyla ben mahkemelerin ve yargıçların yerine geçerek bu yargılamayı yapabilirim." Ancak Sör Edward Coke şiddetle bu görüşe karşı çıkar, der ki: "Siz kral da olsanız sizin mahkemelerin yerine geçip yargılama yapma yetkiniz yoktur. Kral da olsanız önünüzdeki İngiliz mahkemelerinin, İngiliz hukukunun gerektirdiği şekilde bu mahkemelere uymak zorundasınız, kanunlara uymak zorundasınız." İşte, o meşhur "üstünlerin hukuku" değil "hukukun üstünlüğü" özdeyişi böylece adalet tarihine geçmiş oldu.

Arkadaşlar, konu yargı iken adaletin şu anda içerisinde bulunmuş olduğu bazı hususlara değinmek istiyorum:

Arkadaşlar, bir sorgu yargıcı, bir sulh ceza yargıcı düşünün ki adliyedeki makamında bir siyasi parti genel başkanının portresini büyütmüş, çerçeveletmiş, odasına asmış. Bu yargıç sizce bağımlı mıdır, taraflı mıdır, değil midir? Bu yargıç bağımsız ve tarafsız bir şekilde yargılama yapabilir mi?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Toparlayın.

ERDAL AYDEMİR (Devamla) - Yine, bir savcı düşünün, savcılık görevini ifa ederken elinde, parmağında taşıdığı büyük bir yüzükte bir siyasi partinin amblemi var. Bu savcı iddianame hazırlarken bağımsız ve tarafsız olabilir mi arkadaşlar? İşte, bu yargıç ve savcının tabi olduğu yargı da maalesef bağımlı ve taraflı bir hâlde. Neden bağımlı ve taraflı bir hâlde? Çünkü AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, siyaseten, politik olarak baş edemediği rakiplerini maalesef ki yargıya verdiği talimatlarla yargıyı bir siyasi operasyon aracı hâline getirerek cezaevlerine atmaktadır.

Birinci örnek, geçen dönem partimizin Grup Başkan Vekili Sevgili İdris Baluken. Arkadaşlar, Anayasa, yasa ve Tüzük gereği bu kürsüden yapılan...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ERDAL AYDEMİR (Devamla) - Başkanım, bağlayacağım.

BAŞKAN - Grup Başkan Vekillerine de söz vermedim.

Bir dakika uzattım sizin sürenizi.

ERDAL AYDEMİR (Devamla) - Bir dakika...

E, o zaman şunu okuyup gideyim Başkanım. Affınıza sığınıyorum. Sevgili Baluken'in konusu yarım kaldı. Akabinde tabii yenemediği Selahattin Demirtaş'a yine operasyon...

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) - Efendim, Baluken dinleyebilir, açsanız mikrofonu hiç olmazsa dinlesin cezaevinde.

ERDAL AYDEMİR (Devamla) - İzleseydi iyi olurdu.

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Bir arkadaşımız bir dakika hakkından vazgeçer, konuşsun Başkanım.

SALİH CORA (Trabzon) - Böyle bir usul yok Başkanım. Bir sonraki önergede devam eder.

BAŞKAN - Değerli milletvekilleri, hem Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkan Vekillerine hem Cumhuriyet Halk Partisinden arkadaşlara hatta Sayın Beştaş'a uzatmadım, uzatmayacağım.

Buyurun.

ERDAL AYDEMİR (Devamla) - Arkadaşlar, özellikle AKP Grubunun sayın vekillerine sesleniyorum. Lütfen, bu da kayıtlara geçsin.

Hepiniz biliyorsunuz zarların hileli olduğunu ve iktidarınızın hileyle elde edildiğini, hepiniz biliyorsunuz geminin su aldığını, hepiniz biliyorsunuz kaptanın yalan söylediğini ve hepiniz biliyorsunuz ki iktidar gemisi çok yakında batacak.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (HDP sıralarından alkışlar)