GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Avukatlık Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:109
Tarih:08.07.2020

AHMET ŞIK (İstanbul) - Teşekkürler.

Herkese merhaba.

Bu kürsüde yaptığım konuşmaların neredeyse tamamı yargıyı merkeze alarak hukuk ve dolayısıyla adaletle ilgiliydi, bugün de doğal olarak öyle olacak çünkü yargı mekanizması Türkiye'deki sorunların tamamını üreten, çoğaltan, sürdüren, yerleşikleştiren ve maalesef kurumsallaştıran verimli bir kaynak. Elbette, sadece iktidarınız dönemiyle ilgili de değil bu sorun çünkü siyasal karakteristiği ne olursa olsun iktidarlar kendilerini hukukla sınırlandırmak istemez; bu nedenle, tekil örnekleri bir kenara bırakırsak Türkiye'de halkı iktidarlara, yurttaşı devlete karşı koruyan bir yargı hiçbir zaman var olmadı. Ancak, geçmişten günümüze her iktidar döneminde yargının, adaleti tesis etmekten uzak olması ve hukukun garantisi olmaması bugünün hukuksuzluklarını temize çekecek ve normalleştirecek bir gerekçe olamaz. Yargının en pespaye dönemini yaşıyor olması nedeniyle Türkiye'nin herhangi bir hukuk normuyla ilgisinin kalmaması ise tamamıyla sizin eseriniz çünkü hukuku nefretinin aracı hâline getirerek yargı eliyle intikam almaya çalışan bir dikta yöntemiyle adliyeler, adaleti yutan kara deliklere dönüşmüş durumda. Yaşanılan hukuk katliamlarının her biri, Türkiye yargısında hukukun üstünlüğü ilkelerini ve haysiyetlerini menfaatlerine çiğnetenlerin çoğunlukta olduğunu bize gösteriyor. Ancak bilmelisiniz ki evrensel hukuk normlarını ayaklar altına alan, olağanüstü yetkilerle donatılmış bir yargıdaki böyle bir çoğunluk, çıkarları için bu gücü kendilerine bahşeden sizler de dâhil hiç kimsenin hukuki güvenceye sahip olmadığı anlamına gelir.

İktidardaki gücün keyfî kararlar alabilmesine ve bunu uygulayabilmesine olanak sağlayan siyasal hukuki düzene "tiranlık" ya da "istibdat rejimi" deniyor. Kanunların yaptırım gücünü yitirdiği, işlevsizleştiği böyle rejimlerde gücü elinde tutan canının istediği gibi karar verip bunu uygulatabilir; bizatihi kanunların kendisi, güç sahibine keyfî yönetim olanağı sağlayabilir ya da yürürlükteki kanunları ve kuralları da çiğneyerek kararlar alan tiran, bunu uygulatabilir ve buna karşı herhangi bir engelleyici güç de olamaz. Şimdi, yine aksini iddia edeceksiniz ama memleketin mevcut hâlinin özeti budur çünkü sayılan bu koşullar kişiye, olaya ve zamana göre tekil ya da hepsi birden farklı alanlarda ve kimi zaman kanuni kılıflarla karşımıza çıkabiliyor. Ve kanuni olanın hukuki olduğu anlamını taşımaz, bu yüzden hukuksuzluk ve keyfî cezalandırma istibdat rejiminin en önemli niteliğidir.

Temel hak ve özgürlükleri yok ederek ele geçirdiğiniz, kontrol altına aldığınız her alanı daha da genişletip vesayetinizi her yere yaymaya çalışıyorsunuz.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Alakası yok.

AHMET ŞIK (Devamla) - Sizden olmayanı hizaya getirmeye çalışarak toplumun geri kalanına nizam verme gayretindesiniz. Size biat etmemekte direnen, gücünü hukuktan alan baroları kuşatma altına alarak bir karikatüre dönüşmüş olan dikta yargısının hâlini gizlemek istiyorsunuz.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Baroların savunulması sana kaldıysa durum vahim.

AHMET ŞIK (Devamla) - Bir sesini kes ya!

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Usule bak!

AHMET ŞIK (Devamla) - Ne kadar çenesiz bir adammışsın ya!

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Kafanı kaldır da öyle anlat!

AHMET ŞIK (Devamla) - Biraz terbiyeni takın, olur mu! Saygı sınırını aşma!

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Terbiyeni takın, terbiyeni!

MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Adana) - Terbiyeli ol!

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - "Tiran" diyorsun, hakaret ediyorsun, ağzını açıyorsun, terbiyeden bahsediyorsun.

AHMET ŞIK (Devamla) - İnşa ettiğiniz yargının mevcut hâlinin özetini de asırlar öncesinden tarih bize anlatıyor. Hukukçular bilir...

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Eline verilen metni okuyorsun sürekli.

DİRAYET DİLAN TAŞDEMİR (Ağrı) - Sonra cevap verirsin.

AHMET ŞIK (Devamla) - Sayın Başkan, müdahale edecek misiniz?

BAŞKAN - Buyurun, siz devam edin.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Sensin tiran!

SALİH CORA (Trabzon) - Grup Başkan Vekiliyle nasıl konuşuyorsun?

BARIŞ ATAY MENGÜLLÜOĞLU (Hatay) - Ya, bir dinleyin, müdahale etmeyin.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Sayın Başkan, yüz yılda bir geliyor buraya, aynı metni okuyup gidiyor.

BAŞKAN - Beyler, Sayın Milletvekilini dinleyelim, sonra cevap verirsiniz.

Buyurun Sayın Şık.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Kafanı kaldır, okuma; anlat herkese. Tiran sensin. Ne demek "tiran"?

BAŞKAN - Buyurun Sayın Şık.

AHMET ŞIK (Devamla) - Az kaldı, az kaldı...

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Ne olacak, asacak mısın beni? Ne olacak, ne yapacaksın?

(AK PARTİ ve HDP milletvekillerinin birbirlerinin üzerine yürümeleri ve gürültüler)

AHMET ŞIK (Devamla) - Yok, ben, sen değilim. Sen bir otur yerine, haddini bil yoksa bileceksin, inan bana.

MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Adana) - Ne yapacaksın?

AHMET ŞIK (Devamla) - Haddini bil!

MAHMUT TOĞRUL (Gaziantep) - Dinleyin, dinleyin.

BÜLENT TURAN (Çanakkale) - "Haddini bil." ne demek?

MERAL DANIŞ BEŞTAŞ (Siirt) - Sayın Turan, ne yapıyorsunuz?

SALİH CORA (Trabzon) - Ne yapacaksın, ne?

AHMET ŞIK (Devamla) - Sayın Başkan, bunu durduracak mısınız?

MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Adana) - Haddini bileceksin önce!

AHMET ŞIK (Devamla) - Haddini bilecek! (Gürültüler)

MEHMET ŞÜKRÜ ERDİNÇ (Adana) - Sen de bileceksin haddini! Herkes haddini bilecek!

AHMET ŞIK (Devamla) - Şu sizi öfkelendiren anketler var ya, gerçekleştiğinde, onunla yüzleştiğinizde ben sizin hâlinizi göreceğim. (Gürültüler)