GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: HDP Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:105
Tarih:30.06.2020

CHP GRUBU ADINA MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) - Değerli milletvekilleri, yine en baştan söyleyeyim: Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarı döneminde, özellikle bu döneminde işkenceye sıfır toleranstan sınırsız tolerans aşamasına gelinmiştir. Bunun en büyük kanıtı, Avrupa İşkencenin Önlenmesi Komitesinin 29 Ağustos- 6 Eylül 2016, 4-13 Nisan 2018, 6-17 Mayıs 2019 ve 10-23 Mayıs 2017 tarihli ziyaretlerine ilişkin raporun açıklanmasına Bakanlığın izin vermemiş olmasıdır.

Bakın, 2016 tarihinden önce Avrupa İşkencenin Önlenmesi Komitesinin Türkiye'ye sözleşme uyarınca yaptığı bütün ziyaretlerin raporları yayınlanmıştır; ilk önce Hükûmete gönderilmiştir, Hükûmet görüşlerini söylemiştir sonra yayınlanmıştır. Ama 2016 yılından bu yana 3 özel ziyaret, 1 düzenli ziyaretin raporları Hükûmetinizin izin vermemesi nedeniyle yayınlanmamaktadır. Bu, tek başına ama tek başına Türkiye'de işkencenin sistematik hâle geldiğinin göstergesidir. Eğer Türkiye'de işkence ve kötü muamele yoksa sözleşme olarak taraf olduğumuz bu Komitenin raporları neden yayınlanmıyor? Neden Hükûmet bu rezervini kaldırmıyor? Tek başına bu olgu Hükümetinizin, Adalet ve Kalkınma Partisi Hükûmetinin işkenceci bir Hükûmet olduğunu ortaya koymaktadır aynı zamanda.

Evet, yine Birleşmiş Milletler işkence özel raportörü 18 Aralık 2017 tarihinde Türkiye'ye tam 31 maddelik tavsiyelerde bulundu; Hükûmetiniz döneminde bugüne kadar hiçbiri yerine getirilmedi değerli arkadaşlar ve tam da otokratik bu düzeninize uygun bir biçimde yurttaşlarımıza kaygı ve korku salmak amacıyla işkenceyi sokakta ve her yerde görünür hâlde yapmaya başladınız. Bunun tek bir nedeni var: Bütün topluma korku salmak ve insanları korkutmak. Eskiden, işkence gizli yapılırdı, iz bırakılmamaya çalışılırdı ama şimdi, özellikle, Türkiye'nin her yerinde yurttaşlarımız görsün diye açık bir şekilde yapılıyor ve yapanlar da bir cezasızlıktan faydalanıyor.

Aynı zamanda şunu söyleyeyim değerli arkadaşlar sizlere, bir kez daha burada ifade etmiştim: Sizin hükûmetleriniz döneminde yurttaşlarımız neden güvenlik güçlerine karşı bu kadar çok mukavemette bulunuyor ve itiraz ediyor? Neden? Hükûmetinizden önceki dönem var, Hükûmetinizden sonraki dönem var. Ondan önce polise mukavemet ve hakaret suçlarında bir artış yok ama Hükûmetiniz döneminde olağanüstü artmış. Mesela, 2018 yılında 163 bin yurttaşımıza karşı polise mukavemetten dolayı soruşturma başlatılmış.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyursunlar.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Tam 46 bin dava açılmış. Ne oldu? Yurttaşlarımız neden bu şekilde güvenlik güçlerimize karşı mukavemet gösteriyorlar? Tek bir nedeni var, güvenlik güçlerinin yaptığı işkence ve kötü muamelenin, "bu suç" adı altında örtülmesi ve karartılması. O nedenle buradan bir kez daha ifade ediyorum: Gelin, bu araştırma önergesini kabul edelim; yurttaşlarımızın neden bu cumhuriyetin polislerine ve askerlerine karşı bu kadar çok mukavemet ettiklerini de araştıralım aynı zamanda. Neden, neden saygı göstermiyorlar? Tek nedeni var; işkence ve kötü muamele değerli arkadaşlar. İşkenceyi görünür hâle getirdiniz ve bunu, bütün Türkiye ve dünya görsün diye Ankara'nın girişinde baro başkanlarına yirmi yedi saat boyunca yaptığınız kötü muameleyle taçlandırdınız; o görüntü tek başına... Sandalye vermeyerek, çadır vermeyerek, su vermeyerek ve ihtiyaçlarının karşılanmasını engelleyerek yirmi yedi saat boyunca Türkiye'de 60 baro başkanına kötü muamele yaptınız. Şimdi, Türkiye'de kim söyleyemez? Bir kez daha söylüyorum: Türkiye'de Hükûmetiniz döneminde işkence ve kötü muamele sistematik hâle gelmiştir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Başkanım, bitiriyorum.

BAŞKAN - Buyursunlar efendim.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Sokakta, gözaltı merkezlerinde, cezaevlerine sistematik bir şekilde yapılmaktadır ve sıfır toleranstan sınırsız tolerans noktasına gelmiş durumdasınız.

Aynı zamanda, bugün, kanun hükmünde kararname zulmüne uğramış, ondan dolayı büyük eza çekmiş, işkence görmüş, kötü muamele görmüş, yurt dışına çıkamamış bir hocamız Profesör Doktor Haluk Savaş biraz önce kanserden yaşamını yitirdi. KHK'li isimlerin sembolü bir isimdi aynı zamanda, insandı ama bu zulüm nedeniyle yaşamını yitirdi kanser hastalığından. Ben ona da buradan Allah'tan rahmet diliyorum ve bütün kanun hükmünde kararnameyle ihraç edilenlerle de dayanışma içerisinde olacağımızı bir kez daha burada ifade ediyorum.

Teşekkür ederim Sayın Başkan. (CHP ve HDP sıralarından alkışlar)