GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bazı Kanunlarda ve 399 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:102
Tarih:18.06.2020

KEMAL BÜLBÜL (Antalya) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Tabii, yapılan kanunlar toplumsal, ekonomik, yaşamsal bir ihtiyaçtan çok iktidarın görünür görünmez kendi yapısını organize etmek maksadıyla düzenlendiği için, kanun metninde anlaşılır bir şeyin olması da çok dert edilmiyor. Elektronik haberleşme... Yani Türkiye'de elektronik haberleşme, bilgisayar kullanımı, elektronik okuryazarlık denilen seviyenin, ihtiyacın ya da bu bölümü anlamış kesimin nüfusa oranı dikkate alındığında, aslında bu, toplumun tümü için değil belirli bir kesim için yapılan bir yasa çalışması olmuş oluyor. Hâl böyle olunca da aslında, şu pandemi süreci bir şeyi çok net bir şekilde ortaya çıkardı ki iktidarın iki tane görevi varmış: Biri, elinde bulunan ekonomik olanakları yandaşlara pay etmek, basını kontrol altında tutmak, öbürü de muhalefeti bastırmak, susturmak; muhalefetin üzerine her türlü olanakla, şiddetle, baskıyla, karalama kampanyasıyla yürümek. Bunun dışında iktidarın dert edindiği hiçbir şey yokmuş.

Bunun en bariz örneği dün yaşandı. Bakınız, Tayip Temel Vekilimiz, Dersim Dağ Vekilimiz bariz bir şekilde kameraların önünde polis tarafından darbedildi. Sebep? Bismil ilçeye girmek istiyor vekillerimiz, Bismil ilçeye sokulmuyor ve bunu polis yapıyor ve bunu AKP sözcüsünün talimatıyla yapıyor ve bunun hukukta, bunun demokraside, bunun insan haklarında, bunun özgürlüklerde hiçbir yeri, hiçbir karşılığı yok ve suç işlenmiş oluyor. Bu suçları tek tek tespit ediyoruz ve anlatıyoruz bu kürsüden "Niye bu yürüyüşü yapıyoruz?" diye. Ben de söyleyeyim, niye yapıyoruz: Trakya'dan yürüyoruz; Trakya'da Spartaküslerin, Şeyh Bedreddinlerin özgürlük, eşitlik, adalet, hakkaniyet, Şeyh Bedreddin'in "Yârin yanağından gayri her şeyde ortak." özlemini Hakkâri'deki Ahmed-i Hani'yle buluşturmak için yürüyoruz. Ahmed-i Hani'nin Türkiye halklarına, Orta Doğu halklarına eşitlik, özgürlük, Kürt halkının da kendisi olma özlemi için yürüyoruz. Başka? "Ne padişah ne saltanat tevekkeltü tealallah!" diyen Şeyh Bedreddin'in halifeleri Torlak Kemal ve Börklüce Mustafa için yürüyoruz. Başka? Orta Anadolu'nun Türkmen halkının değerli sesi Şah Kalender Çelebi için yürüyoruz. Türkiye halklarının eşit, özgür, adil bir ortamda yaşayabilmesi, emeğin özgür olması için yürüyoruz. Bu yürüyüşe "sözde" demek akla ziyan bir şeydir, bu yürüyüşe "sözde" demek akıl noksanlığıyla alakalı bir şeydir. O nedenle, herkes demokrasinin, adaletin, eşitliğin ve yasaların gerektirdiği düzeyde, sosyalitede, bakış açısında, siyasi bir felsefeyle, siyasi bir düzeyle yaklaşırsa Türkiye'nin sorunları çözülebilir. İkide birde şiddet kullanarak, ikide birde baskı yöntemiyle, ikide birde inkâr yöntemiyle, sokakları kapatarak, pandemiyi bir fırsat bilerek, darbeyi bir fırsat bilerek ve bunu toplum üzerinde bir baskı aracına çevirerek toplumu susturmaya çalışarak yapılan siyasetin sonuna halk ne demişti? "Zulüm ile abat olanın sonu berbat olur." diye söylemişti ve Türkiye'de bunun çok da örnekleri yaşandı.

O nedenle, bakın, dün Alanya'dan örnek verdim, hiç ses çıkmadı. Alanya'da çeteleşmiş bir polis yapısının topluma, 42 aileye, bunun çocuklarına, bunların çocuklarına uyguladığı zulmü ve tespit edilmiş, tutuklanmış hâlini söyledim, ses çıkmadı. Bu Alanya'da, bakınız, bu Alanya'da... Bu Alanya tarihi çok önemli. Alanyalı Gaybi'yi bilir misiniz, Gaybi kimdir, bilir misiniz? Kaygusuz Abdal. O Kaygusuz Abdal ki şöyle demişti:

"Şu insan dedikleri

El, ayak ile baş değil.

İnsan manaya derler,

Suret ile kaş değil."

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun toparlayın.

KEMAL BÜLBÜL (Devamla) - Teşekkür ediyorum.

İnsandaki manayı öğrenmek yerine, insanı suret ve kaştan ibaret gören ve ne yazık ki ne günah ki ne ayıp ki, yüz yıllık cumhuriyet tarihinde Kaygusuz Abdal gibi Türkiye tarihine, insanlık tarihine nakşetmiş, bu kadar nefes söylemiş, bu kadar yaşam ve felsefe üretmiş bir kişinin anıtı, Gaybi'nin anıtı Alanya'da yok, düşünebiliyor musunuz? Kaygusuz Abdal, Abdal Musa Dergâh'ında yetişmiş ve dünya edebiyatına, Türkiye edebiyatına bu kadar değerler sunmuş bir mürşitle ilgili Alanya'da bir anıt yok. Alâiye Beyi'nin oğludur Gaybi, bunu da bir yere belirtmiş olalım. Bu demokrasi, eşitlik, özgürlük, adalet yürüyüşünün, barış, insan hakları, özgürlükler için yapıldığını ve Türkiye'nin, mutlaka, barış, insan hakları, özgürlüklere kavuşacağını, halkların eşit, inançların eşit, emeğin özgür olacağını belirtiyor, sevgi ve saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)