GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Rekabetin Korunması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:98
Tarih:11.06.2020

KEMAL BÜLBÜL (Antalya) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Değerli Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum, herkese iyi geceler.

Rekabet Kurulu yasasının Avrupa Birliği sürecine uyum sağlamak maksadıyla ele alındığı ve bu amaçla yeniden düzenleneceği söyleniyor. Mademki Avrupa Birliğine uyum sağlamak gibi bir kaygı var, mademki Avrupa Birliğine dâhil olmak gibi bir kaygı var; o hâlde;

1) Nefret suçlarını, burada da her dakika nefretle söylenen söylemleri suç sayan bir düzenleme yapalım.

2) Cemevleriyle ilgili Avrupa Birliğinin, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin vermiş olduğu kararı niye uygulamıyorsunuz?

3) Zorunlu din dersiyle ilgili Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin verdiği kararı uygulamamakla suç işliyorsunuz.

Selahattin Demirtaş hakkındaki Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin kararını uygulamamakla suç işliyorsunuz.

Basın özgürlüğü ve gazetecilerin çalışmaları hakkında yaptığınız tüm fiiller suçtur.

Terörle Mücadele Yasası denen, düşünceyi suç sayan, her türlü konuşmayı suç sayan bu ucubeyle ilgili düzenleme yapmamakla bir suç ortaya çıkıyor.

Siyasi partiler ve seçim yasasıyla ilgili düzenleme yapmak için şimdi yeni arka planda oyunlar oynanıyor. Yok dar bölge, yok geniş bölge, yok sıkıştırılmış şey falan. Bununla ilgili makul bir çözüm çok rahatlıkla bulunabilir, herkes de bunu istiyor.

Kadın hakları ve özgürlüklerle ilgili düzenleme niye yapılmıyor?

Tam da bu noktada "Ayasofya camisi ibadete açılacak." derken bizim bir önerimiz var: Ayasofya camisi ibadete açılsın; perşembe günleri cem yapılsın, cuma günleri cuma namazı kılınsın, pazar günü de Hristiyan dostlarımız ayin yapsınlar, hadi. Peki, Ayasofya camisini açmak isteyenler Hacı Bektaş dergâhı ve kapatılmış alevi dergâhlarını niye açmayı düşünmüyorlar? Düşünmezler çünkü ortada kinle, nefretle bakılan bir şey var. Kum tanesi de bir çöldür, anlayana damla göldür, içindeki kini öldür, o zaman insan olursun; mesele burada. (HDP sıralarından alkışlar)

Şimdi, bu yapılan şeyler, bakınız, bunların ilahi adaletteki karşılığı şudur: "Herkes yaptığını çekecek." İlahi adalet böyle der, "Ettiğinizi bulacaksınız." der. İnsani adalet ne der? "Mazlumlar zalimden hakkını alacak." der. Hukuki adalet ne der? "Suç olan her şey yargılanacak." der. Ve bunların hepsini kutsi değerler üzerine söylüyoruz. Ne İslami literatürde ne bir başka literatürde ne hukukta ne adalette böylesi bir dil yoktur. Her an, her dakika nefret söylemiyle suçlamaya kalkan ve biz söylediğimizde de şöyle diyen: "Elbette biz iktidar olarak cevap vereceğiz." Tabii ki cevap vereceksiniz. Ancak iktidar olmanın sorumluluğu -her an sözünü hatırlattığınız o Şeyh Edebali var ya, niyazım olsun ona- hakkın ve hakikatin mürşidi Şeyh Edebali'yi yeniden okuyun, der ki: "Taç giyen baş akıllanır." İktidar çözüm bulmak zorundadır, sorun yaratmak zorunda değildir; iktidar öz eleştiri yapmak zorundadır. Öz eleştiri erdemdir, öz eleştiri hakikattir, öz eleştiri adalettir, öz eleştiri kemâlâttır. Lakin bunların hiçbiri yok ve ısrarla bir şey söyleniyor. Şimdi de bir güruh başlamış: "HDP kapatılsın." Kimdir bu güruh? Darbeciler. Önce gittiniz FETÖ darbecisiyle iş birliği yaptınız, şu anda da Doğu Perinçek darbecisiyle.

Bakınız, darbecilerin burnu darbe çukurundan çıkmaz. Bu darbecilerden size, Türkiye'ye, demokrasiye, insan haklarına ve özgürlüklere kesinlikle hiçbir yarar gelmez. Böyle derseniz biz de "Biz siyaset yapacağız, adalet için, özgürlük için, eşitlik için, laik demokratik Türkiye için." deriz ve meydan okuruz. O meydan okumayı da nasıl yaparız?

Şimdi izninizle onu da söyleyeceğim Sevgili Başkan.

SELMAN OĞUZHAN ESER (Karaman) - Bir de teröre meydan okuyun!

KEMAL BÜLBÜL (Devamla) - Sözümü kesme lütfen!

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurunuz Sayın Bülbül.

KEMAL BÜLBÜL (Devamla) - Teşekkürler.

"Ben de bu dünyaya geldim sakinim,

Kalsın benim davam, divana kalsın,

Muhammed Ali'dir benim vekilim,

Kalsın benim davam, divana kalsın.

Yorulan yorulsun ben yorulmazam,

Dünya kadısından ben sorulmazam,

Hakikat makamından ben ayrılmazam,

Kalsın benim davam, divana kalsın.

Pir Sultan Abdal'ım, dünya kovandır,

Giden adil beyler, gelen ihvandır,

Hakikat divanı ulu divandır,

Kalsın benim davam, divana kalsın."

Pir Sultan Abdal'a aşk olsun; biz bu divanı uhrevi âlemde değil dünyevi âlemde kuracağız ve mazlumlar zalimden hakkını alacak. Yüce Pir Sultan, sen bunu böyle bilesin.

Hepinize aşkla sevgi ve saygılar. (HDP ve CHP sıralarından alkışlar)