| Konu: | Çarşı ve Mahalle Bekçileri Kanunu Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 94 |
| Tarih: | 03.06.2020 |
HAŞİM TEOMAN SANCAR (Denizli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Malum 1966 yılından bu yana alışılagelmiş, kültürümüzün, değerimizin, âdetlerimizin içinde yer alan bekçi amcamızı tabii ki Cumhuriyet Halk Partisi olarak hiçbir zaman gönlümüzün dışında bırakmadık. Bekçilik yasasına Cumhuriyet Halk Partisinin karşı olduğuyla ilgili sabahtan beri yapılan yandaş medya yayınları da aslında gerçeği yansıtmamaktadır. Ama ne var ki, tabii ki burada, tüm 83 milyon vatandaşımıza mal olacak yeni bir yasanın çekincelerini, tereddütlerini anlatmak da hepimizin bir vatandaş olarak boynunun borcudur.
Değerli arkadaşlar, 1966 yılından bu yana, ta bu geceye kadar bekçilik yasasının ana standartları bellidir. Bekçi, adı üzerinde, mahallenin sorumlusu, yediemini, şehremini ve orada güvenlikle ilgili geceleyin bir nefese sahip olan bir görevlidir. Ama bugün, bir anda, çok kısa bir sürelik eğitimle ve bununla ilgili -değerli bekçi kardeşlerimizi de çıkardınız, şu anda alandalar- bir eğitim almadan, bekçilerimizi maalesef hemen aynı anda yetkilendirerek aslında sadece onunla karşılaşacak vatandaşa değil, yeni çıkacak heyecanlı genç bekçilere de burada yanlış yapmış oluyorsunuz, onlara da kötülük yapmış oluyorsunuz farkında olmadan. Ama diyorum ya, başından beri, iktidara geldiğinizden beri her atamanızda, her bir yasanızda, her acil çıkarmak istediğiniz bir yasa tasarısında bir yandaşlık sezdiğimiz için her yasadaki samimiyetsizliğinizi burada da maalesef görüyoruz. O yüzden de iki gündür, daha biz bir kelime etmeden "Neden polise karşısınız, neden bekçiye karşısınız?" diye asla karşılığı olmayan söylemlerde bulunuyorsunuz.
Değerli arkadaşlar, 19-20 yaşındaki bekçi kardeşlerimiz çıkacaklar, bir görev alacaklar, ekmek parası kazanacaklar. Acilen diyorsunuz ki: "Bunlar alanlarda belinde silahlı gezsin." Arkadaşlar, Polis Vazife ve Salâhiyet Yasası var, burada bunların aldıkları eğitimler var; demokratik insan hakları, devletin idari yapısı, silah ve atış bilgisi, temel hukuk, mesleki yazışma, polis müdahale yöntemleri ve trafik güvenliği. Bunları bir polis kardeşimiz en az iki yıl okuyarak, akademilerde altı yıl okuyarak elde ediyorlar. Siz diyorsunuz ki: "Yirmi günde, otuz günde, kırk günde olsun." Benim üzerinde söz aldığım 5'inci madde de yine bekçi kardeşimize şiddet mağduru, istismara uğrama riski taşıyan kadın ve çocukları, âcizleri en yakın genel kolluk birimlerine teslim etme; doğum, ölüm, hastalık, kaza, yangın, afet, acele hâller, su baskını gibi toplum sağlığını ve güvenliğini tehdit eden konularda müdahale etmeye davet etme yetkisi veriyor.
Değerli arkadaşlar, ben size soruyorum: Bekçi kardeşlerimiz AFAD eğitimi aldı mı, gece atış eğitimi aldı mı, polis salahiyet kanunlarından bir tanesiyle ilgili bir ders gördü mü? 19 yaşında çocuğun beline takıyorsunuz tabancayı, veriyorsunuz eline kimliği; takıyor telsizi, o çocuk da geceleyin saat ikide ne yapacağını bilmiyor. İşte o yüzden de bugüne kadar bir buçuk yılda 1.500'e yakın bekçi ile vatandaş arasında darbe yaşandı, tartışma yaşandı ve vukuat yaşandı; bunlar mahkemeye yansıyan konular, yansımayanları söylemiyorum bile. Onun için bir maddeyi çıkarırken geceleyin acele çıkarma isteğinizi anlayabilmek mümkün değil. Muhtemelen saraydan bu talimat geliyor, "Acil çıkaralım, acil çıkaralım..." 1966'dan 2020'ye kadar bekleyen yasa 2020'nin üç ayı konuşulsa ne olur, dört ayı konuşulsa ne olur? Ama böyle bir huyunuz maalesef yok. Ondan sonra da aynı yasayı 50 kere değiştiriyorsunuz. Ne gibi? Aynı bedelli askerlikteki gibi. Bir bedelli askerliği bile çocuk oyuncağına çevirdiniz; 4 sefer kanun değiştirip birinde 30 bin, birinde 15 bin, birinde 18 bin, birinde 36.500 lira yaptınız. Birinde temel eğitimi kaldırdınız, ötekinde temel eğitimi yirmi gün yaptınız, daha sonra otuz gün yaptınız. Şimdi 41 bin çocuk sizden haber bekliyor. 41 bin genç, iş adamı, esnaf, memur bedelli askerlikle ilgili aslında mağdur. Yani öyle bir duruma getirdiniz ki "İşimden aşımdan olmayayım." diye kredi çeken, 36.500 lirayı size teslim eden gencimiz şu anda Türkiye'de iş bunalımında, maddi bunalımda, ekonomik bunalımda, ruhsal bunalımda. Bu sebeple, bir yasayı çıkarırken "Ben yaptım, oldu." demekten artık Allah aşkına yorulun, Allah aşkına vazgeçin; "Biz yapalım, oldu. Birlikte paylaşalım." deyin.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi.
HAŞİM TEOMAN SANCAR (Devamla) - Teşekkür ederim.
Ama arkadaşlar, artık siz "Biz yapalım." deseniz de bu millet, bu memleket sizinle hiçbir şey yapmayacak. İnşallah, önümüzdeki iktidarlarda, Cumhuriyet Halk Partisinin iktidarında, sosyal iktidarımızda mutlu, huzurlu, birlik ve beraberlik içinde aydınlık bir Türkiye olacak diyorum, saygılar sunuyorum.
Teşekkür ederim, sağ olun. (CHP sıralarından alkışlar)