| Konu: | Çarşı ve Mahalle Bekçileri Kanunu Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 93 |
| Tarih: | 02.06.2020 |
KEMAL ÇELİK (Antalya) - Değerli milletvekili arkadaşlarım, Çarşı ve Mahalle Bekçileri Kanunu Teklifi üzerine AK PARTİ Grubumuz adına söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisimizi en samimi duygularımla selamlıyorum.
Öncelikle belirtmem gereken, her kanunda olduğu gibi Çarşı ve Mahalle Bekçileri Kanunu da ayrıntılı bir şekilde AK PARTİ Grubunda, Milliyetçi Hareket Partisi Grubunda, muhalefetle de istişare edilerek ayrıntılı bir şekilde görüşülmüştür, her yönüyle değerlendirilmiştir, bunu öncelikle hatırlatmak isterim.
Türkiye, bulunduğu coğrafi konumu itibarıyla güvenli bir ülke olmak zorundadır. Güvenli bir ülkenin esası da tabii ki hem iç güvenliktir hem dış güvenliktir. Türkiye, son yıllarda, özellikle 15 Temmuzdan sonra Cumhur İttifakı'ndan aldığı güçle de özellikle dış güvenlik konusunda çok başarılı sonuçlar almıştır. Türkiye'de yıllardır iç güvenlik ile dış güvenlik iç içeydi. Yani, dış güvenlik, iç güvenlik tehdidine; iç güvenlik de dış güvenliğe sebep oluyordu, böyle bir sorunumuz vardı ama artık Türkiye, terörü kaynağında kurutmak suretiyle dış güvenliğini sağlamış, bu da iç güvenliğimizin sağlanmasına neden olmuştur. Artık Türkiye'nin şehirlerinde, metropollerinde terör olayları yoktur, kitlesel eylemler yoktur, bir Kayseri olayı, bir Beşiktaş olayı, bir "Reina" olayı, efendim, İzmir'deki terör örgütlerinin eylemleri, bunların hepsi, PKK'nın ve DEAŞ'ın eylemleri artık bitirilmiştir. Yani, Türkiye, huzurlu ve güvenli bir ülke olmuştur. O hâlde AK PARTİ'nin ve Cumhur İttifakı'nın yaptıkları doğrudur ve bundan sonra da yapacakları doğru olacaktır. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Şimdi, dış güvenlikte Allah'a şükürler olsun ki DEAŞ'la mücadelede Türkiye büyük bir başarı kaydetmiştir. PKK'yla mücadelede de kim ne derse desin, PKK içte de bitmiştir dışta da bitecektir, çeşitli hevesleri vardır ama bunlara da Türkiye müsaade etmeyecektir. Türkiye'ye rağmen bu bölgede kimse söz söyleyemez, o hâle geldik, Allah'a şükürler olsun.
Değerli arkadaşlarım, tabii ki burada iç güvenlik de önemli. Artık Türkiye, küresel bir güç ve bölgesel bir güç olarak hem iç güvenliğini hem dış güvenliğini sağlayacaktır. Bu kapsamda çok hafif görmeyelim, yani bazı arkadaşlarımızın bekçilerimizi, bekçiliğin önemini hafif görmemesi lazım. Sokakların güvenliği önemlidir. Bakınız, örneğin Amerika'da başkanların seçimi esnasında sokakların güvenliği önemli bir unsur olarak ortaya çıkar. "Sokakların güvenliği hakkında ne yapacaksınız?" denir. İşte, Türkiye burada bunu zamanında da çözmüş. Bir ara bekçilerin yerine polisler görev yapmış ama Türkiye şimdi o noktada değil artık. Türkiye, dış terörü bitirmiş, dış güvenlik tehdidini bitirmiş, yerli ve millî silahlarıyla belli bir hamle yapmış. Artık sıra, insanlarımızın huzuru, gençlerimizin huzuru, çocuklarımızın geleceğindedir.
Nedir o hâlde, ne yapacağız içeride? Evet, iç güvenlik tedbirlerimiz devam edecek, uyuşturucuyla mücadelemize devam edeceğiz ama uyuşturucunun çocuklarımıza musallat olmamasını sağlayacağız; tabii, çocuklarımız, gençlerimiz, kızlarımız sokaklarında geceleri de rahatça yürüyebilecekler.
Bekçinin görevi budur, yani, vatandaşa güven verir. Devletin önemi nedir? Devlet, güven demektir, huzur demektir; bunu öncelikle belirtelim, huzur demektir. O hâlde terörle mücadelede, bu asayişle olan güvenlik sorununda Türkiye huzur ve güvenliği sağladıkça huzursuz olanları da görüyoruz. Evet, Türkiye düşmanları huzursuz olacaktır ama başka arkadaşlarımızın da huzursuz olmalarına gerek yoktur.
Şimdi, bir bekçi; bu bekçi, hepimizin bildiği bekçi ama bekçileri, işte "milis gücü, rejimin bekçisi..." Bunlar çok hafif şeyler bir kere. Arkadaşlar, Türkiye Cumhuriyeti'nde rejimin bekçisi millettir, millî iradedir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Rejimin bekçisi budur bir kere. Bir de "milis kuvveti" deniyor. Ya, bekçiye "milis kuvveti" denir mi? Çok yanlış şeyler ve bu dil, başka bir dil yani. Bu dil, Türkiye'de kullanılmaması gereken bir dildir; polise, bekçiye hiç kimse "milis kuvveti" diyemez, "milis gücü" diyemez. Bizim -Allah'a şükürler olsun- çok demokratik seçimimiz var. Demokratik seçim sayesinde on sekiz yıldır AK PARTİ iktidardadır ve ülkeyi de huzurlu bir noktaya getirmiştir.
Değerli arkadaşlarım, geldiğimiz noktada Türkiye çok daha fazla huzurlu olmak zorunda. Niçin? Ben, Antalya milletvekiliyim. Turizm çok önemli, en büyük gelir kaynaklarımızdan birisi. O hâlde nasıl olacak? Türkiye'de asayiş olaylarının belli bir alt düzeye inmesi gerekiyor. Bunun için de bekçilerimizin çok önemli olduğunu düşünüyorum. Bekçileri hafife almayalım ve bunu daha değişik olarak nitelemeyelim. Efendim, silah kullanacakmış. Arkadaşlar, kimse silah... Çok nadir, milyonda bir veya binde bir bazı münferit olaylar olabilir ama bunu genelleştiremeyiz, genelleştirmemiz mümkün değildir. Bekçilerimiz huzur ve güvenin sağlanmasında ana unsur hâline gelmiştir çünkü kanunlara bağlıdır. Hukuk devletinde yaşıyoruz. Biraz önce Cumhuriyet Halk Partisindeki arkadaşımız hangi mevzuatların veya hangi konuların okullarda okutulduğunu, hangi derslerin verildiğini saydı: Hukuk, en başta; insan hakları, en başta; güvenlik, en başta; tüm bunları bekçilerimize öğretiyoruz, öğretmek zorundayız. Tabii mesleki eğitim de veriyoruz ve şu var, Türkiye...
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Yetersiz, yetersiz.
AHMET KAYA (Trabzon) - Eğitim şart.
KEMAL ÇELİK (Devamla)- Evet, eğitim şart tabii ve eğitimimizi de gayet iyi veriyoruz. Bir kere, bekçiler alınırken Emniyet Genel Müdürlüğünün kriterleri çok ağırdır yani bir santimi bırakın, yarım santim kısa olanı almazlar; kilo, sağlık konusu vardır. Ve Emniyet Genel Müdürlüğünün bugün kriterlerine hiç kimse "Yanlış." demesin. Biliyorsunuz ayrı bir spor...
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) - Eğitim önemli değil mi? Boya mı bakılıyor?
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Değerli arkadaşlarım, halk eğitim merkezleri çobanlara...
BAŞKAN - Arkadaşlar, lütfen rahatsız olmayın.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Sayın Başkanım, halk eğitim merkezlerinde çobanlara verilen eğitimin süresi daha fazla.
BAŞKAN - Ya, rica ediyorum yani bırakın hatip konuşmasını bitirsin. Yerinizden bağırıyorsunuz, ne dediğinizi de anlamıyorum.
KEMAL ÇELİK (Devamla) - Sayın Tanal, yeter, sizi çok dinledik.
BAŞKAN - Sayın Öztunç, siz başlattınız. Siz konuşurken bu kadar müdahale oldu mu?
ALİ ÖZTUNÇ (Kahramanmaraş) - Ya, hiçbir şey demedim Sayın Başkan ya. Ben ne dedim Sayın Başkan?
BAŞKAN - Yanlış gördüm o zaman altından şeyin...
Buyurun.
KEMAL ÇELİK (Devamla) - Şimdi, ilk alınırken, polisler göreve başlamadan önce yapılan mülakatlar da spor ağırlıklıdır ve kameraların altında gayet düzenli bir şekilde, hak edemeyenlerin elendiği bir sistem uygulanır, hem polislerde hem bekçilerde uygulanır. Burada öyle "rejimin polisi, AK PARTİ'nin bekçisi" bu tür şeyleri geçelim. Yani AK PARTİ döneminde özellikle 15 Temmuzdan sonra Türkiye huzur ve güvene kavuşmuştur ama bundan huzursuz olanlar da vardır, huzursuz olanlar da huzursuz olmaya devam edecek, biz de huzuru sağlamaya devam edeceğiz. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Hepinize saygılar sunuyorum, sağ olun var olun.