| Konu: | HDP Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 93 |
| Tarih: | 02.06.2020 |
HDP GRUBU ADINA KEMAL BÜLBÜL (Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, bugün Hakk'a yürüme tarihi olan Ahmed Arif'i, 1994 yılında katledilen HADEP Urfa İl Başkanı Muhsin Melik'i ve Gezi'de yitirdiğimiz 11 canı saygıyla, sevgiyle anıyorum.
Kayyum sürecine ilişkin hikâyeyi aslında Türkiye kamuoyu çok iyi biliyor ama kısaca ifade etmek gerekirse, 2019 yerel seçimlerinde tüm yasal süreçleri, hukuki, ahlaki, vicdani, insani süreçleri tamamlayarak aday olan ve 1.230'u belediye meclis üyeliğine seçilen belediye eş başkanlarımıza, belediyelerimize 19 Ağustos 2019 tarihi itibarıyla bir darbe yapılarak, ırkçı, inkârcı bir darbe yapılarak kayyum atanmıştır ve bu kayyum süreci zamana yayılarak devam etmektedir.
Bakınız, birkaç gün önce 27 Mayıs darbesinin yıl dönümüydü. 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül, 28 Şubat, 15 Temmuz, fark etmiyor, tüm darbeler insanlığa karşı işlenmiş bir suçtur ve kayyum darbesi de seçimle iradesini kullanan insanlara, tutuklanan belediye başkanlarımıza, Kürt halkına, seçmenlere, demokrasiye ve insan haklarına karşı işlenmiş bir suçtur ve bu suç sistematik olarak işlenmeye devam etmektedir. Şimdi, sistematik olarak bu suçu işleyenler bakın ne yapıyorlar: 15 Mayıs Kürt Dil Bayramı'nda kayyum atıyorlar, Ramazan Bayramı'nda kayyum atıyorlar, Ramazan Bayramı'nda gözaltı yapıyorlar, işkence yapıyorlar. Bu coronavirüsle ittifak yaparak halkı, yöneticilerimizi, belediye başkanlarımızı gözaltına alıp cezaevinde pandemi koşullarına teslim ediyorlar. Şimdi, bunun adı ırkçılıktır, bunun adı inkârcılıktır, bunun adı darbedir, bunun adı faşizmdir, bunun adı inkârdır; bunun başka hiçbir adı yoktur.
Iğdır'da darbe yapanlar, kayyum atayanlar, mahkeme sürecini izlemeye gittiğimizde 4 vekili adliyeye almama gibi bir zorbalık yaptılar. Gerekçeyi sorduğumuzda ne diyorlar biliyor musunuz: "Şifahi talimat var." Kim vermiş bu şifahi talimatı? Vekili adliyeye almama şifahi talimatını, faşist talimatını kim vermiştir? Bu suçların hesabı tek tek sorulacaktır. Hukuk nezdinde, insan hakları nezdinde, özgürlükler nezdinde bu suçların failleri mutlaka yargılanacaktır. Cumhuriyet Halk Partili belediyelere de dolaylı kayyum atanmıştır. Büyükşehir belediyelerinin, belediye başkanlarının yetkileri elinden alınarak, büyükşehir belediyelerinin yapacağı faaliyetler tırpanlanarak dolaylı bir kayyum atanmıştır. Dolayısıyla kayyum ataması, sadece Kürt illerindeki belediyelere değil Türkiye genelinde sistematik olarak uygulanan bir darbe uygulamasıdır. Bu darbe uygulamasının hukukta yeri yoktur. Iğdır Belediye Başkanımıza sorguda ne soruyorlar biliyor musunuz? Diyorlar ki: "Beş yıl önce senin üç saat telefonun kapalı kalmış, niye kapalı kaldı?" Seçim çalışması yapmayı suç sayıyor, cenazeye gitmeyi suç sayıyor, böyle bir hukuk olabilir mi? Bu, zorbalıktır; bu, ırkçılıktır; bu, inkârcılıktır. Belediye başkanlarımıza dair hiçbir somut suçlama kesinlikle yoktur. Burada yapılan ırkçılık ve inkârcılık bağlamında HDP'yi izole etmektir. Hani başta, Ahmed Arif'ten söz ederek, Ahmed Arif'i anarak başladım ya, onunla devam etmek ve onunla bitirmek istiyorum:
"Beşikler vermişim Nuh'a / Salıncaklar, hamaklar / Havva Anan dünkü çocuk sayılır / Anadolu'yum ben, / Tanıyor musun?" diye başlayan şiirini...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi.
KEMAL BÜLBÜL (Devamla) - Teşekkür ediyorum.
"Hükümdarlar, saldırganlar, haydutlar, / Haraç salmışlar üstüme. / Ne İskender takmışım, / Ne şah ne sultan / Göç edip gitmişler, gölgesiz!" diyor ya, bu ırkçı, faşist zihniyet göç edip gidecektir gölgesiz. Cemevine düşman, camiye hoparlör takan, caminin hoparlörüne provokasyon yapan, Ermeni'nin kilisesine provokasyon yapan...
Bakın, İçişleri Bakanı dedi ya: "Cami hoparlörüne müdahale edene ezan dinleteceğiz." Bir Alevi aktivisti olarak buradan söylüyorum: "O, cemevinin kapısını kıranları, cemevinin kapısına niyaz ettireceğiz." Bunu bir yere yazın lütfen. Bu kadar ırkçılık, bu kadar inkârcılık, bu kadar zulüm ve zorbalık olmaz.
Bitirirken diyorum ki: 27 Mayısın, 12 Martın, 12 Eylülün, 15 Temmuzun, 28 Şubatın toplamı bir ırkçılık, bir inkârcılık, bir faşizm yaşıyoruz. Ferman Yezid'in ise meydan Hüseyin'indir. Direnişimizi, demokrasi mücadelemizi, adalet mücadelemizi sürdüreceğiz.
Teşekkür ediyorum. (HDP sıralarından alkışlar)