| Konu: | Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 83 |
| Tarih: | 12.04.2020 |
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; zor bir zamandan geçiyoruz, hep bunu ifade ettim burada, etmeye çalışıyorum. Önemli bir iş yapıyoruz. Dünya ve Türkiye büyük bir salgınla karşı karşıya ve bu teklifi, teklif edildiği zamanda değil yani iki yıl önce değil şimdi gündemimize aldık. Nedeni, hiçbir yerde dur durak bilmeyen bir virüsle karşı karşıya olmamız. Bu virüs en fazla kimi vuracak? Cezaevlerini vuracak. Şimdi daha etkilerini görmedik ama göreceğiz. Siyaset bu zor zamanlarda uzlaşma meselesidir, bir arada olma meselesidir ve siyasi önceliklerden vazgeçme veya yumuşatma meselesidir. Şimdi sizin yapmadığınız budur. En iyi ihtimalle şimdi -kamuoyu yoklamalarına göre- ittifak yaptığınız siyasi partiyle beraber Türkiye'de yüzde 50'siniz, en iyi ihtimalle. Diğer tarafta yüzde 50 var. Bu yüzde 50'yle bu konuda bir adım geri atarak, bir adım biz geriye atarak uzlaşma imkânı varken bunu elimizden kaçırdık. Hangi konuda elimizden kaçırdık? Tutukluların hak ve özgürlüğü konusunda ve adalet konusunda. Bunu yapma imkânı yok muydu? Vardı ama bunu yapmıyorsunuz, bizim itiraz ettiğimiz nokta bu.
Sayın Cumhurbaşkanıyla ilgili söylediğimiz hukuksal meseleyi de yanlış noktaya getiriyorsunuz. Bakın değerli arkadaşlar, 1982 Anayasası'nın 76'ncı maddesinde bugünkü terörün tanımı "anarşik eylemler ve ideolojik eylemler"di. Neden öyleydi? Çünkü 1982 Anayasası yapıldığı zaman Terörle Mücadele Kanunu yoktu. O nedenle terör olarak adlandırılan eylemler anarşik eylem olarak kabul edilmişti, o nedenle bu iki kelime Anayasa'da vardı. Sayın Erdoğan halkı kin ve düşmanlığa tahrikten ceza aldı, hükümlü hâle geldi, cezasını yattı çıktı, belediye başkanlığı düştü, siyasi partisini kurdu çünkü siyasi partisini kurmaya engel yoktu ama milletvekili seçilme yeterliliği bakımından 76'ncı maddede anarşik eylemler bakımından kısıtlama vardı ve Yüksek Seçim Kurulunun kararıyla giremedi. Bakın, partisini kurmuş, partisi iktidar olmuş, kendisi Genel Başkan olarak, hükümlü olduğu için, anarşik eylemlerden hükümlü olduğu için milletvekili olamamış. Şimdi siz o zaman yapılana yanlış diyorsunuz, evet, biz de yanlış diyoruz; peki, bugün yapılanlara niçin yanlış demiyorsunuz, neden yanlış demiyorsunuz? Yanlış olma ihtimali yok mu? Bakın, Terörle Mücadele Yasası'nı sadece benim milletvekili olduğum dönemde yani 2011'den sonra 2 kere değiştirdik. Doğruysa niye değiştirdik? Yargının takdir hakkını kısıtladık. Şimdi buna dayanıyorsunuz ve diyorsunuz ki: "Bu terör eylemidir dolayısıyla olmaz." Bakın, o yasayı da biz yapmıştık ama yargı yanlış uyguladı, hâlen de yanlış uygulama devam ediyor. İçeriden gelen birisi olarak söylüyorum, yargının takdir hakkını sınırlamazsak insanları ölüme mahkûm ederiz. O nedenle, öncelikle, tutuklular konusunda adım atmayan bu yargıya en azından bir sınırlama maddesi koyalım. 109'uncu maddeye salgın konusunda özel hüküm koyalım, adım atsınlar.
Yargı mensupları ne yapıyor? Evlerinden adliyeye gidemiyor, UYAP üzerinden karar veriyorlar ama cezaevinde olanlara "Kaçma şüphesi var." diyorlar. Kim nereye kaçacak değerli arkadaşlar? 80 bin, 90 bin tutuklu var Türkiye'de. Bir adım atmıyorlar, bakın, bir adım, adli kontrol yöntemleri olmasına rağmen bu konuda bir adım atmıyorlar ve buna siz, siz izin vermiyorsunuz, izin vermiyorsunuz.
Bu Parlamento biraz önce saydığım nedenlerle Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ı buraya getirdi, bu Parlamentoya getirdi. Şimdi, siz, bu Parlamento yargının içeriye attığı ve sizin izninizle içeriye attığı insanları ölüme mahkûm ediyorsunuz. Bu konuda sizleri uyarıyoruz, kavgaya gerek yok, uzlaşabiliriz. Kaç gündür söylediğimiz de bizim bu. Bu Parlamento Anayasa'yı değiştirmiş tek bir kişi için, Anayasa'yı değiştirmiş tek bir maddeyle iki kelimeyi çıkarmış ama biz, burada, bir salgın maddesini Ceza Muhakemesi Yasası'na koymuyoruz veya kadınları, çocukları, çocuklu kadınları, yaşlıları, 65 yaşın üstünde olanları, siyasetçileri, gazetecileri, bunları kapsam içerisine almıyoruz, aynı Recep Tayyip Erdoğan gibi şiir okuyanları ve yazı yazanları kapsam içerisine almıyoruz. O zamandan bu zamana ne değişti değerli arkadaşlar? Ne değişti? Türkiye'de yargı o zaman da bağımsız değildi şimdi de bağımsız değil ama o zaman bu Parlamento, Cumhuriyet Halk Partisinin içinde bulunduğu Parlamento, sonuçta sizin Genel Başkanınız için Anayasa'yı değiştirdi, bakın, Anayasa'yı değiştirdi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Anarşik eylemler nedeniyle milletvekili olamayan Recep Tayyip Erdoğan'ı burada milletvekili yaptı.
BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Değerli arkadaşlar, siyaset bir inatlaşma işi değildir. Bu zor zamanlarda önceliklerden vazgeçme işidir, geleceği görme işidir, yurttaşların yaşamlarını koruma meselesidir. Bugün, yurttaşlarımıza düşman ceza hukuku uygulamaları yapmayalım, onları ölüm koridorlarında bekletmeyelim. İçeride sadece beş dakika telefon hakları var, beş dakika. Dışarıdakileri merak ediyorlar, ne oldu diye. Dışarıdakiler onları merak ediyor, acaba salgın oldu mu diye. Tutuklu insanları veya tehlikeli olmayan suçluları bu bekleyiş içerisinde tutamayız. O nedenle, bir kez daha sizlere sesleniyorum, elimizi vicdanımıza koyalım, önceliklerimizden vazgeçelim, birer adım geri atalım, burada bir uzlaşma sağlayalım. Bu hâlen bizim elimizde. Bunu yapmak elimizde ve sizlerin sorumluluğunda.
Hepinize iyi akşamlar diliyor ve sağlıkla kalın diyorum. (CHP ve HDP sıralarından alkışlar)