| Konu: | Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 83 |
| Tarih: | 12.04.2020 |
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; evet, altı gündür buradayız, bir af yasasını tartışıyoruz ama bununla ilgili kim ne söylemişti ve bu af tartışması nasıl gündeme geldi; bunu da bir hatırlayalım diye sizlere bir hafıza çalışması yapacağım. Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan 24 Mart 2018 tarihinde Güngören ilçe kongresinde şunları söylemiş: "Devlet husumet yeri olamaz, kendi insanına husumet duyamaz; her devletin geçmişinde vatandaşını affetmek vardır." Daha sonra, 12 Mayıs 2018 tarihinde yani seçimlerden önce Sayın Devlet Bahçeli, organize suç çetesi yöneticisi olmaktan yargılanan ve hükümlü olan 2 hükümlüyle ilgili olarak şunları söylemiş: "Bu kardeşlerimizi taş duvarların ardında çürümeye terk etmek ne kadar adil ve adaletlidir?" Bunları söylemiş. Sonra, tam bir gün sonra, 13 Mayıs 2018 tarihinde Sayın Erdoğan İngiltere ziyareti öncesinde Atatürk Havalimanı'nda yaptığı açıklamada Sayın Devlet Bahçeli'nin bu konudaki sözlerine atfen aynen şunu söylemiş: "Bahçeli'nin bu talebi veya teklifi kendisine ait bir taleptir, tekliftir ama bizim şu anda Hükûmetimizle böyle bir düşüncemiz kesinlikle yok." Daha sonra, 23 Mayıs 2018 tarihinde Sayın Devlet Bahçeli, organize suç örgütü kurmaktan yargılanan hükümlüyü Kırıkkale Yüksek İhtisas Hastanesinde ziyaret etmiş sonra 9 Haziran 2018 tarihinde Sayın Erdoğan Zeytinburnu gece mitinginde aynen şunları söylemiş: "Yani insana eğer yargı haklarında bir hüküm vermiş de içeriye girmişse onları affetme yetkisi bizde değil, bu bir. İki: Şu anda Parlamentonun böyle bir işlevi yok, bu da ortada. Biz kalkıp da bu işi oya tahvil etmek için bir af çıkarmayız." Sonra yine Sayın Cumhurbaşkanı Erdoğan 5 Eylül 2018 tarihinde Kırgızistan dönüşünde aynen şunları söylemiş: "İlke şu: Devlete karşı işlenenlerde devlet bu yetkiyi kullanabilir ama şahıslara karşı işlenen olduğunda orada, devletin böyle bir af yetkisi kesinlikle yoktur."
Sonra, 7 Eylül'de MHP'nin MYK toplantısı yapılmış, afla ilgili konuşmalar ve tartışmalar gündeme gelmiş. Sonra Kırıkkale Yüksek İhtisas Hastanesi Başhekimi ve Sağlık Müdürü hakkında soruşturma açılmış, sahte rapor verdikleri için açılmış, Sayın Devlet Bahçeli'nin ziyaret ettiği şahsiyetle ilgili olarak. Sonra, 22 Eylül 2018 tarihinde Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkan Yardımcısı afla ilgili tekliflerini Parlamentoya sunmuş. Yine 23 Eylül 2018 tarihinde, sadece bir gün sonra Sayın Erdoğan "Ancak bunu affedebilecek merci, o şahısların, mazlum, mağdur insanların ta kendisidir." demiş ve yine devleti işaret etmiş. Sonra, 24 Eylül 2018 tarihinde Milliyetçi Hareket Partisi teklifini sunmuş ve bu şekilde devam etmiş. Sonra, 4 Aralık 2019 tarihinde de Milliyetçi Hareket Partisi teklifini beklemeye almış. Bunlar kronolojik şeyler. Dolayısıyla bu teklif başlangıç, Milliyetçi Hareket Partisinin sonuçta organize suç örgütü üyesi olmaktan yargılanan bir şahsiyeti cezaevinde ziyaretiyle başlamış. Bugüne kadar geldik bu işte ve Sayın Erdoğan'ın söylediği tek söz var: "Devlete karşı işlenmiş suçlarda yetki bize aittir ama onun dışında bize ait değil." demiş. Şimdi, Türkiye'de terör suçluları ile siyasal suçlular arasında bir ayrım var mı? Yok. Ben geçen konuşmamda da ifade etmiştim. Dolayısıyla şimdi düşüncesini ifade eden, yazı yazan ve herhangi bir biçimde muhalif olan insanlar cezaevlerinde yani Sayın Erdoğan'ın tarif ettiği biçimde, devlete karşı suç işlemişler; bu nedenle ya tutuklular ya da hükümlüler. Şimdi, Sayın Erdoğan'ın sözleri ortada. Peki, bu yasa teklifi bunun için bir şey içeriyor mu? Hayır. Peki, Sayın Erdoğan'ın bundan haberi var mı? Tabii ki var. O zaman bu sözleri nereye yazacağız, dediklerini, şimdiye kadar söylediklerini nereye yazacağız? Zeytinburnu'nda, Güngören'de, Kırgızistan'dan gelirken, İngiltere'ye giderken dediklerini nereye yazacağız? O zaman bu af niçin gündeme geldi?
Değerli arkadaşlar, bakın, pandemi var, salgın var; cezaevlerinde binlerce insan var, yüzlerce hasta var, yüzlerce kadın ve çocuk var. Bu yasa kadınlar için bile ayrım getiriyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Bitiriyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Dolayısıyla bizim yapmamız gereken, infazda adaleti ve eşitliği sağlamak. Gazetecileri, siyasetçileri, avukatları, muhalifleri, sivil aktivistleri, çocuğunu okula gönderenleri, bankaya para yatıranları ve sendika üyesi olanları terörist olarak kabul etmek değil; onları da bu yasanın kapsamına alabilecek, eşit ve adaleti sağlayan bir yasa çıkarmak olmalıdır. Elimizi vicdanımıza koyalım ve Sayın Genel Başkanınızın bu sözlerine, benim çıkarabildiğim bu sözlerine sizler itibar edin.
Hepinize saygılar sunuyorum ve sağlıkla kalın diyorum. (CHP ve HDP sıralarından alkışlar)