| Konu: | İYİ PARTİ Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 82 |
| Tarih: | 11.04.2020 |
İYİ PARTİ GRUBU ADINA LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Sağ olun efendim.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türk sanayisinde yaşanan sorunların ve finans sistemindeki tıkanıklığın nedenlerinin araştırılması ve alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla bir araştırma önergesi vermiştik.
Her gün tanık olduğumuz üzere devlet ciddiyeti yerle yeksan olmuş. Yani salgın sürecinde "tedbir" adı altında yapılan birçok eylem sorunun asıl kaynağı hâline geldi. "Ekonomik paket" diye açıklanan sözde destek paketinin yarattığı hayal kırıklığının ardından PTT kargoyla maske gönderecekti, kargo olmadı eczaneye verdik, eczane "Bana gelmedi." dedi. Ya millet maskesiz, "Parayla alalım." dedi, parayla satın almak da yasak. En sonunda dün gece saat on ikide milleti eve soktunuz, saat onda haber vererek de sokağa dökerek soktunuz. Yani, milleti enterne ederken, sokaktan izole ederken sokaklara nasıl bir millet sürülür, dökülür onun en güzel örneğini gösterdiniz. Beceriksizliğin, basiretsizliğin bir örneğiyle daha karşı karşıya kaldık.
Bugün karşı karşıya kaldığımız bu yönetim zafiyeti, corona virüsü yüzünden hayatını kaybetmiş vatandaşlarımız ve aileleri başta olmak üzere bu virüsle mücadele eden sağlık çalışanlarımıza, günlerdir evlerinden çıkmayan vatandaşlarımıza, canını devletine emanet etmiş her bir vatandaşımıza yapılmış büyük bir ayıp ve vicdansızlıktır.
Değerli milletvekilleri, Türkiye ekonomisi özellikle son beş yıldan itibaren sürekli artan döviz kuru ve sizin yanlış politikalarınız sebebiyle sorunlar yaşamaya devam ediyor. Hemen hemen her sektör bu beş yılda geriye gitti. En başından beri inşaat diye tutturmak yerine gerçek üretimi desteklemiş olsaydınız bugün en azından elimizde güçlü bir tarım ve sanayi sektörü olurdu. İktidara geldiğiniz günden bugüne kadar belediyelerden öğrendiğiniz şekliyle sadece inşaat sektörünü canlandırdınız. Zira orada ranta ulaşmak çok kolaydı. Yani, bir merkezî yönetimin ranta ulaşabilmesinin en kısa yolunu inşaat olarak seçmesinin en güzel örneğini Türkiye yaşıyor ama geldiğimiz noktada bir şey var. Türkiye'de şu anda üretimin durma noktasına geldiği bir yerde, bütün dünyada kendi üretimlerini kendi ülkesi için sakladığı bir dönemde, üretimin ne kadar önemli olduğu bir kere daha ortaya çıktı ama gelin görün ki Türkiye'de on sekiz yılda doğru dürüst bir tek sanayi kuruluşu açılmadı. Bana diyebilir misiniz, bir Arçelik yapabildik -aklıma ilk geldiği için söylüyorum- bir Ford yapabildik, bir Renault yapabildik? Veya "Anadolu Kaplanları" denilen, Anadolu'da samimi KOBİ şeklinde üretim yapan o fabrikaların yerine bir tane daha yapabildiniz mi? Hiçbir şey yapamadınız; sadece inşaat yaptınız. Zira, oradan rant elde etmek çok kolaydı.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Beyaz eşya sektöründe ilk 10 ülke arasına girdik.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) - Üretmek zahmet ister, üretmek ciddi anlamda bir istihdam yaratır. Bunu yapmak yerine -inşaatı yaptırdınız, paraları ödeyemeyince inşaat şirketlerini bankalara sattınız, onu da söyleyeyim- sadece inşaat yaptırdığınız şirketlerin, onların lehine çalıştınız.
Bakın, geçtiğimiz günlerde KGF'nin genişletilmesine dair bir kanun teklifi geldi ve çok da olumluydu, artırıldı. Türkiye'nin, sanayicilerin teminat noktasında sıkıştığı bir dönem. Bu KGF can simidi gibi geldi. Ben Kocaeli'den geliyorum, Kocaeli'de sanayicilerle her gün konuşuyorum, Kocaeli Sanayi Odasından geliyorum. Sanayici ilk etapta ne yapar bu sıkışık dönemde işçisini çıkarmamak için, onların maaşlarını ödemek için? Devri tamamlamak için bankalara koşmuşlar, demişler ki: "Bize biraz daha ilave kredi verin yani şu işçilerin parasını ödeyelim." Daha ikinci gün yani bizim bu kararın Resmî Gazete'de yayımlanmasının ikinci gününden sonra bankalardan gelen cevap şu: "KGF bitti." Ya, 25 milyar lirayı kime dağıttınız? Bu, sanayiciye niye gitmedi? Sanayicilerin hiçbirisi bu KGF'ye ulaşamadı, bilginiz olsun. Burada bizim çıkardığımız kanun sadece birilerinin gözünü boyamaktan ibaret kaldı, başka da hiçbir anlamı olmadı.
Şimdi, gerçekten üreticiyi desteklemiş olsaydınız bu rakamlar buraya gelir miydi, Türkiye şu anda ciddi anlamda ithalata bağımlı bir ülke hâline gelir miydi? Sadece sanayi üretiminden bahsetmiyorum, tarım üretiminden bahsediyorum. İnsanlar dün akşam ekmek almaya çıktılar. Ekmek neyle yapılıyor? Unla. Unu yapacak buğdayımız var mı? Vallahi yok, billahi yok. Size söylüyorum: Üç ay daha limanlar açılmasın, üç ay daha ülkeler ihracat kotalarını kaldırmasınlar Türkiye ekmeksizlikten kırılır. Ülkeyi getirdiğiniz nokta bu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
CAHİT ÖZKAN (Denizli) - İhtiyacı olan varsa göndeririz, sıkıntı yok.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) - Sayın Başkan, bitiriyorum.
BAŞKAN - Sözlerinizi tamamlayın lütfen.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) - Bu ülkeyi tekrar ayağa kaldırmanın bir tek yolu var üretmek, ciddi anlamda üretmek; üretiyor gibi gözükmek değil. O yüzden, sanayicilere, köylüye, esnafa mutlaka ve mutlaka kucağınızı, kollarınızı açın, bu insanlara sahip çıkın. Sahip çıktığınız insanlar sadece kendi adamlarınız olursa bu ülke kalkınmaz, siz kalkınırsınız on sekiz senedir olduğu gibi. Ülkenin kalkınmasını istiyorsanız ülkenin gerçek üreticilerine kollarınızı açın.
Saygılar sunuyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)