GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: HDP Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:81
Tarih:10.04.2020

İYİ PARTİ GRUBU ADINA LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; uzun zamandır tek bir gündemimiz var bizim, coronavirüs salgını. Diğer sorunlar görünmez oldu bu hâliyle. Toplumda dezavantajlı gruplar için hayat daha da zorlaşıyor, mesela, kadınlar, özellikle de şiddete maruz kalan kadınlar. Pek çok kadının bu salgını yenebilmek için sığındığı evler, onlar için artık güvenli değil. Birleşmiş Milletler Kadın Biriminin de "Değişen Dünyada Aileler" başlıklı 2019 Dünya Kadın İlerleme Raporu'nda, aile içi şiddetin şaşırtıcı derecede yaygınlaştığını gösteren istatistikler, kadınlar için en tehlikeli yerlerden birinin evleri olduğunu ortaya koyuyor. Geçtiğimiz yıl ülkemizde 474 kadın cinayeti işlendi, geçtiğimiz ay Türkiye'de 29 kadın cinayeti yaşandı ve bu kadınlarımızın 18'i de evlerinde öldürüldü. Ülkemizde kadınlar en çok eşleri, babaları, sevgilileri, kardeşleri gibi yakınlarındaki erkekler tarafından öldürülüyorlar. Dolayısıyla evde kalmak, pek çok kadını korumadığı gibi daha büyük bir ateşe atıyor. Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformunun destek hattına mart ayında gelen başvurular, coronavirüs mücadelesinde kadınların gözetilmediği şeklinde bir işaret veriyor. Platforma göre, kadınlar virüsün bulaşma riski yüzünden darp raporu almak için hastaneye gitmekte bile tereddüt ediyorlar; en vahimi de kolluk birimleri, corona virüsü bahane ederek kadınları şiddetten koruyan 6284 sayılı Kanun kapsamındaki yükümlülüklerini yerine getirmeyebiliyorlar. Bu yüzden şiddet failleriyle ilgili tedbirlerde aksaklıkla karşılaşma endişesi, kadınları haklarını kullanmaktan vazgeçiriyor. Kadınlarımız, saldırgan salınırsa şiddeti de artırır endişesi taşıyor.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu infaz kanunuyla alakalı birkaç şey söylemek istiyorum. Geçtiğimiz günlerde bir şey söylemiştim, siz sadece ve sadece cezaevlerini boşaltırken dışarıdaki muhalifleri cezaevine atma konusunda bir hesap yapıyorsunuz. Bakın, size bir şey söyleyeceğim; dün bir arkadaşımızın başına gelen: Bir bilim adamı, bir hekim Doçent Doktor Levent Akçay, 2011'de benimle beraber milletvekili adayıydı, Milliyetçi Hareket Partisi 1'inci bölge milletvekili adayıydı, 2014 yılında da Milliyetçi Hareket Partisinin Kadıköy Belediye Başkanı adayıydı. Bu arkadaşımız bir hekim. Bilim adına coronavirüsle ilgili yaptığı paylaşımlarda yapılan yanlışlıklar, birtakım meselelere doğru yaklaşılması konusunda sosyal medyada ikazlarda bulunuyor. Fazla geçmeden, üç gün sonra emniyetten davet alıyor. Emniyete gittiğinde "Ne oldu?" diyor yani bu paylaşımlarından dolayı bir sıkıntı olduğunu düşünmüyor, "Ben bir bilim adamıyım, bir hekimim." diyor. "Hayır, siz 2011'de, 2014'te birtakım 'tweet'ler atmışsınız." "Ne 'tweet'ler atmışım?" "Adalet ve Kalkınma Partisine muhalif birtakım 'tweet'ler atmışsınız." "Ya ben o dönem milletvekili adayıydım, doğal olarak seçim meydanlarında söylediklerimi Twitter'da paylaştım." diyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi lütfen.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) - "Ben o gün, milletvekili adayıyken, belediye başkanı adayıyken, bunları yazarken hiç aklınıza gelmedi de şimdi bir bilim adamı sıfatıyla coronovirüsle ilgili yapılan hataları yazdığımda mı bu 'tweet'ler ortaya çıktı?" Dokuz sene sonra arkadaşımıza bunun hesabı sorulmaya çalışılıyor, ifade vermiş, mahkemeye devretmişler.

Bakın, arkadaşlar, bir daha söylüyorum: Bu istibdat dönemidir, bu dönemin ismi zulüm dönemidir. İnsanlara zulüm yaparak iktidar olamazsınız, muktedir olamazsınız. Bu insanlar size çok kötü bir ders verecek, geçmişte bu dersi alanlar çok fazla. Yüzde 21 oy alanların yüzde 1,2 aldığı dönemler oldu. Zannetmeyin ki şu gücünüz hep devam edecek. Ama bu zulümden vazgeçin, ah alıyorsunuz, beddua alıyorsunuz. Olur mu yahu? Yani sadece muhalif oldu diye, adama 2011'deki "tweet"lerinden dolayı "Gel bakalım..." Ya, adam belediye başkanı adayı, milletvekili adayı, dokuz sene geçmiş aradan ama maksat şu: "Şu anda, bizim yaptığımız yanlışları konuşmayacaksınız." Siz aga, biz maraba; yok öyle bir şey! Gerçek aga millet, millet bunun hesabını sizden soracak.

Saygılar sunuyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)