| Konu: | 2013 YILI MERKEZÎ YÖNETİM BÜTÇESİ VE 2011 YILI MERKEZÎ YÖNETİM KESİN HESAP KANUNU TASARISI |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 41 |
| Tarih: | 15.12.2012 |
AK PARTİ GRUBU ADINA ÖMER SELVİ (Niğde) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kısa adı TÜBİTAK olan Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu 2013 yılı mali bütçesi hakkında grubum adına söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi ve aziz milletimizi saygıyla selamlarım.
Tabii, TÜBİTAK'ın yaptığı şeyler anlatmakla bitmez, beş dakikada burada anlatmakla ben bunları bitiremem ama ben burada sadece, akademik hayatımı sürdürürken TÜBİTAK'ın yaptığı, akademik hayata yaptığı bir katkıyı yaşamış bir insan olarak bir şeyi paylaşmak istiyorum. Tabii, 2005 yılında TÜBİTAK çok önemli bir karar aldı, çok önemli bir katkı sağladı akademik hayata. O tarihte ben doktoramı yapmaktaydım, öncesini ve sonrasını çok iyi biliyorum. 2005 yılından önce birçok arkadaşımızın üniversiteden mezun olduğunda hayalleri akademisyen olmaktı, akademik kariyerini takip etmekti, lakin o gün üniversiteler olsun gerekse TÜBİTAK gibi kurumlar olsun, ekonomik destek anlamında çok şey vadetmediği için bu arkadaşlarımızın çoğu özel sektörde vadedilen o yüksek maaşlara gittiler. Tabii, bu mecburiyetti çünkü dediğim gibi, TÜBİTAK gibi, üniversiteler gibi oradan gelen ekonomik desteklerle bırakın bir aile kurmayı, yuva kurmayı, kendi hayatlarını bile idame ettiremeyeceklerdi.
2005 yılında ne oldu? 2005 yılında TÜBİTAK, tabii ki de o günkü hükûmetimizin TÜBİTAK'ın bütçesini ciddi anlamda artırmasıyla beraber, çok önemli bir politika güttü ve yüksek lisans ve doktora öğrencilerine verdiği bursları ciddi anlamda artırdı. O gün, hiç unutmuyorum, yüksek lisans öğrencilerinin tam burs olarak aldıkları meblağ yaklaşık 3 katına çıktı ve 1.250 Türk lirası olarak gerçekleşti. Aynı şekilde doktora öğrencilerimiz de o gün itibarıyla TÜBİTAK'tan burs olarak 2 kat fazla burs almaya başladılar ve 1.500 Türk lirası burs almaya başladılar. Bu rakamlar, o gün itibarıyla özel sektörde verilen maaşlarla ciddi anlamda rekabet edebilir noktaya gelmişti ve bunun etkisi ne oldu? 2005 senesinde ve o seneden sonra mezun olan birçok arkadaşımız, eğer kalbinde akademisyen olmak varsa artık o ekonomik baskıyı hissetmeden akademide kaldılar ve akademik kariyerlerine devam ettiler.
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) - Siyasi ve bilimsel özellik de var mı?
ÖMER SELVİ (Devamla) - Diğer taraftan, beni aslında en çok etkileyen tarafı şu olmuştu: 2005 senesinden önce bu kararı vermekte güçlük çeken birçok arkadaşımız, özel sektörde daha yüksek meblağlar almalarına rağmen 2005 senesinden sonra bu rekabet eden maaşlarla -daha doğrusu burslarla- beraber akademiye dönme kararı aldılar. O arkadaşlarımızı da giderlerken görmüştüm, o arkadaşlarımız inanın o kadar üzgünlerdi ki özel sektöre giderlerken, çünkü hayalleri akademisyen olmaktı, katkı sağlamaktı.
HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Şimdi kaç lira alıyorlar?
ÖMER SELVİ (Devamla) - Onların gözlerinde?
Onu da hemen söyleyeyim, bugün yüksek lisans öğrencilerimize 1.500 lira burs veriliyor aylık, doktora öğrencilerimize 1.800 lira burs veriliyor. Hâlâ bu rakamlar özel sektörle rekabet edebilir noktada. İdealist arkadaşlarımız, bu noktada akademide kalabiliyorlar çünkü ekonomik baskıyı hissetmiyorlar. Dediğim gibi o gün arkadaşlarımızın gözlerinde yaş göremezdiniz çünkü gözyaşları, içlerini, yüreklerindeki ateşi söndürmeye akıyordu. Fakat o arkadaşlar daha güçlü bir motivasyonla, heyecanla akademiye döndüler ve Türkiye'nin o anlamdaki açığını kapattılar. Biliyorsunuz o gün en çok konuşulan, Türkiye'nin önündeki, ilerleyen yıllarda en çok tehlike olarak görülen, akademik kadroların yetersizliği ve daralmasıydı ve o gün yine çok ciddi kararlar alan hükûmetimiz, üniversiteler açıyordu ve hükûmetimizi, AK PARTİ iktidarını o anlamda eleştiriyorlardı çünkü üniversite açmak bir anlam ifade etmiyordu, oraya akademik kadro bulmanız gerekiyordu. O gün itibarıyla var olan üniversitelerdeki akademik kadrolar bile geriye giderken bu hamleyle Hükûmetimiz, oradaki bu olayı geriye döndürdü, o gün itibarıyla mevcut kadroları kuvvetlendirdi, yeni açılan üniversitelere de ciddi anlamda akademik kadro sağladı ve bu sayede, o üniversitelerde Türkiye'nin geleceğini inşa eden insanlar yetişmeye başladı; bu bile tek başına çok ciddi bir başarıdır ve bu başarıya imza atan, bu başarıyı sağlayan her kimse, bu insanların Türkiye tarihine adı altın harflerle yazılacaktır. Bu başarıyı sağlayanlar, önce TÜBİTAK, daha sonra TÜBİTAK'a o imkânı sağlayan bu ak kadrolar ve yine Sayın Başbakanımızın bütçe görüşmelerinin ilk gününde söylediği gibi bu başarının asıl sahibi bu aziz millettir. Onun için bu aziz milletin bir ferdi olmakla, bu başarıyı sağlayan ak kadroların bir ferdi olmakla gurur ve onur duyuyorum.
Daha çok anlatacak şey var. Ben, buradan herkese, TÜBİTAK'ın çalışmalarını yakinen takip etmelerini tavsiye ediyorum.
DİLEK AKAGÜN YILMAZ (Uşak) - Bilimsel özerkliklerin yok olmasından bahsetmediniz hiç.
ÖMER SELVİ (Devamla) - Bu duygu ve düşüncelerle, gerek TÜBİTAK'ın gerek diğer kurumların gerekse genel bütçenin hayırlar getirmesini temenni ediyorum ve siz yüce heyeti, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Selvi, teşekkür ediyorum.