| Konu: | Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 72 |
| Tarih: | 24.03.2020 |
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşeceğimiz kanunun önüne geçen bir defakto durumla karşı karşıyayız. Coronavirüs bütün gündemimizi değiştirdi, hayatımızı değiştirdi, önceliklerimizi değiştirdi. Hatta belki de hepimiz hayatı tekrar sorgulamaya başladık yani bu hayatın içerisinde unuttuğumuz, farkına varmadığımız birçok şeyin farkına vardık. Yani bakıyorsunuz, bütün insanların hayatında bir tek şey önemli; evimizde ilk yaptığımız iş, çocuklarımız aç kalmasın, barınırken herhangi bir ısınma problemi olmasın, işte, ilaç da varsa... Asgariye indirdik hayatımızla alakalı bütün ihtiyaçlarımızı. Gerçek hayat belki de bu. Doğa bize bir ders verdi, "Peşinde bu kadar fazla koştuğunuz hayatın bir de böyle bir tarafı var, dikkat edin!" diye bizi uyarıyor.
Ben burada başka bir şeyi konuşmak istiyorum: Türkiye, tükettiğini üreten bir ülke değil, en başta gıdada. Yani, bizim, başta, en temel ihtiyacımız un; unun ham maddesi buğdayın çok önemli bir kısmını ithal ediyoruz. Yağ; tükettiğimizin üçte 1'ini üretiyoruz, üçte 2'sini ithal ediyoruz. Bu hazinede para kalmamasıyla da alakalı bir durum değil, borç aldınız, IMF'den para buldunuz ama bu salgın nedeniyle şu anda dünyadaki limanların çok önemli bir kısmında liman işçileri çalışmıyor yani gemiler yükleme yapmıyor. Dünyadaki belli başlı limanların önemli kısmında yüklemeler yapılmıyor yani ithal edeceksiniz, paranız var ama o ülkeden ithal edecek herhangi bir lojistik imkânınız yok.
Başka bir şey daha, dün Rusya karar verdi, bütün gıda maddelerinin ihracatını yasakladı. Yarın öbür gün buna benzer kararları başka ülkeler de yaparsa ve bu salgın bir ay, iki ay, üç ay değil, bir yıl sürerse bir yıl sonunda Türkiye'de insanlar açlıkla mücadele eder. Bu çok uzak bir ihtimal değil. Yani, kötümser bir tablo çizmek istemiyorum ama böyle bir tehlike hep var. Bunun için, ülkede, sadece hastalıkla mücadele ederken değil, hastalıktan kurtulup kalanların da hayatını idame ettirebilmesi için nasıl bir önlem alınıyor? Bu dediğim meselelerin çözümü yolunda herhangi bir önlem alındı mı, herhangi bir çalışma yapıldı mı; kamuoyunu bu konuda bilgilendiren yok. Yani, sağ olsun, Sağlık Bakanımız akşamları çıkıyor bize o günkü vefat haberlerini veriyor, vaka haberlerini veriyor ama onun dışında, Hükûmetten hiç kimse diğer ülkelerin liderlerinin yaptığı gibi, diğer ülkelerin liderlerinin yanında bulunan bakanların ve bürokratların yaptığı gibi bu tip meselelerde, temel meseleler üzerinde topluma en ufak bir bilgi vermiyor.
İddia ediyorum; bu ülkeye üç ay gemi gelmesin, üç ay sonra... Hatırlarsınız -benim jenerasyonum bilir- Sana yağı kuyrukları vardı, o zaman döviz yok diye Sana yağı bulunamıyordu, yağ ithal edemiyordu ülke; şimdi, döviziniz olsa bile ithal edemezseniz aynı şeyler olur, çok daha büyük sıkıntılar olur. O zaman nüfusumuz 50 milyondu, şimdi 82-83 milyon.
Bir de bir şey daha var: Paramız kalmadı arkadaşlar ya, diğer konuşmacı arkadaşlara da bakıyorum, burada bir sürü önlemden bahsediyorlar, bunların hepsi yapılması gerekli olan şeyler de bir meseleyi atlıyorlar; Türkiye hazinesi paraları harcadı. Yani Sayın Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarına söylüyorum: Paraları yediniz, yediniz ya, 5 müteahhide attınız, Suriyelilere attınız, siyaseti finanse ettiniz; hazinede bir kuruş para kalmadı. Şimdi, corona virüsüne teslim olduk. Hazinede paramız yok, belki IMF coronavirüsün görüldüğü ülkelere para yardımı yapar diye IMF'ye bakıyoruz. Bu hâle gelinmemesi için biz sizi çok uyardık.
Hatırlayın, fazla değil iki ay evvel, ben bu kürsüde "40 milyar dolar harcadınız Suriyelilere, günah değil mi? Bu ülkenin insanlarının daha çok ihtiyacı var." dediğimde "Bir 40 milyar dolar daha harcarız, ne olur?" dediniz. Ben de diyorum ki: Gelin, şimdi bu 40 milyar doları bu ülkenin insanına harcayın. Bırakın Suriyelileri, Türkiye'nin insanına bu 40 milyar doları harcayın. (İYİ PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)
Hani, Kanal İstanbul için "Biz onu bir elimizin hareketiyle buluruz." dediğiniz 75 milyar dolar vardı ya, iki hareket daha yapın, 75 milyar dolar daha getirin, bu ülkenin insanına harcayın. Bu ülkenin insanı, şimdi, eve kapanmış kara kara düşünüyor: "Yarın öbür gün işe gidemezsem ne yaparım?"
Sokağa çıkma yasağı koyun, ben diyorum en başta, sokağa çıkma yasağı koyun; enterne edin insanları, izole edin. Ama sokağa çıkmayan adam ne yiyecek arkadaş? Sosyal devlet onun kapısına ekmeğini nasıl götürüp bırakacak, aşını bırakacak, giyimini bırakacak, elektriğini ödeyecek?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) - Çok özür diliyorum Başkanım, hemen kesiyorum.
BAŞKAN - Buyurun, toparlayın.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) - Bunun için bir maddi kaynağa ihtiyaç var, bu maddi kaynağı hovardalar gibi harcadınız, perişan ettiniz; Türkiye'nin hazinesini boşalttınız, zerzebil bıraktınız. Emin olun bu günah sizi takip edecek, göreceksiniz. Gelecek nesiller diyecek ki: "Siz bizim atamızı, dedemizi aç bıraktınız, paraları yandaşlara yedirdiniz, sizler yediniz, Esad'ı devirmek için Suriyelilere harcadınız." Bu hesabı hem tarih önünde hem millet önünde hem kıyamette mutlaka vereceksiniz.
Saygılar sunuyorum. (İYİ PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)