| Konu: | Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'nın, coronavirüs salgını riski, mevcut durum ve alınan tedbirlere ilişkin Hükûmet adına gündem dışı açıklaması nedeniyle şahsı adına konuşması |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 71 |
| Tarih: | 19.03.2020 |
ERKAN BAŞ (İstanbul) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Genel Kurulu selamlıyorum ama öncelikle, coronavirüs teşhisi konan tüm yurttaşlarımıza geçmiş olsun dileklerimi iletiyorum, hayatını kaybeden yurttaşlarımızın ailelerine başsağlığı diliyorum.
Şimdi, şu ana kadar karşı karşıya olduğumuz bu salgının herhâlde hemen hemen bütün boyutları konuşuldu ama ben konuşulmayan, hele burada neredeyse hiç konuşulmayan bir boyutuyla ilgili konuşmak istiyorum; emekçilerin ve halkın bu salgın karşısındaki çaresizliği. Açıkçası bugün yine belki de iktidarın pek duymak istemediği şeyleri söylemek üzere kürsüye geldim.
Değerli arkadaşlar, çünkü bir ezber var, her yerde aynı şey söyleniyor. Neymiş? Bu virüs zengin, fakir, işçi, patron ayırmıyormuş. Doğru, virüs ayırmıyor, virüs ayırmıyor ama iktidar ayırıyor. 11 Marttan bu yana izlenen süreçte ya da somut olarak dünkü toplantının ardından yapılan açıklamada emekçiler için gerçek bir tek önlem alındığına tanık olamadık. Salgın karşısında kimileri kendilerini çeşitli biçimlerde koruyorlar ama kimileri ise bu salgın karşısında çaresiz ve yapayalnız. Zenginler her türlü imkâna bir biçimde ulaşabiliyorlar; yoksul halkımız, emekçiler ise -deyim yerindeyse- virüsün önüne yem gibi atıldı.
Bakın, 11 Mart günü, ilk vaka açıklandığı gün Erdoğan grup toplantısı için Meclise geldi, etrafında termal kameralar olduğu basına yansıdı; daha düne kadar da kendisini hiç göremedik. Ardından TÜSİAD gibi, TOBB gibi patron örgütleri açıklamalar yaptı. Herkes hep aynı şeyi söylüyor, diyorlar ki: "Herkes evde kalsın." İyi de bu "herkes" kim? Yani mesela siz evde oturup internetten sipariş veriyorsunuz da bu ürünleri kim hazırlayıp getiriyor size? Marketlerde, kasalarda, reyonlarda, depolarda çalışan işçiler bu "herkes"e dâhil değil mi mesela? Salgın hijyenle aşılır; evet, hijyenle aşılır. Peki, bizim çöplerimizi kim topluyor? Bunlar, bu "herkes"de değil mi? Onlarda mı evde otursunlar? Bankaların gişelerinde, çağrı merkezlerinde kimler çalışıyor?
Bakın, henüz güneş doğmadan işçiler hâlâ servislerine biniyor, metrolarda, metrobüslerde tıkış tıkış yolculuk yapmak durumunda kalıyorlar. Bir haftadır milyonlarca işçi fabrikalarda, atölyelerde çalışmaya devam ediyor ama sarayından uzun süredir çıkmayan Sayın Cumhurbaşkanı, halka "Zorunda değilseniz evden çıkmayın." diyor. Ya, siz evden çıkmayı keyif mi sanıyorsunuz arkadaşlar? Bu insanlar evden çıkmazsa aç kalacaklar farkında mısınız?
Yani, elbette anlıyoruz, sizin de dertlerine deva olduğunuz insanlar var. Mesela büyük sermayenin dertlerine deva olduğunuzu dün gördük. Soruyorum size: Dünkü toplantıdan, milyonlarca işçi ve emekçi için o toplantıdan bir tek şey çıktı mı, bir tek çözüm çıktı mı? Mesela biz bekliyorduk ki yurttaşların gerçek dertleri masaya yatırılacak ve çözüm önerilecek; var mı? Yok. İş koşulları, virüs koşullarına göre düzenlenecek; yok. Ücretsiz izin diye bir kurnazlık başladı; engellenecek mi? Yok. İlaç gibi temel ihtiyaç malzemeleri halka ulaştırılabilecek mi, devlet bu konuda sorumluluk üstelenecek mi? Yok. Ya borçlar, faturalar ne olacak? Hani evde oturuyoruz ya; elektrik, su, internet, telefon faturalarını kim ödeyecek arkadaşlar, hiç soruyor musunuz? E, tabii, patron örgütlerini toplayıp karar aldığınızda bunlar çıkmıyor. Toplantıdan çıkan sonuç özetle şu: Patrona kredi, teşvik, destek; yoksula, emekçiye sabır, dua, kolonya, başka hiçbir şey yok. Böyle bir biçimde bu sorunu çözemeyiz.
Tekrar ediyorum: Virüs zengin yoksul, işçi patron ayırmıyor ama sizler ayırıyorsunuz. Geçici olarak kapanan bir iş yerinde, işçilere ya zorunlu "Ücretsiz izin istiyorum." diye kâğıt imzalatıyorlar ya çıkış kâğıdı imzalatıyorlar. Peki, bu işsiz kalan ya da ücretsiz izne çıkarılan işçi bu salgınla nasıl baş edecek, nasıl koruyacak kendisini, ailesini, çocuklarını? Evde çoluk çocuğa taş mı yedirsin, ne yapsın? Ne bekliyorsunuz anlayamıyoruz. Erdoğan diyor ki: "Patronların neşesi yerinde." Patronların neşesi yerinde de işçinin anası ağlıyor.
Sağlık görevlilerinin elinde maske yok, eldiven yok; bununla uğraşıyorlar. Daha hayatımızı emanet ettiğimiz sağlık emekçilerini koruyamıyoruz ama halkı koruyacağız öyle mi? Bence zaten bu sistemin böyle bir derdi yok. Bakın, Sayın Bakan ne diyor? "Kapsamlı bir sağlık sistemi lazım bununla mücadele etmek için." Ya, sizin yirmi yıldır "sağlık sistemi" dediğiniz şey "Sağlıktan nasıl para kazanacağız?" üzerine kurulu. Yani elini vicdanına koyan herhangi bir insan, sağlığın parayla alınıp satılabilir bir şey olduğunu anlar ya? Özel hastane, özel sağlık hizmeti; parası olana sağlık, parası olmayana yok; bu kabul edilebilir bir şey mi? Ama bu, bu sistemin, kurduğunuz sistemin temeli. Yani yirmi yıldır "Sağlıktan nasıl para kazanırız?" diye bakanların gözü aydın; salgın oldu, bol bol para kazanırsınız şimdi.
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) - Sen Recep Akdağ'ı dinlememişsin.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) - Siz nerede yaşıyorsunuz Erkan Bey?
ERKAN BAŞ (Devamla) - Ben İstanbul'da yaşıyorum, metrobüse biniyorum; hiç bindiniz mi? Bugün metrobüse bindiniz mi arkadaşlar? (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HASAN ÇİLEZ (Amasya) - İşi çarpıtıyorsun.
ERKAN BAŞ (Devamla) - Sayın Başkanım, toparlıyorum.
BAŞKAN - Tamamlayalım efendim.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) - Erkan Bey, ömründe hiç maaş ödedin mi sen?
ERKAN BAŞ (Devamla) - Değerli arkadaşlar, yaptığı salgınla mücadele çalışmasına Türk Tabipleri Birliğini bile almayan bir yönetime, bir iktidara biz nasıl güvenebileceğiz, neyine güveneceğiz? Yani şimdi, şahsını ayıralım ama kendisi özel hastane sahibi olan bir Sağlık Bakanının kurduğu sağlık sistemi bu halkın sağlığını nasıl düşünebilir? (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
NİLGÜN ÖK (Denizli) - Yazıklar olsun!
ERKAN BAŞ (Devamla) - Sağlık, para kazanılacak bir şey değil. Halkın sağlığından para kazanamazsınız.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) - İnsanlar para vermeden tedavi oluyor bu ülkede, ilaç kullanıyor.
ERKAN BAŞ (Devamla) - Değerli arkadaşlar, bakın, bu coronavirüsleri sizin iktidarınızın bu yanlışlarına rağmen yeneceğiz.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) - Ömründe hiç 1 işçiye maaş verdin mi sen ha?
ERKAN BAŞ (Devamla) - Ama sizin sayenizde değil; en başta, kahramanca mücadele eden sağlık emekçileriyle yeneceğiz; kendi hayatını hiçe sayıp milyonlara sağlık götüren işçiler sayesinde kazanacağız...
HASAN ÇİLEZ (Amasya) - Ya, sen hiç 1 işçiye maaş verdin mi? Hiç sigorta primi ödedin mi?
ERKAN BAŞ (Devamla) - ...birbiriyle dayanışan, apartmanındaki yaşlı komşusuna gönüllü alışveriş yapan gençlerimizle biz bu corona virüsü yeneceğiz, yoksul mahallelerde ilaç ve temel gıda yardımı dağıtmaya koşan gençler sayesinde yeneceğiz. Hiç merak etmeyin, coronadan sonra sıra size de gelecek, sizinle de ilgileneceğiz ondan sonra. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HASAN ÇİLEZ (Amasya) - Ne yapacaksın? Ne yapacaksın? Ne yapacağını söyle! Milletin kürsüsündesin, tehdit etme!
BAŞKAN - Genel Kurula hitap edin siz efendim.
ERKAN BAŞ (Devamla) - Şimdi, arkadaşlar, yaratıcı öneri yapayım. Neyse, yaratıcı mı çok bilmiyorum da biz iktidar olsaydık ne yapardık?
HASAN ÇİLEZ (Amasya) - Tehdit etme, ne yapacağını söyle!
ERKAN BAŞ (Devamla) - Biz iktidar olsaydık: 1) Ücretsiz izin, işten çıkarma yasaklanmalıdır. İşini kaybeden herkese işsizlik maaşı verilmelidir.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) - Milletin vekilini tehdit edemezsin! Ne yapacağını söyle!
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri... Sayın Baş, lütfen...
HASAN ÇİLEZ (Amasya) - Ömründe 1 işçiye maaş verdin mi ha? Yaptın mı bunları?
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri...
ERKAN BAŞ (Devamla) - Sayın Başkan, susturursanız ben konuşayım.
BAŞKAN - Lütfen... Lütfen...
HASAN ÇİLEZ (Amasya) - İşçiye maaş vermemişsin, konuşuyorsun! İşçiyi sömüren sensin!
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, müsaade eder misiniz efendim.
HASAN ÇİLEZ (Amasya) - Başkanım, müsaade etmeyin milleti tehdit etmesine. Tehdit edemez!
BAŞKAN - Buyursunlar Sayın Baş, buyursunlar.
Selamlayın efendim.
ERKAN BAŞ (Devamla) - Değerli arkadaşlar, bakın, sosyalistler iktidar olsaydı ne yapardı?
HASAN ÇİLEZ (Amasya) - Boş konuşuyorsun! Çıkıyor, masal okuyorsun!
ERKAN BAŞ (Devamla) - Açık söylüyorum, beğenirsiniz beğenmezsiniz...
HASAN ÇİLEZ (Amasya) - İki senedir dinliyorum, masal okuyorsun.
ERKAN BAŞ (Devamla) - Biz diyoruz ki: Herkese ücretsiz izin verilmelidir. İşten çıkarma yasaklanmalıdır, işini kaybeden herkese de işsizlik maaşı verilmelidir.
2) Kimse kirasını ödeyemediği için takip, tahliye gibi sonuçlarla karşı karşıya kalmamalıdır. Herkese elektrik, su, doğal gaz, haberleşme gibi hizmetler temel ihtiyaç düzeyinde ücretsiz verilmelidir. Tüm özel sağlık hastaneleri devletleştirilmeli, halka açılmalıdır. Tüm özel yurtlar, cemaat, vakıf yurtları, hepsine el konulmalı, bunlar karantinaya göre yeniden hazırlanmalıdır.
SELAMİ ALTINOK (Erzurum) - Rusya vazgeçti bunlardan, Rusya vazgeçti.
ERKAN BAŞ (Devamla) - Risk gruplarından başlayarak sağlık taramaları ve corona testi uygulamaları herkese ücretsiz olarak yapılmalı, sağlık için kimse bedel ödememelidir. (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ERKAN BAŞ (Devamla) - Sayın Başkan izin verir misiniz?
BAŞKAN - Selamlayın efendim.
ERKAN BAŞ (Devamla) - Değerli arkadaşlar, tabii gerçekleri söyleyince hoşunuza gitmiyor ama gerçekler bu.
Ben, izin verirseniz bir çağrıyı yurttaşlarımıza yapıyorum: Değerli yurttaşlarım, bakın, en insani şeylerden bahsediyoruz; en temel haklarımızın her birimize ücretsiz sağlanması devletin sorumluluğundadır diyoruz. İşte, bu hakkımızı kazanmak için mücadele etmeliyiz ve örgütlenmeliyiz.
Yaşadığımız salgın şunu net olarak gösterdi: Parayı merkeze koyan sermaye düzeni, halkın yaşamını hiçe sayıyor. Bize toplumcu, halkçı bir düzen gerekiyor. Temel hizmetlerin ve tüm temel hakların alınıp satılmadığı, sömürünün olmadığı bir düzen gerekiyor.
Ben, yıllarca, katıldığım bütün toplantılarda konuşmalarımı "Yaşasın sosyalizm!" diye bitiriyordum, şimdi, corona gösteriyor ki "Yaşamak için sosyalizm!" (HDP sıralarından alkışlar, AK PARTİ sıralarından gürültüler)