| Konu: | 2013 YILI MERKEZÎ YÖNETİM BÜTÇESİ VE 2011 YILI MERKEZÎ YÖNETİM KESİN HESAP KANUNU TASARISI |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 40 |
| Tarih: | 14.12.2012 |
CHP GRUBU ADINA MUHAMMET RIZA YALÇINKAYA (Bartın) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; 2013 Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı'nın Orman ve Su İşleri Bakanlığı bütçesi ile Çevre ve Orman Bakanlığı kesin hesap bütçesi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bugün burada, geçmişi 1839 yılına kadar uzanan bir örgütün bütçesini görüşmek üzere toplanmış bulunmaktayız. Orman Bakanlığı ilk kez 1969 yılında kurulmuştur fakat ormancılık örgütünün kuruluşu Tanzimat Fermanı'na kadar uzanmaktadır. Ne yazık ki bu bakanlık bir 12 Eylül darbesinden sonra bir de sizin hükûmetleriniz zamanında kapanmak ya da diğer bakanlıkların bir parçası olmak zorunda bırakılmıştır.
Sayın Bakan, 2003 yılında, müstakil Orman Bakanlığını Çevre Bakanlığıyla birleştiren sizin iktidarınızdı. Daha sonra, 3 Haziran 2011'de Çevre, Orman ve Şehircilik Bakanlığını kurup aradan bir ay geçmeden 29 Haziran 2011'de bu bakanlığı Orman ve Su İşleri Bakanlığına çeviren de siz oldunuz. Sayın Başbakan herhâlde sizinle Sayın Bayraktar arasında tercih yapmak zorunda kalmamak için, kendisi için daha kolay olan yolu tercih edip henüz bir ay önce kurduğu bakanlığı kapatıp yenisini açarak Sayın Bayraktar'a çevre ve şehirciliği, size de orman ve su işlerini tahsis etti. Ne yazık ki, siz, sadece bakanlığın çatı örgütlenmesiyle keyfî şekilde oynamadınız. Bağlı genel müdürlükleri ve taşra örgütünü de, aç kapa, aç kapa tanınamaz hâle getirdiniz. Bakanlık ve taşra örgüt yapılarında yaptığınız sık değişiklikler sayesinde ormancılık örgütündeki yönetici pozisyonlarındaki görevlilerden istemediklerinizi, mahkemeye başvurma haklarını da ellerinden alarak pasivize ettiniz. Geri kalanları da göreve vekâleten atayarak, iki dudağınız arasına bakar hâle getirdiniz.
2004 yılında değiştirdiğiniz 2613 sayılı Maden Kanunu ile en hassas nitelikteki ormanlarda bile, taş ocağı dâhil her türlü maden arama ve işletme olanağını getirdiniz. Yerli ve yabancı iş çevrelerinin baskıları sonucu çıkarıldığı bilinen bu yasayla, ormanlar, ağaçlandırma sahaları, özel koruma bölgeleri, millî parklar, meralar, sit alanları, su havzaları, kıyı alanları, turizm bölgeleri, askerî yasak bölgeler ve şahsa ait özel alanları madencilik faaliyetine açan sizin Hükûmetiniz oldu.
2003 ve 2008 yıllarında 2634 sayılı Turizm Teşvik Kanunu'nda değişiklik yaparak, kültür ve turizm koruma ve gelişim bölgeleri ve turizm merkezleri dışında kalan devlet ormanı sayılan araziler, millî parklar, tabiatı koruma alanları, tabiat parkları ve tabiat anıtları, 383 sayılı Özel Çevre Koruma Kurumu Kurulmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname kapsamında ayrılmış yerler ve meraların Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından yerli ve yabancı turizm yatırımcılarına tahsis edilmesine olanak sağlayan ve bu düzenlemeyle turizm tahsislerini iptal eden Anayasa Mahkemesi kararını hileli yollarla devre dışı bırakan yeni yasanın eskisini aratırcasına ormanların aleyhine hükümler içermesini sağlayan da sizsiniz.
Sizin döneminizde son on yılda ormanlarımız, yasalarda yapılan değişikliklerle ve yönetmeliklerle, geriye dönüşü mümkün olmayacak şekilde ciddi tahribata uğratılmaktadır. Madencilik, turizm, hidroelektrik santraller ve taş ocaklarıyla ilgili hiç düşünülmeden verilen izinler de aynı şekilde çevre sorunlarına, çevre katliamlarına neden olmakta; oteller, villalar, çılgın projeler, 3'üncü boğaz köprüsü ve çevre yolları, lüks konutlar, alışveriş merkezleri, termik santral projeleri, kentsel dönüşüm projeleri nedeniyle milyonlarca ağaç katledilmektedir.
Partinizin 2011 seçim beyannamesinde, 1992-2002 yılları arasında daha önceki hükûmetler tarafından senelik ortalama olarak 75 bin hektarlık alanda ağaçlandırma ve bozuk ormanların ıslahı yapılırken, 2003-2009 yılları arasında bakanlığınızca bu rakamın 7 misli arttırılarak
Sayın Bakan, rehabilitasyon çalışmalarının yanı sıra, erozyon kontrolü, mera ıslahı ve benzeri çalışmaları da ağaçlandırma çalışması kapsamına dâhil ettiğiniz için ağaçlandırma rakamlarını çok yüksek oranda artmış gibi gösteriyor, kamuoyunu yanıltıyorsunuz.
Sayın Bakan, "HES'lere karşı çıkmak saçmalık." diyerek de HES'lerin bir numaralı koruyucusu oldunuz. HES'lerin ormanlar üzerinde yaptığı geri dönülmez zararları değerlendirmekten çok uzaksınız. Akarsular HES'lere kurban ediliyor, dereler kurutuluyor, halk akarsularının yok edilmesine isyan ediyor. Bu havzalarda yaşayan ve o su ile tarlasını, bahçesini sulayarak geçimini sağlayan insanlar, maalesef, yıllarca yaşadığı yerlerinden göçe zorlanıyor. Farkında değil misiniz, HES'lerin zararları gün geçtikçe daha da ortaya çıkıyor. Partiniz milletvekilleri bile yavaş yavaş HES'lere karşı ses veriyor. Halkın bu isyanına ne zaman kulak vereceksiniz, ne zaman bu yanlış uygulamalarınızdan vazgeçeceksiniz?
Sayın Bakan, Anayasa'mızın 170'nci maddesine göre sadece orman köylülerine tahsis edilmesi gereken 2/B alanlarını Anayasa'yı ihlal ederek herkesin satın alabileceği bir rant objesine dönüştürdünüz. "Satın almada önceliği kullanıcılara verdik." diyorsunuz fakat belirlediğiniz rayiç bedellerle bu alanları gerçek sahiplerinin almasının mümkün olmadığını siz de biliyorsunuz. Orman köylüsünün yıllardır kullandığı alanları başkalarının kullanım alanına açıyor, onları yıllardır koruyup kolladıkları ve asıl sahibi oldukları bu alanlardan bir çırpıda söküp atabiliyorsunuz. Bu alanların yeni sahipleriyle mevcut kullanıcıları arasında, dolayısıyla bu kesimlerle devlet arasında oluşturacağı çatışmayı nasıl önleyeceksiniz?
"Bu düzenlemeyi orman köylüsü için yaptık." diyorsunuz fakat 2/B alanlarının orman köylülerine tahsisini düzenlemek için kanunla yetkilendirilmiş ORKÖY Genel Müdürlüğünü kapatıp bu işleri Maliye Bakanlığına devrediyorsunuz. Bu arazilerin gerçek sahiplerine ücretsiz olarak verilmesi gerektiğini savunan partimize de "Yüzde 70 rayiç bedelle verilsin." diye muhalefet ediyorsunuz. Bu durumda orman köylüsünü mü korumayı yoksa bütçe açıklarını mı önlemeyi amaçladığınız zaten ortaya çıkıyor.
Değerli arkadaşlarım, Hükûmet orman-köy ilişkileri konusunda da maalesef sınıfta kalmıştır. Son verilere göre 21.278 orman köyünde yaklaşık 7 milyon nüfus yaşamaktadır. Bu köylerimizin altyapı, sağlık ve eğitim imkânları toplumun diğer kesimlerine göre oldukça düşük olup köylümüz orman ürünleri kesme, sürütme ve taşıma işleriyle geçimini sağlamaya çalışmaktadır. Kırsal kalkınma faaliyetlerinin her geçen gün daraltılması nedeniyle de maalesef bu köylerimizden göçler başlamıştır. Bilinmelidir ki, orman köylüsü korunmadan ormanlar korunamaz ve orman köylüsü olmadan ormancılığımız geliştirilemez.
Ormancılığın gerçek sorunlarına neşter vurarak muhalefet partileriyle iş birliği içerisinde hazırlanmış çözüm önerilerinin hayata geçmesini diliyor, bütçenin ülkemiz ve milletimiz için hayırlı uğurlu olması temennisiyle hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.