GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2013 YILI MERKEZÎ YÖNETİM BÜTÇESİ VE 2011 YILI MERKEZÎ YÖNETİM KESİN HESAP KANUNU TASARISI
Yasama Yılı:3
Birleşim:40
Tarih:14.12.2012

SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Erzurum) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Saygıdeğer Başkanım, Türkiye Büyük Millet Meclisinin değerli üyeleri; sizleri ve milletimizi saygıyla selamlıyorum. Sağlık Bakanlığımızın 2013 mali yılı bütçesinin Genel Kurula sunumunu gerçekleştiriyoruz. Bütçemizin hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum.

Değerli milletvekilleri, kuşkusuz, bütçe görüşmeleri önceki yılların değerlendirilmesi ve gelecek vizyonunun ortaya konması açısından önemli fırsatlardır. Hem iktidarda olan, bu yolla ülkemize hizmet eden bizler için hem muhalefet için gerçekten burada yapıcı tartışmalarla, yapıcı görüşmelerle, bu görüşmeleri milletin hayrına bir şekilde yürütmeye devam etmeliyiz.

Değerli milletvekilleri, bu sene Sağlık Bakanlığımıza, geçen yıla kıyasla bütçeden yüzde 17'ye yakın bir artışla pay verilmektedir. 16 milyar 894 milyon lira genel bütçeden bakanlığımıza para tahsis edilmiştir. Bize takdir edilen bu miktarı yerindelik, verimlilik ve hakkaniyet ilkeleri çerçevesinde halkımızın hizmetine ekibimle birlikte harcamak için yüce Meclisimizden yetki isteyeceğiz.

Bu isteğimiz çerçevesinde, Türkiye Sağlıkta Dönüşüm Programı'yla on yıl içerisinde neler gerçekleştirdik, bundan böyle neler yapacağız, müsaadenizle bunun muhasebesini yapmak ve konuşmamda bunları sizlere takdim etmek istiyorum.

Değerli arkadaşlarım, elbette bir bütçe konuşmasında önemli olan retorik, yani hamaset değil gerçeklerdir.

Bakınız, konumuz hakkında, yani Sağlık Bakanlığının, Hükûmetimizin ortaya koyduğu Sağlıkta Dönüşüm Programı hakkında Dünya Sağlık Örgütü ne söylüyor. 2012 yılında Dünya Sağlık Örgütü bir rapor yayınladı. Bu raporun da başlığı "Başarılı Sağlık Reformları: Türkiye Örneği" adıyla "Yeni binyılın başında?" Önce 2002 için ne söylüyor, sonra 2012 için ne söylüyor. Hani on senelik bir reform programından bahsediyoruz. Aradaki farkı, bu hususta söz söyleyebilecek en önemli kuruluş Dünya Sağlık Örgütü acaba nasıl belirledi?

Şöyle söylüyor 2000'li yılların başı için Dünya Sağlık Örgütü: "Yeni binyılın başında Türkiye'deki sağlık sektörünün performansı, sağlık sonuçları, mali koruma ve hasta memnuniyeti penceresinden bakıldığında, hem OECD ülkeleri arasında hem de Dünya Sağlık Örgütü Avrupa bölgesinde en alt sıradaydı." Bu ifade bize ait değil değerli milletvekilleri. Bu ifade, doğrudan Dünya Sağlık Örgütünün 2012'deki bu önemli raporuna ait bir ifadedir.

Peki, aynı raporda 2012 için Dünya Sağlık Örgütü ne demektedir, ne söylemektedir? "Dünya Sağlık Örgütü Tallinn Sözleşmesi'nin sağlıkta hakkaniyet ve taleplere cevap verebilirlik prensiplerini uygulayan ülkeler için Türkiye başarılı bir örnektir." Şükürler olsun ki Sağlıkta Dönüşüm Programı, Türkiye Cumhuriyeti'ni, sağlıkta, Dünya Sağlık Örgütü nezdinde böyle bir konuma yükseltmiş durumdadır.

Aynı konuda 2008'de OECD raporu ne söylemekte idi? 2008'de de OECD bir rapor yayınladı. "Sağlıkta Dönüşüm Programı, 2003 öncesi sağlık sisteminin zayıf yönlerini bertaraf edip, güçlü yönleriyle reform yapmayı amaçlayan bir ders kitabı mahiyetindedir."

Değerli milletvekilleri, bu kürsüden, Dünya Bankasının bunu bu şekilde söylediği ifade edildi ama bu yanlış bir bilgiye dayanıyordu. 2008 yılında OECD'nin yayınladığı bir raporda aynen bu ifadeler yer almaktadır. Ve daha sonra, 2011 yılının Mart ayında dünyanın en saygın tıp dergilerinden -İngilizce ismiyle söyleyelim- British Medical Journal'da bir makale yayınlandı. Herkes bilir ki, bu konuları iyi takip eden herkes bilir ki ilgili dergi dünyanın en saygın, hakemli dergilerinden birisidir ve bu dergiler, değerli milletvekilleri, hatır, gönül için hiçbir şeyi basmazlar, hiçbir şeyi yayınlamazlar. Dergide, yazıyı bu dergiye götürenlerin kimliklerinden daha önemli olan, bu dergilerin hakemli dergiler olmaları ve bu hakemlerin verdikleri kararlarla bu yayınları yapmalarıdır. Bu dergide, British Medical Journal'da şu ifade ediliyor, deniyor ki? Bir defa başlığı çok enteresan: "Türkiye'de Sağlık Hizmetleri: Geri Kalmışlıktan Liderliğe" Ve metinde de şu ifade edilmektedir: "Sıkça duymaya alıştığımız başarısızlıkların aksine Türkiye, orta gelir düzeyindeki ülkelerde eşi görülmemiş hız ve düzeyde sağlık çıktılarını iyileştiren ve Binyıl Kalkınma Hedefleri'ni 2015'ten önce yakalayan bir başarı örneğidir."

Değerli milletvekilleri, bu başarı için en başta, cefakâr sağlık çalışanlarına yüce Meclisimizin huzurunda teşekkürü bir borç biliyorum. Bu ülkenin doktorları, sağlık çalışanları, bütün sağlık çalışanları; hemşireleri, teknisyenleri, acilinden hastanelerine, aile hekimine kadar bütün kuruluşlarda çalışan sağlık emekçileri sağlıkta dönüşüme sahip çıkmasaydı biz bu başarıyı elbette yakalayamazdık ama bu başarı sonuçta Türkiye Cumhuriyeti'nin başarısıdır. Bunun için, Türkiye Büyük Millet Meclisindeki siz değerli üyelerimize, Meclis komisyonumuza ve bütün paydaşlara da şükran borçlu olduğumuzu biliyoruz.

Bu süre içerisinde Türkiye gerçekten önemli bir gelişme gösterdi. Birleşmiş Milletlerin gelişmişlik indeksleri açısından en önde gelen bir gösterge var: Doğumda beklenen yaşam süresi. Doğan bir kişinin ne kadar süreyle yaşaması bekleniyor. Bu süre değerli milletvekilleri, Türkiye ile aynı gelir grubunda olan ülkelerde son on yılda sadece iki yıl ilerlemişken Türkiye'de bu artış beş yıl oldu. Aslında, Türkiye'nin göstergelerini, sağlık dâhil, diğer alanlarındaki göstergelerini tartışırken orta üst gelir grubu ülkelerle birlikte tartışmak gerekir. Bazen burada OECD ülkelerinden ya da Avrupa Birliği ülkelerinden örnekler veriliyor. Bu, yanlış bir değerlendirmedir. Elbette, biz, ülkemizdeki sağlık göstergelerini, OECD ülkelerinin içinde en iyi duruma getirmek için gayret göstereceğiz, gösteriyoruz; elbette, Avrupa'nın da ilerisine taşımak için gayret göstereceğiz, gösteriyoruz ama gerçeklere baktığımızda Türkiye'yi mukayese ederken orta üst gelir grubuyla mukayese etmek gerekmektedir. Bu anlamda baktığımızda değerli milletvekilleri, Türkiye'de yaşam beklentisi yetmiş beş yılken orta üst gelir grubu ülkelerde yetmiş bir yıldır. Dolayısıyla Türkiye bu gelir grubundan şu anda dört yıl daha ileride bir yaşam süresine aittir.

Ve yine, Türkiye'nin sağlık sistemi performansını 2011'de değerlendiren bir diğer Dünya Sağlık Örgütü raporu şunu söylemektedir: "Sağlıkta dönüşüm programı uygulama süresinde, doğumda beklenen yaşam süresindeki iyileşme Avrupa bölgesindekinden daha ileri düzeyde olmuştur." Bunu, bebek ölümlerinde, anne ölümlerinde de görüyoruz.

Değerli milletvekilleri, 2025'te? Dünya Sağlık Örgütü 1998'de yayınladığı bir raporda Türkiye'de bebek ölümlerini, bebek ölüm hızını 2025 için binde 16 olarak öngörmekteydi. Yani Türkiye 2025 yılına geldiğinde bebek ölümlerinin binde 16 olması Dünya Sağlık Örgütü için beklenen bir rakamdı. Oysa bugün, bebek ölümleri, 2011 yılı itibarıyla Türkiye'de binde 7,7'ye inmiştir.

Yine, şöyle iddialar var: "Dünya Sağlık Örgütünün raporlarında bu binde 12 olarak gösteriliyor." ya da "Başka raporlarda benzer rakamlar var." Ancak, şunu özellikle ifade etmek istiyorum: Elbette biz elimizdeki en son araştırma verilerini buradan sizleri ve milletimizi bilgilendirmek üzere vermek zorundayız. Binde 7,7 olarak sizlere takdim ettiğimiz bebek ölüm hızları nasıl elde edildi? Bu, dünyada yapılmış en önemli bilimsel çalışmalardan birisiyle elde edilmiştir değerli milletvekilleri. 150 bin hanede, İstanbul Üniversitesi, Marmara Üniversitesi, Yıldırım Beyazıt Üniversitesi, 3 üniversite birlikte çalışarak bu sonucu elde ettiler. Dolayısıyla, bütün milletvekillerimizin, sadece iktidar partisi AK PARTİ'mizin çatısında hizmet veren milletvekillerimizin değil, değerli muhalefetimizden milletvekillerimizin de bundan mutluluk duyması beklenir.

AYTUĞ ATICI (Mersin) - Doğru olsa mutluluk duyarız.

SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Devamla) - Çünkü bu, sadece AK PARTİ'nin başarısı değil; bu, Türkiye Cumhuriyeti'nin başarısıdır değerli arkadaşlarım.

AYTUĞ ATICI (Mersin) - Keşke doğru olsa Sayın Bakan, tabii ki mutluluk duyarız.

SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, anne ölüm oranları açısından da baktığımızda, bugün Türkiye'de anne ölüm oranları yüz binde 15,5'ken, orta üst gelir grubu ülkelerde yani Türkiye'yle mukayese edilmesi gereken ülkelerde yüz binde 53'tür. Peki, üst gelir grubu ülkelerde bu nedir? Üst gelir grubu ülkelerde de yüz binde 14'tür. Yani Türkiye bu alanda, aslında mukayese edildiğinde çok da haklı bir mukayese olmasa bile, üst gelir grubu ülkeleri yakalamış durumdadır.

Avrupa Halk Sağlığı Raporu, 2009'da yayınlanan Avrupa Halk Sağlığı Raporu bakınız bunu hangi sebeplerle ilişkilendiriyor: "Anne ölüm oranlarını politik öncelik olarak belirlemek, buna göre finansman ayırmak, hizmet ve politikaları kültürel hassasiyetlere göre düzenlemekle sağlandı bunlar." deniliyor. Bu örnekleri çoğaltabilirim, bütün dünya literatürüne girmiş, dünyanın en saygın uluslararası örgütlerinden örnekleri çoğaltabilirim ama zamanımızın kısıtlı olduğunu düşünerek, müsaadenizle onları burada kesiyorum.

Peki, bütün bunlar neye yol açtı? Türkiye'de yüzde 39,5 olan sağlıktan memnuniyet oranının on yılın sonunda yüzde 76'ya ulaşmasına yol açtı. On sene önce Avrupa bölgesinde vatandaşların -bütün Avrupa bölgesinde- sağlıktan memnuniyeti neydi diye sorarsanız, yüzde 62'ydi. Peki, 2000'den sonraki on senede yani bizim Sağlıkta Dönüşüm Programı'mızı gerçekleştirdiğimiz bu süre sonunda Avrupa'daki memnuniyet ne derseniz, yine yüzde 62, orası yerinde saymış ama Türkiye'de vatandaşın memnuniyeti yüzde 39'lardan yüzde 76'lara çıktı. Şimdi, bazıları bunu: "Siz algıyı değiştirdiniz, aslında değişen çok fazla bir şey yok ama." şeklinde ifade etmek istiyorlar. "Görün, bakın, bu böyle devam etmeyecek." diyorlar, bunu on senedir söylüyorlar yalnız, hani on aydır değil. On senedir AK PARTİ iktidarda, partimiz iktidarda ve bu dönüşüm on senedir gerçekleştirilen bir dönüşüm değerli arkadaşlar.

Dolayısıyla, on senedir bu ezberleri tekrarlayanlara sizin ve milletin huzurunda şunu söylemek istiyorum, bu ezberleri tekrarlayanlar şunu söylemek istiyorlar aslında: "Yani millet pek de anlamıyor bu işleri. Millet neden memnun olup olmadığını pek de bilmiyor. Biz biliriz bu işleri." Bunlar geçmiş dönemin tarzı siyasetiyle siyaset yapanlar, bunlar -beni bağışlasınlar- Millî Şef döneminin zihniyetiyle siyaset yapanlar. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

Değerli arkadaşlarım, milletin feraseti, milletin basiretiyle biz buradayız.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Millî Şef döneminde ne oldu? Hastaneden hastalar geri mi döndürüldü? Hastanede hastalar öldürüldü mü?

AYTUĞ ATICI (Mersin) - Yani yakıştı mı size Sayın Bakan, yakıştı mı! Koskoca Bakansın, yakıştı mı bu sana!

SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Devamla) - Hepimiz milletin feraseti ve milletin basiretiyle buradayız değerli milletvekilleri.

AYTUĞ ATICI (Mersin) - Ne ayıp bir şey ya!

SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Devamla) - Şu koltuklarda oturan bütün milletvekilleri?

AYTUĞ ATICI (Mersin) - Ne ayıp bir şey yaptığın!

SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Devamla) - ?millet doğru karar verdiği için buradadır.

AYTUĞ ATICI (Mersin) - Yakıştı mı şimdi bu size! Sağlığı konuş sen, Millî Şef'i niye konuşuyorsun!

SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Devamla) - İktidar adına da doğru karar verdiği için buradadır, muhalefet adına da doğru karar verdiği için buradadır.

AYTUĞ ATICI (Mersin) - Yazıklar olsun size!

SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Devamla) - Onun için?

Bana, "Yazıklar olsun!" diye söz atan Sayın Milletvekili, sana yazıklar olsun! Seni terbiyeli ve edepli olmaya davet ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

HAYDAR AKAR (Kocaeli)L - Sana yazıklar olsun be! Sen Somali'nin Bakanısın!

AYTUĞ ATICI (Mersin) - Sen Bakansın, ne konuştuğunu bileceksin! Millî Şef'le ne alakası var!

SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Devamla) - Burası milletin kürsüsü. Siz burada konuştuğunuz zaman biz sizi saygıyla dinliyoruz.

EMRE KÖPRÜLÜ (Tekirdağ) - Sen İsmet İnönü'ye hakaret etme cesaretini nereden alıyorsun?

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri?Sayın Bakan, lütfen Genel Kurula hitap edin.

SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Devamla) - Ben milletimizin takdirine havale ediyorum. Burada konuşan milletvekilini saygıyla dinleyeceksiniz?

AYTUĞ ATICI (Mersin) - Saygıyla ne alakası var sağlığın! Sen bugünü konuş!

SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Devamla) - ? bu kürsünün itibarına siz de hürmet edeceksiniz. Biz nasıl size hürmet ediyorsak, siz de aynı hürmeti bize göstereceksiniz.

AYTUĞ ATICI (Mersin) - Millî Şef'le ne alıp veremediğin var? Sen sağlığı konuş, senin anlattıklarının nasıl gerçek dışı olduğunu söyledim diye mi zoruna gitti?

SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Devamla) - Değerli milletvekilleri, ben şunu açıkça ifade ediyorum: Bizim için aslolan milletimizdir.

AYTUĞ ATICI (Mersin) - İstersen milattan önceki dönem?

BAŞKAN - Sayın Atıcı, lütfen.

AYTUĞ ATICI (Mersin) - Ama Sayın Bakan?

BAŞKAN - Yapmayın. Tamam, cevap verirsiniz.

SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Devamla) - AK PARTİ, milleti öncelemiş olan bir partidir. Biz karnemizi milletten alan bir partiyiz. Bazılarının rahatını kaçırıyor biz böyle konuştuğumuz zaman.

AYTUĞ ATICI (Mersin) - Ayıp bir şey ya! Sıkışınca İsmet İnönü'ye saldır, sıkışınca Atatürk'e saldır!

SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Devamla) - Değerli arkadaşlar, AK PARTİ, Sağlıkta Dönüşüm Programı'yla, AK PARTİ Hükûmetinin bütün icraatlarıyla, milletinin karşısına defalarca çıkan ve milletinden defalarca olur alan bir partidir ve Allah'a şükürler olsun, her seferde oyunu artırarak olur alan bir parti. (AK PARTİ sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Al, ben de alkışlıyorum, bravo(!)

SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Devamla) - Sizin, bu kürsülerden bazı değerli arkadaşlarımızın ifade ettikleri gerçekleri yansıtıyor olsaydı, işler kötüye gidiyor olsaydı biz bu oyları alamazdık, biz bu şekilde iktidara gelemezdik. Yapılan bütün anketlerde AK PARTİ yine yüzde 50'nin üstünde bir oyla vatandaşın takdirini ve vatandaşın desteğini alır görünmezdi.

CANDAN YÜCEER (Tekirdağ) - Seçimlerde bunları söyleyip mi oy alıyorsunuz Sayın Bakan?

SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Devamla) - Onun için, herkes şapkasını önüne koyup nerede yanlış yaptığını iyi düşünmeli. Biz de bunun muhasebesini yapacağız, elbette değerli muhalefetimiz de bunun muhasebesini yapacak.

Dolayısıyla, biz şunu bekliyoruz bütçe görüşmelerinde: "Yaptığınız doğrular şunlardır ama şunları da yaparsanız daha iyi olur." da denebilir ama tercih size aittir. Siz bizim yaptıklarımızın hepsinin yanlış olduğunu söyleyebilirsiniz. Takdir yüce Meclisimizin değerli milletvekillerine aittir ama kararı sandıkta millet veriyor.

Şimdi, SSK hastanelerinin Sağlık Bakanlığının çatısı altına alınmasına karşı çıkanlara, bu Meclis kürsüsünden karşı çıkanlara soruyorum: Hâlâ karşı çıkıyor musunuz? Haydi gelin, buradan "SSK hastanelerinin Sağlık Bakanlığının çatısı altına alınmasına karşı çıkıyoruz." deyin.

BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Yanlış yaptınız, daha iyisi olurdu. Siyaset yapmadan?

SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Devamla) - Meclis tutanakları, onlarca böyle karşı çıkışın ifadeleriyle dolu değerli milletvekilleri. Vatandaşın ilaçlarını eczanelerden almasına karşı çıkanlara soruyorum.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Kim karşı çıkıyor ya?

AYTUĞ ATICI (Mersin) - Kim karşı çıktı ya Allah aşkına?

SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Devamla) - Değerli milletvekilleri, Meclisin tutanakları bunları gösteriyor.

AYTUĞ ATICI (Mersin) - Eczaneye kim karşı çıktı?

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Sayın Bakan, geçen sene bütçeden size ayrılan paranın nereye harcandığını anlatır mısınız?

SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Devamla) - Hâlâ karşı çıkıyor musunuz?

AYTUĞ ATICI (Mersin) - Doğruları konuş.

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Siz, geçen sene Sağlık Bakanlığındaki paranın nereye aktarıldığını anlatır mısınız?

SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Devamla) - Kim mi karşı çıktı? Bu kürsüden "SSK'nın ilaç fabrikasını kapatıyorsunuz, SSK'nın eczanelerini kapatıyorsunuz." diyen ben miydim, o günkü Cumhuriyet Halk Partisinin değerli milletvekilleri miydi? (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Sayın Bakan, siz, geçen sene bütçeye ayrılan paraların nereye harcadığınızı anlatır mısınız?

BAŞKAN - Sayın Tanal, lütfen?

SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Devamla) - Tarihi geri döndüremezsiniz.

AYTUĞ ATICI (Mersin) - Sen, ilaç fabrikasını, aşı fabrikasını kapattın mı kapatmadın mı?

SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Devamla) - Bakın, ben, size aslında değerli milletvekilleri?

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Memleketi satmakla övünüyorsunuz, başka bir şey yapmıyorsunuz.

AYTUĞ ATICI (Mersin) - Vatandaş ilacını alsın. Niye eczaneyi kapatıyorsunuz?

BAŞKAN - Sayın Akar? Sayın Atıcı?

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Dedeleriniz gibi memleketi satıyorsunuz.

SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Devamla) - Ben hem kendime hem de değerli milletvekillerine şunu söylüyorum, şunu ifade ediyorum.

AYTUĞ ATICI (Mersin) - Doğruları söylemek yakışır Bakana. Ayıptır ya! Ayıptır, utanın!

SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Devamla) - Bu kürsüden ne konuştuğunuza, ne konuştuğumuza hepimiz itina edelim.

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Siz geçen sene bütçeye ayrılan paranın nereye gittiğini anlatır mısınız?

SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Devamla) - Çünkü değerli milletvekilleri, tarih hiçbir zaman gerçekleri yok etmeye müsaade etmez.

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Paraları aldınız geçen sene, Bakanlık bütçesindeki paraları nereye harcadığınızı anlatın.

SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Devamla) - Ne söylemişseniz, kayıtlara neyi koymuşsanız yarın karşınıza o çıkar, bizim karşımıza da çıkacak; nasıl sizin karşınıza çıkıyorsa elbette bizim karşımıza da çıkacak ama söylenenlerden önemli olan, yapılanlar ve bu yapılanlara karşı yüce Meclisimizin verdiği nottur, bir kere daha söylüyorum.

Elbette, bu dönüşüm programının başarısı için Millet Meclisinin, Başbakanın, Hükûmetin desteği elzemdir. Dolayısıyla, bu hedefimizde bize destek olan herkese şükranlarımı bir kere daha takdim ediyorum.

Ekonomideki başarı, istikrarlı hükûmetler olmasaydı sağlıkta dönüşümde biz bunları gerçekleştiremezdik. Bugün, sağlığa harcadığımız paranın 3 katını ülkede sağlığa harcayabiliyoruz reel anlamda, şükürler olsun. Bu imkânı, Hükûmetim bu naçiz Sağlık Bakanlığına vermemiş olsaydı ben, bu Sağlıkta Dönüşüm Programı'nın Hükûmet tarafından görevlendirilen kişisi olarak bir başarı sağlayamazdım. Dolayısıyla, bu başarı elbette hepimizin ortak başarısıdır.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Altmış yıl evveliyle karşılaştır başarınızı!

SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Devamla) - Burada birçok kanun yaptık. Bu yaptığımız kanunlarda, değerli milletvekillerimizin, komisyondaki arkadaşlarımızın bize o kadar mükemmel katkıları oldu ki.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Yok, onların beyni basmaz, size katkısı olmaz.

SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Devamla) - Ama bir sonuç var değerli arkadaşlarım.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - En akıllı sensin!

SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Devamla) - Değerli milletvekilleri, bakın, baştan size uluslararası bazı yayınları bilerek getirdim. Bugün, Türkiye Cumhuriyeti'nin sağlık sistemi dünya için bir model hâline gelmiştir, Türkiye sağlıkta örnek ülke durumuna gelmiştir. Türkiye, bugün, örneğin sigara konusundaki uygulamalarıyla, tütün kontrolü konusundaki uygulamalarıyla Dünya Sağlık Örgütünün "100 puan" diye tarif ettiği puanı alan dünyadaki ilk ve tek ülkedir. Bundan memnun olmayacak mıyız? Bundan hepimiz gurur duyacağız, bundan hepimiz iftihar duyacağız. Böyle bir başarıyı yakalamamızda bize destek veren milletimize de şükranlarımızı takdim edeceğiz.

Değerli milletvekilleri, bizim için, AK PARTİ için, AK PARTİ hükûmetleri için, AK PARTİ Meclis grubu için aslolan milletin desteğidir, aslolan milletin duasıdır. Bugüne kadar nasıl ki bu duayı almak için gayret gösterdiysek, elbette bundan sonra da bu duayı almak için gayret göstereceğiz.

Konuşmamın kalan kısmında, müsaade ederseniz, 2003 yılında başlatacağımız ya da genişleteceğimiz bazı uygulamalardan sizleri ve aziz milletimizi haberdar etmek istiyorum. (AK PARTİ sıralarından "2013 yılı" sesleri)

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - 2003 yılı daha yeni tarih!

SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Devamla) - 2013 yılında.

2013 yılında, okul çağındaki bütün çocuklarımızın taramalarını gerçekleştireceğiz. Ağız-diş sağlığı taramaları gerçekleştiriyoruz okullarda ama 2013 yılı, bunun yaygınlaştırıldığı, bütün çocuklarımıza ulaşmak için gayret gösterdiğimiz bir yıl olacak. 2013 yılında, halk arasında "doğuştan kalça çıkığı" diye bilinen problem için çocuklarımızda, yeni doğan çocuklarımızda bir tarama başlatacağız; yeni doğan taramalarına bunu ekleyeceğiz.

Biliyorsunuz, görevi devraldığımızda çocuklarımızı 7 çeşit aşıyla aşılayabiliyorduk. Bugün, şükürler olsun, 13 aşıyla dünyanın aşılama konusundaki bir numaralı ülkelerinin arasına girdik, aşıda birinci ligin en üst sıralarına yükseldik. 2013'te de bu atılım devam edecek. 2013 yılında da suçiçeği aşısını katarak 13 antijenle çocuklarımızı inşallah aşılamış olacağız.

Yine, başlattığımız çocuk izlem merkezleri var. Özellikle, bir şekilde, cinsel yönden tacize uğrayan çocuklarımızı korumak için, onları toplum içerisinde ortaya çıkmaktan ya da işte mahkeme köşelerinde sıkıntı çekmekten kurtarmak için oluşturduğumuz çocuk izlem merkezlerimiz var. 23 ilimizde 29 çocuk izlem merkezini 2013 yılında inşallah hayata geçirmiş olacağız.

İlaçta olduğu gibi tıbbi cihaz ve kozmetik ürünlerde de sıkı bir takip sistemi getiriyoruz. Vatandaşımızı, kozmetik ürünlerle de olsa, sağlığı açısından tehdit edenlere asla fırsat vermeyeceğiz.

Yine 2013 yılında, bilinçli ilaç kullanımı açısından, akılcı ilaç kullanımı açısından büyük bir kampanyaya başlıyoruz. Bu hususta da ben değerli Meclisimizin desteğini sizlerden istirham ediyorum ve vatandaşlarımızdan da ilaç kullanmaları konusunda sadece ama sadece doktorlarına itimat etmelerini ve ilacı da yalnızca eczanelerden almalarını salık veriyorum, istirham ediyorum.

Değerli arkadaşlarım, İnternet  yoluyla ya da başka yollarla vatandaşlarımızın kesinlikle ilaç kullanmaması gerekiyor. Biz bu konuyla ciddi ölçüde mücadele ediyoruz ancak bu hususta vatandaşımızın da kendi üstüne düşen vazifeyi yapması gerekmektedir.

Yine 2013 yılında, kar üstü paletli ambulanslarımıza kar kızaklı ambulanslarımızı ekleyeceğiz. Bazı bölgelerde paletli ambulanslarla ihtiyacı göremediğimiz olabiliyor. Deniz ambulanslarımız var, deniz ambulanslarımızı yaygınlaştıracağız.

Alternatif ve tamamlayıcı tıbbi metotlar konusunda en az 10 metodun uygulama standartlarını kanıta dayalı olarak ortaya koyarak, vatandaşlarımızın bu tedavilerden yararlanmalarını ama akılcı biçimde yararlanmalarını sağlayacağız.

Türkiye'de maalesef kornea bekleyen yani gözün ön kısmındaki merceğin naklini bekleyen çok sayıda vatandaşımız var. Yeteri kadar bağış temin edemiyoruz. Bir şekilde yurt dışından da kornea getirtmek suretiyle kornea nakli bekleyen bütün hastalarımız için, Allah izin verirse, 2013 yılında kornea teminini sağlayacağız.

Bildiğiniz gibi, obezite mücadelemiz, şişmanlık mücadelemiz çok yaygın bir biçimde devam ediyor. Bu hususta da ben yüce Meclisimizin 2013 yılında da, daha önceden olduğu gibi, desteklerini bekliyorum.

Değerli milletvekilleri, Türkiye'de kızamığın, veremin, sıtmanın arttığından, patladığından falan bahsediliyor. Gerçekten bunu söyleyen arkadaşlarım dünyayı hiç takip etmiyorlar mı, çok merak ediyorum. Değerli arkadaşlar, bugün bütün Avrupa'da, Fransa'sında, İngiltere'sinde, Bulgaristan'ında, Avrupa ülkelerinin hemen hepsinde çok büyük kızamık salgınları var. Türkiye'de de kızamık vakaları görüyoruz. Nasıl görüyoruz, biliyor musunuz? Kızamık vakalarının hiçbiri ülkemizde yerleşik kızamık virüsüyle gerçekleşmiyor. Yurt dışıyla son yıllarda Türkiye'nin çok ciddi bir alışverişi olmaya başladı. Buralardan gelen vakalarımız var. Bunu söyleyen arkadaşlarım, değerli milletvekilleri, 2001 yılında Türkiye'de 30 bin kızamık vakasının -daha doğrusu, kayıtlı 30 bin vakanın- olduğunu acaba bilmiyorlar mı? Muhtemelen vakalar o zaman daha da fazlaydı. Türkiye'de şu anda yerli sıtma vakası görmüyoruz. Dışarıdan bize bir sıtma vakası bulaşırsa geliyor ve biz onu da kontrol etmek için elimizden geleni yapıyoruz.

Değerli milletvekilleri, Sağlıkta Dönüşüm Programı, vatandaşımıza 2013 yılında da hakkı olan sağlık hizmetini hakkaniyetli bir biçimde, kaliteli bir biçimde "Önce insan." diyerek vermeye devam edecek.

Biz, milletimizden aldığı gücü, milletimize hizmete?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

SAĞLIK BAKANI RECEP AKDAĞ (Devamla) - ?dönüştürmeyi bilen ve meselemizi bu şekilde götüren bir partiyiz.

Hepinize saygılarımı sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim.