| Konu: | Almanya'nın Hanau kentinde gerçekleştirilen ırkçı saldırılara ilişkin gündem dışı konuşması |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 65 |
| Tarih: | 05.03.2020 |
ZAFER SIRAKAYA (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; geçtiğimiz günlerde insani bir görev için İdlib'de bulunan Mehmetçik'imize yönelik alçak saldırıda hayatlarını kaybeden kahramanlarımıza Allah'tan rahmet diliyor, şehitlerimizin geride kalan ailelerine, silah arkadaşlarına ve aziz milletimize başsağlığı, yaralı aslanlarımıza acil şifalar dileyerek sözlerime başlamak istiyorum.
Bugün başta Almanya olmak üzere Avrupa'da artan ırkçılık, ayrımcılık ve yabancı düşmanlığına, daha doğru bir ifadeyle İslam, Müslüman ve Türk düşmanlığına şahit oluyoruz. Friedrich Ebert Vakfının her iki senede bir düzenlemiş olduğu "Mitte-Studie" adlı araştırma Almanya'da aşırı sağcı tutumların genel olarak azaldığı ancak Müslümanlara ve sığınmacılara yönelik ırkçı ve aşağılayıcı tutumların son yıllarda giderek yükselişe geçtiğini açıkça ortaya koymaktadır.
İslam düşmanı ırkçı terör 19 Şubat tarihinde Almanya'nın Hanau kentinde bir kez daha aşağılık ve iğrenç yüzünü göstermiş, 4'ü Türk olmak üzere 9 kişinin canına kastetmiştir.
(Uğultular)
BAŞKAN - Arkadaşlar, biraz sessiz lütfen...
ZAFER SIRAKAYA (Devamla) - Terör saldırısında şehit olanlar birimizin evladı, birimizin kardeşi, birimizin annesi veya babası, bir başka ifadeyle üçüncü nesle ait olan kardeşlerimizdi.
Sayın milletvekilleri, insanlığın kurşuna dizildiği ırkçı saldırının hemen ardından, vatandaşlarımızın yanında bulunmak ve acılarını sarmak üzere devletimizin ilgili kurum ve kuruluşlarıyla birlikte Almanya'ya hareket ettik. Hain saldırıda hayatlarını kaybeden kardeşlerimizin evlerini ziyaret ederek ailelerimize, Sayın Cumhurbaşkanımızın "Devlet Başkanı" sıfatıyla bizzat taziyelerini iletmelerine vesile olduk. Almanya'da olduğumuz süre içerisinde sivil toplum kuruluşlarımızın organizasyonuyla, Almanya'da giderek artan ırkçı ve İslamofobik saldırılara dikkat çekmek ve "Artık yeter!" demek için binlerce vatandaşımızla birlikte Hanau sokaklarında kol kola yürüdük. Almanya'da ırkçı terör saldırısına kurban verdiğimiz kardeşlerimizin naaşlarıyla birlikte Türkiye'ye gelerek kardeşlerimize son görevimizi ifa ettik.
Sayın milletvekilleri, Hanau'da karşılaşmış olduğumuz acıya, başta Almanya olmak üzere Avrupa'daki kardeşlerimiz yabancı değiller. Onların temsilcisi olarak bizler de bu saldırılara ve acılara yabancı değiliz. 1984 Duisburg, 1988 Schwandorf, 1992 Mölln, 1993 Solingen, 2011 NSU cinayetleri ve 2020 yılında Hanau'da gerçekleştirilen terör saldırısı.
(Uğultular)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, rica ediyorum, lütfen, sessiz olalım. Bakın, son derece önemli bir konudan bahsediyor Sayın Sırakaya, lütfen...
Buyurun.
ZAFER SIRAKAYA (Devamla) - 1984 yılından Hanau saldırısına kadar son otuz altı yılda Almanya'da gerçekleştirilen ve vatandaşlarımızı hedef alan ırkçı terör saldırılarında 19 vatandaşımız yanarak, 12 vatandaşımız ise vurularak hayatlarını kaybetmişlerdir. Bir kez daha, hayatını kaybeden kardeşlerimize Allah'tan rahmet diliyorum.
Burada sorulması gereken soru şu: Tüm bu ırkçı saldırıların hedefinde neden hep Müslümanlar ve Türkler bulunmakta? Tüm bu saldırıların merkezine akıl hastalığını veyahut da psikolojik rahatsızlığı koymak mümkün mü? Elbette mümkün değil. Vatandaşlarımızı ve Müslümanları hedef alan bu ırkçı ve İslamofobik saldırıların temelini oluşturan bu hastalıklı düşüncelerin, maalesef, Almanya'nın tüm kurumlarına ve dokusuna sirayet ettiğini gözlemlemekteyiz. Almanya Anayasayı Koruma Teşkilatı 2018 verilerine göre Almanya'da 24.100 aşırı sağcı var ve bunun 12.700'ü şiddet eğilimli. Yine, Almanya'dan verilen verilere göre 2017 yılında 1.095, 2018 yılında 910 İslam düşmanı saldırı gerçekleştirilmiş durumda. 2019 yılında 120 cami saldırıya uğramış durumda yani günde 2 tane camimiz. Hanau saldırısı sonrası, ırkçı ve popülist AfD Partisine karşı eleştiriler zirve yaptı, kapatılması gerektiğini söyleyen ifadeler arttı. Peki, tüm bu saldırıların suçlusu olarak AfD Partisini görmek yeterli mi? Sivil toplumun, siyasetin, medyanın, kamuoyunun bütün bu saldırılarda suçu yok denilebilir mi? Özellikle, 11 Eylül terör saldırısından sonra Müslümanların sadece güvenlik sorunu kapsamında değerlendirilmesinin bugünkü iklimin oluşmasında hiç katkısı yok denilebilir mi?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi.
ZAFER SIRAKAYA (Devamla) - NSU terör saldırısından sonra NSU süreci aydınlatılmadı, şahitler aniden öldü ya da intihar etti, bilgiler ve belgeler yok edildi, mahkeme kararıyla belgelere yüz yirmi yıl erişim yasağı konuldu, NSU avukatlarına -polisten çıktığı kesinleşen- "2.0" rumuzlu tehdit mektupları gönderildi.
Sayın milletvekilleri, hepimizin yüreğini yakan bu ırkçı saldırıların Alman makamları ve sorumlu birimlerince gerekli tedbirler alınmadığı müddetçe önlenemeyeceği gayet basit bir gerçeklik olarak önümüzde durmakta. Alman demokrasisini de hedef alan bu hain saldırı her yönüyle aydınlatılmalı ve suçlulara gereken cezalar verilmelidir. Antisemitik saldırılara karşı verilen tepkilerin aynısı İslam ve Müslüman düşmanlarına veyahut da İslam ve Müslüman karşıtlığına karşı da muhakkak gösterilmelidir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Bizler Hükûmet olarak yurt dışında yaşayan kardeşlerimizin her zaman için yanında olmaya devam edeceğimizi, yalnız bırakmayacağımızı, bundan sonra da sahip çıkacağımızı ifade ederek Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)