| Konu: | 2013 YILI MERKEZÎ YÖNETİM BÜTÇESİ VE 2011 YILI MERKEZÎ YÖNETİM KESİN HESAP KANUNU TASARISI |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 40 |
| Tarih: | 14.12.2012 |
MHP GRUBU ADINA CEMALETTİN ŞİMŞEK (Samsun) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sağlık Bakanlığı bütçesi üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubunun görüşlerini arz etmek üzere huzurlarınızdayım. Genel Kurulu bu vesileyle saygılarımla selamlarım.
Değerli milletvekilleri, bir toplumun öncelikle sağlıklı olması gerekir, sağlık bir temel haktır demenin ve burada bunu tekrar etmenin çok da anlamlı olduğunu düşünmüyorum. Biz, şimdi, burada birtakım kriterler doğrultusunda Türkiye'nin sağlık alanında geldiği noktayı yeni bilimsel veriler ışığında ortaya koymaya çalışacağız. Önerilerimiz olacak ancak ben biliyorum ki Sayın Bakan Hükûmet adına cevap verirken "2002'de sağlık şöyleydi, biz bunları şöyle yaptık." gibi ifadeler kullanarak kendini savunacak ve buradan vaziyeti kurtarmaya çalışıp bugünkü eksik ve hataların üstünü örtmeye çalışacak, önerilerimize hiç de kulak vermeyecek. Biz, bugün yapılanlara kulak veriyor, kafa yoruyor ve ne anlama geldiğini anlamaya çalışıyoruz. Gördüğümüz manzara şu: Sağlık çalışanlarına ve özellikle hekimlere insanüstü bir yaklaşımla, sürekli değiştirilen yasa ve yönetmeliklerle çalışanların kafası karıştırılıp motivasyon ve performanslarını menfi yönde etkileyen bir durum söz konusudur.
Bugün, sağlıkta kaliteli bir hizmet nasıl sunarızdan ziyade, hatalı bir sağlık uygulaması olsa bile vatandaşın oyunu almaya yönelik, onların memnuniyetini önceleyen bir anlayışla sağlık hizmeti sunulmaktadır. İddia ediyorum, bu sağlık sistemi sürdürülebilir bir sistem değildir; sağlık çalışanlarına uygulanan ücret politikasıyla değildir, hastanelere kârlı bir yatırım kuruluşu gözüyle baktığı için değildir; Hasta muayene ve takip sistemiyle de değildir. Şimdi, bize göre sağlıkta bir politika olarak ya gayrisafi yurt içi hasıladan sağlığa daha çok pay ayrılması sağlanacak ya da vatandaşlarımıza sağlıkta daha fazla katılım payları ödemeleri gerektiği dürüstçe söylenecek. Çünkü, her şeyde örnek aldığımız OECD ve AB ülkeleriyle kıyasladığımızda sağlıkta daha çok katetmemiz gereken mesafe olduğunu görüyoruz. Bu çerçevede, OECD 2012 Raporu incelendiğinde, Türkiye'nin birçok bakımdan sonuncu sırada olduğu görülmektedir. OECD raporuna göre, bin kişiye düşen doktor sayısı en az, 1,7'yle Türkiye'dedir. Bakınız, sağlık sistemimizin çarpıklığını ortaya koyması bakımından ifade etmek istiyorum. Kişi başına düşen hekim sayısı bakımından sonuncu olan ülkemizde, kişi başına yılda hasta konsültasyonu AB ülkelerinden çoktur yani bir yılda daha fazla hasta müracaatı sağlanmaktadır. Yıllık hasta konsültasyonu AB-27 ortalaması 6,3 iken Türkiye'de ise 7,3'tür.
Sayın milletvekilleri, size bu çelişkiyi ortaya koyması bakımından ifade etmek isterim ki, şimdi, siz kişi başına harcaması AB-27 ülkeleri ortalamasına göre bin kişiye düşen doktor, hemşire, hasta yatak sayısı bakımından en sonda olacaksınız ama hasta konsültasyonu, hasta müracaatı bakımından en ön sırada olacaksınız ve kaliteli bir sağlık sisteminden, fayda-müracaat oranının yüksekliğinden söz edeceksiniz!
Hekime erişilebilirliğin kolaylaştırılması ve müracaat sayısının artması, sunulan sağlık sistemi hizmet kalitesinin artması manasını asla taşımaz. Daha önce de söylediğimiz gibi hastaneye, hekime, sağlık çalışanlarına "Önüne gelen hastaya bakacaksınız, bakmazsanız canınıza okurum." deyip bunu da performans yönergesiyle hastane çalışanlarının, hekimin kafasını da karıştırıp bunun adına da "yararlı bir sağlık sistemi" diyeceksiniz.
Değerli milletvekilleri, bununla belli bir süre hastaları kandırıp onlar için iyi bir sağlık hizmetini sunduğunuza inandırabilirsiniz ancak bu doğru bir yol değildir. Kurduğunuz hastane birlikleriyle hastaneleri kâr-zarar hesabına göre çalışan müesseseler hâline getirmeye çalışıyorsunuz. Üstelik, bunu yaparken de kadrolara yandaş atamayı ihmal etmiyorsunuz. Bu anlamda örnek mi istiyorsunuz? Bunun için Samsun'da, müdür, müdür yardımcısı, şube müdürü, vesaire, atananların tamamının bir sendika üyesi olmasını ve üstelik bunlardan bazılarının hiçbir idari tecrübesi olmadığı hâlde atandıklarını göz önüne alırsak bunu daha başka nasıl izah edeceksiniz?
Kamu Hastaneleri Birlikleri Yasası kapsamında yapılan atamalarda birçok kişinin "ballı börek" denilebilecek yerlere atamaları yapılırken bazı çalışanlar ise hak kayıplarına uğramışlardır. Sayın Sağlık Bakanının bunlardan haberi olmadığını düşünmek ise mümkün değildir.
Değerli milletvekilleri, başından beri söylediğimiz gibi, bu performans sistemiyle hastanelerde çalışma barışı bozulmuş, hekim hekime, hastane çalışanları birbirine düşmüştür, hastaneler arası ilişkiler de bozulmuştur çünkü bazı hastaneler sınıfları, gelirleri, borçları diğer hastanelere yaptıkları yardım nedeniyle farklı farklı döner sermaye ödemektedirler. Hekimler, başka hastaneye göre, oradaki hekim arkadaşlarıyla aynı puanı alsalar, aynı performansı gösterseler, hatta çalışıp puanları ve performansları diğer hastanedeki arkadaşlarından daha çok olsa bile ondan daha az döner sermaye almaktadırlar. Aynı hastanede çalışanların ise farklı kliniklerdeki puanlama farkı nedeniyle diğer arkadaşlarıyla aynı puanı elde etme şansları maalesef yoktur. Hekimler arası kötü rekabet oluşmasına sebep olduğundan, hekimler, hastane çalışanları birbirlerine karşı olan sevgi ve saygılarını kaybetmişler, âdeta çatışır hâle gelmişlerdir çünkü sistemle işi bilen, doğru dürüst çalışan değil, işini bilenler fazla puan ve para kazanabilmektedirler. Bunun pratikteki uygulamaları ise maalesef ortadadır.
Değerli milletvekilleri, bugün, hastane çalışanlarına şiddet had safhadadır. Hemen her gün medyada hekimlere ve hastane çalışanlarına karşı bir şiddet haberi mutlaka yer almaktadır. Bu konu ile ilgili olarak Türkiye Büyük Millet Meclisinde bir araştırma komisyonu kurulmuş olup çalışmalarına devam etmektedir. Ancak burada ifade etmem gerekirse bu saldırılarda siyasi iradenin katkısının olduğu açıktır. Bunda "Artık doktorlar hastanın cebinden elini çeksin." diyen Başbakanın ve "Hastasını bir şekilde kabul etmeyen hastanelerin ve hekimlerin canına okurum." mahiyetinde açıklamalar yapan Sayın Sağlık Bakanımızın bizzat katkısının olduğunu düşünüyoruz. Esasen, buna benzer açıklamaları zaman zaman yapan Sayın Başbakan ve sayın bakan hastane çalışanlarını görevleri başında taciz eden, saldırılara karşı koruyucu açıklamalar yapmamışlardır.
Sağlık Bakanlığı tarafından kurulan Sağlık Bilgi İletişim Merkezi Alo 184 şikâyet hattı hastane çalışanları, özellikle de hekimler için Demokles'in kılıcı gibi çalışmaktadır. Yersiz şikâyetler dikkate alınarak sağlık çalışanlarının onuruyla oynanmakta, ağır tehdit altında tutulmaktadırlar. Özellikle hekimler, savunma vermekten bugün çalışamaz hâle gelmişlerdir.
Değerli milletvekilleri, sağlık sistemindeki en önemli konulardan biri de, ülkemizde sunulan ağız ve diş sağlığı hizmetleridir.
Ülkemizde bu hizmetler, Sağlık Bakanlığı verilerine göre, 129 ağız ve diş sağlığı hizmeti veren kurumlarda 4.607 diş hekimi tarafından verilmeye çalışılmaktadır. Bu çerçevede 2011 yılında buralarda 21 milyon 100 bin 820 poliklinik hizmeti verilmiş olup bunların karşılığında SGK tarafından yaklaşık 779 milyon TL ödeme yapılmıştır.
Şimdi, değerli milletvekilleri, burada diş hekimi olan arkadaşlar var. Bir hastanın yılda bir kliniğe en az 3 defa muayene olduğu değerlendirilirse, toplam müracaat sayısı 7-8 milyon kişidir. Türkiye'nin nüfusunun 73 milyon olduğunu düşünürsek, yaklaşık 65 milyon kişi ağız ve diş sağlığı hizmetlerinden nereden, nasıl faydalanıyor? "Sosyal devlet" olma iddiasında olan Hükûmet, geride kalan bu insanlarımızın nerede, nasıl ağız ve diş sağlığı tedavisi gördüklerini hiç hesaba katıyor mu? Bugün, bu vatandaşlarımızın çoğunun maalesef merdiven altında, sağlıksız ve hijyenden uzak, diş teknisyeni, dişçiler ve ehliyetsiz kişiler tarafından sözde tedavi edildiğini biliyor mu? Biliyorsa, niçin bu konuda bir çalışma yapmıyor? Genel tababette bir kişinin yılda 7-8 defa polikliniklere müracaatıyla övünen Hükûmet, ağız ve diş sağlığında ancak yılda nüfusun onda 1'i oranındaki müracaatlarını hangi çağdaş sağlık hizmeti sunumu ile izah edecektir? Mutlaka, SGK'nın, genel sağlık sigortası kapsamında özel muayene ve ağız ve diş sağlığı merkezlerinden de hizmet alması gerekir diye düşünüyorum.
Değerli milletvekilleri, bir başka konu olarak burada değinmem gereken olay ise özel hastanelerdir. Özel hastaneler Hükûmetin ilk dönemi diyebileceğimiz dönemlerde teşvik edildiler ve özel hastanelerin ülkemizde yaygınlaşması sağlandı. Daha sonra, nedendir bilinmez, özel hastanelere karşı özellikle düşmanca bir yaklaşımla bu hastanelerin önü kesilecek şekilde politikalar üretildi. Âdeta, bugün kapanması için ne gerekiyorsa yapılmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Şimdi, ben, size, bir dakika eksik kalmıştı Sayın Ali Öz'den, onu veriyorum; tamamlayın.
CEMALETTİN ŞİMŞEK (Devamla) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Türkiye'de sağlık hizmeti sunumunun yüzde 75'ini kamu, yüzde 25'ini ise özel hastaneler karşılamaktadır. Hâl böyle iken dört beş yıldan beri SGK tarafından sağlık uygulama tebliğinde özel hastanelere ödenen ücretler hiç güncellenmediği gibi daha da kısıtlanmıştır ve özel hastaneler mağdur edilmişlerdir.
Ayrıca, burada şunu da ifade etmek gerekirse bir hastanın kamuya maliyeti kamu hastanelerine göre özel hastanelerde daha düşüktür. Ayrıca, sağlık hizmetlerine kalite getirilmesine de katkı sağlamaktadır.
Bu hastanelere âdeta hasmane davranışta bulunanların yakınlarını özel hastanelere yönlendirdikleri de ayrı bir vakıadır. Bu gidişle özel hastanelerin büyük bir bölümü kapanmaya doğru gitmektedir. İçinde çürük elmalar olabilir ama hepsinin birden cezalandırılması yanlıştır. Bunların bir çoğu halktan parasını alamadığı için fark alamıyorlar ya da çok cüzi fark alıyorlar. Özel hastanelerin durumu gerçekçi bir yaklaşımla tekrar değerlendirilmelidir.
Bu konudaki önerilerimiz içinde gayrisafi yurt içi hasılada?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
CEMALETTİN ŞİMŞEK (Devamla) - Bu vesileyle yüce Meclisi saygılarımla selamlıyorum.
Çok teşekkür ederim Sayın Başkan. (MHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Şimşek.