GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Ürün Güvenliği ve Teknik Düzenlemeler Kanunu Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:60
Tarih:25.02.2020

HULUSİ ŞENTÜRK (İstanbul) - Sayın Başkan, Genel Kurulumuzun değerli üyeleri; Ürün Güvenliği ve Teknik Düzenlemeler Kanunu Teklifi hakkında şahsım adına söz almış bulunuyor, bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, günlük yaşantımızda, yiyecekten içeceğe, giyecekten kullanıma kadar her geçen gün çeşitlenen çok sayıda ürün kullanıyoruz. Bu ürünlerin uygun olmaları ve uygun kullanımlarıysa gerek bizim açımızdan gerekse çevremiz açısından hayati öneme sahiptir. Bu öneminden dolayıdır ki tüm ülkeler piyasaya arz edilen ürünlerin güvenli olmasını sağlayabilmek için teknik düzenlemeler hazırlar ve yine bu teknik düzenlemeler çerçevesinde de piyasa gözetimi ve denetimi dediğimiz faaliyetlerini icra ederler.

Ülkemizde de bu alanda en kapsamlı düzenleme 2001 yılında Meclisimiz tarafından kabul edilen ve 2002 yılında da yürürlüğe giren 4703 sayılı Ürünlere İlişkin Teknik Mevzuatın Hazırlanması ve Uygulanmasına Dair Kanun'dur. Bu Kanun, Gümrük Birliği Anlaşması şartları gereği Avrupa Birliği mevzuatı esas alınarak hazırlandı ve yürürlüğe girdi. Bu kanuna bağlı olarak da hazırlanan tebliğ ve yönetmelikler çerçevesinde yetkili bakanlıklarımız tarafından bugüne kadar piyasa gözetimi ve denetimi faaliyetleri yapıldı ve yapılmaya da devam etmektedir. Ancak, 2010 yılında Avrupa Birliğinin piyasa gözetimi ve denetimi alanındaki mevzuatında önemli değişiklikler söz konusu oldu. Bu değişikliklerin başlıcaları şunlar: Öncelikle, geri çağırma müessesesi düzenlendi yani piyasaya arz edilmiş, fakat uygun olmadığı anlaşılan ürünün geri çağrılmasıyla ilgili müessese oluşturuldu. Yine, uygun olmayan ürünü piyasaya arz eden iktisadi işletmecinin doğru tespit edilebilmesi için iktisadi işletmecilerin izlenebilirliğiyle ilgili düzenleme yapıldı. Yine, bu çerçevede, uygun olmayan bir ürünün yol açacağı zararın tanzimiyle ilgili düzenleme yapıldı ve e-ticaret de 2010 yılında Avrupa Birliği tarafından Piyasa Gözetimi Ve Denetimi Mevzuatı kapsamına alındı. Bizim de ülkemizdeki mevzuatı bu çerçevede yeniden ele almamız gerekiyordu.

Bunun yanı sıra, demin de söylediğim gibi, 2002 yılından beri 4703 sayılı Yasa çerçevesinde yetkili bakanlıklarımız on sekiz yıldır piyasa gözetimi ve denetimi çalışması yapıyorlar. Bu kadar süre zarfında elde edilen deneyimler, denetim esnasında karşılaşılan kimi zorluklar ve sorunlar sebebiyle de bu kanunun yeni baştan ele alınması zarureti ortaya çıktı. Bu zaruret çerçevesinde, 2013 yılında yetkili bakanlıklarımızdan oluşan bir ekip çalışma yaptı, ilgili kurum ve kuruluşların görüşlerini aldı ve görüşülmek üzere Meclisimize gönderilmesi amacıyla 2015 yılında da Başbakanlığa gönderdi fakat o tarihte Hükûmet değişikliği olduğu için ne yazık ki o taslak Meclise gelemedi.

Daha sonra, tekrar, yetkili bakanlıklarımız bu taslağı ele aldılar, ilgili kurum ve kuruluşlarla görüşmeler yapıldı, 2018 yılında Meclise gönderildi ve o yıl ilgili komisyonda görüşülen bu kanun taslağı komisyonda kabul edildi fakat o dönemde de yeni hükûmet sistemine geçildiği için ne yazık ki Genel Kurulda gerçekleşme nasip olmadı.

Bunun üzerine, söz konusu taslaklar bu ihtiyacın bir an önce giderilebilmesi için tekrar ele alındı, yetkili bakanlıklarımızla görüşmeler yapıldı, ilgili kurum ve kuruluşlarla görüşmeler yapıldı ve bugün görüşülmekte olan teklif hâlini aldı. Peki, bu teklifle biz ne gibi yeni düzenlemeler getiriyoruz, müsaadenizle kısaca bunlara değinmek istiyorum.

Birincisi: İmalatçı, ithalatçı ve yetkili temsilcisi tek tek tanımlanıp sorumlulukları tek tek belirleniyor. Daha evvel bunlar ayrışmamıştı, sadece "üretici" diye geçiyordu, bu da asıl sorumluyu bulmak ve cezalandırmakta ciddi sıkıntıya yol açıyordu. Yeni düzenlemeyle artık imalatçı, ithalatçı ve dağıtıcı ayrı ayrı tanımlandı ve yetki ve sorumlulukları da ayrı ayrı belirlendi.

İkincisi: Yine, mevcut mevzuatta güvensiz ürün ile teknik mevzuata uygun olmayan ürün ayrımı yoktu. Hâlbuki burada aslolan güvensiz ürünü ortadan kaldırabilmek. Dolayısıyla bu tanım getirildi ve bu sayede de güvensiz ürünlere daha ciddi müeyyide uygulanabilmesinin yasal altyapısı oluşturulmuş oldu.

Üçüncüsü: Gelişmiş ülkelerde zorunlu olarak uygulanan ama bizde ihtiyari olan geri çağırma müessesesi zorunlu hâle getiriliyor. Artık piyasaya arz edilen bir ürünün güvensiz olduğunun anlaşılması durumunda imalatçıysa imalatçıya, ithalatçıysa ithalatçıya, tüketiciye hiçbir ek külfet yüklemeksizin bu ürünü geri çağırma zorunluluğu geliyor, bununla ilgili detaylar düzenleniyor.

Yine, ürünün izlenebilirliğinin sağlanabilmesi için, tüm aşamalarda, üretici, dağıtıcı vesaire hepsinin ürünü kimden aldığını ve kime sattığını belgelendirmesi ve bu konuda yetkili kurumları bilgilendirmesi zorunluluğu getiriliyor. Böylece uygunsuzluk tespit edildiğinde uygunsuzluğun kaynağına erişilmesine imkân sağlanıyor.

Bir diğeri, ürün güvenliği tazminatı. Uygunsuz bir ürünün kullanılmasından doğacak bir zararın üretici ya da ithalatçıysa ithalatçı tarafından giderilmesiyle ilgili düzenleme yasada yerini alıyor.

Değerli arkadaşlar, piyasa gözetim ve denetiminin risk odaklı yapılabilmesi için bu konuda da yasada gerekli düzenlemeyi yapıyoruz.

Bazı ürünler, özelliği gereği, riski barındırmak zorunda olan ürünler. Çünkü kullanım olarak ihtiyacımız var ama risk ortadan kaldırılamıyorsa bu gibi ürünlerde risk hakkında tüketicinin bilgilendirilmesi zarureti AB mevzuatı çerçevesinde getiriliyor.

Bir başka getirilen yenilik, Türk malı imajının korunabilmesi için, AB pazarları dışındaki ülkelere bile satılan ürünlerde ürün güvenliğine uyulması ve tağşişe konu olmaması zorunluğu getiriliyor. Bu konuda aykırı davranışlar mevcut mevzuatımızda herhangi bir müeyyideye tabi tutulamıyordu. Bundan sonra bunlarla ilgili müeyyide uygulanabilecek hâle gelecek.

Değerli arkadaşlar, bir başka değişiklik, e-ticarete konu çalışmalar da artık piyasa gözetimi ve denetimi kapsamına alınıyor. Dolayısıyla internet olsun, radyo ya da televizyon olsun, ürünün satışına aracılık eden tüm kurum ve kuruluşların yetkili bakanlıklara karşı sorumluluğu düzenleniyor ve bunu yerine getirmedikleri takdirde bu kuruluşlara karşı da müeyyide uygulanabilecek.

Bilindiği gibi, piyasa gözetimi ve denetiminden bahsederken piyasaya arz edilmiş ürünlerin piyasa gözetiminden bahsediyoruz. Oysa bazı ürünlerin, teknik mevzuat gereği, daha piyasaya arz edilmeden denetlenmesi gerekiyor, bunu da üçüncü taraf, bağımsız kuruluşlar yapıyor. Ama o bağımsız kuruluşların bakanlıklara karşı bir sorumluluğu yoktu; yeni düzenlemeyle, hangi bağımsız kuruluş hangi ürün grubunda akrediteyse, o ilgili bakanlığa da bu konuda o kuruluşu denetleme yetkisi getiriyoruz ve böylece, özellikle denetim ve raporlamada yaşanan kimi sıkıntıların inşallah çözülmesiyle ilgili ciddi bir atım atmış oluyoruz.

Para cezalarının caydırıcılığı artırılıyor. Ayrıca, yapılacak düzenlemelerde tüm tarafların bilgilendirilmesi ve Avrupa Birliği yani yurt dışı paydaşlarımızın da bilgilendirilmesi yasal zorunluluk hâline getiriliyor.

Teknik düzenlemelerde engellilerin erişebilirliği zorunlu hâle getiriliyor.

Değerli arkadaşlar, hakkında teknik düzenleme olmayan konularda yasal bir boşluk vardı, bu boşluk da genel ürün güvenliği mevzuatının düzenlenmesi ve ona atıf yapılmasıyla inşallah giderilmiş oluyor.

Son bir değişiklik de bazı ürünlerin, piyasaya arz edilmiş, satılmış ama, kullanım esnasında denetimi hayati önem taşıyor; motorlu araçlar gibi, asansörler gibi. Bunlarla da ilgili mevzuat altyapımız zayıftı, bu teklifle bu konuda da eksikliğimiz tamamen giderilmiş oluyor.

Değerli arkadaşlar, ürün güvenliği ve denetimi; doğrudur, tüketiciler için çok çok önemli; doğrudur, ülke ekonomilerinin gelişimi için çok önemli, haksız rekabetle mücadele için çok önemli ama "standartlar çağı" denen bir çağda yaşıyoruz, "küreselleşme" denen bir çağda yaşıyoruz ve gelişmiş ülkeler standardizasyon ve uygunluk değerlendirme alanındaki üstünlüklerine güvenerek ne yazık ki "serbest ticaret" adı altında, gelişmekte olan ülkelere teknik bariyerler uyguluyorlar. Keşke vaktim olsa örneklerini versem, bu konuda "Küresel Rekabette Standardizasyon Etkisi" diye de kitabım var TSE Başkanlığında yazdığım. Ne yazık ki en gelişmiş ülkeler bizim gibi ülkeleri engelleyebilmek için haksız uygulamalar yapıyorlar. Uluslararası anlaşmalar, bu tür durumlarda ülkelere istisna kullanma hakkı veriyor. Bu hak, 4703 sayılı Yasa'da da vardı, bu yasada da, yeni sistem gereği, Bakanlar Kurulunda olan yetki Cumhurbaşkanına geçerek devam ediyor.

Küresel ticareti ve bu konuda yaşanan Batı'nın sömürgeci politikalarını bilen herkes, gelişmekte olan ülkelerin böyle bir politika aracını elinde bulundurmasının zaruretine ve gerekli olduğuna inanacaktır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Selamlayın Sayın Milletvekili.

HULUSİ ŞENTÜRK (Devamla) - Teşekkür ediyorum.

Ben bu kanun teklifinin hazırlanmasında emeği geçen tüm arkadaşlara ve özellikle Komisyon aşamasındayken değerli katkılar sunan ve oy birliğiyle bu teklifin komisyondan geçmesini sağlayan Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonumuzun Sayın Başkanına ve tüm değerli üyelerine teşekkür ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)