| Konu: | Bankacılık Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 58 |
| Tarih: | 19.02.2020 |
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Değerli Başkanım, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla, hürmetle selamlıyorum.
Anayasamızın 2'nci maddesi "Türkiye Cumhuriyeti, bir hukuk devletidir." der. Hukuk devletinde, yönetilenler kadar yönetenler de aynı zamanda, hukuka ve Anayasa'ya bağlı kalmak zorundadır. Eğer bir ülkede yönetenler, yönetilenler gibi kendini hukuka bağlı saymıyorlarsa o ülkede despotluk vardır; onun anayasasında ne yazarsa yazsın, o ülkenin turnusol kâğıdı yani demokratik olup olmadığı kanunlara bağlı kalmasına, kanunların uygulanmasına, yargının o ülkedeki tutumuna bağlıdır ve üzerindeki baskısına bağlıdır. Şimdi, eğer bir ülkede hukuk yoksa, hukuk güvenliği yoksa siz o ülkede banka düzenleme kanunu değil, hangi kanunu getirirseniz getirin, o ülkede istihdam olmaz, yatırım olmaz, işsizlik bitmez, adaletsizlik bitmez.
Şimdi, sıcak simit gibi "Ülkede gerçekten hukuk var mıdır, yok mudur?" sorusu... Osman Kavala davasını ne kadar bilirsiniz, bilemiyorum; ben size sürem içerisinde ayrıntılı olarak belirteyim: Osman Kavala, ilk tutuklandığı zaman iki soruşturma nedeniyle tutuklandı. Birincisi, FETÖ soruşturması nedeniyle 2017/96115 soruşturma numarasıyla soruşturma yapıldı ve buradaki tutuklama Türk Ceza Kanunu'nun 309'uncu maddesine göreydi. Gezi davasıyla ilgili tutuklama ise Türk Ceza Kanunu'nun 312'nci maddesine göreydi. Tabii, sekiz yüz kırk gün tutuklu kaldıktan sonra beraat etti ve tahliye kararı... Ancak bu, FETÖ soruşturmasından dolayı yani 2017/96115 numaralı soruşturma dosyasında savcının istemi doğrultusunda tahliye kararı verilen bir davadır; bu davada bugüne kadar herhangi bir iddianame düzenlenmemiştir, herhangi bir dava açılmamıştır. O dosya gayet rahat cumhuriyet başsavcılığında bekletilmektedir. Geliyoruz... 312'nci maddesinden beraat ve tahliye kararıyla ilgili olarak peki şunu sormazlar mı: Bu iddianameyi kim düzenlemişti?
Bakın, değerli arkadaşlar, bugüne kadar beraat kararı verilen gerek Ergenekon'daki, Balyoz'daki ve gerekse Gezi davasındaki tüm davaların iddianamesini hazırlayan savcıların hepsi FETÖ'den ihraç edildi. Dün beraat edilen davanın iddianamesini de aynı şekilde FETÖ'den ihraç edilen bir savcı düzenlemişti. Şimdi, bu dosya bugüne kadar bekletilecek, bu hukuk devletinde yaşanan bir hadise değil. Tüm hukukçu arkadaşlarımız bilirler, eğer bu şekilde bir tahliye kararı verilmiş ise siz sil baştan alıp yeniden sorgu yapamazsınız; bu, yasak sorgu sistemine girer, ki Anayasa'mızın 38'inci maddesinin altıncı fıkrası uyarınca bunlar bir iddianamenin düzenlenmesine esas teşkil etmez değerli arkadaşlar. Yani doldur boşalt yöntemiyle "Ben senden istediğim ifadeyi alıncaya kadar seni tahliye ederim, tutuklarım; tahliye ederim, tutuklarım." Bu, yasak sorgu yöntemidir, Ceza Muhakemesi Kanunu bu tür uygulamayı yasaklamıştır; bu, aynı zamanda Anayasa'mıza da aykırıdır.
Geliyoruz... Efendim, buradaki tutuklamaya sevk yazısında şu deniliyor: "Dışarıda bulunan filan filan kişilerle görüşülmüş." "Görüşüldü." dedikleri kişilerle bu telefonun içeriğinin ne olduğu belli değil. Yani her telefon görüşmesi, yabancı bir kişiyle telefon görüşmesinin yapılmış olması... Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin, daha doğrusu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin 154'üncü paragrafında "Bu bir tutuklama sebebi de olamaz." deniliyor değerli arkadaşlar.
Şimdi, eğer bir ülkede bu şekilde, sekiz yüz kırk günden beri keyfî bir şekilde herhangi bir iddianame düzenlenmiyor, herhangi bir delil araştırılmıyor... Buradaki tutuklamaya sevk yazısında sadece bulgulara dayalı olarak deniliyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayalım Sayın Tanal.
MAHMUT TANAL (Devamla) - Özür dilerim, bitireceğim Başkanım.
Hepimiz, kim suç işlemişse mutlaka cezalandırılmalı. Biz, suç işleyen hiç kimsenin korunmasını, kayırılmasını istemiyoruz ama değerli arkadaşlar, siz bir insanla ilgili soruşturmayı sekiz yüz kırk gün önce başlatacaksınız yani 2017 yılının soruşturma numarasıyla başlatacaksınız, 19/2/2020, bugünkü tarihle de tutuklamaya sevk edeceksiniz; bunun adı keyfîliktir. Böyle bir ülkeye hiçbir yatırımcı gelip o ülkede yatırım yapmaz. Hepinizin başına gelebilir. Efendim, hatta burada deniliyor ki: "Darbe sürecinde karar mekanizmasına katılanlardan olduğu şüphesiyle..." O zaman demek ki ellerinde, bu darbe teşebbüsündeki karar mekanizmasına katılanların hepsini açıklamaları gerekiyor. Kimler bu karar mekanizmasına katıldı? Bugüne kadar karar mekanizmasına katılanların listesi açıklanmadı değerli arkadaşlar. Yani eğer biz gerçekten burada hukuk arıyorsak, adalet arıyorsak...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
MAHMUT TANAL (Devamla) - Bitiriyorum Başkanım, çok özür dilerim.
BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın.
MAHMUT TANAL (Devamla) - Değerli arkadaşlar, burada hâkimlerin pusulası Cumhurbaşkanının söylediği sözler olmamalı. Hâkimlerin pusulası adalet olmalı, hukuk devleti olmalı, hukukun üstünlüğü olmalı. Bakın, Türkiye, hukuk devleti sıralamasında 125 ülke arasında şu anda 109'uncu sırada, 125 ülke arasında biz 109'uncu sıradayız. Burada, bizim üzerimizde hangi ülkeler var değerli arkadaşlar? Üst sıralarda olanlar; Tunus bizim üzerimizde, 61'de, Gürcistan 41'de, Şili 25'te, Özbekistan 94'üncü sırada değerli arkadaşlar. Siz burada hangi yasayı yaparsanız yapın, fabrikalar kapanıyorsa bir ülkede, cezaevlerinin sayısı sürekli artıyorsa, o ülkede hukuk güvenliği yoksa yapacağımız bu şekildeki -sübvansiyon- düzenlemelerle bu ülke rahatlığa kavuşmaz.
Hepinize teşekkür ediyorum. Saygılarımı sunarım.
İyi çalışmalar diliyorum. (CHP sıralarından alkışlar)