GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Bankacılık Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:58
Tarih:19.02.2020

KEMAL BÜLBÜL (Antalya) - Teşekkür ediyorum.

Sayın Başkan, değerli Genel Kurul; düzenlemeyle, kalkınma ve yatırım bankalarının, BDDK tarafından belirlenecek esaslar çerçevesinde, tüm kredi müşterilerinden sağlayacakları fonların da mevduat olarak değerlendirilmesi amaçlanmaktadır. Düzenlemeyle, kalkınma ve yatırım bankaları, bankalara faizsiz fon kullandırabilecektir. Teklifin 5'inci maddesinde, kalkınma ve yatırım bankalarının BDDK tarafından belirlenecek esaslar çerçevesinde tüm kredi müşterilerinden sağlayacakları fonların mevduat olarak değerlendirilmesiyle ilgili değişiklik teklifinin etki analizi yapılmadığı için düzenlemeyle birlikte kalkınma ve yatırım bankalarının gelişmesinde pozitif bir etki oluşup oluşmayacağı öngörülememektedir. Aslında dünden beri yasanın tümü üzerinde ya da maddeler üzerinde yapılan konuşma, yorum ve önerilerde tıpkı eğitimde bağımlılık, ekonomide bağımlılık, yargıda bağımlılık arayışları gibi bankacılıkta da bir bağımlılık arayışı ve giderek bağımlılığı da ortadan kaldıran bir bağlılık, bir bağlama çalışması söz konusu. Bunu, bugün ve dün, en güzel, Gezi eylemleri üzerinden yapılan yorumlarda, Gezi eylemleri üzerinden yapılan grup konuşmalarında, Gezi eylemleri üzerinde yapılan çeşitli yargı kararı girişimlerinde gördük.

Gezi eylemi meşru, demokratik bir halk hareketi olup Türkiye'de demokrasinin tüm kurum ve kuruluşlarıyla yerleşmesini sağlayan ve bu amaçla meşru, demokratik hakkını kullanan bir halk hareketi iken, Gezi'de Berkin Elvanlar, Gezi'de Ali İsmail Korkmazlar katledilmişken, Gezi'de Berkin Elvanların anneleri meydanlarda yuhalatılmışken, bu duruma "Vandallık" tanımı getiren ama barbarlığı bir yana bırakmayana herhâlde Mahzuni baba olsaydı şöyle diyecekti: "Ey erenler gözüm yaşı/Gizli bir seyhana benzer/Hâli haktan ayrı kişi/Dil bilen hayvana benzer/Kamil söyler arif dinler/Kendini bilmez hainler/Yetim hakkını yiyenler/Gül yüzlü şeytana benzer." Bu da yetmeyecekti; Reyhani babanın tabiriyle "Sırtıma verdiler sitem yükünü/Yel devirsin sebeplerin kökünü." pozisyonu ortaya çıkacaktı.

Şimdi, meşru demokratik bir eylemi, ülkesinden, doğasından, ağacından, insanından, demokrasisinden, kamusal yaşamından, sosyal, kültürel, inançsal yaşamından sorumluluk duyan bir hareketi "Vandallık" diye tasvir etmek ve buna dair verilmiş yargı kararı üzerinde tahakküm oluşturup bağlı bir yargı oluşturmak, bununla da yetinmeyip talimat vermek ortadayken, hâlâ Gezi eylemleri sırasında katledilen çocuklarımız suçlu sayılırken, Gezi eylemleri sırasında katledilenler sanki kendi kendini katletmişler gibi bir vahamet söz konusuyken, bu saldırının, bu katliamın, bu faşizmin sebebini sorgulamak gibi ahlaki, insani, vicdani bir görev varken Gezi'yi "Vandallık" diye tabir etmek ve Osman Kavala hakkında bunları yapmak akılla açıklanacak bir şey değil.

Bir başka şey: Bakınız, önceki gün daha önce Parlamentoda da vekillik yapmış, burada bulunmuş Sevgili Mahmut Alınak arkadaşımıza barbarlığın da ötesine geçen, 68 yaşında, suçu sadece kitap yazmak olan ve hakkında yargı kararı yürütülürken halkın, ailesinin, çocuklarının önünde zorla kelepçelenmek suretiyle Vandallık uygulanan bir durum karşısında Gezi'yi güncellemek, Gezi'yi yeniden yapmak, yeniden alanlarda meşru, demokratik hakları savunmak, kamusal yaşamın yaşanabilir olmasını savunmak artık bir hak olmuştur ve bu hakkı oluşturabilmek için bir tek çare vardır: Bu hakka engel olan faşizmi itlaf etmek gerekir.

Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (HDP sıralarından alkışlar)