| Konu: | Bankacılık Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 57 |
| Tarih: | 18.02.2020 |
MHP GRUBU ADINA MUSTAFA KALAYCI (Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 176 sıra sayılı Bankacılık Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi'nin geneli üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Bu vesileyle yüksek heyetinizi hürmetle selamlıyorum.
Türk ekonomisi, çok zorlu geçen çalkantılı bir dönemi geride bırakmış, önemli risk ve tehditleri atlatarak iyimser bir iklime girmiştir. Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin sağladığı hızlı ve etkin karar alma mekanizmasıyla ekonomik dengelenme ve değişim süreci daha koordineli bir şekilde yönetilmektedir. 2018 yılından itibaren dış saldırılar ve yaptırım tehditleriyle çökertilmek istenen ekonomimiz, alınan isabetli ve etkili tedbirler sayesinde bu saldırılara karşı dayanıklılığını ispat etmiş; siyaseten yoğun bir gündemin, 2 seçimin ve Barış Pınarı Harekâtı'nın yaşandığı 2019 yılında dengelenmesini sürdürebilmiştir.
Bugün itibarıyla hem ekonomiye duyulan güven artmış hem de ekonomide çarklar daha hızlı döner hâle gelmiştir. Türkiye ekonomisi, 3 çeyrekteki daralmanın ardından 2019 yılının üçüncü çeyreğinde yüzde 0,9 büyümüş; böylelikle teknik resesyondan çıkarak büyüme patikasına girmiştir. Takvim etkisinden arındırılmış sanayi üretiminin 2019 yılı dördüncü çeyreğinde bir önceki yılın aynı çeyreğine göre yüzde 5,8 artması, bu dönemde büyümenin de yüzde 5 civarında çıkacağını, dolayısıyla 2019 yılında yüzde 0,5 büyüme hedefine ulaşılacağını göstermektedir.
Sanayi üretimi ve yıllık ciro değişimleri bazın da etkisiyle her geçen ay daha güçlü bir şekilde artmıştır. Ekim ayında yüzde 3,8; kasım ayında yüzde 5,1 artan sanayi üretimi, aralık ayında beklenenin de üstünde, yüzde 8,9 artış göstermiştir. İmalat sanayisinde yüzde 9,1 olan üretim artışının ara malında yüzde 10,6; sermaye malında yüzde 12,4 seviyesine çıkması büyük önem arz etmektedir çünkü bu gelişme ekonomideki toparlanmanın yatırıma yansımaya başladığına işaret etmektedir.
İşsizlik oranındaki artış, hızı kesilmekle birlikte devam etmektedir. Kasım 2019 döneminde işsizlik oranı yıllık bazda 1 puan yükselerek yüzde 13,3; genç nüfusta işsizlik oranı 0,9 puan yükselerek yüzde 24,5 düzeyinde gerçekleşmiştir. Mevsim etkisinden arındırılmış işsizlik oranı ise bir önceki döneme göre 0,3 puan azalarak yüzde 13,2 olmuştur. Sanayi sektöründe istihdamın 102 bin kişi artış göstermesi önemlidir.
Cari denge, 2019 yılında 1,7 milyar dolarla on sekiz yıl sonunda ilk kez fazla vermiştir; bunda ithalatın azalması etkili olmakla birlikte önemli olan ihracatın artmakta olmasıdır. Bir taraftan cari fazla verilirken diğer taraftan -hem de ticaret savaşlarının yaşandığı bir ortamda- ihracatımız artmış, tarihî rekor düzeyine ulaşmıştır. Bu durumun devam ettirilebilmesi ve ithalata bağımlılığın giderilmesi için ara malı ithalatını azaltan, yerli üretimi ve istihdamı teşvik eden, temel ürünler detayında rekabet gücü olan kapsamlı bir yerlileştirme programı uygulamaya konulmalıdır.
Ekonomik veriler 2020 yılında olumlu yönde gelişmelerin yaşanacağına işaret etmektedir. Ekonomik büyümenin öncü göstergesi olan İmalat Sanayi Satın Alma Yöneticileri Endeksi'nin geçen ay 51,3 puana yükselerek yirmi iki aylık aranın ardından ilk kez eşik değerin üzerinde gerçekleşmesi, sektörde üretim faaliyetleri açısından ılımlı iyileşmeyi göstermektedir. Yeni siparişlerde ve üretimdeki artış iki yıla yakın bir dönemin en yüksek oranında gerçekleşmiş, istihdamda da son üç ayın ilk artışı kaydedilmiştir.
Türkiye genelinde konut satışları geçen ay bir önceki yılın aynı ayına göre yüzde 55,8 artışla 113.615, ilk defa satılan konut sayısı ise yüzde 16,1 artarak 36.040 olmuştur. Otomobil satışları ise geçen ay bir önceki yılın aynı ayına göre 2 katına çıkmış, ticari araç satışları aynı dönemde yüzde 55 artmıştır ve geçen ay yüzde 6,1 oranında artarak 14,8 milyar dolara ulaşan ihracat rakamı, cumhuriyet tarihinin en yüksek ocak ayı ihracatı olarak kayıtlara geçmiştir.
Ekonomik Güven Endeksi, Tüketici, Hizmet, Perakende Ticaret ve İnşaat Sektörü Güven Endeksleri ocak ayında artmaya devam etmiştir. Ekonomimiz bu yıl inşallah hedeflenen hatta hedefin üstünde yüksek büyüme oranına ulaşacaktır, buna mukabil bazı felaket tellalları ve kriz çığırtkanları ortaya çıkan olumlu gelişmeleri bilinçli olarak gölgeleme niyetindedir. Siyasette kaos peşinde olanların ekonomide de gerçekleri saptırma gayreti içinde olduklarını, ayrıca ipe sapa gelmez iddialarla Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemini yıpratma amacıyla harekete geçtiklerini görüyoruz. Milletimiz şahittir ki Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle daha etkin, hızlı ve isabetli kararlar alma imkânına kavuşan Türkiye, devasa sorunlarla baş etme ve küresel meydan okumalara karşı koyma kabiliyetini güçlendirmiştir. Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemi, Türk devlet geleneğine en uygun sistemdir. Cumhuriyetimiz yeni sistemle sağlam esaslara bağlanmış, daha da güçlenmiştir. İnanıyoruz ki Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle başlayan dönem siyaset ve devlet hayatının sıçrama tahtası, önümüzdeki bin yılların altın anahtarı olacaktır; Türkiye, Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle lider ülke ve küresel güç hâline gelecektir.
Değerli milletvekilleri, Türk bankacılık sektörü iç ve dış kaynaklı belirsizlikler nedeniyle zorlanmış olsa da çabuk toparlanmış ve yaşanan uluslararası baskıya rağmen 2019 yılında beklenenden daha iyi performans göstermiştir. Bankacılık sektörünün 2019 yılı toplam aktifleri geçen yıla göre yüzde 16,1 artışla 4 trilyon 491 milyar liraya ulaşmıştır. Sektörün öz kaynakları ise yüzde 16,6 büyüyerek 492 milyar lira seviyesine çıkmıştır. Sermaye yeterliliği oranı 2018 yılında yüzde 17,3 iken 2019 yılında yüzde 18,4'e yükselmiş; çekirdek sermaye yeterlilik oranı da yüzde 13,8'den yüzde 14,2'ye çıkmıştır. Bu durum bankacılık sistemimizin güçlü yapısını açık bir şekilde ortaya koymakta, hâlihazırda yüksek olan güven algısını daha da desteklemektedir.
Ülkemiz finansal sektörünün denetim ve düzenleme çerçevesinin uluslararası ilke ve standartlara tam uyumunun sağlanması, ekonomik büyümeye katkı sağlama gücünü artıracaktır. Uluslararası standart ve ilkeler başta Basel Bankacılık Denetim Komitesi ve Finansal İstikrar Komitesi olmak üzere uluslararası kuruluşlar tarafından belirlenmekte ve geliştirilmektedir.
Kanun teklifiyle, Bankacılık Kanunu'nda yapılan değişikliklerde, bankacılık sistemine güven bakımından büyük önem taşıyan bu standart ve ilkelere uyum sağlanması amaçlanmaktadır. Ayrıca, kalkınma ve yatırım bankacılığının geliştirilmesine ve katılım bankalarının çalışma prensiplerine uygun ürün ve hizmet çeşitliliğinin artırılmasına yönelik düzenlemeler yapılmakta, factoring şirketlerinin sermaye yapılarının güçlendirilmesi amacıyla kuruluşunda nakden ödenecek sermaye tutarı 20 milyon liradan 50 milyon liraya çıkarılmaktadır.
Finansal piyasalarda güven ve istikrarın sağlanması, kredi sisteminin etkin bir şekilde çalışması ve tasarruf sahiplerinin hak ve menfaatlerinin korunması açısından bankacılık sistemi etkili ve ihtiyatlı kurallarla düzenlenmektedir. Bu kurallara uyum bakımından etkin denetimlerin yanı sıra mevzuata aykırılıkların caydırıcı cezalara tabi tutulması önem arz etmektedir.
Kanun teklifinde, bankacılık mevzuatındaki mevcut idari para cezası tutarları güncellenmekte, iki yıl içerisinde aynı aykırılığın tekrarlanması durumunda Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kuruluna idari yaptırımı ağırlaştırma yetkisi verilmektedir.
BDDK denetimleri sonucunda bankacılık sistemini tehlikeye düşürdükleri tespit edilen banka mensupları da "imza yetkisi geçici kaldırılacaklar" kapsamına alınmaktadır.
Finansal piyasalarda manipülasyon ve yanıltıcı işlemlerin tanımı yapılarak hangi işlem ve uygulamaların bu kapsama gireceğinin BDDK tarafından belirlenmesi ve Resmî Gazete'de yayımlanması öngörülmektedir. Bu işlem ve uygulamaları yapanlara, sağlanan menfaatin 2 katından az olmamak üzere, bir önceki yıla dair faiz, kâr payı gelirleri, alınan ücret ve komisyonlar ile bankacılık hizmet gelirleri toplamının yüzde 5'ine kadar idari para cezası uygulanması düzenlenmektedir. Bu konuda Avrupa Birliğinin 596/2014 sayılı Direktifi'nde öngörülen ceza yıllık cironun yüzde 15'i olarak belirtilmiştir.
Kanun teklifiyle, bir bankanın dâhil olduğu risk grubu, sahipleri ve yöneticileri ile eş ve çocuklarını içerecek şekilde yeniden belirlenmektedir. Kamuya ait bankalar ile kamu kurum ve kuruluşlarına dair risk grupları da yeniden tanımlanmaktadır.
Türkiye Varlık Fonu Yönetimi Anonim Şirketi ve Türkiye Varlık Fonu ve bunların sahip olduğu fonlarla yapılan işlemler de kredi sınırlamalarına tabi olmayan işlemler arasına alınmaktadır.
Değerli milletvekilleri, kanun teklifinde, bankaların mali bünyelerinde herhangi bir sorun mevcut olmasa bile oluşması muhtemel sorunların ve alınması gereken önlemlerin önceden belirlenerek hazırlayacakları önlem planının BDDK'ye gönderilerek denetime hazır tutulması suretiyle gözetim ve denetim süreçlerinin etkinliğinin artırılması, karar alma ve uygulama süreçlerinin hızlandırılması amaçlanmaktadır.
Kanun teklifiyle yapılan bir başka düzenlemede, bankaların her türlü işlemlerinden elde ettikleri ücret, masraf, komisyon ve diğer menfaatlerin nitelikleriyle azami miktar ya da oranlarını tespit etme, bunları kısmen veya tamamen serbest bırakma hususundaki yetkiler doğrudan Merkez Bankasına verilmektedir. 10 Şubat 2020 tarihli Resmî Gazete'de yayımlanan BDDK Yönetmeliği ve Merkez Bankası Tebliği'yle bankaların alabileceği ücret ve komisyonlara sınırlamalar getirilmiştir. Vatandaşımız, bankalarda yaptığı işlemlerde çeşitli adlarla istenen ücret ve komisyonları yıllardır çaresizce ödemek durumunda kalmıştır. Bu durum, vatandaşlarımızın en fazla şikâyetçi olduğu konulardan biridir. Milliyetçi Hareket Partisi olarak uzun süredir dile getirdiğimiz ve düzenleme yapılmasını istediğimiz bu konunun düzen altına alınması memnuniyet vericidir.
Bankacılık sektörünün iki alanda potansiyel sorunu bulunmaktadır: Dolarizasyon ve takipteki alacaklar. Bankaların yabancı para mevduatının toplam mevduata oranının yüzde 51'e yükselmesi bankacılık sektörü için sıkıntı oluşturmaktadır. Enflasyonun tek haneye gerilemesinin desteği ve Türk lirasının değer kazanmasıyla güvenin artması dolarizasyonu azaltabilecektir.
Bankaların 2018 yılında yüzde 3,87 olan takipteki alacaklarının nakdî kredilere oranı 2019 yılında yüzde 5,36 düzeyine çıkmıştır. Takipteki alacakların yönetimi, sektörün mali yapısı ve kârlılığı açısından kritik önem taşımaktadır.
Geçen yıl Bankacılık Kanunu'nda düzenleme yapılarak kredi borçlarını ödeyemeyen firmalarımızı tekrar üretime yönlendirebilme amacıyla finansal yeniden yapılandırma öngörülmüştür. BDDK Yönetmeliği ve Bankalar Birliği tarafından hazırlanan çerçeve anlaşmalar kapsamında finansal yeniden yapılandırma uygulamasına başlanmış ancak henüz önemli bir sonuca ulaşamayan çalışmalar devam etmektedir. Finansal güçlük içinde bulunan ancak mali sisteme olan borçlarının yeniden yapılandırılması yoluyla faaliyetine devam etmesi imkân dâhilinde olan firmalara faaliyetlerini sürdürebilecekleri bir ortamın sağlanması, bu şekilde ilgili firmaların ticari faaliyetlerinin genişlemesi ve katma değer yaratmaya devam etmeleri suretiyle ekonomiye yeniden kazandırılmaları ve istihdamın artırılması çok önemlidir. O nedenle, finansal yapılandırma uygulamasından etkili sonuçlar alınması için gereken önlemler alınmalıdır.
Türkiye zor bir ekonomik dönemden çıkmıştır, ekonomik göstergeler önümüzdeki dönem için umut vermektedir. Bu süreçte reel sektöre yönelik bazı kararların alınmasının tam zamanıdır. Ekonomik sıkıntılardan dolayı borçlarını ödeyemez duruma düşen ticaret ve meslek erbabımızı, esnafımızı ve çiftçimizi rahatlatacak yeni politikalara ihtiyaç bulunmaktadır. Tarımsal krediler ile esnaf kredilerinin faiz oranlarının düşmesi çok olumludur fakat faiz oranları düşmekle birlikte, kara listede yer alan birçok esnaf ve çiftçi uygun kredi şartlarından maalesef yararlanamamaktadır. Esnaf ve çiftçi verilen kredilere ulaşamadıktan sonra, var olan borçlarını ödemekte zorlandığı süreçte faiz oranının düşmesinin onlar için hiçbir anlamı kalmamaktadır. Esnaf ve çiftçimizi rahatlatmak, ekonomiye canlılık kazandırmak, yeni kredilerin ve yatırımların önünü açmak amacıyla sicil affı mutlaka çıkarılmalıdır.
Diğer taraftan, vergi ve SGK primlerine ilişkin hem yapılandırma taksitlerini ve hem de cari yükümlülüklerini yerine getiremeyen çok sayıda kişi bulunmaktadır. Yeniden yapılandırmanın vergi sistemine olan güveni sarstığı, vergi ahlakını bozduğu, bu konuda toplumda sürekli bir beklenti ortamının doğmasına neden olduğu doğrudur ancak son iki yılda yaşanan sıkıntılar ve hâlen ekonomide yaşanan toparlanma dikkate alındığı takdirde içinde bulunulan şartlar yeni bir yapılandırma yapılmasını kaçınılmaz kılmaktadır. Vergi ve prim tahsilatının artırılması yanında, vatandaşın rahatlatılması için eski yapılandırma borçları dâhil tüm borçların birleştirilerek yeni bir yapılandırmaya gidilmesi, cari ay ödemeleriyle birlikte ödenebilecek uygun faiz ve uzun vade öngörülmesi hem amaca ulaşılması ve hem de tekrar bir yapılandırma ihtiyacı doğmasına meydan verilmemesi açısından önem arz etmektedir.
Diğer yandan, bankalara olan kredi borçları katlanarak artan ve başta mazot, gübre ve elektrik olmak üzere, girdi fiyatları pahalılaşan çiftçimiz gerçekten zor durumdadır. Mevcut uygulamada çiftçimizin kredi yapılandırmalarına yüksek faiz uygulanmaktadır. Ziraat Bankası ve Tarım Krediye olan borçlarında, çiftçilerin ödeyebileceği uygun şartlarda yapılandırmayı içeren bir düzenleme ivedilikle yapılmalıdır.
Yine, çiftçimiz zamlarla iyice artan elektrik faturalarını ödemekte zorlanmaktadır. Tarımsal sulamada ve seralarda kullanılan elektrik için daha düşük tarife belirlenmelidir. Ayrıca, elektrik fatura bedellerinin hasat sonrası fatura edilerek tahsili sağlanmalıdır.
Diğer taraftan, Konya Ovası'nda ruhsatsız ya da depo ve benzeri adlarla izin alınmış çok sayıda yer altı su kuyusu bulunmaktadır. Bu kuyular yıllardır kullanılmakta, elektrik faturaları ödenmektedir. Çiftçimiz, kuyu barışı yapılması suretiyle bu kuyulara ruhsat verilmesini istemektedir.
Yine, pancar üreticisine kotasını dolduramadığı için verilen kota cezalarında üreticinin kendi elinde olmayan sebepler dikkate alınmalı, kota cezaları mutlaka kaldırılmalıdır.
Velhasıl çiftçimizin sorunlarının çözümüne yönelik acilen bir tedbir paketi uygulamaya konulmalıdır. Bu sorunlar giderilmeli ki çiftçimiz daha fazla üretsin ve ekonomik büyümeye daha fazla katkı sağlasın.
Değerli milletvekilleri, kanun teklifiyle Sermaye Piyasası Kanunu'nda yapılan değişikliklerde sermaye piyasalarının derinliğinin ve rekabet gücünün artırılması amaçlanmaktadır. Piyasanın ihtiyaçları ve yatırımcı menfaatleri açısından mevcut düzenlemelerin güncellenmesi çerçevesinde "borçlanma aracı sahipleri kurulu" oluşturulmakta ve tüzel kişiliği olmayan yatırım fonları, konut ve varlık finansman fonlarının ticaret siciline kayıt edilebilmelerinin önü açılmaktadır. Ayrıca, uzun vadeli ve yoğun sermaye isteyen yatırımların finansmanının sağlanması amacıyla proje finansmanı fonu ve projeye dayalı menkul kıymetlere dair yeni bir düzenleme getirilmektedir.
Kanun teklifinin ülkemiz ve milletimiz için hayırlı olmasını diliyorum. Milliyetçi Hareket Partisi olarak bu kanun teklifine destek verdiğimizi belirtiyor, saygılarımı sunuyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)