| Konu: | Gezi'nin tarihimizde ilk kez demokrasi ve özgürlüklerin halk adına halk tarafından sahiplenildiği bir hareket olduğuna ilişkin açıklaması |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 56 |
| Tarih: | 13.02.2020 |
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
O günleri yaşayan ve Türkiye Büyük Millet Meclisinde bulunan bir kişi olarak ben de ismimin geçmiş olması nedeniyle söz alma ihtiyacı duydum. Burada Grup Başkan Vekiliydim, bir Sayın Bakanla ilgili gensoru görüşmesi vardı, sona erdi, uçağa bindim, İstanbul'a gittim, karşı tarafa geçtim. Giderken İçişleri Bakanı Sayın Muammer Güler'i aradım, zamanın İstanbul Valisini aradım ve Gezi'ye gittiğimi kendilerine söyledim, onların görüşlerini alma ihtiyacı duydum. Taksim'e vardım, Taksim'deki The Marmara Oteli'nde milletvekili arkadaşlarımız vardı. Gezi bileşenlerinin bir kısmı oradaydı, onlardan bir temsilciyle görüştüm, bir sivil toplum örgütünün başkanıydı. Bana düşüncelerini, hissiyatını ifade etti, "Bu Gezi açılırsa, polis barikatı buradan kaldırılırsa ve biz girip orada bildirimizi okursak bu kitle ancak öyle sakinleşebilir, öyle dağılabilir." dedi. Bunu hemen Sayın Muammer Güler'e bildirdim, "Çok güzel bir öneri." dedi ama oradan bir sonuç almadım.
Bu vesileyle şunları ifade etmek isterim: Gezi'yi bir terörize eylem olarak görmek son derece yanlıştır. Bakın, Gezi neden çıktı, ona bakmak lazım. En sonda söyleyeceğimi şimdi, hemen söyleyeyim: Gezi, tarihimizde, demokrasi ve özgürlüklerin halk adına birileri tarafından değil, ilk kez halk tarafından sahiplenildiği bir harekettir. (CHP ve HDP sıralarından alkışlar)
Şimdi, bir çevreyi, kentin merkezinde kalmış son yeşil alanı korumak, ona sahip çıkmak gayretidir. Bunu bir ideolojik karşı çıkış olarak değerlendirmeyi, ideolojik bir çerçeveye oturtarak bunu bir darbe teşebbüsüne doğru yönlendirmeyi ve öyle yorum yapmayı asla doğru bulmuyorum. Bu hareketten nemalanmak isteyenler olabilir, bu hareketi başka bir yöne çevirmek isteyenler olabilir, bu hareketi bir başka aşamaya geçirmek isteyenler olabilir ama hareketin çıkış nedeni budur, kentin merkezindeki tek yeşil alanı koruma gayretidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Elbette ki bu tek yeşil alan, bu çevreci hareket birtakım şeyleri sembolize ediyor. Ağaç öyle bir sembol ki bizim kültürümüzde "cennet" "hayat" "iktidar" gibi kavramlar hep ağaç üzerinden anlatılmıştır. Cennette Tuba ağacının gölgesini uman müminlere, kıyamet vakti bile ağaç dikmesini tavsiye etmiştir Hazreti Peygamber'imiz. Osmanlı İmparatorluğu'nun kuruluşu bile Osman Gazi'nin gölgesinde uyuduğu o ağacın dallarının büyümesiyle sembolize edilmiştir. Bunları çoğaltabiliriz. Yaş kesen, baş keser. Bakın, ağaç bir sembol. "Mesele üç beş ağaç değil." dedi Sayın Erdoğan, zamanın Başbakanı, bugünkü Cumhurbaşkanı.
CAHİT ÖZKAN (Denizli) - Eylemciler söyledi onu.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Hayır, hayır; Sayın Başbakan da söyledi, gayet iyi hatırlıyorum.
BAŞKAN - Sayın Hamzaçebi, toparlayalım lütfen.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Bakın, ağaç böyle bir sembol ama; ağaç, özgürlüğü de sembolize ediyor; ağaç, otoriter rejim uygulamalarına karşı çıkışı da ifade ediyor. Bunu böyle görmek lazım arkadaşlar.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ (İstanbul) - Toparlıyorum.
Bunu daha sonra başka bir aşamaya geçirmek isteyenler olabilir ama o günlerde bu heyete kulak verilseydi "Çocuklar, mesajınızı aldım, bu yeşil alanı koruyacağız." denseydi, inanın hiçbir şey olmamıştı.
Teşekkür ediyorum.