GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2013 YILI MERKEZÎ YÖNETİM BÜTÇESİ VE 2011 YILI MERKEZÎ YÖNETİM KESİN HESAP KANUNU TASARISI
Yasama Yılı:3
Birleşim:38
Tarih:12.12.2012

CHP GRUBU ADINA ALİ RIZA ÖZTÜRK (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, farklı görüşlerin değil dile getirilmesi, düşünülmesine, hayal edilmesine ahi tahammül edilemeyen bir süreç yaşıyoruz. İktidar muhaliflerinin "terörist" olarak görüldüğü, "terörist" denilince akla iktidar muhaliflerinin geldiği, Uludere'de yapıldığı gibi insanların "terörist" sanılarak katledildiği bir süreci yaşıyoruz. Halkın oylarıyla seçilmiş belediye başkanlarının ve milletvekillerinin, terör örgütü üyeliğinden uzun yıllardır tutuklu kaldığı, Anayasa'yla güvence altına alınan toplantı ve gösteri yürüyüşleri yapma hakkını kullananların, terör örgütü üyesi muamelesi gördüğü bir süreç yaşıyoruz.

Bu yıl da böyle bir süreç içerisinde, böyle bir ortamda adalet dağıtamayan, kendisi adaletsizliğin odağı hâline gelmiş yargısal kuruluşların ve Adalet Bakanlığının bütçesini görüşüyoruz. Bütçeden ayrılan pay Adalet Bakanlığına yüzde 1,6; sağlanan adalet Türkiye'de yüzde 1,6 bile yok. Ne kadar para, o kadar adalet veya tersi, adalet ne kadarsa para da o kadar.

Değerli milletvekilleri, yarın 13 Aralık günü. 13 Aralık 1980, Erdal Eren'in 12 Eylül 1980 mahkemeleri tarafından alelacele yargılanarak, hukuka aykırı bir şekilde yargılanarak hatta Erdal Eren'in öldürdüğü iddia edilen jandarma erini öldüren merminin, G3 tüfeğinden çıktığı konusundaki bilirkişi raporları hasıraltı edilerek, Yargıtayın bozması yok sayılarak, yaşı da büyütülerek, en hızlı bir yargılamayla idam edildiği günün 32'nci yıl dönümü olacak yarın, tarihe de Kenan Evren'in "Asmayalım da besleyelim mi?" sözünü geçirten kişidir Erdal Eren.

İşte, bugün, 12 Aralık günü, biz bu Adalet Bakanlığının bütçesini konuşurken, ben, burada, 2012 Türkiyesi'nde 1980 yılının adalet anlayışından daha farklı, daha demokrat bir yargı yapısını konuşmak isterdim. Nasıl o gün bilirkişi raporları hasıraltı edilmişse, deliller yok edilmişse, bugün de, bugünün mahkemelerinde de bilirkişi raporları yok sayılarak, deliller tartışılmadan, deliller değerlendirilmeden, sahte delillerle yargılamalar yapılmaktadır, insanlar mahkûm edilmektedir.

Değerli milletvekilleri, eskiden bütçe denilince -ben milletvekili değildim ama- bir heyecan sarardı. Bütçe günlerinde siyasetle ilgili olan, ilgisiz olan herkes televizyonların başına geçerdi, genel başkanların ve siyasetçilerin bütçedeki konuşmalarını dinlerdi, ama nasıl ki bayramların artık tadı tuzu kalmadıysa, bu bütçelerin de tadı tuzu kalmadı. Anayasa'da tanımlanan, milletvekillerine verilen bütçe hakkı on güne sığdırılıyor, on iki güne sığdırılıyor, bir yasak savma kabilinden bütçe görüşmeleri yapılıyor. Bütçenin özgül ağırlığı sıfıra doğru götürülüyor, sıfırlanıyor.

Değerli milletvekilleri, Türkiye'de bugün yargı kilitlenmiştir. Hava durumuna göre taksit taksit çıkarılan yargı paketleriyle, sözüm ona, sorunlar çözülecekti, çözülmedi. Geçen yıllardan farklı olumlu bir şey yok, olumsuz değişiklik ise çok. "Yargıda reform" adı altında taksit taksit çıkarılan yargı paketleri, iktidarın kendi yargısını oluşturmaktan, yargıyı siyasete araç kılmaktan başka bir işe yaramadı. Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay ve Danıştayın yeni yapısı, buralara yapılan atamalar ve bu kurumların uygulamaları, bunun somut kanıtıdır. Özellikle, tasfiye hâlindeki özel yetkili savcılık ve mahkemeleriyle bunların faaliyetlerini kaldığı yerden sürdüren terör mahkemeleri uygulamaları,

siyasal iktidarın hukuksuzluk yoluyla yargısal faaliyette bulunma niyet ve eylemlerinin somut kanıtlarıdır.

Sayın Başbakan 19 Aralık 2010 günü Bitlis'te verdiği bir demeçte: "Aydınları bizim içeriye tıktığımızı söylüyorlar, bizim içeriye tıktığımız bir tane aydın yoktur." demektedir. İçeriye tıktıklarını kabul etmektedir ama içeriye tıkılan kişilerin aydın olmadığını söylemektedir. Bu, yargıya nasıl müdahale edildiğinin somut göstergelerinden birisidir.

Yine, BDP'li milletvekillerinin dokunulmazlıklarının kaldırılmasına ilişkin bir olayla ilgili olarak: "Yargıya zaten gerekenleri söyledik, yargı da gereğini yapıyor, biz de Parlamentoda gereği neyse onu yapacağız." demiştir.

Yine, değerli milletvekilleri, merkezi New York'ta bulunan Gazetecileri Koruma Komitesi'nin bir üyesi Marton, Adalet Bakanıyla yaptığı görüşmelerde Adalet Bakanlığı heyetindeki bir yetkili, Cumhuriyet gazetesinden Utku Çakırözer'e verdiği demeçte: "Bugüne kadar hiçbir bilgi paylaşımı yapmadılar, sadece avukatlarla konuşarak rapor yazdılar. Türk yargısı bile onlardan daha adil" demek suretiyle, Türk yargısının ne kadar adil olduğu, Adalet Bakanlığının o heyetteki kişisi tarafından ifade edilmektedir.

Değerli milletvekilleri, Türkiye'de hukuk, yargı sistemi o kadar açmazda ki neresinden tutarsanız tutun elinizde kalıyor. Adaletin ve hukuk güvenliğinin olmayışı sorun. Hukuk adaletten yoksun, adaletsiz hukuk. Toplumsal vicdanı kanatan, adaletsiz, zalim bir hukuk.

Hava durumuna göre, konjonktüre göre taksit taksit yasa yapılması en büyük sorun. "Reform" kelimesinin içini boşalttınız Sayın Bakan. "Reform" denilince artık, taksit taksit yapılan ama ne idüğü belirsiz paketler, sonra da dağılan, darmadağın olan paketler akla geliyor.

Yargının bağımlılığı en büyük sorun. Bir türlü aşılamayan sorun, HSYK'nın Adalet Bakanı başkanlığında toplanması.

Mahkûmiyete dönüşen tutukluluk, sorun.

Adil ve dürüst yargılanmanın olmayışı, sorun.

Geç adalet, sorun.

Gizli tanıklık, sorun.

Suç örgütü telefon dinleme, sorun.

Yargılama sürecinde savunmanın kısıtlanması, avukatların yok sayılması, sorun.

Savunma hakkını kısıtlayan uygulamalar ile hâkim ve savcıların iç içe geçmiş olması, sorun. Bu durum, avukatları yargılama faaliyetlerinin dışına itiyor.

Avukatlar hakkında açılan davalarda Adalet Bakanlığının izni vermesi, sorun.

Peşin masraf uygulaması, hak arama hürriyeti noktasında ciddi bir sorun. Yine "Parası olan dava açsın, parası olmayan hakkını aramasın." anlayışı, sosyal hukuk devletiyle ne kadar bağdaşır, bunu da sizin takdirinize bırakıyorum Sayın Bakan.

Anayasa Mahkemesine bireysel başvuru, paralı olması, sorun.

Hukuk fakültelerinin sayısının artırılması, nitelik itibarıyla donanımlı hukukçulara sahip olmamızı engelliyor. Bu durum avukatlar kadar hâkimlerin portresini de engelliyor, bu da bir sorun.

Yine, mahkemelerdeki iş yoğunluğu, sorun; duruşmaların uzamasına neden oluyor.

Yıllardır, kanunda olmasına rağmen, istinaf yargısının hâlen kurulamamış olması, sorun ama ne yazık ki Sayın Başbakan, buradaki konuşmasında, istinaf mahkemelerinin kurulduğundan söz etti değerli arkadaşlarım.

Adli kolluğun olmayışı, sorun.

Bilirkişilik müessesesi, sorun.

Tasfiye hâlindeki özel mahkemeler ile onların yerini alan -Terörle Mücadele Kanunu'nun 10'uncu maddesiyle- yetkili mahkemelerin uygulamaları, sorun.

Toplumdaki af beklentisi, sorun.

Tutukevi, cezaevi koşullarındaki hususların tümü, sorun.

Hukuk kuralı var, uygulanmıyor ya da kişiye ve duruma göre uygulanıyor. Yani demokratik hukuk devletinin en önemli unsuru olan "eşitlik" ilkesine aykırılık, Türkiye'de ciddi bir sorun.

Tüm devlet memurları içerisinde yargı çalışanlarının sorunu, en büyük sorun. Devlet memurları içinde en çok çalışan zabıt kâtibi, mübaşir, odacı, yazı işleri müdürü, kalemde çalışan memurlar, gardiyanlar gibi yargı çalışanları, son alınan kararla fazla mesaileri, yol paraları ve havuzda biriken paraları gibi ödeneklerden mahrum bırakılmışlardır. Zaten çok düşük maaşlarla çalışan bu insanlar, açlık sınırının altındadır. Bu çok ciddi  sorundur. Cumartesi, pazar demeden gecenin geç vakitlerine kadar, bir mesaiye bağlı olmaksızın sürekli çalışan bu insanların bu ödeneklerinin kesilmesi, çok büyük sorundur Sayın Bakan.

Bütün bunlar yetmezmiş gibi, Adalet Bakanlığında, sürekli, kanuna ve evrensel hukuka aykırı yasa altı düzenlemeler yapılması, başka bir sorun. Adalet Bakanlığında hukuka uygun davranmama, yerleşik bir hâl almış. Örneğin, telekomünikasyon yoluyla yapılan iletişimin denetlenmesi, gizli soruşturmacı ve teknik araçlarla izlenmesi tedbirlerinin uygulanmasına ilişkin yönetmelikler Danıştay tarafından iptal edilmesine rağmen hâlâ uygulamada.

Yine, arama yönetmeliği, Danıştay tarafından iptal edilmesine rağmen uygulamada? Yakalama yönetmeliği, keza öyle. Uzlaştırma uygulamasına ilişkin yönetmeliğin kimi hükümleri Danıştayca iptal edilmesine rağmen hâlâ öyle. Adalet Bakanlığında pek çok yasa dışı genelge ve yönetmelikle bu işler yürütülmektedir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ALİ RIZA ÖZTÜRK (Devamla) - Değerli milletvekilleri, bu bütçenin adaletli olmadığı, bütçenin içerisinde adalet olmadığı çok açıktır ve çok nettir. Umuyorum ve diliyorum ki önümüzdeki günlerde Parlamento da aklını başına toplar ve adaleti gerçekleştiren, toplumsal vicdanı kanatmayan hukuk uygulamalarının yolunu açar diye düşünüyorum.

Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.