GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2013 YILI MERKEZÎ YÖNETİM BÜTÇESİ VE 2011 YILI MERKEZÎ YÖNETİM KESİN HESAP KANUNU TASARISI
Yasama Yılı:3
Birleşim:38
Tarih:12.12.2012

MHP GRUBU ADINA MESUT DEDEOĞLU (Kahramanmaraş) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2013 yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanunu Tasarısı kapsamında, Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı ile Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı bütçeleri üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Bu vesileyle yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.

Sayın milletvekilleri, 2013 yılı Merkezi Bütçe Tasarısı AKP Hükûmetinin 11'inci bütçesidir. Bütçeler, devletin hangi alanlara ne kadar kaynak ayırdığını ve hangi alanlara ne kadar kaynak sağlayacağını göstermektedir. AKP Hükûmetinin 11'inci bütçesi de daha önceki bütçeleri gibi tamamen vergiye dayalı kaynaklar üzerine hazırlanmış durumdadır. Hükûmet, bu kaynakları, toplumun günlük hayatta kullandığı pek çok ürüne zam yaparak sağlamayı planlamaktadır. Hükûmetin gelir kaynaklarının en başında akaryakıt zamları 1'inci sırada yer almaktadır. Türkiye, bu nedenle, son on yıldır dünyanın en pahalı akaryakıtını kullanmaktadır. AKP iktidarı, 2002'de 1,6 lira olan benzinin litre fiyatını, yapılan son zamlardan sonra 4,76 liraya yükseltmiştir. Hükûmet sadece akaryakıta zam yapmakla kalmayıp bütçe öncesi ve sonrası sürekli olarak pek çok ürüne zam yapmaya başlamıştır ve devam etmektedir. Hükûmet, bütçe açıklarını zam yaparak vatandaşların sırtına yüklemeyi âdeta alışkanlık hâline getirmiştir. Bütçe öncesi ve sonrası yapılan yüksek oranlı zamlar da bunun açık bir göstergesidir.

Memur maaşlarına bütçe dengeleri bozulur gerekçesiyle 4+4 oranında zam yapan Hükûmet, 2012 yılı içerisinde elektrik fiyatlarını yüzde 21, doğal gaz fiyatlarını 29,3 ve LPG fiyatlarını da yüzde 25,9 oranında artırmıştır.

Motorlu taşıtlardan alınan vergileri artıran Hükûmet, tapu işlemleri üzerinden alınan binde 16,5 oranındaki harçları da binde 20 olarak yeniden düzenlemiştir. Yapılan bütün bu zamlar piyasada ürünlere kısa sürede yansımış ve fiyatları artırmıştır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Hükûmet, bu bütçede de, geçmiş bütçelerde olduğu gibi, işçiyi, memuru, emekliyi, esnafı, çiftçiyi, asgari ücretliyi ve dar gelirliyi unutmuştur. Bu durumda, Kahramanmaraş ilimizde de yıllardır ağır aksak devam eden yatırımlar, 2013 yılı içinde de kaynak sıkıntısı nedeniyle tamamlanamayacaktır. Kahramanmaraş devlet yatırımı beklemektedir. Kahramanmaraş devlet tarafından hatırlanmayı beklemektedir.

Hükûmet tarafından uygulanan yanlış ekonomi politikaları, ülkemizde açlık ve yoksulluk sınırı altında yaşayan kişi sayısını da sürekli olarak artırmaktadır. Başta asgari ücretliler olmak üzere, çalışanların ve emeklilerin büyük çoğunluğu açlık sınırının altında yaşamaya mahkûm edilmişlerdir.

Ekonomi konusunda ülkemizde bunlar yaşanırken, AKP Hükûmeti tarafından izlenen yanlış politikalar terör olaylarını hâlen ülkemizin en önemli meselesi yapmaya devam etmektedir.

Terörle mücadelede görevli kurumlar arasında koordinasyon sağlanamadığı gerekçesiyle, Hükûmet, 2010 yılında, İçişleri Bakanlığına bağlı olarak Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığını kurmuştur. Hükûmet, o dönemde hazırlamış olduğu kanun tasarısının gerekçesinde koordinatörsüzlükten bahsederek terör konusunda verimli çalışmayı amaçladıklarını belirtmiştir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Hükûmet neredeyse sekiz yıl çalışmış olduğu mevcut teşkilatlarını verimsiz bulmuştur. İlk olarak 2010 yılı içerisinde İçişleri Bakanlığına bağlı olarak kurulan Kamu Düzeni ve Güvenliği Müsteşarlığı, daha sonra 2011 yılında yapılan bir değişiklikle Başbakanlığa bağlanmıştır. Kamu Düzeni ve Güvenliği ülkemizde her yıl artan terör olayları konusunda gerçekten önemli bir ihtiyaç olarak karşımızda durmaktadır. Bu kuruma gerçekten ülkemizde çok büyük görevler düşmektedir. Hükûmetin bu kurumu daha etkin çalıştırması konusunda kamuoyunda büyük bir beklenti vardır fakat Hükûmet tarafından terörle mücadele yerine müzakerenin tercih edilmesi bu beklentileri kısa sürede hayal kırıklığına uğratmıştır. Hükûmetin açılım konusunda başlatmış olduğu politikalar ve izlemiş olduğu yol terörü azdırmıştır. Her seçim öncesi açılım politikasından geri adım atan Hükûmet, seçmenin oyunu aldıktan sonra, seçim sonrası yeniden açılım politikalarını sürdürmüştür. Uygulanan açılım politikaları adım adım Türkiye'yi bölmeye götürmektedir. Uygulanan bu açılım politikalarından vatandaşlarımız rahatsızdır. Gelinen bu noktada Hükûmet tarafından terör konusunda mücadele yerine müzakerenin tercih edilmesi de ülkemizde bölücü terörü bitirememiştir, tam tersine, terörü daha da arttırmıştır. Yapılan araştırmalar da bunu göstermektedir. Son on yılda toplam 1.163 güvenlik görevlimiz bölücü terör örgütü tarafından haince şehit edilmiştir maalesef. Ülkemiz terör konusunda ağır bedeller ödemeye devam etmektedir. Açılım politikaları Türkiye'yi terör konusunda daha da kötü bir noktaya götürmüştür. Hükûmet bölücü terörle daha etkin bir mücadeleyi derhâl başlatmalıdır. Terör mutlaka bitmeli, ülke huzur ve güven ortamına yeniden kavuşmalı ve bu sağlanmalıdır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; konuşmamın bu bölümünde Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı bütçesi konusuna da değinmek istiyorum. Ülkemizde heyelan, deprem, sel gibi afetler sık sık meydana gelmekte ve bu olaylarda çok sayıda can ve mal kaybı yaşanmaktadır. Ülkemizde çok sayıda şehrin yerleşim alanı da coğrafi konum itibarıyla zaten deprem kuşağı üzerinde yer almaktadır. Bu illerden biri de Kahramanmaraş'tır.

Bugüne kadar ülkemizde meydana gelen depremlerde çok sayıda can ve mal kaybı meydana gelmiştir. Bu nedenle, afet ve acil durum hizmetleri ülkemizde büyük bir önem taşımaktadır. Bu hizmetler yetişmiş insan gücü ve modern araçlarla en hızlı bir şekilde verilmelidir.

Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığı 5902 sayılı Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun'la Başbakanlığa bağlı olarak kurulmuştur. Türkiye Acil Durum Yönetimi Genel Müdürlüğü, İçişleri Bakanlığı Sivil Savunma Genel Müdürlüğü ile Bayındırlık ve İskân Bakanlığı Afet İşleri Genel Müdürlüğü de aynı yasanın 18'inci maddesiyle ortadan kaldırılmış ve yerine il afet ve acil durum müdürlüğü kurulmuştur.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hemen hemen aynı amaç kapsamında kurulan bu iki kurumda çalışanlar arasında çeşitli sıkıntılar yaşanmaktadır. Kökleri eski, kuruluşu yeni olan il afet ve acil durum müdürlüğüne bağlı olarak çalışan personelin en büyük sorunlarından biri de kurumun fiziksel olarak ayrı ayrı çalışmasıdır.

Bu müdürlüklerin mali yönden özel idarelere bağlı birimler olması birçok sıkıntıya da beraberinde getirmektedir. 5902 sayılı Kanun'a göre afet ve acil durum müdürlüğüne bağlı olarak çalışan personelin maaşları Afet ve Acil Durum Yönetimi Başkanlığına ait bütçeden karşılanırken giderleri de il özel idare bütçesinden karşılanmaktadır. Bu kanuna göre özel idareler kendi personeline vermiş olduğu sosyal yardımları, il afet ve acil durum müdürlüğünde çalışan personele de vermek zorundadır. Bu konudaki sorunlar yargıya da taşınmış durumdadır.

Görevde yükselme pek çok kurumda olduğu gibi bu kurumda da yapılamamıştır. Bu kurumda çalışan bazı memurlar özel ücret alırken genel idare hizmetleri sınıfında çalışan personel bu ücretten mahrum kalmaktadır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Hükûmetin 2013 bütçesini ülkemizde sorunlara çözüm üretemeyecek, yatırım ve istihdam sağlayamayacak bir bütçe olarak görüyoruz. Bu vesileyle, yüce heyetinizi saygılarımla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.