GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2018 Yılı Kamu Denetçiliği Kurumu Raporu Hakkında Dilekçe Komisyonu ile İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:41
Tarih:02.01.2020

CHP GRUBU ADINA MAHMUT TANAL (İstanbul) - Değerli Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla, hürmetle selamlıyorum.

Kamu Denetçiliği Kurumunun 2012 tarihinde yasası kesinleşti, 2013 yılında faaliyete başladı ve 2013 yılında faaliyetlerine başladıktan sonra Kamu Denetçiliği Kurumunun asıl amacı, hukukun üstünlüğünün yerleşmesi, demokratik standartların yükseltilmesine katkı sağlamak, keyfîliğin önlenmesi, insan haklarına saygının geliştirilmesi, halka karşı sorumluluk anlayışının hâkim kılınması şeklindeki temel ilkeler üzerine oturtulmuştu. Nitekim, Kamu Denetçiliği Kurumunun resmî internet sitesine baktığımız zaman şöyle diyor: "İnsanların en hayırlısı, insanlara en fazla faydası dokunandır." Aynı zamanda "İnsanı yaşat ki devlet yaşasın." ilkesini kendine rehber edinen Kamu Denetçiliği Kurumu "idarenin hizmet kalitesinin yükseltilmesine, iyi yönetim ilkelerinin yerleşmesine, insan haklarının gelişmesine, hukukun üstünlüğünün sağlanmasına, hak arama kültürünün yaygınlaşmasına; şeffaf, hesap verebilir insan odaklı bir idarenin oluşmasına katkı sağlamaya çalışmaktadır." diyor. Ancak, özellikle belirtelim ki Ombudsmanlık Kurumunun faaliyetlerini sürdürdüğü yani faaliyetlerine başladığı 2013 yılından bugüne kadar, bu tablonun, baktığımız zaman, Kamu Denetçiliği Kurumu bu ülkede kurulmadan önceki hâli neydi, kurulduktan sonraki hâli nedir?

Şimdi, esasen, ülkede sadece Kamu Denetçiliği Kurumu kurulmadı, Kamu Denetçiliği Kurumuyla birlikte Kişisel Verileri Koruma Kurulu ve aynı zamanda Türkiye İnsan Hakları ve Eşitlik Kurumu da kuruldu. Bunların hepsi, 3 kurum da gerçekten, ülkede hukuk devletini egemen kılmak, insan haklarının bu ülkede hâkim kılınması, demokrasinin yerleşmesi, katılımcılığın ve şeffaflığın etkin bir hâle getirilmesi amacına yöneliktir.

Şimdi, tabloda görüldüğü üzere, 2011 ve 2018 yılları arasında, "Ekonomi" dergisinin 2011 tarihli Demokrasi Endeksi'ne göre Türkiye 167 ülke arasında 88'inci sırada. Peki, biz, burada tabloya baktığımız zaman, ombudsmandan sonra geriye mi gidilmiş, ileriye mi gidilmiş? Burada, bu konuşmanın içerisinde, bunun asıl sorumlusu aslında Kamu Denetçiliği Kurumu, Ombudsmanlık değil. Biraz önce bahsettiğim, Türkiye Eşitlik Kurumu, aynı zamanda Kişisel Verilerin Korunması Kurulu, Kamu Denetçiliği Kurumu bu ilkeleri yerleştirmeye çalıştığı hâlde, iktidarın kötü gidişatıyla bu güzide kurum da bunu engelleyemedi. Yani burada yapılması gereken, iktidarın ülkeyi nereden nereye getirdiği meselesi. Yani insan haklarında, basın özgürlüğünde, demokraside, hukuk devletinde, hukuk devletinde, hukukun üstünlüğünde bu kurumların gelmesiyle birlikte sürekli bir geri gidiş var. Aslında biz bu kurumları getirdik ama Avrupa Birliğine vaadimiz şuydu: Efendim demokrasi daha iyi işler hâle gelecek, insan hakları egemen olacak, hukukun üstünlüğü egemen olacak. Bu kurumları göstermelik yaptığımız gösteriliyor aslında yani bu tablo açık ve net ortada.

2012 yılında Hukukun Üstünlüğü Endeksi'nde -Dünya Adalet Projesi'nin 2012 yılı Hukuk Endeksi'nde- 97 ülke içerisinde 71'inci sıradayız, hükûmetin gücünün sınırlanmasında 68'inci sıradayız, yolsuzlukla mücadelede 35'inci sıradayız, şeffaflıkta 57'nci sıradayız, temel haklarda 76'ncı sıradayız, düzen ve güvenlikte 70'inci sıradayız, düzenleyici uygulamada 39'uncu sıradayız, sivil yargıda 44'üncü sıradayız, ceza yargılamasında 71'inci sıradayız. 2019 yılına geldiğimizde, Hukukun Üstünlüğü Endeksi'ne göre -yine Dünya Adalet Projesi'nin 2019 Hukukun Üstünlüğü Endeksi'nde- Türkiye 126 ülke arasında 109'uncu sırada; geriye gitmiş.

HAYDAR AKAR (Kocaeli) - Daha önce kaçtı?

MAHMUT TANAL (Devamla) - Tabloda görülüyor zaten, bakarsanız.

Değerlendirmedeki diğer kriterlere göre ise Türkiye şu sıralamalarda yer alıyor: Hükûmetin gücünün sınırlandırılmasında 123'üncü sırada, yolsuzlukla mücadelede 57'nci sırada. Devleti yönetenler, kamu kurumları vatandaşı doğru bilgilendirmekle görevlidir ancak birçok konuda görüyoruz ki kamuoyu yanıltılıyor, doğru bilgilendirilmiyor. Açıklık, şeffaflık ve doğruluğa ihtiyacımız var fakat Türkiye, şeffaflıkta 94'üncü sırada, temel haklarda 122'nci sırada, kişilerin can ve mal güvenliğinde 96'ncı sırada, hukuki ve idari düzenlemelerin uygulanmasında 106'ncı sırada, vatandaşların adalete erişebilirliğinde 96'ncı sırada.

Basın özgürlüğünde geride kaldık. Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütünün yayınladığı 2012 Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi'ne göre, Türkiye, basın özgürlüğünde 148'inci sırada. Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütünün yayınladığı 2019 Dünya Basın Özgürlüğü Endeksi'ne göre Türkiye basın özgürlüğünde 157'nci sırada; cinsiyet eşitliğinde 2012'de 124'üncü sırada iken, 2018'de 130'uncu sıraya düştük yani sürekli bir geri gidiş var.

Peki, Kamu Denetçisi, Sayın Ombudsman Şeref Malkoç ve diğer Kamu Denetçiliği Kurumu üyeleri yatıyorlar mı, uyuyorlar mı, ne yapıyorlar? Aslında onlara teşekkür ediyoruz, onlar çalışıyorlar. Hakikaten yoğun bir çabaları var Türkiye genelinde. Ama ne oldu? Bir, bütçeleri yetersiz; iki, personel yetersiz; üç, araç gereç yetersiz. Mevzuatın verdiği yetki gereğince Türkiye'nin her tarafında, tüm illerde şube açma yetkileri var iken bu bütçe nedeniyle bunu da yapamıyorlar tabii ki. Yani burada Kurumun çalışma arzusu, isteği bunlara yetmiyor. Buradaki sebeplerin bir tanesini biraz önce söyledim; bir başka olay, yine tavsiye kararlarına uyulmuyor; idareler, bürokrasi "Sen kimsin?" dercesine Ombudsmanlık Kurumuna tepeden bakıyor. Ombudsmanlık Kurumu idarelere sözünü dinletemiyor; ikincisi, güçleri yetmiyor. Kamu Denetçiliğinin kararlarını dikkate almayanlara yaptırım uygulanmalıdır, yaptırım yok. Kamu Denetçiliği Kurumunun kararları emredici hâle getirilmeli, Kuruma resen hareket edebilme imkânı sağlanmalıdır. Aynı zamanda bu konuda biz kanun teklifi de verdik, bunu da Genel Kurula getirmek lazım diye düşünüyorum.

Burada bir başka sorun, "iyi yönetim" diyorsak, iyi yönetimin yerleşmesini istiyor isek Kamu Denetçiliği Kurumunun mutlak suretle bu kararlarının yerine getirilmesi lazım. Yani Kamu Denetçiliği Kurumu, mevcut olan hukuk devletinin yerleşmesi ve özgürlüklerin ülkede uygulanabilmesi açısından halkın avukatı olarak tabir edilen bürokratik yapı, Cumhurbaşkanlığını karşısına alabilmelidir. Nasıl karşısına alabilmelidir? Ülkemizde adaletin yerleşmesinde, insan haklarının egemen olmasında, şeffaflıkta, yolsuzlukla mücadelede, denetimde, hesap verilebilirlikte, hukukun üstünlüğünde Cumhurbaşkanını da karşısına alabilmelidir arkadaşlar. Eğer bu cesareti, bu gücü Kamu Denetçiliği Kurumu da kendisinde bulamıyorsa, Kamu Denetçiliği Kurumunun başarılı olabilme şansı olamaz değerli arkadaşlar.

Şimdi, bu anlamda, peki diyeceksiniz ki bu eleştiriler... Kamu Denetçiliği Kurumunun evet gerçekten uygulamaya yönelik çok güzel, cesur kararları vardı. Hatırlarsanız, bu Yüksel Sokak'ta anıt vardı. İnsan hakları ihlali anlamında ben müracaat etmiştim. Kamu Denetçiliği Kurumu, o İnsan Hakları Anıtı'nın etrafının çevrilmesiyle ilgili o kararını verdi. Çok olumlu bir karardı. İçişleri Bakanlığı da derhâl ona uymak zorunda kaldı.

Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu'nun hem "Amaç" kısmında 1'inci maddesinde hem 5'inci maddesinde insan haklarına bağlı kalacağına ilişkin hüküm var ama 13'üncü maddesindeki yemine baktığımız zaman, yemin metninde insan haklarına bağlı kalacağına ilişkin hüküm yok. Ve aynı zamanda yemin metni de o kadar eksik ki "Türkiye Cumhuriyeti Devletinin varlığına, bağımsızlığına, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğüne, hukukun üstünlüğüne, hakkaniyete..." Burada eksiklikler...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MAHMUT TANAL (Devamla) - Sayın Başkanım, özür diliyorum.

BAŞKAN - Tamamlayın lütfen.

Buyurun.

MAHMUT TANAL (Devamla) - Burada yemin metninde olmayanlar: "Türkiye Cumhuriyeti devletinin varlığı ve bağımsızlığını" yeminde yok; "vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğü" yeminde yok; "Anayasa, hukukun üstünlüğü, demokrasi, Atatürk ilke ve inkılapları, laik Cumhuriyet ilkesi, millî dayanışma, insan hakları, temel hürriyetler" yeminde yok.

Peki, 2007'deki taslakta vardı, bunu niye çıkardınız? Yani bu şu demektir: Demek ki iktidarın insan haklarıyla ilgili bir duyarlılığı yok. İnsan haklarıyla ilgili bir duyarlılığı olmuş olsaydı, yemin metnine o insan haklarıyla ilgili en azından duyarlılığı hükmünün konulması lazımdı.

Şimdi, buradaki önerilerimizi şöyle sıralamak isterim ben:

1) İş mahkemelerinde işe iade davalarıyla ilgili, o kararların iadesiyle ilgili, bence, kamu kurumlarıyla ilgili Ombudsmana yetki verilmeli.

2) Yemin metnine "insan haklarına dayalı" ibaresi konulmalı.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın sözlerinizi lütfen.

MAHMUT TANAL (Devamla) - Sağ olun Başkanım.

3) Ombudsmanlık Kurumuna disiplin soruşturması yapma ve dava açma yetkisiyle ilgili çok caydırıcı yetkiler verilmeli.

4) İspanya'da olduğu gibi Anayasa Mahkemesine Kamu Denetçiliği Kurumu dava açabilmeli.

5) Ombudsmanlık aynı zamanda mevzuatla ilgili tavsiyelerde bulunabilmeli.

6) Ombudsman aynı zamanda sürekli şikâyet mercisi olmamalı. Avusturya'da mesela yüzde 60'a yakın danışma mahiyetinde kararlar veriyor. Aynı zamanda, Avusturya'nın Tirol eyaletinde, o bölgede, 4 kez tur atılmış, 30'a yakın danışma kurulu yapılmış.

Aynı zamanda, Kamu Denetçiliği Kurumuna devletin tüm kurumlarını, belediye ve mahkemeleri de kapsayacak şekilde yetki verilmeli çünkü dünyada böyle örnekler var. Yani mademki biz hukuk devletini, hukukun üstünlüğünü egemen kılmak istiyorsak...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MAHMUT TANAL (Devamla) - Bitiriyorum Başkanım, toparlayacağım.

BAŞKAN - Bugün enerji ve zaman tasarrufu yapmıyoruz zaten.

Buyurun.

MAHMUT TANAL (Devamla) - Aynı zamanda, mevcut olan mevzuatta askerî alanlarla ilgili yetki yok. Cumhurbaşkanı işlemleri getirildi ama askerî alanla ilgili bence yetki verilebilmeli.

Cumhurbaşkanının işlemlerine karşı Kamu Denetçiliği Kurumuna gidilebilir mi? Gidilebilir ama işlem yapabiliyor mu? Yapamıyor. Mahmut Tanal olarak ben şikâyet ettim, dedim ki: Cumhurbaşkanı, yeminine göre tarafsız olmalı. Seçimlerde devletin başıdır Cumhurbaşkanı. Bu hukuka aykırıdır.

Benim talebimi reddettiler, Yüksek Seçime gönderdiler, Yüksek Seçim reddetti. Şimdi Anayasa Mahkemesinde. Yani ben orada cesurca davranmasını beklerdim çünkü Başkan olarak, o konuda, gerçekten, hukukla beslenen bir ombudsman var ama bunu değerlendiremedi, bilemiyorum.

Kamu Denetçiliği Kurumuna Parlamentoya yasa teklif etme yetkisi verilmeli. Var mı dünyada? Var bunun örneği.

Kamu Denetçiliği Kurumu yaptığı soruşturma ve inceleme sırasında eğer bir hukuksuzlukla karşı karşıya kalırsa dava açabilmeli ve cumhuriyet savcılığına şikâyet edebilmeli.

Çok önemli bir öneri...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Çok önemli kısma geldik.

Buyurun.

MAHMUT TANAL (Devamla) - Bitiriyorum. Sabrınıza teşekkür ediyorum.

Kamu Denetçiliği Kurumunda bence yirmi dört saat, 7/24, sürekli telefonların başında nöbetçi bulunabilmeli. Şu anda mesai içerisinde var ama bence 7/24 buna ihtiyaç var.

İşitme engelliler için ayrıca özel bir telefon hattı bulunmalı. Kamu Denetçiliği Kurumunda bu yok. Örneğin nerede var? Örneğin İspanya'da bu konu var. Aynı zamanda ombudsman, haberli ve habersiz gözaltı yerlerini, cezaevlerini de dolaşabilmeli, hücre evlerini dolaşabilmeli. Kamu Denetçiliği Kurumuna başvurmak için menfaat şartı da kaldırılmalı.

Ben sabrınız için çok teşekkür ediyorum yani burada Cumhuriyet Halk Partisi olarak sadece eleştirilerimizi değil, yapıcı, yol gösterici düşüncelerimizi de söyledik.

Son cümle şu olsun: Evet, özel rapor hazırlamışsınız; ben kutluyorum. Bu özel raporun diğer alanlarla ilgili de yaygınlaşmasını bekliyoruz çünkü kanun bu konuda da yetkiyi vermiş durumda, bu yetkinizi kullanmanızı istirham ediyorum.

Hepinize teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)