| Konu: | Cumhurbaşkanlığının, Türkiye'nin millî çıkarlarına yönelik her türlü tehdit ve güvenlik riskine karşı uluslararası hukuk çerçevesinde her türlü tedbiri almak, Libya'daki gayrimeşru silahlı gruplar ile terör örgütleri tarafından Türkiye'nin Libya'daki menfaatlerine yönelebilecek saldırıları bertaraf etmek, kitlesel göç gibi diğer muhtemel risklere karşı güvenliğin idame ettirilmesini sağlamak, Libya halkının ihtiyacı olan insani yardımları ulaştırmak, Libya Ulusal Mutabakat Hükûmeti tarafından talep edilen desteği sağlamak, bu süreç sonrasında meydana gelebilecek gelişmeler istikametinde Türkiye'nin yüksek menfaatlerini etkili bir şekilde korumak ve kollamak, gelişmelerin seyrine göre ileride telafisi güç bir durumla karşılaşmamak için süratli ve dinamik bir politika izlenmesine yardımcı olmak üzere hudut, şümul, miktar ve zamanı Cumhurbaşkanınca takdir ve tayin olunacak şekilde, Türk Silahlı Kuvvetlerinin gerektiği takdirde Türkiye sınırları dışında harekât ve müdahalede bulunmak üzer |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 41 |
| Tarih: | 02.01.2020 |
AK PARTİ GRUBU ADINA İSMET YILMAZ (Sivas) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; bölgemizde huzur ve güvenliğin sağlanmasına yönelik Cumhurbaşkanlığı tezkeresi üzerinde AK PARTİ Grubumuzun görüşlerini açıklamak üzere söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle, sizleri ve ekranları başında bizleri izleyen aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Konuşmamın hemen başında, tüm şehitlerimizi rahmetle, minnetle ve şükranla yâd ediyorum. Hayatta olan gazilerimize de Allah'tan sağlıklı, uzun ömürler diliyorum. Ülkemizin huzur ve güvenliği için büyük bir inanç, cesaret, kararlılık ve fedakârlıkla görevini yapanlara teşekkür ediyorum; Allah yüzlerini ak eylesin.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Libya'da Arap Baharı sürecinde Şubat 2011'de başlayan protestolar iç savaşa dönüşmüş, NATO'nun krize müdahalesini müteakiben yaşanan gelişmeler sonrası kırk iki yıllık Kaddafi rejimi çökmüştür. Takip eden süreçte, demokratik kurumların inşa edilmesine yönelik çabalar artan silahlı çatışmalar sebebiyle akamete uğramış, ülkede parçalanmış bir yapı ortaya çıkmıştır.
Bu parçalanmış yapıya bir son vermek için Libya'da barış ve istikrarın tesisini teminen Birleşmiş Milletler aracılığıyla Libya'daki tüm tarafların katılımıyla yürütülen ve yaklaşık bir yıl süren Libya siyasi diyaloğu sonucunda 17 Aralık 2015'te Fas'ta Libya Siyasi Anlaşması imzalanmıştır. Bu anlaşma uyarınca oluşturan Libya Ulusal Mutabakat Hükûmeti, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin 2015 yılındaki 2259 sayılı Kararı'yla Libya'yı temsil eden tek ve meşru hükûmet olarak tanındı.
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin bu kararında, üye ülkelere, 13 Aralık 2015 tarihinde Roma'da düzenlenen, ülkemizden de Dışişleri Bakanımız Mevlüt Çavuşoğlu ile Ankara Milletvekilimiz Emrullah İşler'in katıldığı, aralarında Amerika Birleşik Devletleri Dışişleri Bakanının da bulunduğu 17 ülkenin bakanı, Birleşmiş Milletler, Avrupa Birliği, Arap Birliği ve Afrika Birliğinin temsilcilerinin de katıldığı Roma Konferansı'nda taahhüt edilen, Libya'ya teknik, ekonomik, güvenlik desteği verilmesi ve teröre karşı mücadelede yardımcı olunması çağrısında bulunulmuştur.
Bu kararda, uluslararası barışa ve güvenliğe tehdit olan teröre karşı mücadelede Ulusal Mutabakat Hükûmetine, talep etmesi hâlinde gereken desteğin üye ülkelerce verilmesi istenilmiş ve yine bu kararda, Akdeniz'deki insan kaçakçılığına yönelik olarak da Libya Hükûmetiyle iş birliği içerisinde olunması da istenilmiştir.
Bu kararda, anlaşmada belirtilenlerin dışında meşruiyet iddiasında bulunan paralel kuruluşlara desteğin verilmemesi ve bunlarla temasın kesilmesi de üye ülkelerden istenilmiştir.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Libya Siyasi Anlaşması'nda yeri bulunmayan -biraz önce hatiplerden birisi "Niçin 'sözde' diyorsunuz?" dedi- ve bu çerçevede gayrimeşru olan sözde Libya Ulusal Ordusunun, 4 Nisan 2019 tarihinde başkent Trablus'u ele geçirmek ve Ulusal Mutabakat Hükûmetini devirmek amacıyla başlattığı saldırıları devam etmektedir. Sivilleri ve sivil altyapıyı hedef alan bu saldırılar, Libya'da insani durumu giderek kötüleştirmektedir. Çatışmalar ve istikrarsız durum, DEAŞ ve El Kaide gibi terör örgütlerinin eylemleri için uygun ortamın oluşmasına sebebiyet verdiği gibi Libya topraklarının ve kara sularının Akdeniz'de insan ve göçmen kaçakçılığında kullanılmasına da yol açmaktadır. Bütün bu gelişmeler, Libya ve Türkiye dâhil, bölge için tehdit oluşturmaktadır. Gayrimeşru Libya Ulusal Ordusuna bağlı unsurlarca, Libya'da faaliyet gösteren Türk şirketlerinin, Libya'da yaşayan Türk vatandaşlarının ve Akdeniz'de seyreden Türk bandıralı gemilerin hedef alınacağı yönünde açıklamalar da yapılmaktadır. Libya Ulusal Ordusunun saldırılarının durdurulamaması ve çatışmaların yoğun bir iç savaşa dönüşmesi hâlinde Türkiye'nin gerek Akdeniz havzasındaki gerek Kuzey Afrika'daki çıkarları olumsuz yönde etkilenecektir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye ile Libya arasında imzalanan ve yürürlüğe giren Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılmasına İlişkin Mutabakat Muhtırası'yla esasen deniz yetki alanları konusunda hem Türkiye'nin hem Libya'nın uluslararası hukuktan doğan hakları korunmaktadır. İki ülke arasındaki tarihî, sosyal, siyasi ve ekonomik köklü ilişkiler dikkate alındığında, Libya'da barışın tesisiyle istikrarın sağlanmasının Türkiye açısından büyük önemi haizdir. Libya Ulusal Mutabakat Hükûmetiyle Güvenlik ve Askerî İş Birliği Mutabakat Muhtırası imzalanmış olup bu Mutabakat Muhtırası, güvenlik kurumlarımız arasında eğitim ve öğretim programlarının düzenlenmesi, teknik bilgi ve tecrübe paylaşımı, terörizmle ve yasa dışı göçle mücadele gibi konularda iş birliğimizin hukuki zeminini oluşturmaktadır.
Bu Muhtıra vesilesiyle, Ulusal Mutabakat Hükûmetiyle güvenlik alanında geliştirilecek iş birliği, Berlin Süreci başlıklarından biri olan Libya'da güvenlik alanında reformların gerçekleştirilmesine de katkı sağlayacaktır.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Libya Ulusal Mutabakat Hükûmeti, tüm bölgeyi etkileyebilecek, Libya'nın bütünlüğü ve istikrarına yönelik tehditler, DEAŞ, El Kaide ve diğer terör örgütleri, yasa dışı silahlı gruplar ile yasa dışı göç ve insan ticaretiyle mücadelede Türkiye'den askerî destek talebinde bulunmuştur. Kendisini Afro-Avrasya ülkesi kabul eden Türkiye'nin tarihî, sosyal ve kültürel bağları bulunan Libya'ya karşı ilgisiz, seyirci veya destek çağrısına sessiz kalması beklenilemez. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Haddizatında Libya'ya yönelik Türkiye Büyük Millet Meclisine yetki istenilen ilk tezkere bu da değildir. 24 Mart 2011 tarihinde yine Libya'yla ilgili bir tezkere Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemine gelmiştir. Libya'daki şiddet ortamının sona erdirilmesini teminen, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi tarafından alınan kararlar çerçevesinde, Libya'da istikrarın ve güvenliğin yeniden tesisine yönelik olarak katkıda bulunmak üzere Türk Silahlı Kuvvetlerinin yabancı ülkelere gönderilmesi ve bununla ilgili gerekli düzenlemelerin yapılması hususunda Hükûmetimize yetki verilmesine ilişkin tezkere bu Mecliste kabul edilmiştir.
MURAT EMİR (Ankara) - Alınan karar var, karar; Birleşmiş Milletler Genel Kurulunun kararı var.
İSMET YILMAZ (Devamla) - Tezkerenin gerekçesinde "Libya'nın geleceğiyle yakından ilgilenen ülkemiz, uluslararası çabalar çerçevesinde de Libya'nın yanında olmaya devam etme kararlılığına sahiptir. Ülkemizin bölgeyle siyasi, ekonomik, tarihî ve kültürel ilişkileri çerçevesinde, anılan Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararlarının uygulanmasına askerî katkı da dâhil destek verilmesi ulusal çıkarlarımızın bir gereğidir." denilmiştir. Bu gerekçe bugün için de geçerlidir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 2011 yılında Libya'da güven ve istikrarın yeniden tesisine yönelik olarak katkıda bulunan Türkiye, son gelişmeler de dikkate alındığında, bugün Libya'ya evleviyetle destek vermelidir. Bugün oylanacak tezkereyle Libya'ya sağlanacak destek, hem uluslararası hukuka hem de Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararlarına uygun olup Türkiye'nin Libya devleti ve halkıyla kurduğu tarihî ve kültürel geçmişinin de bir gereği olacaktır.
Libya, 1.780 kilometre sahip şeridiyle Orta Akdeniz'e hâkim, Doğu Akdeniz için kritik bir öneme sahiptir. Doğal zenginlikleriyle birçok emperyal gücün de ilgisi çekmektedir. Gayrimeşru bir gücün sivilleri, hastaneleri, okulları ve tüm altyapıyı hedef aldığı bir ortamda, Libya halkının temsilcisi meşru Libya Hükûmetinin hayatta kalma ve halkını yaşatma mücadelesine bigâne kalmamız ne vicdana ne de devletler arası ilişkilere sığar.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; iki ülke arasındaki ilişki, tarihî dostluk ve güven esasına dayalı bir ilişkidir. Libya, bizim için uzun tarihî ve kültürel bağlarımızın olduğu, deniz ülke sahası bakımından komşumuz olan vefalı, dost bir ülkedir. 20'nci yüzyılın başlarındı Gazi Mustafa Kemal'in Libya halkının emperyalizmle olan mücadelesine verdiği destek hâlâ hafızalarda taptaze yer almaktadır.
1911 İtalya işgaline karşı Libya'da savaşan subaylarımızdan biri olan Topçu Yüzbaşı Ali Haydar Efendi, Balkan Savaşlarından sonra Çanakkale savaşında görev yapmış ve burada şehit olmuştu. Yayınlanan anılarında Libya halkının subaylarımızı nasıl karşıladığını şu şekilde ifade eder: "8-10 bin kişinin alkışlarıyla 'Yaşasın Türkiye' nidalarıyla beş saat devam etti."
Birinci Dünya Savaşı'nda, Çanakkale'ye, Trablus'tan, Bingazi'den, Derne'den Mehmetçikler geldi. 18 Mart 1915 Boğaz Muharebesi'nde itilaf devletlerinin en önemli hedeflerinden biri olan Dardanos Bataryası'nda ağır obüs taburu 1'inci Bölük takım subayı olarak görev yapan Trablusgarplı Teğmen Mehmet Mevsuf Efendi görevi başında şehit oldu. Dardanos Bataryası, o günden sonra Hasan Mevsuf Bataryası olarak anılır oldu. Trablusgarplı Mehmet oğlu yedek subay Abdülhamid Efendi, Bingazili Hacı Ali Mehdi oğlu Teğmen Hüseyin Remzi Efendi, Trablusgarplı Abdullah oğlu er Ahmet, Trablusgarplı Mehmet oğlu Yüzbaşı Ali Sabir Efendi, Trablusgarplı Mehmet oğlu Yüzbaşı Ali Ulvi Efendi, Libya'nın evlatları, Cemaller, Hüseyinler, İsmailler, Hakkılar, Mahmut Azizler, Yusuf Cemaller Türkiye devletinin payitahtı düşmesin, düşman bu ülkeye girmesin diye bizimle birlikte mücadele ettiler, bizim kan kardeşimiz oldular. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Yine, Libya'nın 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı'nda ülkemize yönelik Amerika Birleşik Devletleri ambargosu sürecinde bize sunduğu destek de unutulamaz. Görüldüğü üzere, iki devlet ve halk bugüne kadar ortak tarih bilinciyle hareket etmiştir. Bugün Libya'nın meşru Hükûmeti ve halkı Türkiye'nin yardımını talep etmektedir. Bu tarihî dostluk ve vefa Libya'nın iç istikrarının ve barışının sağlanmasını teminen Türkiye'ye sorumluluklar yüklemektedir. Türkiye'nin millî menfaatleri için de, bölgenin istikrarı ve uluslararası barış için de Türkiye bugün Libya'ya destek olmalıdır.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Türkiye'nin Libya'yla imzaladığı Deniz Yetki Alanlarının Sınırlandırılmasına İlişkin Mutabakat Muhtırası, Türkiye'yi kendi kara sularıyla sınırlandırmaya çalışan, Türkiye'yi Antalya Körfezi'ne mahkûm etmek isteyen Yunanistan'a ve onu destekleyen ülkelere karşı verilen çok önemli bir cevaptır. Türkiye'nin ve Libya'nın Doğu Akdeniz'deki haklarının ve menfaatlerinin korunmasında ülkemizle aynı hukuki bakış açısına sahip Libya'nın huzuru ve istikrarı, bölgenin huzuru ve istikrarıdır. Bekliyoruz ki o anlaşmaya destek olanların buna da destek olması gerekir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Libya sadece Türkiye'nin ulusal menfaatleri açısından değil, bölgenin istikrarı ve uluslararası barış için de hayati öneme sahiptir. Libya, Kuzey Afrika ve Sahra Altı Afrika'nın Akdeniz'e açılan kapısıdır. İstanbul'dan çıkan bir konteyner Libya üzerinden Nijer'in başkenti Niamey'e yedi günde ulaşırken, istikrarın ve barışın olmadığı bir ahvalde, Libya'nın yer almadığı bir rotada İstanbul'dan çıkan bir konteyner Süveyş Kanalı ve devamında Ümit Burnu'nu aşıp Benin üzerinden Niamey'e yetmiş günde varmaktadır. Bu örnek dahi, Libya'nın Türkiye ekonomisi, bölge ticareti ve istikrarı için önemini göstermektedir.
Düzensizliğin ve istikrarsızlığın devam ettiği Libya, bugün Türkiye'nin mücadele ettiği DEAŞ gibi terör örgütleri için de bir barınma alanı olmaktadır. Terörün kökünün kazınması için de Türkiye Libya'ya destek vermelidir, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi de bunu ister. Ana hatlarıyla ifade edilen bu hususlar göstermektedir ki Türkiye, dost ve vefalı Libya halkının ve onların temsilcisi Ulusal Mutabakat Hükûmetinin resmî davetine cevap vermelidir.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; biz Türkiye olarak, başından bu yana Libya'daki soruna askerî bir çözümün mümkün olmadığını, mevcut sorunların, Birleşmiş Milletler himayesinde Libyalı tüm kesimlerin katılımıyla bizzat Libyalılar tarafından yürütülecek bir siyasi süreçle kalıcı çözüme kavuşabileceğini savunduk. Libya'da çatışan kardeş kabilelerin kaderleri ortaktır, ortak bir geleceği de birlikte kuracaklardır. Türkiye'nin asli vazifesi de bu kardeşliğin devamına katkıda bulunmak ve kardeş kabileleri bir araya getirerek barışın kaybedeninin olmayacağını göstermektir. Uluslararası camiaya ve Libya'daki tüm muhataplarımıza da bu yönde mesajlar verdik, vermeye de devam ediyoruz. Diplomatik çabaları destekledik, aktif olarak katıldık, bundan sonra da katılacağız. Hedefimiz, ülkedeki siyasi sürecin başarılı bir şekilde nihayete erdirilmesi, Akdeniz ve Kuzey Afrika'da istikrarın bir an evvel sağlanmasıdır. Bu tezkereye bir ad verilecekse bu tezkerenin asıl amacı Libya'da ateşkes ve istikrarın sağlanmasına katkı tezkeresidir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
MURAT EMİR (Ankara) - Savaşarak mı Sayın Bakan, savaşacak mısınız? Savaşarak mı ateşkes yapacaksınız?
İSMET YILMAZ (Devamla) - Tezkere, ateşkesin sağlanmasına katkıda bulunarak siyasi çözüm için uygun ortamı oluşturacaktır. Her alanda köklü ilişkilere sahip olduğumuz Libya'da ateşkes ve barışın tesisine yardımcı olmak üzere Ulusal Mutabakat Hükûmetinin talebine olumlu yanıt verilmesi ulusal çıkarlarımızla da uyumludur. Tezkeremizin Gazi Meclisimizce kabulü hâlinde ülkemiz meşru hükûmete destek sağlayarak bölgeyi istikrarsızlığa sürükleyecek, insani trajedilere yol açacak ve millî çıkarlarımıza halel getirecek oldubittilerin ortaya çıkmasını önleyecektir. Türkiye, tezkerenin kabulü hâlinde uluslararası toplumda Libya'da meşruiyetin korunması için daha kararlı bir pozisyon alacaktır.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Libya, sadece duygusal bağımızın olduğu bir coğrafya değildir; sahip olduğu kaynaklardan dolayı teröre bulanmış, meşru hükûmeti tehdit altına alınmış olan Libya, Türkiye'nin de içinde olduğu bölgeye istikrarsızlık yayar. Bu konu, bir parti meselesinden çok ülke güvenliğini, geleceğini, kazanımlarını ilgilendiren bir konudur. Yarının Türkiyesine daha büyük tehdit ve tehlikeleri miras bırakmamak için, sorunları torunlara havale etmemek için bugün bizden bekleneni yapmalıyız. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Misakımillî sınırlarının güvenliği sınırların ötesinde başlamaktadır. Teröre karşı mücadele her ülkenin hakkıdır, uluslararası hukuk da buna cevaz verir.
Libya birilerine uzak gelebilir. Libya bizim deniz komşumuzdur. Libya, bizim sadece deniz bağlarımızın olduğu bir yer değil, aynı zamanda Kuzey Afrika'nın en belirleyici ülkelerinden biridir. Kuzey Afrika'da bir kriz olduğunda bundan bütün Akdeniz ülkeleri etkilenir ve buna Türkiye de dâhildir. "Libya'da ne işimiz var?" sözü, tekrar söylüyoruz, dar bir bakış açısını ifade eder.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; "Risk var." diyorlar. Eğer risk var diye hiçbir adım atmazsanız evlatlarınızı çok daha büyük risk ve tehditlerle karşı karşıya bırakırsınız. "Dış politikada makas değiştirildi." diyorsunuz; dış politikada 360 derecelik bir perspektifle politikamızı yürütüyoruz, öyle olduğu için de Afrin'de Rusya'yla, Barış Pınarı'nda Amerika'yla birlikte anlaşabilme başarısını göstermiş bir ülkedir Türkiye. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Tabi oluruz, tabi!
İSMET YILMAZ (Devamla) - Sayın Başkanım, yine deniliyor ki "Türkiye yalnız kaldı." Türkiye hiçbir zaman yalnız değildir. Öyle olsaydı geçen yılın kasım ayında IMO'nun konsey üyeliğine Türkiye seçilmezdi ve elli üç yıl sonra, ilk defa, UNESCO 40'ıncı Genel Konferansı Başkanlığına bir Türkiye büyükelçisi seçilmezdi. Türkiye güçlüdür, Türkiye saygındır, zaten öyle olmasaydı Libya Hükûmeti sizden yardım da istemezdi.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; bir sayın milletvekili, Türkiye'nin vereceği desteğin Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin kararlarına aykırı olduğunu ifade etti, bunun da doğru olmadığını ifade etmek isterim çünkü Ulusal Mutabakat Hükûmetini Libya'yı temsil eden meşru hükûmet olarak tanıyan 2259 sayılı Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi Kararı'nda, üye devletlerin hepsinin, güvenlik ve asayişin temininde Ulusal Mutabakat Hükûmetine yardımda bulunmaları ve bu çerçevede Ulusal Mutabakat Hükûmetinin yardım taleplerine yanıt vermeleri, terörle mücadelesini desteklemeleri istenmektedir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Yani "Hem güvenliğini güçlendir -kapasite- hem de terörle mücadelesine destek ol." diyor. Bu başka türlü olmaz. Peki, Güvenlik Konseyinin nedir oradaki kararı? 1970 sayılı Kararı ise silahların terör örgütlerinin eline geçmesinin önlenmesine yöneliktir.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; bu mülahazalar ışığında, Türkiye'nin millî çıkarlarına yönelik her türlü tehdit ve güvenlik riskine karşı uluslararası hukuk çerçevesinde her türlü tedbiri almak, Libya'daki gayrimeşru silahlı gruplar ile terör örgütleri tarafından Türkiye'nin Libya'daki menfaatlerine yönelebilecek saldırıları bertaraf etmek, kitlesel göç gibi diğer muhtemel risk ve tehditlere karşı güvenliğin idame ettirilmesini sağlamak, Libya halkının ihtiyacı olan insani yardımları ulaştırmak, Libya Ulusal Mutabakat Hükûmeti tarafından talep edilen desteği sağlamak, gelişmeler istikametinde Türkiye'nin yüksek menfaatlerini etkili bir şekilde korumak, gelişmelerin seyrine göre ileride telafisi güç bir durumla karşılaşmamak için süratli ve dinamik bir politika izlenmesine yardımcı olmak üzere Türk Silahlı Kuvvetlerinin gerektiği takdirde yabancı ülkelere gönderilmesi, bu kuvvetlerin Cumhurbaşkanının belirleyeceği esaslara göre hudut, şümul, miktar ve zamanı belirlenerek kullanılması, risk ve tehditlerin giderilmesi için her türlü tedbirin alınması ve bunlara imkân sağlayacak bu düzenlemelerin Cumhurbaşkanı tarafından yapılması hususundaki tezkereye destek olacağız. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; bu tezkerenin adının geçmesi bile bölgede farklı bir hava estirmeye yetmiştir.
ÜMİT DİKBAYIR (Sakarya) - Karabağ'da da o havayı estirin, Kırım'da da o havayı estirin.
İSMET YILMAZ (Devamla) - Bugüne kadar Trablus'u ele geçirmeye çalışan gayrimeşru güçlere destek verenler şimdi Libya'da siyasi bir çözümün olmazsa olmaz olduğunu ifade etmektedirler. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Bu dahi tezkerenin olumlu neticelerinden biridir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Yılmaz, buyurun.
İSMET YILMAZ (Devamla) - Türkiye, toprak bütünlüğünü sağlamış, istikrarlı, güvenli ve tüm Libya vatandaşlarını kucaklayan bir Libya'yı desteklemektedir. Türkiye'nin tarafı, Libya halkının tamamıdır. Libya'da kapsayıcı siyasi bir çözüm, söz konusu ülke ve bölgeye istikrar getirecektir. Ülke olarak biz, bölgemizde barış, Libya'da siyasi istikrar ve çözüm istiyoruz. Bu süreçte siyasi partilerimizin ortak bir irade ve hassasiyet göstermesi önemlidir. Bu tezkerenin Gazi Meclisten güçlü bir destekle geçmesi, hem Libyalı kardeşlerimizin haklı mücadelesine verilecek kıymetli bir katkı olacaktır hem de ülkemizin Akdeniz'deki çıkarlarının milletimiz tarafından sonuna kadar savunulacağını ifade edecektir. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
Bu düşüncelerle tezkereye destek olacağımızı belirtiyor, yüce Meclis tarafından da bu tezkereye destek verileceğine inanıyor; yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)