GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Tokat Milletvekili Özlem Zengin'in yaptığı açıklamasındaki bazı ifadelerine, "Kanal İstanbul" ismini "talan İstanbul" olarak değiştirdiklerine, dış politikada ara bulucu olmanın, taraf olmanın önemli olduğuna ve İslam'ı referans alarak gelmiş bir siyasi partinin İslam'a en çok zarar veren parti hâline dönüştüğüne ilişkin açıklaması
Yasama Yılı:3
Birleşim:36
Tarih:17.12.2019

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Öncelikle Kanal İstanbul konusundan bahsetmek istiyorum size. "Soygun İstanbul" ismini beğenmemiş olabilirsiniz, buna saygı gösteriyorum. Biz de değiştiriyoruz "talan İstanbul" koyuyoruz. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar) Tatmin etti mi, bilmiyorum ama neticede orada bir talan olduğu kesin. Yani "soygun İstanbul" beğenilmemiş olabilir, arkadaşlarımızla konuştum ben, "Onu biz değiştirelim 'talan İstanbul' koyalım." dediler; eyvallah, onun ismi bundan sonra "talan İstanbul"dur.

ÖZLEM ZENGİN (Tokat) - Eş değer kelimeler, şu Türkçe meselesine...

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Uluslararası, dış politikada ara bulucu olmak... Taraf olmak, taraf olmak tabii ki çok önemli bir meseledir ama taraf olduğunuz tarafta hep kaybeden taraf olmak kötü bir örnektir. Bakın, Suriye'de Türkiye taraf olmuştur. Neydi, "derin strateji" miydi, neydi o, "stratejik derinlik" miydi? Çınarlı, yapraklı bir partinin Genel Başkanı söylüyor şimdi.

ÖZLEM ZENGİN (Tokat) - Sizin bayağı bir temasınız olacak yakında.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Onu siz kendinize şiar edinmiştiniz, burada onunla beraber hepiniz bağırdınız. Dedik ki: Bakın, bu stratejik derinlik stratejik bir çukurdur, bu çukurda hepiniz gömülür ve batarsınız.

ÖZLEM ZENGİN (Tokat) - Genel Başkanınız 20 vekil verecek, çok şey söylemeyin, ihtiyacınız olur.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Bakın, ben bir şey söyleyeyim mi? Siz konuşurken o kadar sabırla dinledim ki.

ÖZLEM ZENGİN (Tokat) - Bu doğru, dinleyeceğim şimdi.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Ya, bu çukurda siz boğulursunuz dedim, dinletemedim. Ben hatırlıyorum, o dönemde "Ya, arkadaşlar, bakın, Suriye'de ciddi işler oluyor, bu ciddi işlerde Türkiye doğru hareket etmek zorunda, aksi hâlde Türkiye'nin kendi üniter devlet yapısını bile sıkıntıya koyacak gelişmeler olabilir, buna göre önlemler almak lazım." deyince "Biz üç günde Emevi Camisi'nde namaza gideriz." diyen bir Şamil Tayyar vardı burada, tayyare oldu gitti ama Türkiye hâlâ bu çukurdan çıkamadı.

Tank Palet Fabrikasına gelmek istiyorum. Bakın, Reza Zarrab'ı hatırlarsınız değil mi? Televizyona çıkardınız, kırmızı bir dekorda yanında Türk Bayrağı, sonunda Reza Zarrab'ı hiçbiriniz savunamadınız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun Sayın Türkkan.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Her biriniz Reza Zarrab'la olan ilişkilerinizi reddettiniz, kabul etmediniz yani onun "Para gönderdim." dediği de kabul edilmedi, "Ben Cumhurbaşkanıyla görüştüm." dediğinde de kabul etmediniz, "Ben Başbakanla görüştüm." dediğinde de kabul etmediniz, "İçişleri Bakanı'nın oğluyla şöyle şöyle iş ilişkilerim var." dediğinde onları da kabul etmediniz; hiçbirini kabul etmediniz, adama da sahip çıkmadınız. Yarın öbür gün, gelecek günlerde aynı son Ethem Sancak'ı bekliyor, onu da tanımayacaksınız, ona da sahip çıkmayacaksınız, onunla olan ilişkilerinizi de reddedeceksiniz. Ethem Sancak'ın sonu da çok farklı olmayacak. Üstelik "Orada tank yapılmıyor." dediniz, ben size biraz sonra fotoğrafını göndereceğim, 2012 yılında orada tank imalatı sırasında Sayın Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın kaynak yaparken çekilmiş fotoğrafını ben size göndereceğim.

Bakın, buradaki esas mesele ne, biliyor musunuz? Sözleşmeyi ortaya koyamadınız, anlatamadınız, söyleyemediniz, sakladınız. Bu konuda tarafların beyanına da baktığınızda, işte nasıl ortak aldığına, kimi ortak aldığına baktığınızda buram buram yolsuzluk kokuyor bu proje. Tank Palet Fabrikası buram buram yolsuzluk kokmuş. Ben sizlerin arasında ciddi anlamda, bu işlerden uzak, bu işlerden asla gelecek beklemeyen, bu işlerden uzak durmak için çok ciddi çaba sarf eden arkadaşlarımız olduğunu biliyorum, onları da tek tek tanıyorum. Onlardan ricam, biraz hukukumuz varsa bu işleri savunmaktan uzak durun diyorum, bu işlerin içinde olmadıklarını biliyorum onların, savunmaktan uzak durun. Bu işler buram buram yolsuzluk kokuyor, emin olun. Bunu çok yakın bir tarihte sizler de göreceksiniz, aynı Reza Zarrab örneğinde olduğu gibi.

Türkçe konuşup Türkçe düşünmek konusunda size hiçbir şey söylemeyeceğim, İsmail Gaspıralı'nın bir kitabını hediye edeceğim, oradan okuyun, gerisini size bırakacağım. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Oldu, çok teşekkür ederim.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Sayın Başkan, son bir cümlem var müsaade ederseniz.

AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Sayın Başkan...

BAŞKAN - Grup Başkan Vekiliniz konuşuyor Sayın Çıray.

AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Hayır efendim, böyle bir usul yok. Biz milletin vekiliyiz, grup başkan vekillerinin dedikodu sahası değil burası. (Gürültüler)

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Ben dedikodu yapmıyorum, biraz otur, ben dedikodu yapmıyorum, şu an bütçe üzerinde konuşuyorum .

BAŞKAN - Grup Başkan Vekiliniz konuşuyor şu anda.

MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) - Bir şey söyleyeyim derken bambaşka bir şey söylediniz ya.

AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Öyle şey mi olur? Böyle bir usul yok. Doğru söylüyorum arkadaşlar. Alıyorsunuz sözü, saatlerce, saatlerce milletvekilleri böyle izliyor.

MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) - Hayır, hiç doğru değil, kınıyoruz sizi.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - 69'a göre söz isteyin.

AYTUN ÇIRAY (İzmir) - Bu milletin Meclisi. Yeni bir usul getirdiniz, yeni bir usul. 2011'den beri Parlamentodayım, böyle bir usul yok arkadaşlar!

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Sayın Başkan...

BAŞKAN - Lütfü Bey, buyurun.

LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Diyanetin cuma hutbelerini dinlerseniz, sayın hatibimizin ne kadar doğru konuştuğunu bir kez daha anlarsınız. Zira, Diyanetin Cuma hutbeleri okunması için müftülüklere verdikleri emirde, seçim dönemlerinde seçmeni yönlendirecek hutbeler verilmeye başlandı. Biraz evvel ifade ettiniz, Diyanet bizim hepimizin ortak paydası olmalı. Çok doğru, katılıyorum ama seçim döneminde seçmeni yönlendirecek hutbeler verecek noktaya geldiyse, bu, hepimizin olmaktan uzaklaşır, sadece iktidarın Diyaneti olur ve yazık edersiniz, insanların inançlarına yazık edersiniz. İslam'ı referans alarak gelmiş bir siyasi parti, İslam'a en çok zarar veren bir parti hâline dönüştü maalesef.

Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.