| Konu: | 2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi ile 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 6'ncı Tur görüşmeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 34 |
| Tarih: | 15.12.2019 |
AK PARTİ GRUBU ADINA HASAN TURAN (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi çerçevesinde Dışişleri Bakanlığı bütçesi üzerine grubumuz adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, soğuk savaş sonrasında dünya tek kutuplu küresel bir iktidar ve çevresinde toplanacak ülkelerle tek kutuplu olarak tasarlanmıştı. "Yeni dünya düzeni" olarak adlandırılan insani ve ahlaki değerlerden yoksun, yağmacı, oportünist ve Makyavelist düzen, kısa sürede insanlığa en korkunç dönemini yaşattı; demokrasi, insan hakları ve serbest piyasa diyerek kendi emelleri için milyonlarca insanı katletti. "Tarihin sonu" diye nitelenen bu yeni durum yeryüzünü fiilî ve potansiyel bir savaş alanına dönüştürdü. Çok sevdikleri neoliberalizm, dünyaya neosavaş ve neoterörizmden başka bir şey getirmedi.
Mevcut durum karşısında Türkiye tarihsel misyonunu yeniden üstlenmektedir. Yeni durum her ülkeyle gerektiğinde iş birliğini, gerektiğinde rakip olmayı gerekli kılmaktadır. Son dönemde Türkiye, mevcut koşulların seyrini değiştiren, inisiyatif kullanan bir dış politikayla edilgen değil, etken ve vazgeçilmez bir özne olarak öne çıkmaktadır. Aziz milletimizin ve Gazi Meclisimizin de desteğiyle Hükûmetimiz, bu politikayı yürütmekte ve sürekli hâle getirmek için çaba sarf etmektedir.
Değerli milletvekilleri, hâlâ bazı kafaların, sözde aydın çevrelerin ve kimi siyasilerin henüz bu yeni durumu idrak edemediklerini maalesef görüyoruz yani toplumun önünde olması gerekenler maalesef toplumun gerisinde kalmıştır. Yerli ve millîlikten uzak, içlerindeki aşağılık kompleksini yenememiş bu anlayış, egemen güçlerin peşine takılıp etliye sütlüye karışmayan, pasif bir politikayla çıkarlarımızın korunacağını sanmaktadırlar. Dünya değişmiş, Türkiye değişmiş ama bu kafalar ne yazık ki değişmemiştir. Biz, tarihî misyonumuzun ve mirasımızın bize yüklediği görevin farkındayız. Biz, tarihî sorumluluğumuzun ve ülkemize ümit bağlayan ve dua eden milyonların farkındayız. İşte bu yüzden, bir ayağımız Anadolu'da, diğer ayağımız bir pergel gibi dünyayı dolaşmaktadır.
Değerli milletvekilleri, maalesef, Batı dünyası, İslam dünyasını kendisi için potansiyel bir tehdit olarak görmekte, medeniyetler çatışması tezi doğrultusunda hareket etmektedir. Bunu ifade etmekten çekinseler de yaşadığımız gelişmeler bunu açıkça göstermektedir. Yeni Zelanda'dan İngiltere'ye, Avrupa'nın, Amerika'nın çeşitli şehirlerine kadar sıçrayan ırkçı ve nefret suçu içeren İslamofobik yaklaşımlar bu anlayışın tezahürleridir. Hatta son olarak Birleşmiş Milletlerin ilan ettiği İnsan Hakları Günü'nde Nobel Edebiyat Ödülü'nün yazarlıktan çok Sırp vahşetine verdiği destek ve katliamları savunmasıyla bilinen ırkçı, faşist bir Avusturyalıya verilmesi Batı'nın çok yüzlülüğünün açıkça göstergesidir. "Bugün başta Filistin olmak üzere, İslam coğrafyasında yaşanan dramlar, işgaller acaba Batılı bir ülkede yaşansaydı Batı'nın tavrı nasıl olurdu?" diye kendimize sormalıyız. O zaman "insan hakları" "demokrasi" gibi sihirli kavramlar devreye girecekti ama söz konusu Müslümanlar olunca bunlar unutuluyor. İşte bunu unutmayan, dünyanın gözü önünde bu haksızlığı, adaletsizliği, ikiyüzlülüğü tüm çıplaklığıyla haykıran bir Türkiye var, Birleşmiş Milletler Genel Kurulunda "Dünyanın 5'ten büyük olduğu"nu, bir damla petrol için milyonlarca insanın kanının akıtıldığını cesurca söyleyen bir liderimiz var.
Türkiye, dış siyasette geçmişten çok daha farklı ve ileri bir konuma taşınmıştır. Türkiye, dünyada en çok misyonu bulunan ülkeler arasında 5'inci sıraya yükselmiştir. 2002 yılında 163 olan dış temsilcilik sayımız şu an 246'ya ulaşmış, 42 ülkeye vizesiz seyahat mevcutken bugün bu sayı 74'e yükselmiştir.
Değerli milletvekilleri, dış siyaset, dış politika iç politikadan bağımsız ve daha özen isteyen bir konudur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın Sayın Turan.
HASAN TURAN (Devamla) - Teşekkür ederim.
Muhalefet temsilcilerimizin Hükûmetimizin uygulamalarına, politik tercihlerine yönelik eleştirileri, haksız gördükleri noktalar olabilir. Elbette bu, eşyanın tabiatındandır ancak konu dış politika olunca eleştirilerin daha özenli, vatanımızın, milletimizin yararına olması gerektiğini düşünüyorum.
Bakın, geçenlerde ABD Başkanını acımasız bir şekilde içeride eleştiren Temsilciler Meclisi Başkanı Nancy Pelosi, Fransa'da gazetecilerin Trump'la ilgili bir sorusuna "Prensip gereği, ülke dışındayken Başkan hakkında konuşmuyorum." şeklinde cevap verdi. Bu bağlamda, Kazakistan'da katıldığı toplantıda FETÖ'cülerin bulunmasına "Bu durumu Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Türkiye adına kabullenemem, suskun kalamam." diyerek tepki gösteren Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekilimiz Sayın Levent Gök'e huzurlarınızda bu onurlu duruşundan dolayı teşekkür ediyorum. (AK PARTİ, CHP ve MHP sıralarından alkışlar) Ülkemizin menfaatlerini savunan bu duruşun yanında, katıldığı yurt dışı toplantılarında yalan yanlış ve asılsız ithamlarla ülkemizi AB'ye ve Batı ülkelerine şikâyet edenleri de aziz milletimize havale ediyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın lütfen.
HASAN TURAN (Devamla) - Cefakâr ve fedakârca ülkemize ve milletimize gece gündüz hizmet eden Sayın Dışişleri Bakanımıza ve Bakanlık personelimize teşekkür ediyor ve bu uğurda şehit olan aziz şehitlerimizi rahmetle anıyor, Bakanımız ve Bakanlık personelimizi tebrik ediyor, takdirlerimi sunuyorum.
Bu duygularla hepinizi tekrar saygıyla selamlıyor, yüce milletimize buradan selamlarımı gönderiyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)