GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi ile 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 6'ncı Tur görüşmeleri münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:34
Tarih:15.12.2019

AK PARTİ GRUBU ADINA NAZIM MAVİŞ (Sinop) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Yükseköğretim Kurulu bütçesi üzerinde söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Hepimizin bildiği gibi, bir büyük düşünürümüzün de ifadesiyle: Mabet bir milletin kalbiyse, üniversite beyni demektir. Milletin ilim ve kültür merkezidir üniversitelerimiz. Bir milletin her alanda inkişafının taşıyıcılarıdır. İçerisinde doğdukları toplumun idealizminin kaynaklarıdır.

Fransız halkının klasik kültürünü Paris Üniversitesi hazırladı. Alman Üniversitesi 17'nci asırda arza sığmayan bir idealizmin kurucusu oldu. Selçuklular devrinde Irak halkı Bağdat Külliyesi'nin üstatlarının vicdanını, imanını istikamet yaptı. Nizamülmülk Medreseleri cihana yayılacak bir milletin temellerini hazırladı. Süleymaniye Medreseleri de millet abidesinin zirvesi oldu. Üniversiteye bakarken temel perspektifimizin temelinde bunun olması lazım.

Öbür yandan, üniversiteler kalkınmanın motorudur. Şehirlerimizin ekonomisinin güçlenmesinin, gelişmesinin en önemli kaldıraçlarından bir tanesidir. Yaptığı yatırımlarla, öğrenci sayılarıyla, AR-GE faaliyetleriyle, özel sektör iş birlikleriyle ve oluşturdukları vizyonlarla şehirlerimizin gelişimine çok önemli katkılar sağlamaktadır. Şehirlerimizin sosyokültürel dönüşümünün kaynağı üniversitelerimizdir. Şehirlerimizin tarih, kültür ve medeniyet mirasının yaşatılmasında önemli misyonlar üstlenmektedirler.

Küresel rekabet gücümüzü artırmak, nitelikli bilgi üretimi ve nitelikli insan kaynağıyla ancak mümkündür. Bu açıdan bize göre üniversite, büyük Türkiye idealimizin en önemli kaldıracıdır. Üniversite politikamızın merkezinde işte bu perspektif vardır. Bu perspektiften hareketle her şehrimize bir üniversite kurduk, erişilebilirliği sağladık. Türkiye, sosyolojik dinamizmi oldukça yüksek bir ülkedir. Bu dinamizmin gereklerine cevap verebilmek için, bu dinamizmin ürettiği yükseköğrenim talebine cevap verebilmek için üniversite sayımızı artırdık. Hızlı kentleştik, hâlâ nüfusumuz kentlerde yoğunlaşıyor. Kentleşmeye cevap verebilmek, kentleşen nüfusun yükseköğrenim talebini sağlamak temel hedefimiz oldu. Eğitim hakkı talep eden her gencimize bu yükseköğrenim hakkını vermek ve bu anlamda fırsat eşitliğini tesis etmek hükûmetlerimizin hedefi oldu. Harçları kaldırdık, üniversitelerimizin bütçelerini artırdık, öğretim üyesi sayımızı güçlendirdik ve şimdi önümüzde rekabet edebilir, niteliği itibarıyla da daha güçlü bir üniversite perspektifi var.

ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir) - Kiminle rekabet ediyor?

NAZIM MAVİŞ (Devamla) - Şimdi yeni YÖK, yeni hedefleriyle üniversitelerimizi daha güçlendiriyor. Bu açıdan, Kalite Kurulunun kurulmuş olmasını çok önemsiyorum. Bağımsız bir şekilde çalışmalarını yürütecek ve üniversitelerimizin kalitelerinin gelişimine önemli ölçüde yön verecek olması bakımından Kalite Kurulunu bu alanda atılmış çok güçlü bir adım olarak görüyorum.

Yeni YÖK'ün hedefleri arasında üç hususu çok önemsiyorum. Bunlardan bir tanesi misyon farklılaşması. Arkadaşlar, sadece Türkiye'de değil, dünyanın birçok yerinde artık üniversiteler birbirlerine benzemeye başladı. İşte buradan hareketle, üniversitelerin birbirlerini taklit etmeleri ve birbirlerine benzemelerini önlemek, bu açıdan her birisinin kendi özel misyonları çerçevesinde nitelikli bir katkı üretmesini sağlamak açısından üniversitelerimiz arasında ihtisaslaşmaya ve misyon farklılaşmasına dönük atılmış adımı çok önemsiyorum. Bu anlamda, bölgesel kalkınma öncelikli üniversiteler ve araştırma üniversiteleri bu açıdan üzerinde dikkatle durulması gereken, geliştirilmesi gereken bir model olarak önümüzdedir.

Yine, yeni YÖK'ün önümüze koyduğu hedeflerden birisi olarak uluslararasılaşmayı da çok önemsiyorum. Sayın Cumhurbaşkanımızın hedefleri doğrultusunda, 2023 yılında Türkiye'de 350 bin uluslararası öğrenci hedefimiz var. Bu hedefe ulaşabilmek için üniversitelerimizin yapısında, üniversitelerimizin bürokratik işleyişinde ve üniversitelerimizin uluslararası çekiciliğinde ciddi adımların atılması lazım. Çünkü biz biliyoruz ki uluslararası öğrenciler, ülkeler için sadece bir ekonomi kaynağı değildir, aynı zamanda bir kültür elçisidir, siyasi ve ticari alanda uluslararası köprüdür, insan kaynağı ihtiyacının önemli bir karşılama gücüdür, kültürel diplomasinin, sivil diplomasinin yani yumuşak gücün önemli bir kaynağıdır.

Aynı şekilde, 100 öncelikli alanda 2 bin öğrenciye doktora burs programını da yine üniversitelerimizin niteliğini artırmak ve akademik gelişimin en önemli basamağı olan doktorada doktoralı öğrenci sayısını artırmak açısından çok önemli bir adım olarak görüyorum. Yeni YÖK, geleceğin mesleklerine destek anlamında ortaya koyduğu bu projelerle -biraz önce söylediğim gibi- üniversitelerimizin niteliğinin güçlenmesine önemli bir katkı sağlamaktadır.

Sözlerimi tamamlarken birkaç hususu daha paylaşmak istiyorum. Bunlardan bir tanesi, norm kadro uygulaması çok doğru bir uygulamadır. Bu uygulamadan ödün verilmeden devam edilmesi lazım.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayın Sayın Maviş.

NAZIM MAVİŞ (Devamla) - Teşekkür ederim Başkanım. Yine YÖK'ün ortaya koyduğu Mek-Sis uygulaması yani fiziki altyapının yönetimine dönük bilişim çalışması, üniversitelerimizin fiziki altyapısının yönetimi ve bunların verimli bir şekilde yönetilebilmesi, denetiminin yapılabilmesi, karar süreçlerinde doğru verinin aktarılması açısından önemli bir uygulamadır. Ancak buradan, bir öneriyi Sayın YÖK Başkanımız ve ilgili arkadaşlarla paylaşmak istiyorum. Özellikle öğrencisi kalmamış bölümlerde derse giremeyen çok sayıda öğretim üyemiz var. Bu öğretim üyelerimizin Türkiye'nin bilimsel gelişimine ve araştırma kapasitesine katkı sağlaması açısından bir değerlendirmenin yapılması önemli olsa gerek.

Yine meslek yüksekokullarının sadece lisans eğitimine girmeyi başaramamış öğrencilerimizin değil, gerçekten bilinçli tercih yapan öğrencilerimizin yöneldiği bir öğretim alanı olması lazım. Bu açıdan meslek yüksekokulları ile sektörler arası işbirliğinin güçlendirilmesi lazım.

Son cümlem şu olsun: Bütçe ve finans desteği üniversitelerimizin çıktıları ve performansına odaklı bir hâle getirilir ve gerçekten üniversitelere yapılacak finansal destek rekabet ve yarışmayı desteklerse sanıyorum önümüzdeki dönemde daha güçlü üniversitelerle Türkiye'nin bilim hayatına katkı sunmuş oluruz.

Bütçenin hayırlı olmasını diliyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)