| Konu: | 2013 YILI MERKEZÎ YÖNETİM BÜTÇESİ VE 2011 YILI MERKEZÎ YÖNETİM KESİN HESAP KANUNU TASARISI |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 37 |
| Tarih: | 11.12.2012 |
CHP GRUBU ADINA BÜLENT KUŞOĞLU (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sayıştay bütçesi üzerine söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, bu Sayıştay konusunda klasik bir konuşma yapmak isterdim; Sayıştayın 2013 bütçesinin az olduğunu, çok olduğunu, Sayıştay faaliyetlerinin yeterli olduğunu, yetersiz olduğunu söylemek isterdim ama böyle bir durum maalesef söz konusu değil, çok hayati bir durum var, hem Sayıştay adına hem Meclisimiz adına hem halkımız adına çok sıkıntılı bir durum var maalesef. Dolayısıyla, öncelikle bunu konuşmak zorundayım.
Dün burada da konuşuldu, muhalefete mensup 3 genel başkan da bu konuyu dile getirdi. Özellikle ana muhalefet lideri Sayın Kılıçdaroğlu, konuşmasının en az on iki dakikalık bir bölümünü bu konuya ayırdı ve dedi ki: "Demokrasinin en önemli konusu, burada bulunmamızın, burada milletvekili olarak bulunmamızın sebebi, seçilmemizin sebebi, kendimizi bir anlamda inkâr noktasına kadar gidiyor. Bütçe hakkıyla ilgili, Magna Carta'yla ilgili, 1200'lerle ilgili, demokrasiyle ilgili bu kadar önemli bir konunun yerine gelmemesi bizim için utançtır, ayıptır." Bunun sebeplerini sordu on iki dakikalık konuşmasında. Ve Sayın Başbakan çıktı sucuktan bahsetti, bilmem neden bahsetti, tek bir kelime bununla ilgili etmedi. Ben utandım. Hâlbuki bu konu hakikaten çok önemlidir, hepimiz için önemlidir, varlık sebebimizdir. Biz hükûmetin harcamalarını, bu ülkede devlet adına yapılan harcamaları denetlemek üzere buradayız, varlık sebebimiz budur. Bununla ilgili bir usulsüzlük varsa, sıkıntı varsa, burada, Sayın Başbakanın gelip öncelikle bu konuya cevap vermesi gerekirdi. Hepimizin adına ayıp, zül olan bir konudur bu maalesef. Ben bu konuya, bütçe hakkı konusuna çok fazla girmeyeceğim, ama bazı sorularım var bu kısa sürede. Özellikle bunların kayıtlara geçmesini ve bu konunun cevaplanmasını istiyorum.
Bir: Neden, biraz önce söylediğim gibi, Sayın Başbakan 3 partinin de dile getirdiği, ana muhalefet liderinin dakikalarca üzerinde durduğu bu konuyla ilgili, bu kadar önemli bir konuyla ilgili hiçbir şey söylememiştir? Bugün de basına bakıyorum, basında bu konunun ne kadar önemli olduğu kavranamamış maalesef, yeterince anlatmıyorlar. Belki halk da anlayamamıştır ama çok değerli milletvekillerinin, vicdanı olan, halka ve Hakk'a güvenen, inanan insanların bu konuyu dile getirmesi lazımdır. "Neden cevap verilememiş?" sorusunu tekrar sormak istiyorum.
İki: Bu konuyla ilgili, raporların buraya gelmemesiyle ilgili gerekçe gösterilen temmuz ayında yaptığımız Sayıştay 35'inci madde değişikliği, kanunda olduğu hâlde neden Sayıştay Genel Kurulunun görüşü alınmadan buraya getirilmiştir? Kanun apaçık söylüyor: "Sayıştayla ilgili bir kanun değişikliği, Sayıştay Genel Kurulunun görüşü alınarak getirilir." diyor. Görüşü alınmadan neden alelacele buraya bir torba kanunla getirilmiştir bir temel kanun?
Üç: O tarihte 132 performans raporu düzenlenmişti kamu kuruluşlarıyla ilgili. Neden düzenlenen o raporlar şimdi işleme konmamıştır, alelacele o 35'inci madde getirilmiştir, bütün bunların üstü örtülmüştür? Bir sıkıntılı durum mu vardı? Şimdi sormamız gerekir, hepimizin sorması gerekir. Neyin üstü kapatılmıştır?
Bir de o tarihte, yani madem böyle bir ihtiyaç hissediliyor, bir geçici madde konulur, böyle alelacele getirilmez ve denilir ki: "2011'le ilgili olarak yapılan çalışmalar aynen devam edecektir ya da 2011'le ilgili şöyle bir çalışma yapılacak." Bu da yok. Neden bunun getirilmediğini de anlamak mümkün değil.
Sayıştay, yüz elli yıllık bir kurum, cumhuriyetten daha eski bir kurum. Bütün ülkelerde, devlet olan her yerde vardır. O tarihte, yüz elli yıllık tarihinde ilk defa bir duyuruda bulunuyor, şunu söylüyor; bakın değerli arkadaşlarım, değerli milletvekilleri, diyor ki: "Böyle böyle bir yasa değişikliği hazırladınız. Maddenin hazırlanmasından önce ve hazırlık safhasında Sayıştay Başkanlığına herhangi bir bilgi verilmemiş, görüş sorulmamış; dolayısıyla bu teklif metnine hiçbir katkımız olmamıştır. Komisyonda bu teklifin görüşülmeye başlanmasından sonra, bir gün önce akşamüstü gelen bir faks mesajıyla, ertesi gün komisyonda olmamız istenmiştir. Teklifin hazırlanma yöntemine ve ayrıca içeriğine katılmamızın mümkün olmaması nedeniyle komisyondaki görüşmelere iştirak edilmemiştir." Yani "Türkiye Büyük Millet Meclisini bu tutumundan dolayı protesto ettik." diyor; bu kadar ağır. Bir kamu kuruluşu bunu söylüyor. Bu Meclisin bununla ilgili olanlarının buna cevap vermesi lazım. Bununla ilgili olarak da ben, öncelikle, iktidar grubunun Meclis başkan vekillerini ve Sayın Başbakanın sorumlu tutuyorum. Öncelikle onların bu konuyla ilgili cevap vermesi gerekir. Bu kadar önemli bir konunun, bu Meclisin haysiyetini ilgilendiren bir konunun cevaplanması şarttır.
Değerli arkadaşlarım, bu konuyla ilgili olarak Anayasa'da da bir hüküm var. Anayasa'ya göre, bu konunun bu şekilde kapanmaması lazım. Biz 2011 yılıyla ilgili kesin hesabı onaylasak dahi Sayıştayın bu raporları düzenlemesi ve buraya göndermesi gerekir.
Sayın Başkan, size de özellikle hitap ediyorum. Bu kesin hesabı biz onaylarken özellikle bu konuyla ilgili bir şerh düşmemiz lazım. "Sayıştayın bu raporları Anayasa'ya göre bize prosedüre uygun bir şekilde göndermesi gerekir." şeklinde bir şerh de düşmemiz lazım, görevimizi ihmal etmememiz lazım.
Değerli arkadaşlar, bir de bu konu var, şöyle bir konu var: Sayıştay denetimi dışında da denetim yapılmıyor. Ben geçen yıl gündem dışı olarak söz almıştım. Bu 35 kanun hükmünde kararnamenin çıkarılmasından sonra devletin yok edilmek üzere olduğunu, birkaç sene sonra devleti göremeyeceğimizi anlatmıştım. Denetim aşağı yukarı zaten yok edildi, teftiş kurulları yok Maliye Bakanlığı başta olmak üzere, işte Sayıştaydaki durumu görüyorsunuz iki senedir raporlar gelmiyor, iç denetim de yok. Denetimin olmadığı bir yerde devlet de olamaz, bunları görmemiz lazım. Ben, Sayıştay denetimi yok, iç denetim yapılmış mıdır diye kayıtlara baktım. Beş yıl içerisinde sadece 500 küsur denetim yapılmış, onların da sonuçları yok. Devlet böyle yönetilmez, devlet böyle devamlılık arz etmez. Bu hepimizin utancı olmalıdır. Bu konuyla ilgili karar verirken hepimizin vicdanımızı öne alıp düşünmemiz gerekiyor.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarında alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Kuşoğlu.