| Konu: | 2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi ile 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin 2'nci Tur görüşmeleri münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 30 |
| Tarih: | 11.12.2019 |
MHP GRUBU ADINA HALİL ÖZTÜRK (Kırıkkale) - Sayın Başkan...
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Sayın Türkkan, çıkmasın kimse İYİ PARTİ'den, bize dememiş miydiniz "Neredesiniz?" diye.
BAŞKAN - Bülent Bey, İYİ Parti'yi niye...
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Çıkmasınlar Sayın Başkan, bize laf atmışlardı.
BAŞKAN - Karışmazsınız ona yani.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Allah, Allah! Çok tarafsızsınız bugün Sayın Başkan.
HALİL ÖZTÜRK (Devamla) - Başkanım, bizim süreyi baştan alın lütfen.
BAŞKAN - Buyurun, Sayın Öztürk.
HALİL ÖZTÜRK (Devamla) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri...
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Sayın Türkkan, nereye? Görev bitti, gidiyorsunuz.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Mazotla çalışmıyoruz, yemekle çalışıyoruz.
HALİL ÖZTÜRK (Devamla) - Böyle bir usul mü var Başkanım? Biri oradan bağırıyor, o oradan bağırıyor.
BAŞKAN - Sayın Öztürk, acele etmeyin, vaktimiz bol. Ben tekrar başlatırım sürenizi.
Buyurun.
BÜLENT TURAN (Çanakkale) - Halil Bey, özür dilerim.
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Sayın Başkan, Milliyetçi Hareket Partisi sözcüleri kürsüye çıkınca topluca Genel Kurulu terk edenleri kınıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)
ARSLAN KABUKCUOĞLU (Eskişehir) - Böyle bir kasıt yok, yemeğe gittiler.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) - Bu görüntü ne? Herkes beraber mi yemeğe gidiyor?
ERKAN AKÇAY (Manisa) - Bütçe görüşmelerinde de aynısını yaptınız, utanın ya! Biz izliyoruz burada. Komplekse kapılmayın yani.
MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) - Böyle ciddiyetsizlik olur mu?
HALİL ÖZTÜRK (Devamla) - Zaten ciddiye almıyoruz Başkanım, çıksınlar.
HASAN SUBAŞI (Antalya) - Genel İdare Kurulu toplantısı var, üyeler oraya gittiler.
BAŞKAN - Sayın Öztürk, buyurun.
HALİL ÖZTÜRK (Devamla) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; 2020 yılı Adalet Bakanlığı, Yargıtay ve Danıştay bütçeleri üzerinde Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına konuşmak üzere söz almış bulunmaktayım. Genel Kurulumuzu ve ekranları başında bizleri izleyen aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, Göktürk Yazıtları'na göre, Türk hakanı o dönemin yaşayanlarının hükümdarı olarak görülmektedir. Hakan da Tanrı'nın buyruğuna göre hizmet ve adaletini bütün insanlığa eşit şekilde paylaştırmak zorundadır. Söz konusu bu durum, Türk devlet geleneğinde dünyayı adaletle idare etme fikrinin büyük bir ülkü hâline gelerek sistemleşmesini sağlamıştır. Bu yüzdendir ki tarihimizde kurulan bütün Türk devletlerinin temel felsefesi, Tanrı buyruğuna göre tebaayı adaletli bir şekilde idare etmek olmuştur. Timurlenk'in yüzyıllar önce söylediği "Ülkeler kılıçla alınır ancak adaletle yönetilir ve korunur." sözü bu anlamda çok muteberdir. Hukukun ve adaletin olmadığı veya yetersiz kaldığı ülkelerin ayakta durması, vatandaşlarının huzurlu ve müreffeh yaşamaları mümkün değildir.
Değerli milletvekilleri, Türk Silahlı Kuvvetleri, Emniyet, bürokrasi, iş dünyası, sivil toplum, yargı ve medyadaki FETÖ'cülerin tamamıyla sökülüp atılması hususunda tereddütsüz ve kararlılık ihtiva eden bir mücadelenin varlığı, tarihî önem ve sorumluluktur. Bu kapsamda, bugüne kadar saygı duyulacak ve takdir edilecek sonuçlara da ulaşılmıştır. Ancak, FETÖ'nün siyasi uzantıları konusunda henüz mesafe alınmaması da ister istemez kafalarda soru işaretlerine neden olmuştur. FETÖ'yle irtibat ve iltisakı bilinmesine rağmen arkası olan, destekçileri bulunan, bürokratik ve siyasi imtiyazlarla zırha büründürülen kişilerle ilgili hukuki süreçlerin tavsaması ciddi bir sorun olarak karşımızda durmaktadır.
FETÖ'cü hâkim ve savcıların vermiş oldukları kararların acilen bir kez daha gözden geçirilmesi zaruret hâlini almıştır. Bu kapsamda, bütün davalar yeniden görülmeli, Türkiye bu FETÖ musibetinin üstesinden her alanda mutlaka gelmelidir. Belirtmek isterim ki adalet sistemimiz asla yeni paralel yapılara, bir gruba teslim edilmemeli, hukukun üstünlüğü hedeflenmelidir. Hukuk ve yargı kurumlarının söz konusu bu duruma daha titiz davranmaları, uyanık hareket etmeleri, zorunluluk ve adalete saygının gereğidir. Bu minvalde bugüne kadar korkusuzca ve fedakârca FETÖ terör örgütüyle hukuk çerçevesinde mücadele eden bütün hâkim ve savcılarımıza huzurlarınızda teşekkür etmek isterim.
Değerli milletvekilleri, adaletin tahkim edilmesinde çok büyük özveriyle çalışan, adalet hizmetlerinin temel taşları olan yazı işleri ve icra müdürleri, zabıt kâtipleri, mübaşirler, teknik personel ve diğer tüm adalet çalışanları bu bütçeden müjdeli haberler beklemektedir. Yine, sözleşmeli ceza infaz koruma memurlarına kadro verilmesi, mesai ücretlerinin yeterli hâle getirilmesi, yıpranma hakkı tanınması, psikolojik destek, rotasyon, lojman ve diğer talepleri çözüm bulmalıdır. Gelin el birliğiyle adalet çalışanlarının bu haklı beklentilerini karşılayalım.
Saygıdeğer milletvekilleri, yargının üç ayağından biri olan meslektaşlarımın yani avukatlarımızın da taleplerinin bir kısmını bu vesileyle dile getirmek isterim. Bugün sayıları 150 bine yaklaşmakta olan avukatlarımız stopaj ve KDV oranlarının tüm hizmetlerde indirilmesini beklemekte; bunun yanı sıra, CMK ve adli yardım hizmet ücretlerinin zamanında ödenmesini; yanı sıra, daha yeterli hâle gelmesini ve bu ücretlerden KDV'nin kaldırılmasını istemektedirler. Başta Ankara'da olmak üzere, tüm Türkiye'de adaletin işleyişini inanılmaz derecede zorlaştıran, fiziken apayrı konumlara parçalanmış adalet kurumlarının bir arada olabileceği yerleşkelerin bir an önce hayata geçirilmesi genel bir beklentidir. Bununla birlikte, avukatların görevini daha hızlı ve eksiksiz yapabilmesi için TAKBİS, MERNİS, POLNET ve SGK kayıtlarına UYAP üzerinden daha kolay erişim sağlanmasının önünün açılması gerekmektedir. Yine kamuda çalışan avukatlarımız da ek göstergelerinin hâkimlerle eşit hâle getirilmesini ve emeklilik haklarının da hâkimlerle eşit olmasını arzu etmektedirler. Avukatlarımızın bu ve buna benzer beklentilerine kayıtsız kalmayalım diyorum.
Saygıdeğer milletvekilleri, Yargıtayda ve Danıştayda görev yapan hâkim, savcı ve adalet çalışanları yüksek bir mahkemede çalışmanın getirdiği yüksek standartlarda adalet hizmeti sağlamanın ağır sorumluluğunu taşımaktadırlar. Ancak, önceden verilen mesai ücretlerinin verilmemesi ve bir başka yüksek mahkeme olan Anayasa Mahkemesi çalışanlarının almış olduğu yargı tazminatından mahrum olmaları Yargıtay ve Danıştay çalışanlarında motivasyonu düşürmektedir. Hâlen Yargıtayda tetkik hâkim olarak görev yapıp özlük ve mali işlemleri Ankara Adliyesinde yerine getirilen hâkimlerimizin kadroları Yargıtay bünyesine alınmalıdır. Bu kapsamda, Yargıtay ve Danıştay tetkik hâkimlerinin çalışma şartlarının ağırlığı dikkate alınarak özlük ve mali haklarının Anayasa Mahkemesi raportörleri seviyesine çıkarılması yerinde ve hakkaniyetli bir yaklaşım olacaktır.
Yine, yüksek mahkeme üyelerinin görev sürelerindeki on iki yıllık süre sınırının kaldırılması bu alandaki büyük bir beklentiyi çözüme kavuşturacaktır. Diğer taraftan, Yargıtay ve Danıştay gibi yüksek mahkemelerimizde görev yapan üyelerimizin maaş ve sair özlük hakları Anayasa Mahkemesi üyelerinin düzeyine getirilerek eşitsizlik giderilmeli ve yüksek mahkemelerimiz bakımından hakkaniyet sağlanmalıdır.
Değerli milletvekilleri, iki konuya dikkatinizi çekmek istiyorum:
İlk olarak infaz rejiminde en kritik işleve sahip gözlem ve sınıflandırma merkezlerinin çağdaş ülke örneklerine göre sağlıklı bir biçimde teşkili ve faaliyeti için ne gerekiyorsa yapılmalıdır. Aksi takdirde otomatik karar süreçlerine tabi tutulan hükümlülerin gerçekten ıslah olanları kapalı cezaevinde kalabilirken toplum için tehdit teşkil edenleri açık cezaevlerine alınabilmekte ya da salıverilebilmektedirler. Bunun acı örneklerini, en son Ordu'da Ceren Özdemir kızımızın hunharca katledilmesi olmak üzere, çeşitli tarihlerde yaşamış bulunuyoruz.
İkinci olarak vurgulamak gerekir ki hükümlülerin yeniden topluma kazandırılması bakımından hayati derecede öneme sahip İşyurtları Kurumunun çalışmalarına mümkün olan en üst seviyede destek sağlanmalıdır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yargıdaki FETÖ yapılanmasına karşı mücadele ve yargı sisteminin geleceği konusunda endişe duyan ve inisiyatif alan yargı mensupları tarafından 2014 yılında kurulan yargıda birlik ruhu korunmalıdır. Bu ruhla hareket edilerek yargıdaki atama, tayin ve terfilerde bu ruhun emareleri görülebilmelidir. Diğer taraftan, yargılamaların hızlanması adına gerekli adımlar atılmaya çalışılmaktadır. Bu kapsamda personel temin edilmeye devam edilmekte, fiziki şartlar uygun hâle getirilmektedir. Yine bu minvalde istinaf mahkemeleri kurulmuş ve mahkeme sayıları da artırılmıştır.
Bütün bu özverili çalışmalara rağmen yargılama hızında hâlen arzu edilen seviyeye ulaşılamamıştır. Bu yüzden, Yargıtay ve Danıştay dâhil olmak üzere bütün yargısal kurumlarda iç denetim mekanizmaları kurularak yargısal faaliyetlerin hızlanması temin edilmelidir. Ayrıca, hâkim ve savcıların, örgütlü suçlar, haksız rekabet, döviz işlemleri, sigortacılık, kara para aklama, sermaye piyasası suçları gibi bazı özel alanlarda uzmanlaşması da sağlanmalıdır.
Ben, Cumhur İttifakı'nın güçlü desteğine ve Sayın Bakanımızın bu önerilerimize kayıtsız kalmayacağına inanıyorum. Ayrıca, Adalet Bakanımız Sayın Abdulhamit Gül Bey'i ve Bakanlık bürokrasisini, değerli ve başarılı çalışmalarından dolayı tebrik ediyorum.
Bu vesileyle, 2020 yılı merkezî yönetim ve özellikle Adalet Bakanlığı bütçesinin milletimize ve ülkemize hayırlar getirmesini diliyor, Genel Kurulu bir kez daha saygıyla selamlıyorum. (MHP, AK PARTİ ve İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)