GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: 2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi ile 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifinin İlk Görüşmesi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:28
Tarih:09.12.2019

EROL KAYA (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 2020 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi ile 2018 Yılı Merkezi Yönetim Kesin Hesap Kanunu Teklifi hakkında şahsım adına lehte söz almış bulunmaktayım. Meclisimizi saygıyla selamlıyorum.

Hemen, sözlerimin başında -az evvel de ifade edildi, bugün şehitlerimiz var, 3 şehidimiz var- bütün şehitlerimize Allah'tan rahmet diliyorum, makamları cennet olsun; gazilerimize de hayırlı, uzun ömürler diliyorum. Ama şehitlerimizden biri patlayıcı imha komutanı Esma kızımız, özellikle de altını çiziyorum. Dolayısıyla bu vatan için, bu millet için gayret eden herkese ne kadar sahip çıkmamız gerektiğini bir kez daha ifade etmekte fayda var.

Değerli milletvekilleri, bütçenin hazırlanmasında emeği geçen gerek Sayın Bakanlarımıza gerekse Plan ve Bütçe Komisyonu üyelerimize teşekkür ediyorum. Konuşmamda, müsaadeniz olursa teknik rakamlardan ziyade ülkemizin ve milletimizin geleceğiyle ilgili nelerin önemsenmesi gerektiğinin altını çizmek istiyorum ama tabii ki hani, bütçeyle ilgili konuşurken de hiçbir şey söylemezsek ayıp olur diye birkaç şeyi de ifade edeyim.

Özellikle 2020'ye giderken Türkiye'nin büyüme rakamlarıyla ilgili, dünyadaki ilgili kuruluşların verdiği olumsuz tabloların olumluya evrildiğine hep birlikte şahidiz. Enflasyonun 2018'de yüzde 20'lerden, 2019'da yüzde 12'lere düştüğünü görmekteyiz; ihracatın 180 milyar doları aşacağı bekleniyor. Turizmde yüzde 16'lık gelir artışıyla 52 milyon turisti geçtiğimizi ifade etmemizde fayda var. Doğrudan yatırımın, dünyada 2018'de azalırken Türkiye'de artığını da ifade etmemizde fayda var. 2019 yılında çiftçimize, 907 bin çiftçiye 55,9 milyar liralık destek, yine 560 bin esnafımıza da 40 milyar lira destek verildiğini söylememizin de önemli olduğunun altını çiziyorum.

Şimdi, değerli arkadaşlar, 1923'ten bugüne 97'nci bütçeyi konuşuyoruz, yani cumhuriyetin kurulduğu günden bugüne 97'nci bütçeyi görüşmekteyiz. Bu bütçe aynı zamanda, AK PARTİ hükûmetlerinin hazırladığı 18'inci, yeni hükûmet sistemimizin ise 2'nci bütçesi; Rabb'im hayırlara vesile etsin.

Meclis, millet adına bütçe yapar, hazırlanan bu bütçeler, millete hizmet etmek için gerekli olan kaynakların nerelerden ve hangi oranda temin edileceğini ve bu kaynakların bir yıl boyunca hangi alanlarda kullanılacağını göstermekte ve bu yönüyle de toplumun ekonomik, sosyal ve siyasal yaşamı üzerinde doğrudan etkili olmaktadır. AK PARTİ iktidarlarının geçmiş yıllarda hazırladığı bütçeler gibi 2020 yılı bütçesi de yine milletimizin hizmetine esas olan bir bütçe olarak tarihe geçecektir. Bu bütçede aileye ve sosyal politikalara önem verilmiş olmasıyla, eğitim ve sağlığa öncelik tanınmış olmasıyla insan merkezli bir bütçe yapıldığının bir kez daha altını çizmekte fayda var. Bir başka ifadeyle, bütçemiz, 82 milyon insanımızın geleceğini düşünen Hükûmet politikalarımızı gerçekleştirmek ve çocuklarımızın, gençlerimizin, kadınlarımızın hayata daha güvenle bakabilmelerini sağlamak için yapılmıştır. Emeği geçenleri tebrik ediyor ve teşekkür ediyorum.

Diğer taraftan, 2020 yılına girerken dünya konjonktürüne baktığımızda siyasal ve ekonomik krizlerin olduğu bir dönemi görmekteyiz. Ayrıca Türkiye'ye yönelik ardı arkası kesilmeyen spekülatif operasyonlara rağmen ülkemiz bu süreçten de -elhamdülillah- başarıyla çıkmıştır. Hükûmetimizin önümüzdeki süreçte de ekonomide dosta güven veren büyüme rakamlarına ulaşacağına inancım tamdır.

Değerli arkadaşlar, yüz yıllık cumhuriyet tarihine ve dünyadaki örneklere baktığımızda bir ülkenin huzur, refah ve kalkınması için üç hususun önemli olduğunun altını çizmekte fayda var. Birincisi, ülkenin bir hedefinin olması; ikincisi, bu hedefleri gerçekleştirecek siyasal bir iradenin bulunması, üçüncüsü ise bu hedeflerin arkasında milletin inancının ve desteğinin tam olması.

Kıymetli arkadaşlar, Türkiye'nin kalkındığı, büyüdüğü süreçlere baktığımızda güçlü ve istikrarlı hükûmetler döneminde bunun gerçekleştiğini görmekteyiz. Size tarihten bir örnek vermek istiyorum: Rahmetli Özal 1973 yılında Demirel'e -bir bürokrat olarak- Türkiye'nin geleceğiyle ilgili, gördüğü, yaşadığı sorunları tek tek tespit etmiş ve çözüm önerilerini bir mektupla yazmış. Her ikisini de rahmetle anıyorum. Özal tespitlerinde Türkiye'nin sanayi ve tarım politikasını, enerjiyle ilgili tespitlerini, yerel yönetimlerin güçlendirilmesi gerektiğini, eğitim ve dış politikayla ilgili önemli hususları, turizmle ilgili bugünkü yaşadığımız tabloyu o gün öngörmüş ve önerilerde bulunmuş, toplu konutların yapılması gibi ülke kalkınmasına motor olacak her şeyi tam elli yıl önce hükûmete, hükümetin Başbakanına iletmiş ancak bunlar uzun yıllar yapılamamıştı -başta da ifade ettim ya tam da bu hususun altını çizmek istiyorum- çünkü ülkemizde güçlü ve istikrarlı bir yönetim yoktu. Bütün bu hedefler, AK PARTİ döneminde olduğu gibi ancak ve ancak güçlü ve istikrarlı iktidarlar döneminde gerçekleştirilebilir. Bir başka ifadeyle, Menderes, Özal ve Tayyip Erdoğan döneminde Türkiye kayıp onlarca yılını telafi etmiş ve telafi etmeye de devam etmektedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; başta da ifade ettiğimiz gibi, ülkemizin asıl gerçekleştirmesi gereken -2019, 2020 mutlaka önemli, bunları konuşmamız lazım, bu rakamlar epeyce burada konuşuldu ama- aslolan 2023, 2053, 2071 vizyonlarıdır.

Dünyanın gelişmiş ülkelerine baktığımızda her birinin hedeflerinin olduğunu görmekteyiz. İkinci Dünya Savaşı'nı kaybeden ülkeler ekonomi savaşını kazanmak için kendilerine hedef koymuş ve topyekûn bir kalkınma seferberliği gerçekleştirmişlerdir. Japonya, Almanya, Fransa gibi ülkeler bunun örnekleridir. Güney Kore 1950'de yerle bir olmasına rağmen, bugün dünyada en fazla petrol tüketen, en fazla çelik üreten ve dünyanın en büyük 10 markasına sahip bir ülke konumuna gelmiştir. Peki, bu ülkeler bunu nasıl başardılar? Amerika'dan örnek verirsek -burada, bugünkü Amerikan devlet Başkanının ismi kullanıldığı için ben de eskilerini kullanmakta bir beis görmüyorum- Kennedy 1962 yılında Rice Üniversitesinde yaptığı konuşmada "On yıl içinde aya gideceğiz." diyor, Amerikan halkına bu hedefi koyuyor ve bu noktada başlayan çalışmalar Amerika'ya bilimin altın çağını yaşatmış, uzay bilimi ve ona yardımcı olacak bütün bilimsel çalışmalar doruğa ulaşmıştır. Bu aynı zamanda bugün dahi Amerikan ekonomisinin taşıyıcı motoru olmuştur. Uzayın kapısı aralanmış, ülkeler birbirleriyle uzay yarışına girmiş, teknolojiler geliştirmiş, tüm bunlar için bütçeler ayrılmıştır.

Değerli arkadaşlar, dünyada gelişmiş ülkelerde olduğu gibi AK PARTİ de Türkiye'mize hedefler koymuştur. Dikkatinizi çekmek istiyorum, yıllık veya beş yıllık kalkınma planlarından bahsetmiyorum. Ülkemizin kaderini değiştirecek uzun dönemli hedefler konulmuş ve planlar yapılmıştır. Nitekim -sadece cari yıllara göre değil- 2023, 2053 ve 2071 hedeflerine baktığımızda, 2023 vizyonunda yüksek katma değerli ve nitelikli ihracatın yapılması, kişi başına düşen millî gelirin yükseltilmesi, gayrisafi millî hasılanın ilk 10 ülke sıralamasına girecek şekilde artırılması; kendi uçağımızın, arabamızın, silahımızın üretilmesi, terörle mücadelenin başarıyla sonuçlandırılması gibi ekonomide, siyasette, sanayide, tarımda, eğitimde, sağlıkta hedefler koyuldu, bütçeleri ona göre şekillendi. Bunun sonucunda da ilk defa Türkiye Uzay Ajansı kuruldu. Millî uydu üretimi çalışmalarına başlandı. SİHA ve İHA üretimleri gerçekleştirildi. Savunma sanayimiz büyük oranda yerlileştirildi. Ulaşım altyapısı geliştirildi ve güçlendirildi. Sağlık sistemimiz dünyada örnek uygulamalar içerisine girdi. Bu hedefleri düne kadar hayal etmek bile mümkün değildi.

Değerli milletvekilleri, yapılacak hizmetler eldeki imkânlar çerçevesinde ve çevresel faktörlerin zorlamasıyla sınırlıdır. Bilinmelidir ki PKK, YPG, DAİŞ ve FETÖ gibi terör örgütleriyle mücadelenin tavizsiz sürdürüldüğü, sınırlarımızı tehdit eden unsurlara karşı cumhuriyet tarihinin en büyük sınır dışı harekâtlarının yapıldığı, ülkemize yönelik uluslararası ekonomik saldırıların olduğu, ülkemiz kaynaklarından önemli harcamalar yapılmak zorunda kalınan tarihin en büyük mülteci girişlerinin yaşandığı, dünya ticaret savaşlarının hüküm sürdüğü, önemli uluslararası örgütlerin varlık sebeplerinin sorgulandığı, dünyada büyüme ortalamalarının ve ticaret hacimlerinin göreceli olarak daraldığı bir zaman diliminde bütçemizi yaptık ve hiçbir zaman da zorluklara sığınmadık. Bu bütçe de diğer 17 bütçemiz gibi, bütün iç ve dış sorunlara rağmen insan odaklı, hizmet merkezli ve yatırım hedefli bir bütçedir. Burada, sabahki bölümde, bir arkadaşımız AK PARTİ'nin 2023 hedeflerinin ne olduğunu sordu "Hayal miydi, çöp müydü?" dedi.

Şimdi, değerli arkadaşlar, Türkiye'nin son on yılındaki yani AK PARTİ'nin on yedi yıllık döneminin son on yılındaki kalkınma rakamlarını sizlerle paylaşmak istiyorum. 2010 yılı yüzde 8,5; 2011 yüzde 11,1; 2012 4,8; 2013 8,5 ve 2013'ten itibaren Türkiye bir kırılma yaşıyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Tamamlayalım Sayın Kaya.

EROL KAYA (Devamla) - Teşekkür ediyorum.

2014'te yüzde 5, 2016 3,2; 2018 2,8 şeklinde bir trendi görüyoruz. Bu kırılmanın yaşandığı yıl 2013. Peki, 2013'te ne oldu diye baktığımızda, Mayıs 2013'te Türkiye'nin ekonomik göstergelerinde, IMF'ye olan 23 milyar dolarlık borcun ödendiğini, Borsa İstanbul'un 90 binlerde olduğunu -altı yıl önceyi konuşuyoruz yani AK PARTİ iktidarının on yedi yılının son altı yılını konuşuyoruz- faizlerin yüzde 4,5'e indiğini, ihracatın 150 milyar doları aştığını, Merkez Bankasının ise 135 milyar dolarlık rezerve sahip olduğunu görmekteyiz. Gezi olayları başladı, Vandallar bu ülkeyi yakmaya başladılar. Arkasından MİT'e operasyonla Türkiye'yi, devleti aciz bırakmak isteyen hainlerle karşılaştık. 17-25 Aralık hukuk darbesinde karanlık odaklarla mücadele etmek zorunda kaldık. 15 Temmuzda -beni bu ifadeden dolayı bağışlasın arkadaşlarımız- ülkemizi satan şerefsizlere karşı mücadele ettik.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

EROL KAYA (Devamla) - Başkanım, bir toparlayayım müsaadenizle.

BAŞKAN - Bitirelim lütfen.

EROL KAYA (Devamla) - Evet, son olarak da kur üzerinden ekonomimizi sabote etmek isteyen klavye hırsızlarıyla karşı karşıya kaldık. Bunlara rağmen ayaktayız. Bu ülke, bu hainlere ve onlara alkış tutan bedhahlara rağmen büyümeye devam ediyor. (AK PARTİ sıralarından alkışlar) Geleceğe daha emin ve daha güvenle bakıyoruz.

Ben sözlerimi bitirirken son olarak şunu ifade edeyim, Ahmet Hamdi Tanpınar diyor ki: "Milletlerin birikmiş kudreti, nesillerin hatasının üzerinden atlar ve geçer." Bu, milletimizin büyük ve birikmiş kudreti, bu hataların hepsinin üzerinden geçmiştir.

Değerli arkadaşlar, 2020 bütçemizin memleketimize hayırlı olmasını, ülkemize huzurlu ve güvenli günler getirmesini ve kalkınmamızı daha da büyütmesini Cenab-ı Hak'tan niyaz ediyor, hepinizi saygılarımla selamlıyorum.

Teşekkür ederim. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)