| Konu: | 5 Aralık Türk kadınına seçme ve seçilme hakkı tanınmasının 85'inci yıl dönümü vesilesiyle başta Nezihe Muhiddin olmak üzere kadın hakları için mücadele vermiş bütün kadınlarımızı saygıyla andıklarına, kadınların yaşam hakları konusunda somut, gerçekçi, etkili adımların atılması, İstanbul Sözleşmesi'nin uygulanması ve infaz rejiminde ciddi değişikliklerin yapılması gerektiğine, 5 Aralık ilk Kültür Bakanı Talât Sait Halman'a ölümünün 5'inci yıl dönümünde Allah'tan rahmet dilediğine ve Londra'da yapılan NATO Zirvesi'ne ilişkin açıklaması |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 27 |
| Tarih: | 05.12.2019 |
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) - Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün 5 Aralık, kadınlara seçme ve seçilme hakkının tanınmasının 85'inci yıl dönümü. Birçok ülkeden önce bu hakka sahip olan biz kadınlar, başta Büyük Atatürk olmak üzere, o gün bu Mecliste lehte oy kullanan bütün milletvekillerini de saygıyla anıyoruz. Tabii, kadın haklarının mücadelesini vermiş olan Nezihe Muhiddin ve tarihte kadın hakları mücadelesi vermiş bütün kadınlarımızı da saygıyla anıyoruz, onların da emeklerini hatırlatmak istiyoruz.
Söylendi, evet, toplumun yarısını kadınlar oluşturmasına rağmen, maalesef, bugün Parlamentonun sadece yüzde 17'sini teşkil ediyor kadın milletvekilleri. Başta kendi partim olmak üzere, bütün siyasi partilerin zannediyorum bu konuda bir öz eleştiri vermesi gerekiyor. Bizler, kadınlar eşit temsil hakkı istiyoruz. Seksen beş yıl önce kadın ve erkeğin eşit olduğunu kabul edip kadınların bu hakkını tanıyan Büyük Atatürk önderliğindeki anlayışın bugün daha ileri taşınması gerekirken, maalesef, kadınların bugün yaşam haklarının ne kadar saldırıya uğradığıyla gündemimiz çokça meşgul; her gün 3 kadın cinayet kurbanı. Seçme seçilme hakkını kullanmak bir yana, yaşam hakları dâhi ellerinden alınıyor ve bununla ilgili somut, gerçekçi, etkili adımlar atılmadığı da bir gerçek. Şöyle söyleyelim: 2006'dan beri yayınlanan toplumsal cinsiyet eşitsizliği raporlarında 106'ncı sıradayken, on iki yılda 25 basamak gerilemiş, 149 ülke arasından 130'uncu olmuşuz maalesef.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Devam edin Sayın Kayışoğlu.
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) - Bu on iki yıla baktığımızda, 2007'den itibaren; 2007, 2012, 2016 ve son olarak 25 Kasım 2019' da 4 kadına yönelik şiddetle mücadele eylem planı ve strateji belgesi yayınlandı. Her birinde, zihniyet dönüşümü gerçekleştirilmesi gerektiği, toplumsal cinsiyet eşitliği konusunda farkındalık, kurumlar arası koordinasyon yapılması gerektiği açıklandı ama on iki yılda, tam tersine, kadın cinayetlerinin, şiddete uğrayan kadınların sayısının katlanarak arttığına şahitlik ediyoruz.
Son olarak yaşanan Ceren Özdemir olayıyla ilgili ve Şule Çet davasında verilen kararla ilgili şunu belirtmek gerekiyor ki özellikle infaz rejiminde çok ciddi değişiklikler yapılması gerekiyor. Yani Ceren Özdemir'in katilinin bir çocuğu öldürmekten, kasten adam öldürmekten cezaevinde olması gerekirken, yanında bir sürü yüz kızartıcı suçu da varken dışarıda olması infaz rejiminin çok ciddi sorunları olduğunu ve bunun değiştirilmesi gerektiğini ortaya koyuyor. Ki daha önce de bir çalışma yapıldı ama tozlu raflarda yerini aldı; çocuk istismarları, cinayetleri ve kadın cinayetleriyle ilgili olarak 24 Hazirandan önce bir çalışma yapılmıştı. Bugün anmakla yetinmeyelim bunu hayata geçirelim diye tekrar buradan sesleniyorum.
Diğer bir konu...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) - Sayın Başkan...
BAŞKAN -Tamamlayalım Sayın Kayışoğlu.
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) - Sayın Başkanım, bugün 5 Aralık, Talat Sait Halman'ın, ilk Kültür Bakanımızın 5'inci ölüm yıl dönümü. Kendisi entelektüel bir bakanımızdı. Türkçeye William Shakespeare ve William Faulkner'ın dünyaca ünlü eserlerini kazandırmış; Orhan Veli ve Fazıl Hüsnü Dağlarca gibi önemli şairlerimizin eserlerini de İngilizceye çevirmiş bir kültür insanıdır. Ölüm yıl dönümü nedeniyle ilk Kültür Bakanımızı da saygıyla anıyoruz.
Yine bu hafta Londra'da dörtlü zirveyle başlayan ve NATO'nun 70'inci yılı nedeniyle gerçekleşen zirve ve sonuç bildirgesi bazı tartışmalara neden oldu. Recep Tayyip Erdoğan, YPG'nin terör örgütü olarak tanınmaması durumunda Baltık ülkelerine ilişkin planı Türkiye'nin veto edeceğini açıklamıştı. Dün Baltık ülkelerine yönelik plan onaylandı ancak Türkiye'nin beklentileri doğrultusunda YPG'nin terör örgütü olarak tanınmasına ilişkin bir adım atılmadı. Aldığımız bilgi ve izlenimler, Recep Tayyip Erdoğan'ın bu süreci bir iç politika malzemesi olarak kullandığı ve Ankara'da yaptığı açıklamaları Londra'daki kapalı toplantılarda talep dahi etmediği yönünde. Emmanuel Macron'un basına yansıyan açıklamalarından da anlaşılacağı biçimiyle, YPG'nin IŞİD'le mücadelede bir müttefik olarak görülüp...
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın Sayın Kayışoğlu.
NURHAYAT ALTACA KAYIŞOĞLU (Bursa) - Tamamlıyorum Sayın Başkan.
...bir terör örgütü olarak görülemeyeceğini vurguladığı, Türkiye'nin IŞİD bağlantılı gruplarla çalıştığı gibi, Türkiye aleyhinde ciddi sertlikte ithamları kayda geçirdiği görülmektedir. 2017'de devreye sokulan Kademeli Mukabele Planı'nın korunması ve 5'inci maddeye vurgu yapılan bildiriyle Türkiye'nin taleplerinin kısmen karşılandığı bir zirve olmuştur, ancak bu, NATO Zirvesi öncesi kopartılan fırtına dikkate alındığında yeterli olarak görülmemektedir. Yunanistan Başbakanıyla yapılan görüşmede de Doğu Akdeniz'deki sorunda bir mesafe katedilmediği açıkça ortadadır.
Ben tekrar bütün kadınlarımızın seçme, seçilme hakkını kutluyor ama bu hakkı kullanabilmeleri için de yaşam hakları konusunda gerekli tedbirlerin alınmasını, İstanbul Sözleşmesi'nin de özellikle uygulanmasını ve gerekli mevzuat değişikliklerinin hayata geçirilmesini tekrar diliyorum.
Saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)