| Konu: | TBMM Başkan Vekili Levent Gök'e kadın milletvekillerine gösterdiği pozitif ayrımcılık için teşekkür ettiğine, Van ili Çaldıran ilçesinde bir kaza kurşunu sonucu şehit düşen Piyade Uzman Onbaşı Fırat Demir'e Allah'tan rahmet dilediğine, 5 Aralık Dünya Kadın Hakları Günü ile Türk kadınına seçme ve seçilme hakkı tanınmasının 85'inci yıl dönümü vesilesiyle başta İYİ PARTİ Genel Başkanı Meral Akşener olmak üzere hakları için mücadele veren tüm kadınları saygıyla selamladıklarına ve uğradıkları şiddet sonucu hayatını kaybeden kadınlarımıza Allah'tan rahmet dilediklerine, kadın cinayetlerinde caydırıcı, ağır cezai yaptırımlar uygulanması ve iyi hâl indiriminin kaldırılması gerektiğine, asgari ücretli vatandaşlarımızın onurlu bir yaşam sürdürebilmek için gerçekçi bir zam beklediğine, asgari ücretten vergi kesilmeyerek yoksulluk sınırına göre belirlenmesi gerektiğine, Londra'da yapılan NATO Zirvesi'ne ilişkin açıklaması |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 27 |
| Tarih: | 05.12.2019 |
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle kadın milletvekillerimiz konusunda gösterdiğiniz bu pozitif ayrımcılık için ben teşekkür ediyorum.
Van'ın Çaldıran ilçesinde silah kazası sonucu ağır yaralanan ve kaldırıldığı hastanede şehit olan Piyade Uzman Onbaşı Fırat Demir'e Allah'tan rahmet diliyorum, ailesine başsağlığı diliyorum. Şehidimizin ruhu şad, mekânı cennet olsun. Türk milletinin başı sağ olsun.
Bugün 5 Aralık Dünya Kadın Hakları Günü. Gazi Mustafa Kemal Atatürk tarafından, birçok Avrupa ülkesinden daha önce, Türkiye'de kadınlara seçme ve seçilme hakkının verildiği özel bir gün. Bu günü kutlayan kadın arkadaşlarımızın aralarından bir ikisinin özellikle Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün ismini anmamak için gayret sarf etmesini de burada bizzat müşahede ettim. Türkiye'de ve dünyada kadınların eşit koşullarda ve insanca yaşama isteğinin giderek güçlendiği bir dönemde kadınların karşı karşıya kaldığı tehditler ve kadın haklarına yönelik saldırılar maalesef giderek artıyor.
İYİ PARTİ olarak kadınların hakları ve özgürlükleri için bir mücadele ve dayanışma günü olarak gördüğümüz 5 Aralık Dünya Kadın Hakları Günü'nün 85'inci yıl dönümünü kutluyor, başta Sayın Genel Başkanımız Meral Akşener Hanımefendi olmak üzere hakları için mücadele veren tüm kadınların mücadelesini saygıyla selamlıyoruz.
Şiddet gördüğü eşi hakkında tam 23 kez -evet, yanlış duymadınız- suç duyurusunda bulunan Ayşe Tuba Arslan, ölmeden iki buçuk ay önce Eskişehir 2. Aile Mahkemesine başvuru yaparak "Defalarca şikâyet etmeme rağmen hiçbir sonuç alamadım. Bu şahıstan ölüm tehdidi alıyorum. Benim ölümüm gerçekleşince mi bana yardım edeceksiniz? Çok mağdurum." demiştir. Duyulmayan bu feryat sonucunda Ayşe Tuba Arslan, sokak ortasında eski eşinin kasap satırıyla saldırısına uğrayıp kırk dört gün komada kaldıktan sonra maalesef yaşamını yitirmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Devam edelim.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Ordu'da ise evinin önünde bir saldırgan tarafından bıçaklanan, daha gencecik, 20 yaşındaki balerin Ceren Özdemir kızımız hayatını kaybetti. Henüz üniversite öğrencisi olan ve geleceğe dair hayallerini gerçekleştiremeden aramızdan ayrılan kızımızın ölümü hepimizi derinden üzdü. Ayşe Tuba Arslan'a, Ceren Özdemir kızımıza ve bugüne kadar şiddete uğrayan ve cinayetler sonucu hayatını kaybeden bütün kadınlarımıza Allah'tan rahmet diliyorum.
Buradan çağrıda bulunmak istiyorum: Artık yeter! Kadın Hakları Günü'nü kutladığımız bu anlamlı gün bir milat olsun; kadın cinayetlerine caydırıcı, ağır cezai yaptırımlar uygulansın ve iyi hâl indirimi kaldırılsın.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Devam edelim.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; TÜİK verilerine göre, sayıları 5 milyondan fazla olan asgari ücretli vatandaşımız yükselen enflasyonla birlikte artan fiyatları karşılamak ve onurlu bir yaşam sürdürmek için gerçekçi bir zam bekliyor. Asgari ücretin açlık sınırı değil, yoksulluk sınırına göre belirlenmesi gerekiyor; öncelikle bu sınırı doğru belirlemek lazım. TÜRK-İŞ'in geçtiğimiz aylarda açıkladığı yoksulluk sınırı verilerine göre 4 kişilik bir ailenin gıda harcamasıyla birlikte giyim, kira, elektrik, su, yakıt, ulaşım, eğitim, sağlık ve benzeri ihtiyaçlar için yapılması zorunlu diğer aylık harcamaların toplam tutarı 6.849 lira.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayalım.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Ailede her iki eşin de çalıştığını kabul etsek bile, asgari ücret, tespit edilen yoksulluk sınırının yarısının altında olmamalıdır.
Bu konudaki diğer önemli bir noktaysa asgari ücretten yapılan kesintilerdir. Asgari ücretin yarısı vergi ve kesintilere gitmektedir. Kesintileri dikkate aldığımızda, asgari ücretin sadece yüzde 49'unun net olarak işçinin eline geçtiği görülmektedir. Asgari ücretten vergi kesilmemesi gerektiğini daha önce de dile getirmiştik, şimdi de hazır gündemdeyken talebimizi tekrar ediyoruz.
Londra'daki NATO Zirvesi geride kaldı ama yankıları hâlâ konuşuluyor, konuşmamız da gerekiyor aslında bunu. Önemli üyelerden biri olan Fransa'nın Cumhurbaşkanı Macron'un zirve öncesinde "NATO'nun beyin ölümü gerçekleşti." yönündeki açıklaması ittifak çevrelerinde büyük bir şok yarattı ve bu sorunların ne kadar da derin olduğunu gösterdi aslında.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayalım.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Bunun yanında, Türkiye ile Amerika arasında YPG/PKK terör örgütü üzerinden yaşanan sorunların NATO savunma planlarının bloke edilmesine varacak şekilde ittifakı etkilemesi de bir başka sorun olarak dile getirildi. Polonya, Baltık devletleri ve Çekya gibi ülkeler için NATO hâlâ çok önemli bir örgüt ve onlar "NATO'nun beyin ölümü gerçekleşti." diyenlerden de Rusya'yla iş birliği yapanlardan da çok rahatsız.
Türkiye, kendi güvenliğine yönelik en büyük tehdit olan terörle mücadele konusunda NATO çatısı altındaki müttefiklerinin çoğunun desteğine maalesef sahip olamadı. Ankara'nın NATO müttefiklerinin bu tavrını dile getirmesi, Türkiye'nin bazı Batı medya organlarında "NATO'nun sorunlu çocuğu" olarak tanımlanması sonucunu bile doğurdu aslında.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayalım Sayın Türkkan.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Türkiye'nin PKK/YPG'nin terör örgütü olarak tanımlandığı bir savunma planının NATO tarafından yayınlanmasına yönelik girişimleri Amerika tarafından bloke edilince bu haksız blokajı aşmak için Polonya ve Baltık devletlerinin güvenliği için hazırlanan bir savunma planını engellemesi ve Rusya'yla geliştirdiği iş birliği bu tanımlanmanın gerekçesi olarak sunuldu.
NATO Genel Sekreteri Stoltenberg, Baltık planı konusunda Türkiye'yle yaşanan sıkıntıları aşmaya çalıştığını, zirve sonuna kadar bir çözüm bulunamayacağını ifade etmişti. Genel Sekreter, NATO Zirvesi sonrasında ise Türkiye de dâhil birçok Baltık ülkesi ve Polonya'nın savunması için hazırlanan planın kabul edildiğini açıkladı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlıyoruz Sayın Türkkan, lütfen.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Oysa Cumhurbaşkanı Erdoğan, NATO Zirvesi'ne katılmak üzere Londra'ya hareketi öncesinde, NATO müttefiklerinin YPG'yi terör örgütü olarak kabul etmemeleri durumunda Baltık planına karşı çıkmaya devam edileceğini söylemişti. İktidar medyası, bir haftadır NATO'nun YPG'yi terör örgütü olarak tanımaması hâlinde Baltık savunma planını bloke edeceğimizi de devamlı pompaladı durdu.
Sonuç ne oldu? NATO Zirvesi'nde YPG konusu gündeme bile gelmedi ama Türkiye, Baltık planına maalesef onay verdi. Macron'a haddini bildiremedik, YPG'yi terör örgütü olarak kabul ettiremedik, Baltık planını engelleyemedik. O zaman, merak ediyorum, soruyorum: Londra'ya biz niye gittik? Sadece Kraliçenin resepsiyonuna katılmak için mi gitmiştik biz Londra'ya?
Yüce Parlamentoyu saygıyla selamlıyorum.