| Konu: | İYİ PARTİ Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 25 |
| Tarih: | 03.12.2019 |
AK PARTİ GRUBU ADINA HACI AHMET ÖZDEMİR (Konya) - Değerli Başkan, Meclisimizin çok değerli üyeleri ve televizyonları başında bizleri izleyen Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları; hepinizi sevgiyle saygıyla selamlayarak sözlerime başlıyorum.
Maalesef, bugün algı, olgunun çok önüne geçmiş durumdadır; bu, bir fıkrayla sizlere anlatılabilecek bir husus olsa gerektir. Osmanlı paşası, gözlüğünü takmış çalışırken bir ara gözlüğünü şöyle yukarıya saçlarının üstüne koyuyor, ondan sonra da gözlük lazım oluyor, arıyor, tarıyor, gözlüğü bulamıyor. Ondan sonra zile basıyor, yaver geliyor, diyor ki: "Evladım, benim gözlüğüm nerede, gözlüğümü bulur musun." (AK PARTİ sıralarından gürültüler)
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Ya, kendi konuşmacınız konuşuyor, ona saygı duyun bari! Adam konuşuyor orada ya! Kahvehaneye çevirdiniz burayı!
BAŞKAN - Sayın Türkkan...
HACI AHMET ÖZDEMİR (Devamla) - Yaver de nüktedan bir zatmış, bunun üzerine diyor ki: "Efendim, siz başınızın üstündeki gözlükle idare edin, ben sizin gözlüğünü bulurum."
Şu anda, biz olguyu değil, algıyı konuştuğumuz için, gözlük aslında saçımızın üstünde ama yaveri çağırıyoruz, diyoruz ki: "Evladım, bana gözlüğü bul." Gözlük başımızın üstünde, gözümüze indirsek ortada hangi hakikatlerin olduğunu çok net biçimde göreceğiz. Biz, buna, eskiden, 1980'li yıllarda sol-sağ kavgalarının ayyuka çıktığı dönemlerde "dezenformasyon" diyorduk ve bununla ilgili 1980'li yılların kitap literatürünü karıştırırsanız kıyamet gibi kitap çıkar, hatta bunlardan bir tanesini yazan da zannediyorum, yine aramızda bulunan milletvekillerinden bir tanesi idi. Kulağı çınlasın, bugün burada göremiyorum, Millî Eğitim Bakanlığımızı da yapmış olan Nabi Avcı'nın...
MAHMUT TANAL (İstanbul) - Hayır, Naci Hoca'nın da vardı, Naci Hoca yazmıştı.
HACI AHMET ÖZDEMİR (Devamla) - Burada mı Nabi Bey?
...doktoradan sonra yaptığı bir çalışmaydı, "yardımcı doçent" diye yazan ismini hatırlıyorum.
Ben şimdi gözlüğü takıyorum izninizle. Gözlüğü taktıktan sonra da algılar ortadan kalkıyor, olgular ayan beyan gözüküyor. Aksaray Valiliğinin bu otizmli öğrencilere yapıldığı söylenen haksızlığı yalanlayan beyanatı, resmî ifade bu kadar hırgürün içinde kayboldu gitti. "Yok böyle bir şey. Biz soruşturma yaptık, hatta sınıfın üzerinde 'otistik öğrenciler sınıfı' yazıyordu, ondan bile rahatsız olduk, bu yazının kaldırılmasını istedik müdürden." diyen ifadesi, resmî beyanı bu kadar suçlamanın arasında ne yazık ki kaynadı gitti çünkü doğru ile eğriyi bugünkü ortamda birbirinden ayırmak hakikaten zorlaştı. Ben de zorluk çektiğimi ifade etmekte yarar görüyorum. Gerçekten bir dezenformasyon var, bir algı yönetimi var ama algı ile olgu arasında da yüzde yüz bir zıddiyet söz konusu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Devam edin.
HACI AHMET ÖZDEMİR (Devamla) - Şimdi, bakın, gözlüğü taktığımızda ortaya çıkan şey ne? AK PARTİ'nin Genel Başkanı olan, şu anda Cumhurbaşkanlığı görevini üstlenmiş olan Recep Tayyip Erdoğan Başbakanken engellilerle ilgili yaptığı bir konuşmada şu hususu özellikle altını çizerek belirtmişti: "Biz, engelli meselesine, hak temelli, bütüncül bir bakış açısıyla bakıyoruz." Bugün gördüğümüz de, biz hâlâ hak temelli anlayıştan, bütüncül bakış açısından bahsediyoruz. Zaten var, gözlük gözünüzde olduğunda görüyorsunuz.
1/7/2005'te 5378 sayılı Engelliler Hakkında Kanun çıkmış, 1.500 maddelik bir mevzuat oluşmuş. İstihdam diyoruz... Cahit Bey, düzelteyim sizi, "5.770 kişi çalışıyordu 2002'de." dediniz, 7 kişiyi atladınız, 5.777 kişi çalışıyordu, onu tashih edin lütfen ama öbür taraftan, tashih etmeniz gereken bir şey daha var, "55 bin kişi çalışıyor." dediniz, 176'yı da ilave etmeniz lazım oraya.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayalım.
HACI AHMET ÖZDEMİR (Devamla) - Dolayısıyla, gözlüğü taktığınızda net biçimde bunları görmek pekâlâ mümkün. Memur sayısının 10 kat arttığını, özel eğitim okullarındaki öğrenci sayısının 3 kat arttığını, özel eğitim sınıflarındaki öğrenci sayısının 7 kat arttığını, kaynaştırma eğitimindeki öğrenci sayısının 10 kat arttığını, üniversitede lisans döneminde, yüksek lisansta, doktorada verilen bursların arttığını, bunların kredi şeklinde olduğunu, engellilerden geri dönüşün istenmediğini, engelli bakım merkezi sayısının 21'den 103'e çıktığını, evde bakıma 1 milyar 384 bin 59 lira harcandığını filan... Bugün umutevleriyle, gündüz bakımevleriyle Türkiye yoluna devam ediyor, kat kat artırmıştır.
Benim tavsiyem, zile basıp yaveri çağıracağınıza gözlüklerinizi takmanızdır.
Saygılar sunuyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)