GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: BDP GRUBU ÖNERİSİ
Yasama Yılı:3
Birleşim:35
Tarih:06.12.2012

ABDURRAHİM AKDAĞ (Mardin) - Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; Barış ve Demokrasi Partisinin Suriye sınırında meydana gelen gelişmelerle ilgili olarak verdiği araştırma önergesinin, şahsım adına, aleyhine söz almış bulunmaktayım.

Öncelikle şunu ifade etmek istiyorum: Ben Mardin'in Kızıltepe ilçesinin Fındıktepe köyündenim. Köyüm Suriye sınırında. Halkımızın literatüründe Suriye'nin adı "hattın öbür tarafı"dır. Suriye bizim insanlarımız için kardeşlerinin olduğu, ablalarının olduğu, bacılarının olduğu, dayılarının olduğu bir yerdir.

Suriye'deki Şam-ı Şerif de iki validemiz, Hazreti Sevde ve Hazreti Habibe'nin yattığı bir yerdir ve Selahaddin-i Eyyubi'nin yattığı bir yerdir ve Muhyiddin-i Arabi'nin yattığı bir yerdir ve Emevi Camisi'nin ve Hazreti Zeynep'in camisinin bulunduğu bir yerdir yani Suriye, bizden uzak bir yer değil. 2007'de Suriye'ye bir ziyarette bulunmuş, âcizane seyahatimle ilgili bir makale yazmış, başlığını şöyle atmıştım: "Bizden bir yer, Suriye"

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle şunu söyleyeyim: Ben müsteşarlardan, bürokratlardan not alarak buraya gelmedim. İçimden geçeni, yüreğimden geçenleri sizlerle paylaşacağım. Suriye sınırında meydana gelen hadiseler bir iç savaştan kaynaklanan hadiselerdir ve maalesef bütün savaşlarda olduğu gibi bir göçü de beraberinde getirmiştir. Yine 90'lı yıllarda bölge, Halepçe'de kimyasal silahla 5 bin kişinin Saddam tarafından katledildiği bir zamanda yine bir göç almıştı. Peşmerge kardeşlerimiz gelmiş, yöre halkı yüreğini, evini ve imkânlarını onlarla paylaşmıştı. O zaman bir kurum amiri olarak ben de bu işin içinde bulunmuştum. Bugün de bölge halkı, sınırda yaşayan insanlarımız, yüreğini, evini ve imkânlarını Hükûmetle birlikte, devletle birlikte bu kardeşlerimize açmıştır. Gelen yaralılar tedavi edilmekte, hastalar hastanelere götürülmekte, kamplara gitmesi gerekenler kamplara götürülmekte, akrabası olanlar akrabalarına teslim edilmekte, böylece de bu dramın, bu acının biraz hafifletilmesine çalışılmaktadır.

Gelişmelere göre, bütün güvenlik tedbirlerinin alındığını bizzat müşahede ettim, buraya gelmeden önce de teyit ettirdim. Sınırda herhangi bir güvenlik zafiyeti söz konusu değildir. Valilerimiz, askerî birliklerimiz tamamıyla konunun takipçisi ve üzerinde hassasiyetle durduklarını buradan belirtmek istiyorum.

Bir şey daha belirtmek istiyorum: Sayın Başbakanın ve Sayın Dışişleri Bakanımızın Suriye'ye niye bu kadar ilgi duydukları hususu gündeme geldi, değerler sistemiyle birlikte gündeme geldi. Bizim değer sistemimiz de, dünya görüşümüz de zalim Saddam'ın yanında mazlum Irak Kürtlerinin yanında olmaktır. Bizim literatürümüzde Somali'de katliama uğrayanların yanında olmaktır, bizim literatürümüzde Bosna'da katliama uğrayan Boşnakların yanında olmaktır, bizim literatürümüzde özgürlük ve demokrasi mücadelesi veren insanların yanında olmaktır. Bunun bizim hem insanlık borcumuz hem de tarihten gelen bir misyonumuz olduğuna yürekten inanıyorum.

AHMET DURAN BULUT (Balıkesir) - Kerkük'te kimin yanındasınız?

ABDURRAHİM AKDAĞ (Devamla) - Bir Arap-Kürt savaşını bekleyenlerin avuçlarını yalamalarını istiyorum; böyle bir şeyin olmasını beklemek, tahayyül etmek bile büyük bir şaşkınlıktır. Biz bir savaş değil, demokrasinin, insan haklarının yerleşmesi için çaba gösteriyoruz. Suriye'de dayılarım var, gelirken sorardık: "Malın mülkün var mı?" "Var." "Kimin adına?" "Benim adıma değil." "Niye?" "Çünkü ben lâciyim, yani ben vatandaşlık haklarına sahip değilim." diye söylerlerdi. Birkaç kişiye kimlik verilmesi, vatandaşlık hakkı tanınması Sayın Başbakanın tembihatı, yönlendirmesi ve isteği üzere olmuştur. Bundan böyle de Türkiye, ezilenlerin yanında, diktatörlerin yanında değil; hak, adalet ve özgürlük arayışı içerisinde olanların yanında olmaya devam edecektir.

AHMET DURAN BULUT (Balıkesir) - Biraz da Karabağ'la ilgilenseniz.

ABDURRAHİM AKDAĞ (Devamla) - Başka türlü de düşünülmesi mümkün değildir.

Karabağ'da yaşayanlar da kardeşlerimizdir, Ermenilerin yanında o yapılan işgale karşı biz onların yanındayız. Biz ayrım gözetmiyoruz, nerede bir kanayan yara varsa biziz.

Büyük şair Âkif'in dediği gibi:

"Kanayan bira yara gördüm mü yanar yüreğim tâ derinden,

Boşver aldırma da geç diyemem aldırırım,

Çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım!"

Bizim anladığımız felsefe budur, bizim mücadelesini verdiğimiz değerler sistemi budur.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; benim ilimde Mardin'de, benim ilçem Kızıltepe'de -son üç hafta sonu üst üste gittim- sivil toplum kuruluşları da bu konuda duyarlı ve çok hassastırlar, hatta ilimde bir platform oluşturulmuştur. Devletin yapacakları yanında sivil inisiyatifin yapacağı çok şey olduğuna da inanıyorum. Bu nedenle, bundan böyle de Suriye'de savaştan kaçan, mağdur duruma düşen, muhacir olan kardeşlerimizin yanında olmak, onların yaralarını sarmak, onların hastalarını tedavi ettirmek görevini büyük bir özveri ve anlayışla sürdürmeye devam edeceğiz.

CHP Grubunda konuşan Sayın Hatibin değerlendirmeleri hususunda bir şey söylemek istiyorum. Akçakale'de bir tepki aldılar. Niye bu tepkiyi aldıklarını işin doğrusu merak ediyorum. Urfa Milletvekili Sayın Bakanımız ve diğer 9 milletvekilimiz sürekli bölgede bulunmaktadırlar, sürekli halkımızla temas içerisindedirler. Halkımızın tedirgin olmaması noktasında ne lazımsa yapılmaktadır. Biz halkımızla beraberiz, halkımızın içindeyiz. Halkın taleplerine karşı duyarlı olmak gibi bir hassasiyetimizin olduğunu belirtmek istiyorum.

Sayın Başbakanın ortak Bakanlar Kurulu topladığı hususu gündeme geldi. Tabii ki yanı başımızdaki bir ülkeye, Suriye'ye duyarsız kalamayacağımızı söyledik. Suriye'de demokrasiye geçiş yapması, reformlar yapması hususunda Sayın Başbakan, Esed'i mümkün mertebe cesaretlendirmeye çalışmıştır ama bütün ikna çabaları sonuç vermemiş. Keşke sonuç verse, şu an başka bir şey konuşuyor olsaydık, şu an savaştan kandan, göçten söz etmiyor olsaydık fakat maalesef makam hırsı bir ailenin, bir ekibin bir ülkeyi yönetme hırsı, muhterisliği bu ülkeyi yıkıma götürmüştür, hâlâ nereye kadar gideceğini kestirmek mümkün değildir ama Allah'tan şunu temenni ediyorum: Yanı başımızdaki kardeşlerimizin Sünni'si, Alevi'si, Kürt'ü, Arap'ıyla birlikte barış, huzur ve mutluluğun bir an önce Suriye'ye gelmesini, demokratik bir yönetimde başları dik yaşamalarını diliyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Akdağ.