GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Dijital Hizmet Vergisi Kanunu ile Bazı Kanunlarda ve 375 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:17
Tarih:13.11.2019

MHP GRUBU ADINA MUSTAFA KALAYCI (Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 128 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin geneli üzerine Milliyetçi Hareket Partisi Grubu adına söz aldım. Bu vesileyle yüksek heyetinizi hürmetle selamlıyorum.

Vergi kanunları ile diğer bazı kanunlarda değişiklikler içeren ve birçok sektörü doğrudan ilgilendiren bu kanun teklifine dair bir etki analizi bulunmamaktadır. Sağlıklı bir düzenleme yapılması ve uygulamada sorunlar yaşanmaması açısından kanun tekliflerinin etki analizi yapılarak müzakere edilmesi ve kanunlaştırılması büyük önem arz etmektedir.

Ayrıca, ülkemizde vergi alanında bir reform ihtiyacı olduğu açıktır. Basit, anlaşılır ve herkesin mali gücüne göre vergi ödediği adaletli bir vergi sisteminin tesisi, yıllardır dile getirilmesine karşın bugüne kadar yapılmamıştır. Hâlbuki geçen yıl kabul edilen On Birinci Kalkınma Planı'nda gelir ve kurumlar vergilerini tek bir kanunla birleştiren, vergi tabanını genişleten, vergiye uyumu kolaylaştıran, öngörülebilirliği artıran, yatırım ve üretimi destekleyen gelir vergisi kanununun yasalaşmasının sağlanması, ayrıca yeni bir vergi usul kanunu çıkarılması hedeflenmiştir.

Geçen ay açıklanan yeni ekonomi programında da yapılacak olan vergi reformuyla mükellef haklarının daha etkin bir şekilde korunacağı, beyanname sisteminin yaygınlaştırılacağı, vergi gelirlerinin artırılacağı ve vergi adaletinin sağlanacağı gibi hususlar, temel hedef olarak konulmuştur.

Görüştüğümüz kanun teklifinde bu temel hedeflere yönelik bazı düzenlemeler yer almakla birlikte plan ve programda öngörülen köklü bir düzenlemeye gidilmemektedir. Ülkemizde vergi sistemi, ağırlıklı olarak tüketim ve işlemler üzerinden alınan vergilerin yer aldığı, tabana yayılmamış bir yapıdadır. Gelir politikasının temelini oluşturması gereken gelir ve kazançlar üzerinden alınan vergiler, kişilerin gelirine bakılmaksızın aynı oranda alınan dolaylı vergilerin çok altında kalmıştır. Bu durum, bir yandan vergi ve gelir adaletini daha da bozarken öte yandan reel ekonominin dengelerini zedelemektedir. Türkiye'nin bir an önce adil, tabana yayılmış ve hakkaniyetli bir vergi reformunu gerçekleştirmesi gerekmektedir.

Değerli milletvekilleri, kanun teklifiyle vergiyle ilgili yapılan düzenlemelerde genel olarak vergilendirilmeyen alanları ve yüksek gelir gruplarını hedef alan yeni vergilerin ve vergi artırımlarının amaçlandığı görülmektedir. "Dijital hizmet vergisi" adıyla yeni bir vergi ihdas edilmektedir. Teklifte sayılan dijital ortamda sunulan hizmetlerle ilgili olarak Türkiye'de elde edilen hasılatı 20 milyon lira ve dünya genelinde elde edilen hasılatı 750 milyon avrodan fazla olanlar, yüzde 7,5 oranında dijital hizmet vergisi ödeyecektir. Komisyonda verilen bilgilere göre, tamamı yurt dışında mukim 20 civarında şirketin kapsama gireceği tahmin edilmektedir.

Yine, ihdası öngörülen değerli konut vergisi, mesken nitelikli taşınmazlardan değeri 5 milyon liranın üzerinde olanlar için uygulanacaktır. Buna göre değeri 5 milyon lira ile 7,5 milyon lira arasında olanlara binde 3, 7,5 milyon lira ile 10 milyon lira arasında olanlara binde 6 ve 10 milyon lirayı aşanlara binde 10 oranında vergi uygulanacaktır.

Değeri 5 milyon lirayı aşan konutlar için ek vergi konulurken her biri 5 milyon liranın altında olmakla birlikte toplam değeri 5 milyon liranın çok üzerine çıkan birden çok, hatta yüzlerce konut sahibi olanların ek vergi konusuna girmemesi adaletsizlik sonucunu doğuracaktır. Bu itibarla, yeni bir vergi ihdas etmek yerine, emlak vergisinin artan usulde kademeli hâle getirilmesi, hem vergi adaleti açısından hem de vergi imkânı açısından daha doğru olacaktır.

Diğer taraftan, gayrimenkul devir ve iktisaplarında ödenen tapu ve kadastro harcının, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünce yapılan veya yaptırılan değerleme sonucu belirlenmiş değer üzerinden hesaplanması düzenlenmektedir. Bunlar yapılırken imar ve emlak rantının vergilendirilmesi için bir düzenlemeye gidilmemesi anlaşılamamaktadır. Hâlbuki, bu konuda verilen sözler de bulunmaktadır. 2016 yılında imar planı değişiklikleri sonucunda ortaya çıkan değer artışlarından kamunun pay almasını sağlayacak düzenleme yapılacağı açıklanmış ama bir türlü yapılmamıştır. İmar ve emlak rantı mutlaka vergilendirilmelidir.

Yine, teklifle ihdası öngörülen konaklama vergisiyle otel, motel, tatil köyü, pansiyon, apart otel, misafirhane ve kamping gibi konaklama tesisleri ile dağ ve yayla evi gibi kırsal turizm tesislerinde verilen geceleme hizmeti vergiye tabi tutulmaktadır. Özelliklerine göre gecelik 6 ile 18 lira arasında değişen tutarda maktu vergi alınacaktır. Turizm sektörüne yapacağı etki de dikkate alınarak konaklama vergi tarifesi gözden geçirilmeli ve adaletli hâle getirilmelidir. Komisyonda bu durumun Genel Kurul görüşmelerinde dikkate alınacağı ifade edilmiştir.

Teklifle, banka ve sigorta muameleleri vergisi oranı, kambiyo muamelelerinde binde 1'den binde 2'ye çıkarılmakta ve bu oranın 10 katını kadar yani yüzde 2'ye kadar artırma yetkisi verilmektedir.

Yine, döviz cinsinden açılmış hesaplardan ve yabancı para cinsinden ihraç edilen menkul kıymetlerden sağlanan gelirler üzerinden yapılan yüzde 15 vergi stopajı oranını 5 puan artırma yetkisi de ayrı ayrı veya birlikte 1 katına kadar artırma şeklinde değiştirilmektedir.

Teklifle yapılan düzenlemelere göre, binek otomobillere ilişkin giderlerin en fazla yüzde 70'i ve kiralama yoluyla edinilenlerin her birine ilişkin aylık kira bedelinin 5.500 lirasına kadarlık kısmı ile binek otomobillerin iktisabından ödenen ÖTV ve KDV toplamının en fazla 115 bin lirasına kadarlık kısmı, gider olarak dikkate alınabilecektir. Ayrıca, binek araçların amortismanına ilişkin de sınırlama getirilmektedir. Bu düzenlemenin sektöre etkisi göz ardı edilmemeli ve gerekli tedbirler alınmalıdır.

Teklifle, amatör olanlar hariç, spor yarışmalarını yöneten hakemlere ödenen ücretler, gelir vergisi istisnası kapsamından çıkarılmaktadır. En üst ligdeki sporcuların aldıkları ücretlerin tevkifat oranları, yüzde 15'ten yüzde 20'ye yükseltilmektedir. Ayrıca sporcunun aldığı ücretin 500 bin lirayı aşması hâlinde beyanname vermesi, dolayısıyla artan oranlı vergi ödemesi öngörülmektedir. Uyarılarımız üzerine bu düzenlemenin mevcut sözleşmelere uygulanmaması teklife eklenmiştir.

Diğer yandan, sporcuların ücretleri üzerinden ödenen gelir vergisinin amatör spor dalları için kullanılmak üzere spor kulüplerine iadesine yönelik uygulama yürürlükten kaldırılmaktadır. Bu uygulamanın kaldırılması, spor altyapısı yatırımlarının sekteye uğramasına ve dünya çapında birçok farklı alanda önemli başarılar elde eden şubelerin kapanmasına yol açabilecektir. Daha geçen yıl devrim niteliğinde yapılan spor altyapısı teşvik sistemi, mutlaka devam ettirilmelidir.

Değerli milletvekilleri, teklifle, gelir vergisi tarifesine yeni dilim ve oran eklenmektedir. Buna göre, 500 bin lira ve üzerindeki kazançlar, yüzde 40 oranında gelir vergisine tabi tutulacaktır. 500 bin lirayı aşan ücret geliri olanlar, yüzde 40 oranında vergiye tabi tutulacak ve beyanname vereceklerdir. 500 bin liranın altında ücret geliri olanların vergi yüklerinde herhangi bir değişiklik bulunmamaktadır.

Esasen, çalışanların üzerinde adaletsiz ve ağır vergi yükü bulunmaktadır. Çalışanların aylıkları, vergi tarifesinden dolayı aydan aya azalmaktadır. Sanki yüksek gelirliymiş gibi asgari ücretlinin bile yıl içinde vergi oranı yükselmektedir. İstihdam üzerindeki vergi ve sosyal güvenlik primi yükü, makul düzeylere indirilmelidir. Milliyetçi Hareket Partisi olarak asgari ücretten vergi alınmaması ve çalışanların asgari ücret kadar gelirinin, vergi dışı bırakılması görüşündeyiz. Ayrıca, net asgari ücretin, açlık sınırının üzerine çıkarılmasını ve asgari ücretlilere büyük şehirlerde ulaşım desteği verilmesini gerekli görüyoruz.

Değerli milletvekilleri, kayıt dışılık önemli bir sorundur. Haksız rekabete ve çalışanların sosyal haklardan yoksun kalmasına yol açan kayıt dışı ekonomi ve kayıt dışı istihdamla mücadelede daha etkili yöntemler benimsenmeli, hem kayıt dışılığın önlenmesine hem de kayıtlı ekonomiye geçişin özendirilmesine yönelik tedbirler bir arada uygulamaya konulmalıdır. Kayıt dışılıkla mücadele ve vergi bilincinin yerleştirilmesi için mali müşavirlik mesleği çok önemli bir işleve sahiptir. Mali müşavirlerin başta muhasebe ücretlerinin tahsili olmak üzere sorunlarına çözüm getirilmeli, KDV indirimi mali müşavirler için de mutlaka yapılmalıdır.

Ülkemizde vergi kaçakçılığı suçlarındaki karmaşık işlemler ve örgütlerle mücadele için standart vergi inceleme usulleri yerine, geniş bilgi ağı, yerinde denetim olanakları ve kısa sürede işlem yapabilen uzman örgütlenme modeline ihtiyaç bulunmaktadır. Kanun teklifinde Vergi Denetim Kurulu Başkanlığının müfettiş alımı ve görevlendirilmesine dair hükümlerde değişiklik yapılarak vergi kaçakçılığıyla etkin mücadele ve vergi incelemelerinde sektörel ve fonksiyonel uzmanlaşma sağlanması hedeflenmektedir. Milliyetçi Hareket Partisi olarak bu düzenlemeyi destekliyoruz.

Maliye ve Gelir İdaresi Teşkilatı ile bazı kurumlarda çalışan uzmanların çözüm bekleyen sorunları da bulunmaktadır. Gelir uzmanı, defterdarlık uzmanı, millî emlak uzmanı, mali hizmetler uzmanı gibi bazı kariyer meslekler, emsali uzmanlarla aynı statüde değildir. Temel sorun, diğer uzmanların aldığı 3600 ek göstergeyi alamamalarıdır. Esasen birçok kamu çalışanı ek göstergeyle ilgili düzenlemeyi dört gözle beklemektedir. Bu konuda AK PARTİ'nin olduğu gibi Milliyetçi Hareket Partisinin de vaadi bulunmaktadır. AK PARTİ Sözcüsü Sayın Ömer Çelik ve Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Sayın İbrahim Kalın, geçtiğimiz günlerde yaptıkları açıklamalarda, 3600 ek göstergeye dair düzenleme için çalışmaların sürdüğünü, meslekler arası dengeleri gözeten bütünsel bir çalışma yapıldığını ifade etmiştir. Doğrusu da budur, ek gösterge düzenlemesi yapılırken tüm hizmet sınıfları gözetilmeli, eşitsizlikler giderilmelidir. Öğretmenler, polisler, hemşireler ve din görevlilerinin yanı sıra, ek gösterge eşitsizliğine maruz kalan uzmanlar, kamu avukatları, müdürler, şube müdürleri; diyetisyen, çocuk gelişimci, psikolog, sosyal çalışmacı, odyolog, fizyoterapist gibi sağlık lisansiyerleri ile mahallî idarelerin daire başkanları, üniversite genel sekreter yardımcıları, uzman çavuşlar ve uzman jandarmalar gibi çalışanların ek göstergeleri 3600'e çıkarılmalıdır. Milliyetçi Hareket Partisi olarak biz gerekli kanun teklifini verdik. Kanun teklifimizde, ek göstergeler tüm hizmet sınıfları için hiyerarşik sırayla yeniden belirlenmiştir. Bu düzenlemenin gündeme alınarak bir an önce yasalaşmasını diliyoruz.

Değerli milletvekilleri, Komisyonda teklife eklenen maddeyle, termik santrallerin çevre mevzuatına uyumuna dair yeni bir düzenleme daha yapılmaktadır. 2013 yılında çıkarılan Elektrik Piyasası Kanunu'yla, çevre mevzuatına uyumun 31/12/2018'e kadar tamamlanması öngörülmüş ve bu sürenin üç yıl uzatılması konusunda Bakanlar Kuruluna yetki verilmiştir. Anayasa Mahkemesi bu yetkiyi, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkından uzun süreli vazgeçilemeyeceği gerekçesiyle iptal etmiştir. Ancak 2016 yılında, 6719 sayılı Kanun'la süre 31/12/2019'a kadar uzatılmıştır. Milliyetçi Hareket Partisi gerek ilk düzenlemeye gerekse bu düzenlemeye karşı çıkmıştır.

Teklifle getirilen düzenlemede ise süre iki buçuk yıl uzatılmakla birlikte, altı ay içinde çevre mevzuatına uyuma yönelik yatırımlara dair yapım sözleşmesi ile iş termin planını Bakanlığa sunmayan üretim tesislerinin bundan yararlanamaması, bu plana uyumun dört ayda bir denetlenmesi, buna uymayanlara çevre mevzuatında öngörülen cezanın 20 kat uygulanması ve bir yıl gecikme hâlinde tesisin faaliyetinin durdurulması öngörülmektedir. İnsanımızın yaşama hakkını ilgilendiren bu konuda firmaların yıllardır yükümlülüklerini yerine getirmemiş olması büyük bir sorumsuzluktur. Yapılan düzenleme ve yaptırımlar titizlikle uygulanarak söz konusu tesislerin bacalarına gerekli filtrelerin bir an önce taktırılması sağlanmalıdır.

Kanun teklifiyle Toprak Mahsulleri Ofisinin tarımsal ürün ithalatı ve Devlet Malzeme Ofisinin bazı alımları Kamu İhale Kanunu'ndan istisna edilmektedir. Kamu İhale Kanunu'na sürekli istisnalar getirmek yerine, bu kanunun kurumların ihtiyacına ve günün şartlarına göre yeniden düzenlenmesi ve hiçbir istisnaya yer verilmemesi suretiyle ihalelerde saydamlık, rekabet ve kamuoyu denetimi sağlanmalıdır.

Ayrıca, ithalat politikası hem üreticimize darbe vurmakta hem de sorunları çözmemektedir. Daha fazla üretimi sağlayacak politikalar uygulanmak suretiyle, ithalat yerine, üreticiden alınan ürünlerle piyasanın düzenlenmesi hem üretici hem tüketici hem de ülke ekonomisi için büyük önem arz etmektedir.

Tarımın başkenti olan Konya'da çiftçilerimiz yüksek girdi maliyetleri nedeniyle zor durumda, kredi borçları katlanarak artıyor. Bu durum sürdürülebilir değildir; üreticinin temel girdilerini ucuza alabilmeleri sağlanmalı, kredi borçları uygun şartlarda yapılandırılmalıdır. Elektrik faturaları önemli bir maliyet kalemi hâline gelmiştir. Çiftçinin enerji maliyetleri düşürülemezse İç Anadolu'da, Konya'da sulu tarımdan hızlı bir kaçış olacaktır. Bu da ülke üretimini azaltacak ve ithalatı artıracaktır. Tarımda kullanılan elektrik için daha düşük tarife belirlenmelidir. Güneydoğudaki çiftçiye elektrikte sağlanan destek İç Anadolu çiftçisine de verilmelidir. Ayrıca, elektrik fatura bedellerinin hasat sonrası fatura edilerek tahsili sağlanmalıdır. Esasen elektrik faturalarından vergi, fon, pay gibi kesintiler ve kayıp kaçak bedeli ile sayaç okuma bedeli gibi ücretlendirmeler kaldırılarak çiftçinin, sanayicinin, esnafın ve ailelerin elektrik faturası yükü hafifletilmelidir.

Değerli milletvekilleri, son dönemde ekonomimize yönelik spekülatif kur saldırıları sonucu ülkemizin içine sokulduğu kur-faiz-enflasyon şeytan üçgeninden çıkarılması için alınan tedbirler sayesinde döviz kuru nispeten istikrarlı bir çizgiye oturtulmuş, faizlerin önemli oranda inmesi ve enflasyonun tek haneli rakamlara ulaşması sağlanmıştır.

Son dönemde açıklanan veriler ekonomide bir toparlanmanın olduğuna işaret etmektedir. Nitekim Avrupa Birliği Komisyonu, IMF, OECD ve Dünya Bankası ile uluslararası kredi derecelendirme kuruluşları da Türkiye'yle ilgili makroekonomik tahminlerini olumlu yönde revize etmişlerdir. Daha altı ay önce Türk ekonomisinin 2019 yılında önemli oranda küçüleceğini söyleyen bu kuruluşlar son raporlarında pozitif büyüme olacağını kabul etmişler, 2020 ve 2021 büyüme tahminlerini de yüzde 3,1 ve yüzde 4'e yükseltmişlerdir.

Türkiye'nin zor bir ekonomik dönemden çıktığı, ekonominin beklenenden daha hızlı biçimde toparlandığı yine bu uluslararası kuruluşlarca dile getirilmiştir. Türkiye 2023 yılına kadar siyasi istikrar içinde ekonomik atılımların gerçekleştirilebileceği bir vasatı yakalamıştır. Cumhurbaşkanlığı hükûmet sisteminin sağladığı hızlı ve etkin karar alma mekanizmasıyla ekonomik dönüşüm ve değişim süreci daha koordineli bir şekilde yönetilmektedir.

Makroekonomik göstergelerin iyileştirilmesinin yanı sıra vicdani ve insani seviyelerin büyümesine de ihtimam ve irade göstermeliyiz. Geçim sıkıntısına düşen emeklilerimizin, çalışanlarımızın, dar gelirli vatandaşlarımızın ve işsizlerimizin yüzünü güldürmeliyiz. İş ve istihdam artışı için, üreten bir ekonominin çatısı hızla örülmelidir.

Milliyetçi Hareket Partisi, bugüne kadar olduğu gibi, bu yönde alınan kararlara ve öngörülen düzenlemelere elbette destek verecektir. Türkiye'nin gelişmesi parlak bir geleceğe doğrudur. Unutulmasın ki cumhuriyetin 100'üncü yıl dönümü Türkiye'nin lider ülke olmasına sahne olacak, bu da cumhurun ittifak ve iradesiyle inşallah gerçekleşecektir.

Teşekkür ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (MHP ve AK PARTİ sıralarından alkışlar)