GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: HDP Grubu önerisi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:17
Tarih:13.11.2019

CHP GRUBU ADINA MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; evet, demokrasi yerelden başlar ve her kademesinde yerelde seçim olması lazım, esas budur. Seçimle gelen, seçimle gider. Yerel demokrasi de demokrasinin özüdür. Bunlar kitaptan ve sizlerin en fazla söylediği sözler. Ama ne oldu? 15 Temmuzda bir darbe girişimi oldu. 15 Temmuzdan önce de doğu ve güneydoğuda görevden alınan belediye başkanları vardı, o belediyeler görev yapıyorlardı 15 Temmuzdan önce ama kayyumla ilgili bir düzenleme bu Parlamentoya gelmedi; bakın, 15 Temmuzdan önce kayyumla ilgili bir düzenleme bu Parlamentoya gelmedi. Ne zaman geldi? 411 sıra sayılı Yasa Tasarısı'yla. Ne zaman geldi? 15 Temmuzdan hemen sonra, 1 Ağustosta. Peki, bu belediyeler iddia ettiğiniz gibi 15 Temmuzdan önce bu suçları işlememişler miydi? Neden kayyumla ilgili düzenlemeyi o zaman yapmak aklınıza gelmedi? Zira şöyle, hep söylediniz, her zaman söylediniz, darbe girişimini Allah'ın lütfu saydınız, darbe girişimini Allah'ın lütfu saydınız. O nedenle darbeyle alakası olmayan, o güne kadar gündeme gelmemiş bir konuyu 411 sıra sayılı Yasa Tasarısı'nın 51 ve 52'nci maddelerine koydunuz ve Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülmeye başlandı. Sonra ne oldu biliyor musunuz, sonra ne oldu? Plan ve Bütçe Komisyonundan aynen geçti 52'nci madde, Genel Kurula geldi. Bütün siyasi partilerin ortak imzası var. İmzalar burada; Elitaş var, Mehmet Doğan Kubat var AK PARTİ'li, diğerlerini söylemiyorum, bütün siyasi partiler -şu anda cezaevinde, Çağlar Demirel var HDP adına- beraber imza atmışsınız ve 52'nci maddeyi, kayyum düzenlemesini yasadan çıkarmışsınız. Burada 18 Ağustosta görüşülmemiş, tüm siyasi partilerin ortak iradesiyle, demokrasiye aykırı olduğu gerekçesiyle çıkarılmış ve yasalaşmamış. Sonra ne yapmışsınız? Sizden bekleneni yapmışsınız. O da ne? Meclisin iradesine karşı çıkmak, kanun hükmünde kararnameye koymak. Kanun hükmünde kararnameye koydunuz onu ve yasalaştırdınız. Hangisine? 674'e. Sonra da 6758 sayılı Yasa'yla bunu yasalaştırdınız. Ama nasıl? Bakın, halkın iradesine, Meclisin iradesine darbe indirerek. Elinizi vicdanınıza koyun, bu şekilde görevden alma Anayasa'ya aykırıdır ve halkın iradesine darbedir, çok açık bir biçimde darbedir.

Bakın, alınan belediye başkanlarıyla ilgili olarak... 20 belediye başkanı alındı, ben de takip ediyorum. 3 büyükşehir belediye başkanını yakından tanıyorum, 3'ü de bu Parlamentoda milletvekilliği yaptı; hepiniz tanırsınız, 3'ü Parlamentoda milletvekilliği yaptı: Diyarbakır, Mardin ve Van Büyükşehir Belediye Başkanları. Bakın, bir tanesiyle ilgili olarak, bir belediye başkanıyla ilgili olarak bir soruşturma yok.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun, tamamlayın Sayın Tanrıkulu.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Selçuk Mızraklı Tabip Odası Başkanıydı, ben de Baro Başkanıydım; kendisini tanırım. Sarmaşık Derneğinin yöneticisi olması kendisine sorulmuş, kurucusu olması sorulmuş. Kurulduğu zaman ben de Baro Başkanıydım, kurucu üyesi oldum. Kutbettin Arzu -AK PARTİ Milletvekili oldu daha sonra- o da kurucu üyesidir, Galip Ensarioğlu da üyesidir aynı derneğin değerli arkadaşlar. Tutuklama gerekçesinde bu var.

Selçuk Mızraklı'nın başka bir tutuklama gerekçesi: Bakın, 2016 yılının Mart ayında Nusaybin'de bir itirafçı yakalanır, beyanlarda bulunur, Selçuk Mızraklı'nın adı yok içinde. Selçuk Mızraklı milletvekili seçilir, yine adı yok, ifadesi yok. Kendisi 20 Mart 2019 tarihinde, seçilmeden sadece on gün önce bu itirafçı ek beyanda bulunur. O zamana kadar beyan yok. Seçileceği anlaşılmış, kendisinden beyan alınır, der ki: "Benim duyduğuma göre..." Ne zaman bunu söylüyor? Üç yıl sonra, seçilmesinden on gün önce. "Benim duyduğuma göre, Selçuk Mızraklı bir örgüt üyesini tedavi etmişti."

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Bakın, avukatlık yaptık hepimiz. Bu beyanların ne anlama geldiğini buradaki vicdan sahibi olan bütün milletvekilleri bilir.

BAŞKAN - Sayın Tanrıkulu, lütfen sözlerinizi bağlayın.

Buyurun.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Şimdi, bakın, bu sahte tutanaklarla, sahte beyanlarla kimlerin nasıl mağdur edildiğini biliyoruz ama bir belediye başkanını bu tür sahteciliklerle tutuklamak, hapse atmak hangi vicdana uyar?

Dahasını söyleyeceğim bakın, dahasını söyleyeceğim: Keziban Yılmaz, Diyarbakır'da avukat; Rojda Nazlıer, Diyarbakır'da siyasetçi; aldınız, tutukladınız. Ya, insaf! İnsaf edin ya! Bu kadar mı vicdansız oldunuz, bu kadar mı oldunuz ya! Koyun Diyarbakır'daki cezaevine. Gece yarısı on saat uzaklıktaki Kayseri'ye gönderin, on saat boyunca elleri kelepçeli kalsın, tuvalet ihtiyaçları karşılanmasın ve her hafta çocuklarını, ailesini Diyarbakır'dan ta Kayseri'ye kadar görüşmeye götürün. Ya, böyle bir vicdansızlığı gerçekten tarih yazmadı, gerçekten yazmadı.

Bakın, kayyumla oluşturduğunuz düzenin maliyetinin ne olacağını bugün hesaplayamazsınız ama yarın öbür gün bunların siyasi maliyetinin ne olacağını hep beraber göreceğiz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - O nedenle, bir yurttaş ve burada konuşan birisi olarak sizden ricam, isteğim: Bu uygulamalardan vazgeçin, siyasi olarak darbe yapmayın, sandığı esas alın.

Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)