GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Meclis İçtüzüğü'ünün çoğunluğu korumak üzere hazırlanmış antidemokratik bir İç Tüzük olduğuna, milyonlarca insanın hakkını savunma görevlerini hiçbir gücün engelleyemeyeceğine, İstanbul ili Fatih ilçesinde cereyan eden 4 kardeşin toplu intihar olayının cinayet olduğuna ve AK PARTİ'nin iktidarda olduğu on yedi yılın sonunda yoksulluktan, açlıktan intihar eden insanları olan bir ülke yaratıldığına ilişkin açıklaması
Yasama Yılı:3
Birleşim:14
Tarih:06.11.2019

ERKAN BAŞ (İstanbul) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Meclisi ve ekranları başında bizi izleyen, alın teriyle yaşayan herkesi yürekten selamlıyorum.

Tabii, kanun teklifi üzerine konuşmak isterdim, bu vesileyle şahsınıza değil ama Meclisin işleyişine ilişkin olarak bugün de bir örneğini yaşadığımız durumun eleştirisiyle başlamak istiyorum.

Değerli arkadaşlar, bu Meclisin İç Tüzük'ü çoğunluğu korumak üzere hazırlanmış antidemokratik bir İç Tüzük. Bir de bunun üzerine bunu demokratikleştirmeye dönük herhangi bir yaklaşım geliştirilmediği zaman bugünkü gibi tablolarla karşı karşıya kalıyoruz. Şimdi, çok teknik ayrıntılara boğmak istemiyorum ama şu kabul edilebilir bir şey değildir: Gruplar adına konuşmalar yapılıyor, gruplar adına konuşmalar yapıldıktan sonra şahıslar adına konuşmalar yapılacak. Şahıs adına 2 konuşma var, bir tanesini Milliyetçi Hareket Partisi Grubu, bir tanesini Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu yapıyor. Üstelik, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun bildirdiği milletvekili o anda burada değil, onun yerine grup, başka birisini belirliyor ve o konuşma yapıyor. Bu, mevcut İç Tüzük'e göre bile uygun olmayan bir şeydir; bakın, bu mevcut İç Tüzük'ün değişmesi gerekiyor, buna bile uygun olmayan bir durumdur.

Değerli arkadaşlar, çok açık ifade edeceğim: Bizim için milletvekilliği bir meslek, kişisel menfaat, kariyer işi falan değil. Biz buraya milyonlarca insanın alın terinin hakkını savunmak için görevli olarak geldik ve bu görevimizi yapmamızı hiçbir güç engelleyemez, bunu burada açıkça söylüyorum.

Kanun üzerinde konuşamayacağım fakat bugün bence bu Genel Kurulda Fatih cinayetini konuşmamız gerekiyordu arkadaşlar. Bakın, birkaç milletvekili arkadaşımız -sağ olsunlar- 4 kardeşin topluca intihar ettiğinden bahsetti. Değerli arkadaşlar, bu bir intihar değildir, bu bir cinayettir. Açlıktan, yoksulluktan, çaresizlikten 4 insan evine kapanıp hayatına son veriyorsa bundan hepimiz sorumluyuz, en başta da iktidar partisi sorumlu.

Değerli arkadaşlar, intihar ediyorlar yoksulluktan, parasızlıktan. Sonra ne oluyor? 600 lira elektrik borçları var diye BEDAŞ gidiyor, elektriklerini kesiyor. Merak ediyorum, hiç aklınıza geldi mi bu BEDAŞ kim? Çok basit bir şey yaptım, internete yazdım: "BEDAŞ'ı kim yönetiyor?" Hiç şaşırtıcı değil, biliyor musunuz? 2013'te bu iktidar BEDAŞ'ı o 5'li çetenin en büyük ortaklarından bir tanesine, Cengiz Holdinge vermiş. Kim Cengiz Holding? Milyarlarca liralık vergi borcunu sıfırladığınız çete gidiyor, ölmüş insanların elektriğini kesiyor. Değerli arkadaşlarım, bu bir insanlık sınavıdır, insanlık. Eğer ben bunları anlatırken iktidar partisi vekilleri "Yahu, biz bu yandaş firmaların milyarlarca lira vergisini siliyoruz, bunlar da gidiyor, 600 lira için insanların ölümüne neden oluyor, bunda bizim sorumluluğumuz var." diye düşünmüyorlarsa bu insanlık sınavından kalmışlardır. On yedi yıldır "Şunu yaptık, bunu yaptık." diye anlatıyorsunuz, on yedi yıl sonunda geldiğimiz nokta bu. Yoksulluktan, açlıktan intihar eden insanları olan bir ülke yarattınız.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ERKAN BAŞ (İstanbul) - Son olarak, Türkiye işçi sınıfına, emekçilerine seslenmek istiyorum: Artık bırakın mutlu olmayı, umutlu olmayı, huzurlu yaşamayı; sadece hayatta kalabilmek için mücadele ettiğimiz bir ülke hâline geldik ve halkı, sadece parasını alıp zenginlere vermek gerektiğinde hatırlayan bu iktidarı yıkmak bu emekçilere, bu yoksullara, bu iktidar yüzünden yaşayamayan insanlara borcumuzdur, mutlaka yıkacağız. (CHP ve HDP sıralarından alkışlar)