| Konu: | 6 Kasım Yükseköğretim Kurulunun kuruluşunun 38'inci yıl dönümü vesilesiyle üniversitelerimizin uluslararası seviyede rekabet edebilir bilim merkezlerine dönüştürülebilmesi için yasal ve idari düzenlemelerin yapılması gerektiğine, ülkemizde meydana gelen zehirlenmelerin gıda güvenliğinin sorgulanmasını zorunlu hâle getirdiğine, Hükûmeti vatandaşların sağlığı konusunda duyarlı olmaya davet ettiklerine, Ermeni soykırım tasarısının siyasi amaçlar uğruna uydurulan bir yalandan ibaret olduğuna ve Avrupa Birliği ülkelerinin eğer katliam arıyorlarsa kendi tarihlerine bakmaları gerektiğine ilişkin açıklaması |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 14 |
| Tarih: | 06.11.2019 |
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bugün Yükseköğretim Kurulunun 38'inci kuruluş yıl dönümü. 6 Kasım 1981 tarihinde 12 Eylül darbesinin eseri olarak kurulan ve hâlâ en çok tartışılan kurumların başında gelen Yükseköğretim Kurulu için Kurulun başındaki isim Profesör Doktor Sayın Yekta Saraç da şu değerlendirmeyi yapıyor: "Yükseköğretim Kurulu 12 Eylülün mirası algısını taşıyor ancak bu, algının ötesine giden bir durum değil. Bugün geldiğimiz noktada YÖK, yükseköğretimde politikaları belirleyen ve uygulamaya koyan, projeler üreten bir kurum." diyor Sayın Saraç.
Bizim bugünkü düşüncemiz, nicelik açısından çok üniversiteye sahip olmaktan daha önemlisi üniversitelerimizin nitelikli hâle getirilebilmesi ve bilimsel olarak güçlendirilmesidir. Bu doğrultuda, üniversitelerimiz siyasi ve ideolojik tartışmalardan kurtarılmalı ve üniversitelerimizi uluslararası seviyede rekabet edebilir bilim merkezlerine dönüştürmek için yasal ve idari düzenlemeler bir an önce gerçekleştirilmelidir. Yükseköğretim, akademik ve bilimsel özgürlük, kurumsal özerklik, çeşitlilik, şeffaflık, hesap verilebilirlik, katılımcılık, rekabet ve kalite ilkelerini esas olarak planlamalıdır.
Başta İstanbul olmak üzere ülkemizde birkaç gündür meydana gelen zehirlenmeler gıda güvenliğini iyice sorgulanma noktasına getirdi. Dün de gıda güvenliğinin araştırılmasıyla ilgili verdiğimiz grup önerisi iktidar partileri tarafından reddedilmişti.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Devam edelim.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - İstanbul'da 4 Kasım 2019 tarihi itibarıyla toplam 108 kişi zehirlenme şikâyetiyle sağlık tesislerine başvurdu ve bu kişilerin ıspanaktan zehirlendiği tespit edildi. Zehirlenme vakalarıyla ilgili açıklama yapan İl Tarım ve Orman Müdürlüğü de ıspanak içindeki yabancı otların ve ottan kaynaklı yoğun miktarda atropin ve skopolamin tespit edildiğini kamuoyuna duyurdu. Müdürlük vatandaşlardan, ayrıca yeşil sebzeleri dikkatlice kontrol ederek yabancı otları ayırt etmelerini ve çok iyi temizledikten sonra tüketmelerini istedi. Burada yabancı otların ıspanağa karışmasına, üretim sürecindeki bir ihmalin veya denetim eksikliğinin mi yol açıp açmadığı konusunda da net bir açıklama yok maalesef. Şimdi soruyoruz: Bu kadar kontrol noktasından geçtikten sonra bu ürün nasıl mutfağa kadar girmiş ve tüketilmiş? Tüketici tabii ki dikkatli olacak ama bu kadar birbirine benzeyen ürünü tüketicinin fark etmesi mümkün değil.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayalım.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Denetim noktasında ciddi sıkıntıların olduğu ortada. Hükûmeti bu konuda, denetim ve vatandaşlarımızın sağlığı konusunda daha duyarlı olmaya davet ediyoruz.
Amerika'nın yüz dört yıl sonra birden aklına gelen söz Ermeni soykırım tasarısı, Ermeni diasporası ve ona destek veren evangelist çevrelerin yıllardır verdikleri uğraş sonucu ortaya çıkan ve tamamen siyasi amaçları uğruna uydurulan bir yalandır. Amerika ve soykırım zırvalarına çanak tutan Avrupa Birliği ülkeleri eğer katliam arıyorlarsa dönüm kendi tarihlerine bakmalılar. Çok değil, yirmi yedi yıl önceye gidersek 1992'de Hocalı katliamı var. Çocuk, kadın, hasta, yaşlı demeden 613 kişi Ermeniler tarafından dünyanın gözü önünde öldürüldüler, katledildiler.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayalım.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Fransa'nın Cezayir'de katlettiği 1,5 milyon Müslümanı, İngiltere'nin Hindistan'daki katliamını, Almanların Yahudi katliamını, Sırpların Bosna katliamını, Amerika'nın Kızılderililere yaptığı ve Japonya'ya attığı atom bombası katliamını gelin konuşalım. Sözde soykırım iddialarını atanların yalanlarına bakıyorsunuz, ne bir tane adam akıllı belge var ne de katliamın simgesi olan toplu mezarlar. İddia ettikleri gibi 1,5 milyon adamın katledildiği topraklardan toplu mezar fışkırır arkadaşlar. Bırakın öyle mezar yerlerini, toplu mezar fışkırır eğer 1,5 milyon kişiyi katledip gömerseniz. Osmanlı Devleti Ermenilerle değil, terör örgütleriyle, Hınçaklar ve Taşnaklar gibi örgütlerle mücadele etmiştir, tıpkı bugünkü PKK ve YPG gibi. Türkiye Cumhuriyeti, Kürtlerle değil, bugün de hâlâ PKK'yla mücadele etmektedir.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.