| Konu: | HDP Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 13 |
| Tarih: | 05.11.2019 |
CHP GRUBU ADINA MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Evet, 4 Kasımda başlayan süreç, bana göre de bir siyasi süreçti; yoksa, avukatlık tecrübemle söylüyorum, cumhuriyet savcıları 5 ayrı ilde aynı anda bir soruşturma başlatıp gözaltı kararı veremezlerdi, dolayısıyla siyasi bir süreçti. Ben yakından takip ettim bu davaları, sadece sizlerin vicdanına sesleneceğim Selahattin Demirtaş'la ilgili olarak: Bakın değerli arkadaşlar, 4 Kasımda tutuklandı, tam 16 ay sonra, 400'den fazla günden sonra kendisine mahkeme bulunabildi. Diyarbakır Ağır Ceza Mahkemesi güvenlik nedeniyle Ankara'ya gönderdi; Ankara'da iki mahkeme arasında görev uyuşmazlığı oldu falan; en son, tam 16 ay sonra hâkim karşısına çıkabildi, Şubat 2018 tarihinde. Ondan sonra yargılaması devam etti, etti ve o yargılama devam ederken bütün dosyaları Ankara'da birleştirilmesine rağmen İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi, Nevroz 2013'teki konuşmasıyla ilgili dosyayı birleştirmedi, ısrarla elinde tuttu, ısrarla ve bu dava devam ederken Kasım 2018 tarihinde AİHM'in karar vereceği ve bu kararın tarihi belli olunca hiç savunma almadan -bakın, savunma almadan- savunmayı dinlemeden İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi -ki şimdiki meşhur 37. Ağır Ceza Mahkemesi- Selahattin Demirtaş'a Terörle Mücadele Yasası'nın en yüksek cezasını verdi: 4 yıl 8 ay ve Sırrı Süreyya Önder'e 3 yıl küsur. O dava daha istinafa gitmeden, 20 Kasım 2018 tarihinde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi ihlal tespiti yaptı. Bu ihlal tespitinden hemen sonra Sayın Cumhurbaşkanı aynen şu cümleyi kurdu bakın, şunu söyledi: "Hamlemizi yaparız, işi bitiririz." Bakın, 26. Ağır Ceza Mahkemesinin kararı istinafta sadece 40 günde onaylandı, 40 günde, 4 Aralıkta onaylandı, Sayın Cumhurbaşkanının bu sözlerinden sonra. Avukat arkadaşlar istatistik yapmışlar, Selahattin Demirtaş'ın dosyası istinafta 40 günde onaylandı, diğer dosyaların ortalama incelenme süresi 418 gün, 40 günde onaylandı. Ne oldu? AİHM'in kararına buradaki ağır ceza mahkemesi uymadı. Ne zamana kadar? 2 Eylül 2019 tarihine kadar. Niye 2 Eylül? Çünkü 18 Eylülde Büyük Daire önünde duruşması vardı, 2 Eylülde tahliye kararı verdi. Bakın, mahkeme bu karara karşı tam on ay direndi "Büyük Daire önündeki duruşmada Türkiye zor durumda kalmasın." diye, "Benim kararımı yerine getirmemişsin." denmemesi için 2 Eylülde tahliye kararı verdi ki o duruşmada ne Selahattin Demirtaş vardı ne avukatları vardı ve tahliye talebinde bulunmadılar.
18 Eylülde Büyük Dairedeki duruşmaya ben de gittim. Bir yurttaş olarak, bir avukat olarak, bir milletvekili olarak Türkiye'nin içine düştüğü durumdan utandım. Yirmi beş yıl önce o mahkemede Büyük Daire önünde savunma yapmıştım, yirmi beş yıl sonra başka bir savunmaya girdim, Türkiye'nin içine düştüğü durumdan utandım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın Sayın Tanrıkulu.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Hükûmet, Selahattin Demirtaş davasına karşı Türkiyeli bir hukukçu bulamadı, bir Alman hukukçudan yardım istemek zorunda kaldı.
Türkiye'den giden hukukçulara oradaki hâkimlerin sorduğu sorulardan, yargının düştüğü durumdan utandım. Ne oldu, biliyor musunuz? Duruşma ayın 18'inde; 20 Eylülde -belgeleri burada- Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı sahte evrak düzenleyerek kendisini şüphelisi olmadığı bir dosyaya dâhil etti ve o dosyadan tutuklama istedi, değerli arkadaşlar. Bakın, 18 Eylülde Büyük Daire duruşması var, iki gün sonra, 20 Eylülde, şüphelisi olmadığı bir dosyaya ekledi ve tutuklama kararı verdi. 21 Eylülde Sayın Cumhurbaşkanı, TEKNOFEST'te, İstanbul'da dedi ki: "Bırakamayız."
Değerli arkadaşlar, bakın, bir örnek verdim. "Bırakamayız." dedi. Şimdi, bu süreçlerin hukuka uygun olduğunu kim söyleyecek, kim söyleyecek değerli arkadaşlar? Bunun siyasi olmadığını kim söyleyebilir?
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Tamamlayın Sayın Tanrıkulu.
MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Bakın, dolayısıyla, milletvekillerinin yargılandığı bütün dosyalar siyaset tarafından yönetiliyor maalesef. Daha üç gün önce Abdullah Zeydan'la ilgili olarak mahkeme, tahliye kararı verdi, sosyal medyada başladı; başsavcılık itiraz etti; aynı mahkeme, tutuklu olmadığı Terörle Mücadele Yasası'nın 7'nci maddesinden bir tutuklama daha verdi! Bakın, tahliye eden mahkeme, bir tutuklama kararı daha verdi. İdris Baluken, İdris Baluken'in durumu... Hepsi böyle değerli arkadaşlar: Figen Yüksekdağ; bizim milletvekillerimiz, Eren Erdem, Enis Berberoğlu; tümü siyasi davalar. Biz burada bu Meclisin iradesini yargıya maalesef ama maalesef ipotek ettirmek durumunda kaldık. Bakın, bütün yargılamaları izliyorum; o tutanakları okursanız yargının içine düştüğü durumdan utanırsınız; sadece bu kadar söylüyorum.
Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (CHP ve HDP sıralarından alkışlar)