GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: Su Ürünleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:12
Tarih:31.10.2019

KEMAL BÜLBÜL (Antalya) - Sayın Başkan, değerli Genel Kurul; saygıyla selamlıyorum.

Şimdi su ürünleriyle ilgili konu görüşülüyor, ortada su yok, su kalmamış. Irmak kirlendi, derya bulandı, göl kurudu ama buna rağmen su ürünleri tartışılıyor. Öncelikle suyun varlığı, suyun temizliği, yaşamın kaynağı olan suyun kendisinin nasıl korunacağı ve kurtarılacağı tartışılması gerekirken, oradan atlayıp su ürünleri tartışılıyor. Bu da olaya ne kadar gayriciddi yaklaşıldığının bir göstergesidir.

Sayın milletvekilleri, bir konuyu özellikle gündeme getirmek istiyorum. Suyun kirletilmesinde, suyun yok edilmesinde sistematik olarak yapılan bir politika var ve bu politika bağlamında sistematik gidiyor, gidiyor Alevi köylerine dayanıyor. Bakın birkaç tane örnek vereyim size, Sivas Kangal Bakırtepe, Manisa Hacıbektaşlı köyü, Malatya Dedeyazı köyü, Antalya Abdal Musa dergâhında işletilen mermer ocağı, Tokat merkeze bağlı Karakaya köyünde yapılan HES ve yine yapılan bir HES'le Adıyaman merkeze bağlı Çatalağaç, Doğanlı, Gökçay, Bağlıca, Ağaçkonak köyleri suyun altında kalacaklar.

Değerli arkadaşlar, değerli milletvekilleri; bunun dışında sistematik olarak Alevi toplumuna yönelik hak ihlalleri başka şekilde de devam ediyor. Bakınız, Adıyaman Gölbaşı ilçesi Belören Çok Programlı Anadolu Lisesinin Müdürü Alevi öğrencileri zorla namaz kılmaya zorluyor, zorla camiye götürmek istiyor. Ailelerin ve öğrencilerin itiraz etmesine rağmen bunu bilinçli olarak yapıyor. Bugün görüştüm, Adıyaman'daki tüm Alevi kurumlar, KESK'e bağlı kurumlar ortaklaşa bir suç duyurusunda bulanacaklar ve buna karşı ortak tavır geliştirecekler.

Yine, Kars'ın Sarıkamış ilçesine bağlı Aşağısallıpınar köyüne Sarıkamış Kaymakamı tarafından zorla cami yapılıyor. Muhtar gidiyor, kamu hizmeti istiyor, Kaymakam diyor ki: "Köyünüze cami yapılmasını kabul ederseniz size kamu hizmeti yaparız, yoksa yapmayız." ve şu anda, cami yapılıyor. Alevi köyüne cemevi yapılmıyor, cami yapılıyor. Bu, asimilasyon ve inkârın bir ürünüdür.

Hapishanelerde bulunan, tutuklu olan Aleviler tutuklular yasa gereği dedeyle, pirle görüşmek istiyorlar ve bu engelleniyor. Bakın, en son ne olmuş: Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Sarıyer Şube Yöneticisi Songül Çimen arkadaşımız Silivri'de tutuklu bulunan oğlunu ziyarete gidiyor. Ziyarete gittiği zaman gizli tanık ifadesi nedeniyle gözaltına alınıyor ve gözaltında ne soruluyor bakın: "Cemevine gidiyor musun?" Behey Muaviye soylu yezit, cemevine gidiyoruz, evet.

Buradan Alevi toplumuna çağrı yapıyorum: Erenler, canlar, yarenler, yoldaşlar; cemevlerine gidin, cem olun; pirlerinize, dedelerinize, hakka hakikate, yola erkâna sahip çıkın. Türkiye'nin buna ihtiyacı var. Türkiye'nin barışını, adaletini, eşitliğini, özgürlüğünü sağlayacak temel kurucu unsurlardan bir tanesi biziz. Bizden himmeti, bizden adaleti, bizden kerameti öğrenenler bugün bize bu yasakları ve bu inkârı koyarak bizim varlığımızı yok etmeye çalışıyorlar. O nedenle, Alevi toplumu, tarihine, kültürüne, yurduna, toprağına, ağacına, çiçeğine, börtü böceğine, doğasına, varlığına sahip çıkmalıdır. Burada, ikide birde "çevre, çevre" diyerek içinde var olduğumuz doğayı sadece bir çevreciliğe indirgemek yanlış bir tutumdur, egemen bir tutumdur. Doğanın korunmaya ihtiyacı yoktur, doğaya teslim olun; doğa hakkın, hakikatin balkıyan nurudur; balkıyan nura teslim olursanız insanlığınızı, adaleti, kerameti öğrenmiş olursunuz.

Şimdi, değerli milletvekilleri, bu ırkçı, inkârcı, asimilasyoncu tutum devam ettiği sürece ve sistematik olarak Alevi köylerine zorla cami yapılma politikası sürdürüldüğü, cemevleri yasaklandığı...

SÜLEYMAN KARAMAN (Erzincan) - Neresi?

KEMAL BÜLBÜL (Devamla) - Örneğini verdim, neresi olduğunu; Kars'ın Sarıkamış köyü. Aşağısallıpınar köyü, örneğini verdim. Başka çok örnekleri var.

İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş) - Laikliğe aykırı bir konuşma yapıyorsun, laikliğe aykırı senin yaptığın konuşma.

KEMAL BÜLBÜL (Devamla) - Laikliği bilmezsiniz siz. Ben, size laikliği de hakkaniyeti de adaleti de öğretirim.

İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş) - Burada mezhep ayrımı yapıyorsun, laikliğe aykırı bir konuşma yapıyorsun.

KEMAL BÜLBÜL (Devamla) - Sakin olun, siz laikliği ne bilirsiniz? Size göre, laiklik, Muaviye soylu hizmetlere inanmaktır. Siz laiklikten ne anlarsınız?

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

İMRAN KILIÇ (Kahramanmaraş) - Laikliğe davet ediyorum seni, konuşman laikliğe aykırı.

ERKAN AKÇAY (Manisa) - "Muaviye soylu" diyor, hakaret ediyor Sayın Başkan. Sözlerini geri alsın Sayın Başkan.

KEMAL BÜLBÜL (Devamla) - Tamamlayayım izninizle.

BAŞKAN - Sözlerinizi tamamlayın.

KEMAL BÜLBÜL (Devamla) - Bunlar laikliği, devletin şekillendirmiş olduğu Sünniliğe inanmak olarak adlandırdıkları, Türkiye'de Hristiyanları, Alevi inancını, farklı inançları yasakladıkları için laikliği böyle telakki ediyorlar. Laiklik, tüm inançların eşit, özgür olduğu, herkesin kendi inancını eşit ve özgür bir şekilde yaşayabildiği toplumsal bir ortamdır. Şu ana kadar Türkiye laik değildi, sahte bir laiklik var. Bundan sonra Türkiye'nin laik, demokratik olabilmesi için mücadeleyi yükseltmek gerekiyor.

Ben bir kere daha, erenlere, canlara, yârenlere, yoldaşlara hakka, hakkaniyete, özgürlüğe, adalete, barışa sahip çıkmalarını... "Kızılırmak gibi bendinden boşan/Hama'dan, Mardin'den Sivas'a döşen/Düldül eyerlendi, Zülfikar kuşan/Ali'm ne yatarsın, günlerin geldi."

Eyvallah. (HDP ve CHP sıralarından alkışlar)