GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: BDP GRUBU ÖNERİSİ
Yasama Yılı:3
Birleşim:33
Tarih:04.12.2012

MUHAMMED MURTAZA YETİŞ (Adıyaman) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; 3 Aralık Dünya Engelliler Günü münasebetiyle, öncelikle bütün ülkemizde yaşayan engelli kardeşlerimizin bu gününü kutluyoruz ve umarım, AK PARTİ'yle birlikte giderek sosyal hayata katılan, siyasi hayata katılan, toplumsal hayata katılan engellilerimizin hayat kalitesinde de artışı hepimiz birlikte göreceğiz, yaşayacağız.

Öncelikle, grup önerisini burada sunan Sayın Tuncel'e bir hakkı teslim etmem gerekiyor, dedi ki: "Şu anda, Türkiye'de asıl sorun bir zihniyet sorunu." Evet, doğru söylüyor, aslında AK PARTİ hükûmetleri, 2005 yılından itibaren özellikle, Özürlüler Kanunu'nu çıkarmak suretiyle zaten mevzuat anlamında bu ülkedeki engellilerimizin önündeki bütün engelleri kaldırmıştır ama asıl sorun bu mevzuatın sahaya uygulanması noktasında yaşanıyor. Hiçbir siyasi görüş, hiçbir parti farklılığı gözetmeksizin hepimizin birlikte bu süreci götürmesi gerekiyor.

Nitekim, bir de teşekkürüm olacak, bunun için çok uzağa gitmeye gerek yok örnek anlamında. Demin kendisi burada kendi grup önerisiyle ilgili konuşurken bile on dakikalık sürenin yedi dakikasını ilgili önergenin konusuna ayırdı ama üç dakikasında da başka bir konuya götürdü.

Şimdi, ben şöyle bir anket yaparsam eğer, muhtemelen, arkadaşlarımızın zihninde acaba grup önerisiyle ilgili içerik mi aklımızda kaldı, yoksa ana dilde savunma, KCK meselesi, CHP ile ilgili sürtüşmeler mi akılda kaldı, bunu, buradan çok rahat görebiliriz. Yani, aslında çoğumuz ya da bir kısım insanlar, bu meseleyi sadece "mış gibi" yapıyor, ilgileniyormuş gibi yapıyor, konuyla çok alakalıymış gibi davranıyor; oysa sahaya gittiğimizde olayın uzaktan yakından ilgisinin olmadığını görebiliyoruz.

Şimdi, değerli arkadaşlar, biz aslında AK PARTİ Hükûmetiyle birlikte devletimizi çok daha iyi tanımaya başladık. Biliyorsunuz, Anayasa'da "Başlangıç" kısmında cumhuriyetin nitelikleri anlatılırken cumhuriyetimizin laiklik, sosyal hukuk devletiyle ilgili niteliklerinden bahsedilir. Şimdi, laikliği zaten hepimiz biliyoruz, bu çokça konuşulan bir konu ve ezberledik ama bu devletin, bu cumhuriyetin bir de sosyal devlet olduğunu işte biz, AK PARTİ hükûmetlerinin ortaya koyduğu icraatlarla anlamaya başladık. Yani halkımız, vatandaşımız her alanda olduğu gibi engellilik alanında da sosyal bir devletin neler yapması gerektiğini hissetmeye ve yaşamında da görmeye başlamıştır. Şimdi -bu hususla ilgili demin Candan Hanım'ın da yine yerinde bir tespitiyle- referandum sürecinde, biliyorsunuz anayasa değişikliği paketinde pozitif ayrımcılığa ilişkin bir madde konuldu. Ne güzel, bakın, burada da bahsediyorsunuz. Yani, bu pozitif ayrımcılığı kim getirdi ve bunun karşısında kim durdu, bunu da şöyle bir konuşmak lazım. Yine en son konuşmacımızın da ifade ettiği üzere, Paralimpik Olimpiyatları'nda geldiğimiz noktayı konuşmaya bile gerek yok çünkü buna benzer birçok örneği yaşıyoruz hepimiz birlikte. Daha düne kadar paralimpiğin ne olduğunu bile bilmeyen bir pozisyondayken bugün, dünya çapında hem Paralimpik Olimpiyatları'nda hem basketbol takımlarımız noktasında da gerek Dünya gerekse Avrupa Şampiyonası'nda birincilikler elde ediyoruz. Bunların hepsi tabii tesadüfen olmuyor nihayetinde.

Şimdi, değerli arkadaşlar, biz 2005 yılında Engelliler Kanunu'nu çıkararak bu sahaya ilişkin çok önemli bir kazanım, bir aşama elde ettik ve o günden bu güne de sahaya yeterince uygulanması noktasında da birlikte çaba gösteriyoruz. Buna ilişkin olarak özellikle engellilerimizin bakımıyla ilgili, rehabilitasyonuyla ilgili, eğitimiyle ilgili, mesleki eğitimiyle ilgili, istihdamıyla ilgili çok ciddi mesafeler katedildi.

Yine biliyorsunuz ki istihdama yönelik olarak da burada çokça bahsedildi ama kimse şunu söylemiyor: "Kamudaki bu 45 bin kota nasıl oldu da 20 bine kadar düşürüldü? Niye 45 binle bunu aldık?" Bundan kimse bahsetmiyor. Daha birkaç ay önce ÖMSS sınavıyla, yani engelli vatandaşlarımıza özgü, onların engel durumuna özgü, bunları dikkate alan bir sınav yöntemiyle birlikte de engelli arkadaşlarımızın, kardeşlerimizin objektif bir sınavdan geçirilmesi ve onların kamuda istihdamının sağlanması yerine getirildi. Burada -bence çok önemli- 4.500 gibi ciddi bir rakam şu anda istihdam edildi ve önümüzdeki günlerde de, 2013 yılı içerisinde de en az bu rakam kadar bir miktarın daha yine kamuda istihdamı planlanıyor.

Yine kamu ya da özel sektörde işçi statüsünde, kontenjanında da istihdam yapılması için biliyorsunuz kotalar artırıldı. Şimdi, buna dönük yaptığımız bir uygulama var. Arkadaşlarımızdan birisi, özellikle bir müeyyidesinin olmadığından ötürü bu kotaların doldurulmadığından bahsetmişti. Herhâlde şunu bilmiyoruz: Şu anda, kotayı karşılamayan özel sektördeki bütün firmalara cezai müeyyide veriliyor ve alınan bu paranın da, bu miktarın da karşılığı olarak bunların tamamı bir fonda biriktiriliyor ve engellilerin mesleki eğitimine dönük olarak harcanıyor. Şu anda, Türkiye'nin her yerinde, sivil toplum kuruluşlarıyla birlikte bu alanda birtakım mesleki eğitim çalışmaları, kursları yürütülüyor. Hem kursu veren kuruma ve kuruluşa hem de bu kursa katılan kursiyerlere de günlük belli bir harcırah verilmesi suretiyle de bunlar teşvik ediliyor, özendiriliyor. Dolayısıyla, engellilerimizin bugününün dünden daha kötü olduğunu vicdan sahibi hiç kimse iddia edemez.

Belki konuşulacak çok şey var ama Meclisimizin de konuşacağı, yapacağı bir sürü kanun, çalışma olduğu için uzatmayacağım.

Dünün bugünden elbette farkı olacaktır ve o farkı AK PARTİ Hükûmeti koymuştur. Yarının da bugünden çok daha güzel olacağına inanıyoruz.  

Bu vesileyle bütün Meclisi selamlayarak, grup önerisinin aleyhinde oy kullanacağımı ifade ediyorum. Sağ olun. (AK PARTİ sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.