| Konu: | AK PARTİ Grubu önerisi münasebetiyle |
| Yasama Yılı: | 3 |
| Birleşim: | 8 |
| Tarih: | 22.10.2019 |
İYİ PARTİ GRUBU ADINA LÜTFÜ TÜRKKAN (Kocaeli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye Büyük Millet Meclisinin şahsında zatıalinize yöneltilen bu ifadeyi herhangi bir cezai yaptırıma uygun görmediğiniz için size de hayret ediyorum.
Hakaret etmek toplumda çok sıradanlaşmış bir iş ama...
BAŞKAN - Sayın Türkkan, Türkiye Büyük Millet Meclisine yani bizim temsil ettiğimiz Meclise, Türkiye Büyük Millet Meclisinin neye tekabül ettiğinin bilincinden yola çıkarak kimse hakaret edemez, Meclisi küçük düşüremez. Sizin gösterdiğiniz dikkate teşekkür ediyorum.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) - Peki, ben bunu bir kınama olarak nitelendirebilirim. Teşekkür ediyorum. (İYİ PARTİ ve CHP sıralarından alkışlar)
Hakaret etmek toplumda hoş karşılanmaz, doğru da değildir ama bazen doğruları dile getirdiğinizde bu bir hakaret olarak addedilebilir. Mesela ben -Sayın Zülfü Demirbağ burada mı? Şu anda çıkmış, bugün çok gördüm ortalıkta- Sayın Zülfü Demirbağ'a, bir dönem, yine böyle çok ortada dolaştığı bir dönem "Sen konuşma!" deyip kendisine geçmişte yargılandığı yolsuzluk, zimmet ve irtikap suçlarıyla ilgili hatırlatmada bulundum İstanbul Büyükşehir Belediyesinde çalıştığı dönemde.
MAHMUT TANAL (İstanbul) - 4. Ağır Cezada...
LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) - Ağır cezada yargılandı.
Kendisi de gitmiş, bu konuda bir tazminat davası açmış.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) - Ve kazanmış.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) - Tazminat davası dosyalarına da ben o gün bu dosyalarla ilgili gazete kupürlerinin hepsini de koydum, içinde Sabah gazetesi de olan yani şu anda havuz medyasında bulunan Sabah gazetesinin kupürlerini de koydum, mahkemeden de rica ettim, dedim ki bu dosyaları lütfen isteyin. Zira, bizim dosyaları görme imkânımız yok. Siz isteyin, o konuda değerlendirme yapın. Mahkeme ilk celsede tazminata hükmetmiş, 7.500 lira tazminat cezası, eyvallah... Şimdi, bakın, bir kişiye katilse katil demek hakaret değildir; bir kişiye yolsuzluk yapıyorsa "Yolsuzluk yapıyorsun." demek hakaret değildir. Bunlar ispata değer şeylerdir.
Değerli arkadaşlar, bir kişi bu konuda kalkar birisini suçlarsa o da çıkar der ki: "Hayır, ben yolsuzluk yapmadım. Ben irtikap, zimmet suçu işlemedim." Ama İstanbul'u takip eden bütün buradaki milletvekilleri bilir ki bu arkadaşımız bu suçlardan ciddi anlamda yargılandı, o dönemin en büyük faillerinden bir tanesiydi.
ABDULLAH GÜLER (İstanbul) - Ne oldu? Sonra ne oldu?
LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) - Şimdi 7.500 lirayı ben ödedim. Bugünden sonra bir ceza davası veyahut da bir tazminat davası daha açmasını bekliyorum. Ödeye ödeye devam edeceğiz, bu sezonu da böyle bitireceğiz ama her seferinde kendisiyle bu dosyaları yüzleştireceğim.
Şimdi, gelelim bütçeye. Memleketin en önemli meselesi bütçe. Bütçe açık veriyor, bütçe açık verdikçe Hükûmet maaşları ödemekte zorlanıyor. Yeni bir yasa teklifi hazırlandığını duyuyoruz, ne kadar gerçek bilmiyorum. Tazminat hak eden kamu görevlilerinin ve işçilerin tazminat haklarına taksit yapmayla ilgili bir kanun teklifi hazırlanıyormuş. Yirmi sene, yirmi beş sene çalışan işçi, memurun en büyük beklentisi tazminatını alıp hayatının ondan sonraki bölümünü daha rahat, huzur içerisinde tamamlamaktır. Eğer siz bu tazminata vade yaparsanız bu insanlar hayatlarının geri kalan bölümlerinde rahat yüzü görmeyecekler. Eğer varsa böyle bir hazırlık bu hazırlığın geri çekilmesini öncelikle yüce Meclisinizin nezdinde iktidar partisi milletvekillerinden rica ediyorum.
Trafik cezaları konusu var. Bizi çevirdiğinde herkesin söylediği tek şey: "Çok ceza kesiyorlar, çok para cezası ödüyoruz." diyorlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) - Bitiriyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN - Buyurun.
LÜTFÜ TÜRKKAN (Devamla) - "Her şeye ceza kesiyorlar, her harekete trafik cezası kesiyorlar." diyorlar. Millet geçinmekte zorlanırken trafik cezaları gerçek anlamda milletin bütçesini sarsmakta.
Ecrimisil cezaları; ben biliyorum, Demirciler köyünde, Dilovası'nın Tepecik köyünde ahırda 2 tane ineği var, ufak bir taşması var hazine arazisine, ecrimisil gelmiş, diyor ki: "Ya ben 2 tane ineğimi satsam bu ecrimisili ödeyemem." Ahır, yıkmış adam, gidiyor. Yani bütçe açığını trafik cezalarıyla, köylünün ineğini yaşattığı ahırlara ecrimisil cezası kesmekle halledemezsiniz. Bütçe açığını halletmenin esas yolu, üretmekten geçiyor.
Size bir rakam vereceğim. Lateks eldiven var bilir misiniz? Hekimlerin kullandığı, veterinerlerin kullandığı, hatta hanımların, güzellik uzmanlarının kullandığı lateks eldiven, en basit imalatlarından bir tanesi. Türkiye'de lateks eldiven imal edilmiyor ve 150 milyon dolar para ödüyoruz ona. Ne kadar günah, ne kadar ayıp bizim için değil mi? Üretmekten vazgeçmeden, üretmeye teşvik etmekten başka hiçbir çözümü yok bu işin. Yani kalkıp köylüye ceza kesmekle, arabaya trafik cezası kesmekle bütçe açığını kapatamayız.
Hepinize saygılar sunuyorum. (İYİ PARTİ sıralarından alkışlar)