GENEL KURUL KONUŞMASI
Konu: (2/209) esas numaralı İfade Özgürlüğünün Eksiksiz Sağlanması Bağlamında; Terörle Mücadele Kanunu ile Türk Ceza Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi'nin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/44) münasebetiyle
Yasama Yılı:3
Birleşim:6
Tarih:15.10.2019

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

(2/209) esas numaralı, ifade özgürlüğünün eksiksiz sağlanması noktasında hazırlamış olduğum Kanun Teklifi adına söz almış bulunmaktayım. Genel Kurula başarılar diliyorum.

Değerli arkadaşlar, Türkiye'de şu anda ifade özgürlüğü yoktur; sınırlandırılmamış, tamamen yerle bir edilmiştir. Kimsenin, bu ortam içerisinde, muhalif bir görüşü ifade etmesinin zemini kalmamıştır; bu hem iktidar tarafından yok edilmiştir hem de yargı tarafından yok edilmiştir.

Sınır Tanımayan Gazeteciler Örgütüne göre, düşünce özgürlüğü, basın özgürlüğü sıralamasında Türkiye 180 ülke arasında 157'ncidir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi önünde Türkiye, en fazla mahkûm olmuş ülkedir. Çağdaş Gazeteciler Derneğinin 2019 yılı verilerine göre, şu anda 142 gazeteci hapistedir, 3 binden fazla gazeteci işsiz kalmıştır. Son üç yılda, Cumhurbaşkanına hakaretten, 3.221 kişi mahkûm olmuştur. Bunun dışında, Terörle Mücadele Yasası'nın 7'nci maddesinden 2017 yılında 24.585, 2018 yılında 19.892 dava açılmıştır; diğerlerini saymıyorum. Dolayısıyla, şu anda milletvekilleri olarak bizlerin dahi ifade özgürlüğü yoktur, ağzımızı açtığımızda arkamızdan direkt fezleke gelmektedir.

Değerli arkadaşlar, değerli milletvekilleri; biz, iktidarın bize çizdiği sınırlar içerisinde konuşmak mecburiyetinde değiliz, iktidarın kavramlarıyla konuşmak zorunda değiliz; hiç kimse değil. Herkes terörü övmemek kaydıyla, şiddeti övmemek kaydıyla düşüncelerini serbestçe ortaya koyar, koyma hakkına sahiptir ama bizlerin dahi milletvekili olarak konuşma özgürlüğümüz yok, bu kürsüde bile konuşma özgürlüğümüz yok. Bize, bu Parlamentoya, kanun hükmünde kararnameyle Ankara Cumhuriyet Başsavcısı kayyum olarak atandı. Bunu ta o zaman, kanun hükmünde kararnameyle milletvekillerini soruşturma ve yargılama yöntemini değiştirdiğiniz zaman da söylemiştim. Kayyum olarak atadınız Ankara Cumhuriyet Başsavcısını bu Parlamentoya. Hangi milletvekili Türkiye'nin neresinde konuşursa konuşsun ertesi gün -basın açıklamasıyla beraber- bir fezleke geliyor ve bir soruşturma başlatılıyor. Bu ortam içerisinde, milletvekillerinin konuşma özgürlüğünün olmadığı, farklı bir görüşü ortaya koyma özgürlüğünün olmadığı bir ortamda yurttaşlar nasıl konuşacak? Nasıl konuşacak yurttaşlar?

Bakın, demokrasi, özgürlükler, ifade özgürlüğüyle gelişir. Muhalefet de eleştiri özgürlüğüne sahip olmalıdır, iktidar da tahammüllü olmalıdır ama bugün herhangi bir operasyon konusunda veya bu savaş konusunda farklı bir düşünce ortaya koyduğumuz zaman, başta İçişleri Bakanı olmak üzere, iktidar yetkilileri tarafından "hain" "düşman" "terörist" "dış mihraklardan yana" ilan ediliyoruz.

Önceki gün benimle ilgili başlatılan soruşturma... Değerli arkadaşlar, bakın, buna ben değil, buna sizlerin karşı çıkması lazım, iktidar partisinin karşı çıkması lazım. Bu düşünceme karşı çıkabilirsiniz, eleştirebilirsiniz, aynı düşüncede olmayabiliriz ama zaten ifade özgürlüğü bu değil mi? İktidar sizsiniz, güç sizsiniz; sizler bizi koruyacaksınız kendi iktidar aygıtlarınızla ama maalesef korumak bir yana, aynı zamanda sözlerinizle mahkûm ediyorsunuz. O sözlerden güç alan yargı muhalefeti işleyemez hâle getirmeye çalışıyor. Bakın, sadece bu son bir hafta içerisinde -İçişleri Bakanının ifadesiyle- sosyal medya paylaşımı yapan ve bu operasyona ve savaşa karşı çıkan 500 kişi şiddeti övmediği hâlde, bakın eleştirdiği için gözaltına alındılar, tutuklandılar.

OLCAY KILAVUZ (Mersin) - Savaş yok, savaş.

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Numan Kurtulmuş da dedi ya, Numan Kurtulmuş da dedi.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Bakın, bizler sizlerin kavramlarıyla konuşmak zorunda değiliz, uluslararası hukukun kavramlarıyla, hukukun kavramlarıyla konuşmak durumundayız. 140 bin kişinin bir hafta içerisinde yerlerinden olduğu, 400 bin kişinin muhtemelen yerinden olacağı, her gün en büyük savaş araçlarının kullanıldığı bu harekâta ne diyeceğiz, ne diyeceğiz?

MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye) - "Terörle mücadele" diyeceğiz. "Terörle ve teröristle mücadele" diyeceğiz.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Sadece bir mağaraya mı operasyon yapıyorsunuz? Ben "savaş" derim, siz "operasyon" dersiniz; ben "savaş" derim, siz başka bir şey söylersiniz.

MÜCAHİT DURMUŞOĞLU (Osmaniye) - Yok, öyle bir şey yok.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Dolayısıyla bunları söyleme özgürlüğümüzü, ifade özgürlüğümüzü elimizden aldığınız ölçüde kendi haklarınızı kaybedersiniz, kendi tezlerinizle kaybedersiniz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun Sayın Tanrıkulu, tamamlayın sözlerinizi.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Dolayısıyla bizim ifade özgürlüğümüzün güvencesi iktidar olmak zorundadır ama şu anda iktidarın bir aygıtı hâline gelen yargı maalesef muhalefeti hapsetme durumunda. Bunu kabul etmek mümkün değil.

Evet, benim bir sözüm Sayın Akçay'a ve Sayın Grup Başkan Vekili Özlem Hanım'a.

Sayın Başkan, bir saniyenizi rica edeceğim.

BAŞKAN - Buyurun, devam edin.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Şöyle: IŞİD'le ilgili olarak Genel Kurulu biraz önce yanlış bilgilendirdiniz. Bu iddiayı her yerde tartışmaya hazırım. Bakanlar Kurulunun IŞİD'in terör örgütü olarak ilan edildiği hiçbir kararı yoktur. Bakın, hiçbir kararı yoktur.

MAHMUT TANAL (İstanbul) - Mardin 2. Ağır Ceza yapmış, Bakanlar Kurulunun yok.

OLCAY KILAVUZ (Mersin) - Siz CHP adına mı konuşuyorsunuz, PKK adına mı konuşuyorsunuz?

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Bir saniye arkadaşlar...

Geçen dönem de burada tartıştık. 2 Bakanlar Kurulu kararı getirildi buraya. "Türkiye IŞİD'i" diye bir örgüt terör örgütleri listesine alınmamıştır. Emniyet Genel Müdürlüğünün böyle bir kararı yoktur, Darbe Komisyonu tutanakları açıktır.

İkinci olarak da 2014 yılında 2 Bakanlar Kurulu kararı vardır, doğru bilgilendirmek açısından söylüyorum, 2 Bakanlar Kurulu kararı vardır. O 2 Bakanlar Kurulu kararı şudur değerli arkadaşlar...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun, bağlayın sözlerinizi Sayın Tanrıkulu; bir dakika daha süre veriyorum.

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Birleşmiş Milletlerin Terörizmi Önleme Anlaşması kapsamında Irak ve Şam İslam Devleti ile bağlantılı olan şahsiyetlerin mal varlıklarına el konulması kararının Türkiye'de Bakanlar Kurulu tarafından yerine getirilmesine ilişkin karardır ve o karara göre, o Bakanlar Kurulu kararına göre de görev Maliye Bakanlığına verilmiştir. IŞİD'le Maliye Bakanlığı aracılığıyla mı mücadele ediyorsunuz? Dolayısıyla, böyle bir karar yoktur.

2015 yılında 2 Yargıtay kararı vardır; biri bozma kararıdır, Gaziantep'ten giden, diğeri ise Gümüşhane'den giden yine onama kararıdır. O kararla, ilk defa 2015 yılının Ağustos ayında Türkiye'de bir yargı kararıyla IŞİD, terör örgütü olarak kabul edilmiştir. Ondan önce yargı kararı yoktur, Emniyet Genel Müdürlüğü kararı yoktur ve Bakanlar Kurulu kararı yoktur. O nedenle Sayın Davutoğlu çok doğru bir biçimde -onu o şekilde bilgilendirmişti çünkü- 10 Ekim saldırısından sonra şunu söylemişti bakın: "Eylem yapmadan yakalayamıyoruz." Neden bunu söylemişti? Çünkü IŞİD üyeliği Türkiye'de suç değildi, IŞİD'in propagandasını yapmak suç değildi, IŞİD'e yardım etmek suç değildi; eylem yapınca yakalanıyorlardı.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MUSTAFA SEZGİN TANRIKULU (Devamla) - Eğer suç olsaydı, yani örgüt üyeliği olsaydı, örgüt olarak tanımlanmış olsaydı yardım etmek de propaganda yapmak da suç olurdu; ellerini kollarını sallayarak dolaşamazlardı.

Bu doğru bilgiyi de burada paylaştım, aksini her zaman bu kürsüde ispatlayabilirsiniz.

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)